AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-09-2008, 20:13   #41
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
Cumhuriyet, yalan ve hakaretten mahkum olan kitabı yeni diye sundu



Cumhuriyet gazetesi yazarı Deniz Som, Fethullah Gülen hakkında '8 yıl önce yazılan ve tazminata mahkum edilen' bir kitabı yeni yazılmış ve içinde yeni bilgiler varmış gibi sundu.

Som, dün köşe yazısında daha önce adı Akın Birdal suikastına da karışmış, Türk İntikam Tugayı isimli örgütün kurucuları arasında yer alan Semih Tufan Gülaltay'ın 'Fethullah müslüman mı?' başlıklı kitabını konu etti. Gülaltay, milliyetçi söylemler geliştirmesiyle biliniyor. Ancak kitabı sol görüşleriyle tanınan Türk Solu Dergisi'ni de çıkaran İleri Yayınları arasında 2000 yılında çıkmıştı. Fethullah Gülen'i Bahai olmakla itham eden kitap hakkında Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde, "kitapta yer alan iddiaların gerçek dışı olduğu ve Gülen'in kişilik haklarının ihlal edildiği" nedeniyle manevi tazminat davası açıldı. Yargılama 7 yıl sürdü. Bu süreçte Gülaltay, yalanlarına bazı kurumları da alet etmek istedi. Mahkeme iddiaların araştırılması için Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatına yazı yazarak, "Fethullah Gülen'in gizli soruşturmalarda Bahai olup olmadığı, dinlerarası diyalog adı altında Tevrat ittifakını yaratma çabası içinde olup olmadığı yönündeki bilgileri ve Bahai dini ve bu dine mensup kişilerle ilişkileri konusunda bilgi ve belgeleri" istedi. Her üç kurum da Bahai inancıyla ya da dinlerarası diyalog adı altında Tevrat ittifakını yaratma çabası içinde olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı yönünde cevap verdi. "Bilirkişi raporunda Fethullah Gülen'in Bahai olduğunu ispat için gösterilen verilerin ilmi izahtan uzak olduğu, kitabın Fethullah Gülen'in kişilik haklarına saldırı sözcükleri ve ana fikrini içerdiği, basının haber verme, bilgilendirme, kamu yararı, güncellik kriterlerini aşan kişisel haklara tecavüz ağırlıklı olduğu belirtilmiş" denilen mahkeme kararına göre, Şemsettin Gülaltay ve kitabı basan İleri Yayıncılık Reklamcılık Ltd. Şti. 5 bin YTL manevi tazminata mahkum edildi. Cumhuriyet gazetesi yazarı Deniz Som'un "Bahailik, çarpıcı bir konu... İlginç bir araştırma... Ayrıntılı bir çalışma... Sonunda, uzmanlarca uzun uzadıya tartışılacak bir kitap ortaya çıkmış: Fethullah Müslüman mı ?" diyerek gündeme getirdiği kitap hakkında mahkumiyet kararı bulunmasına ve 8 yıl önceki bir hadise olmasına rağmen bu günlerde gündeme getirilmesi manidar bulunuyor.

zaman gzt.18 Nisan 2008, Cuma
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:16   #42
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
Hürriyet İnternet'e tepki yağıyor

Galatasaraylı Milli Futbolcu Hakan Şükür'ün 'Kutlu Doğum haftasına yakışan bir derbi olsun' cümlesi üzerine Hürriyet'in internet sitesi bir yayın kampanyasına başladı.



Kutlu Doğum gibi manevi değeri çok yüksek bir geceyi centilmenlik şekli sayan oyuncu hakkında ağır eleştiriler yönelten siteye okurlar, "Hürriyet internet sitesi din düşmanı mı, Kutlu Doğum bu siteyi niçin bu kadar rahatsız ediyor?" diye tepki gösteriyor.
İşte Hakan Şükür'ün centilmenlik çağırısını içeren sözleri....
Fenerbahçe ile oynayacakları derbinin Kutlu Doğum Haftası'na denk geldiğini hatırlatan Galatasaray kaptanı Hakan Şükür, sokaklara hakim olan bayram havasının tribünlere de sirayet etmesini istedi: "Taraftarlar stada kesici aletlerle değil, güllerle gelsin."

G.Saray ve Türk futbolunun rekortmen yıldızı Hakan Şükür, pazar günü Sami Yen'de F.Bahçe ile yapacakları derbi müsabakasının birçok anlamda farklı olacağını söyledi. İçinde bulunduğumuz 'Kutlu Doğum Haftası'na vurgu yapan tecrübeli kaptan, taraftarları hoşgörüye davet ederken, "Bu derbiyi kazanıp şampiyonluğa ulaşırsak bugüne kadar elde ettiklerimizin en anlamlısı olacak." dedi.
Fenerbahçe ile Galatasaray, Süper Lig'in son üç haftasına girilirken, şampiyonluk yarışını puan puana sürdürüyor. Türk futbolunun iki önemli çınarının mutlu sona ulaşmak için verdiği nefes kesen mücadelede, düğümün hafta sonunda Ali Sami Yen'de çözülme ihtimali yüksek görünüyor. Dünyanın sayılı derbileri arasında gösterilen bu maçlarda, alınan tüm önlemlere rağmen her sezon mutlaka bir tatsızlık yaşanıyor. Bıçakların, satırların, küfürlerin ürpertisi, tribünlerin masum insanlarını endişeye sevk ediyor. Daha geçen yılın 19 Mayıs'ında Ali Sami Yen'de oynanan ve su savaşları olarak tarihe geçen derbi, hafızalardaki tazeliğini koruyor.

G.Saray'ın ve Türk futbolunun efsane yıldızı Hakan Şükür, utanç tablolarının yaşanmaması için derbi öncesi önemli mesajlar verdi. İçinde bulunduğumuz 'Kutlu Doğum Haftası'na vurgu yapan rekortmen golcü, sokaklara hakim olan bayram havasının, hafta sonunda Ali Sami Yen'in tribünlerine de sirayet etmesi temennisinde bulundu. Taraftarların, stada kesici, delici aletlerle değil, güllerle gelmesini istedi.
Türkiye Diyanet Vakfı'nca tertip edilen ilim ve kültür bayramı şenlikleri şeklinde değerlendirilen kutlamaların gayesinin, milli birlik ve bütünlüğü sağlamak, hoşgörüyü toplumun her kesimine yaymak olduğunu dile getiren Hakan Şükür, derbi müsabakasında da böylesi önemli bir haftaya yakışır tutum içinde olunması gerektiğini söyledi.


'Kutlu Doğum'a layık davranalım

Derbi müsabakasının şiddetten uzak şekilde başlayıp neticelenmesini arzu ettiğini belirten tecrübeli futbolcu, "Futbolda alınan sonuçlar, kimilerine göre önemli, kimilerine göre hayati önem taşıyabilir. Fakat biz öyle güzel bir haftanın içinde bulunuyoruz ki, bunun kıymetini bilmek durumundayız. 'Kutlu Doğum Haftası' içindeyiz ve ona layık olmalıyız. Peygamberimiz'e layık olmalıyız. Çocuklarımızı, gençlerimizi de Peygamberimiz'in hoşgörüsü etrafında hayata hazırlamalı, yaşantılarımızı ona göre şekillendirmeliyiz. Hafta sonunda F.Bahçe ile önemli bir derbi müsabakası oynayacağız. Herkesin bu maçta içinde bulunulan haftanın atmosferi içinde hareket etmesini temenni ediyorum. Dostça ve centilmence mücadele etmeliyiz. Herkes dürüstçe elinden geleni yapmalı. Allah kime nasip ederse o kazansın." açıklamasında bulundu.

Bu sezon mutlu sona ulaşmaları halinde kazanılan şampiyonluğun diğer başarılardan önemli hale geleceğinin altını çizen Hakan Şükür, "Biz F.Bahçe'yi yenmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kazanamazsak ikili averajda geriye düşeriz ve büyük fırsatı tepmiş oluruz. F.Bahçe'yi yenip şampiyon olursak, bu şimdiye kadar kazandığımız tüm şampiyonluklardan daha anlamlı olur. Ligin bitimine beş hafta kala teknik direktörsüz yoluna devam eden ve şampiyon olan başka bir takım yok. Şampiyonluğu herkesten çok ben istiyorum. Belki de G.Saray'dan şampiyon takımın kaptanı olarak ayrılmanın mutluluğunu yaşayacağım." ifadelerini kullandı. Taraftardan Hakan'a büyük destek Hakan Şükür'ün sözlerini farklı yerlere çeken bazı internet sitelerinde okurlar, golcü futbolcuya büyük destek verdi. Görüşlerden bazıları:
Şiddetten uzak temiz bir müsabaka istemiş. Ne var bunda. En doğrusunu söylemiş. Tebrikler Hakan
Hakan Şükür'ün sözleri, şüphesiz insan olanlaradır. Bunun dışındakiler muhatap olup da ezilmesinler boşuna!
Ülkede kaos peşinde koşanların hiç hoşuna gitmeyecek sözler bunlar.
Sıradan bir futbolcu söylese bu lafları hiç konuşulmaz, Hakan Şükür çok büyük bir topçu olduğu için kıskanıyorlar
Meyve veren ağaç taşlanır.
Hakan Şükür'ün sözlerinde hiçbir yanlış göremiyorum. Gayet güzel ve olumlu bir açıklama.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:17   #43
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
Tesettürlüye güvenlik kontrolünde ayrım iddiası asılsız çıktı




Hava limanlarında 'tesettürlü vatandaşlara' yönelik 'pozitif ayrımcılık yapıldığı' yönündeki haberler, TAV Özel Güvenlik tarafından yalanlandı. Yetkililer, 'dini tesettür, etnik veya yerel kıyafetleriyle kontrole gelen yolcuların' aynı güvenlik uygulamalarına tabi tutulduğunu açıkladı.

TAV Özel Güvenlik Genel Müdürü Yusuf Acıbiber, çeşitli yayın organlarında yer alan 'hava limanlarındaki güvenlik kontrollerinde tesettürlü vatandaşlara yönelik pozitif ayrım yapıldığı'na ilişkin haberler üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Acıbiber, hava limanlarında uygulanan güvenlik kontrollerinin Milli Sivil Havacılık Güvenlik Programı ve yürürlükteki mevzuatlar uyarınca Emniyet Güçleri'nin gözetim ve denetiminde Mülki İdare Amiri'nin talimatlarına uygun şekilde yürütüldüğünü söyledi. Özel güvenlik görevlilerinin kural koyucu değil, kuralları uygulayıcı pozisyonda bulunduğuna dikkat çeken Acıbiber, "Amaç, her ne şekilde olursa olsun kontrol noktalarında uçağa binmesi yasaklanmış maddelerin kişilerin üst ve eşyalarında tespit edilmesidir. Uygulamadaki değişiklik, merkezde hava limanlarının güvenliğinden sorumlu otorite Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, hava limanlarında da Mülki İdare Amiri ve Eminiyet Güçleri'nin vereceği talimatla yapılır." dedi.
TAV Özel Güvenlik birimi, İstanbul Atatürk, İzmir Adnan Menderes ve Ankara Esenboğa Hava Limanları'nda özel güvenlik hizmeti sunuyor. Yusuf Acibiber'in verdiği bilgiye göre hava limanlarındaki güvenlik kontrolleri aşağıdaki şekilde gerçekleştiriliyor:
- Dini tesettür, etnik veya yerel kıyafetleriyle kontrole gelen kişinin kıyafetleri, kimliğini gizleyecek nitelikte ise yönlendirme görevlisi, kişiyi doğrudan arama kabinine davet ederek kapı detektörünün içinden geçirir. Daha sonra Kontrol Noktası Amiri Polis Memuru'na, yolcunun kabinde aranması iletilerek kontrolün yapılması sağlanır.
- Yönlendirme görevlisi, palto, pardösü gibi kıyafetleriyle kontrole gelen dini tesettür, etnik veya yerel kıyafetli kişilere palto/pardösüsünü, 'çıkartmaya müsait olup olmadığını' sorar. Müsait olanları prosedüre göre metallerinden arındırarak kontrole yönlendirir.
- Palto/pardösüsünü çıkartmaya müsait olmayanlar, prosedüre göre metallerinden arındırarak kontrole yönlendirilir. Metal kapı detektörünün tespit edemeyeceği plastik patlayıcı, uyuşturucu madde gibi bu tür kıyafetlerin altına gizlenebilecek tehlikeli ve suç teşkil eden maddelerin tespit edilebilmesi için 'kapı detektörü sinyal vermese dahi' üst tarama işlemi prosedürlere göre el detektörü ile görevin gerektirdiği şekilde yapılır.
- Kapı detektörünün sinyal vermesi halinde, üst tarama görevlisi tarafından 'üzerindeki metalleri çıkartarak tekrar kapı detektöründen geçmesini sağlaması', 'ikinci geçişinde sinyal versin vermesin' palto, pardösü kontrolü zorlaştırmayacak kıyafetler ise üst tarama işleminin prosedürlere göre el detektörü ile görevin gerektirdiği şekilde yapılması sağlanır. - Yolcunun ikinci geçişinde de sinyal vermesi halinde, palto, pardösü kalın ve kontrolü zor kıyafetler ise Kontrol Noktası Amiri Polis Memuru'na kabinde aranması iletilerek kontrolün yapılması sağlanır.

30 Nisan 2008, Çarşamba-zaman gzt-mustafa gün'ün haberi
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:20   #44
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
Hürriyet öyle bir uçtu ki...

Hürriyet'in, 'Mahmut Ustaosmanoğlu 1.7 milyon YTL'ye aldı' dediği evin, üç yıl önce 250 bin YTL'ye alındığı ortaya çıktı.

Hürriyet dün, Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi'nin, Beykoz Çavuşbaşı Beldesi'nde, 1.7 milyon YTL'ye ikiz villa aldığını ileri sürdü. Ancak Mahmut Ustaosmanoğlu'nun oturduğu binanın villa değil mütevazı bir bina olduğu, 2006 yılında 250 bin YTL civarında bir fiyatla alındığı öğrenildi.

Hürriyet'in haberine taşıdığı mahallede araştırma yapan Yeni Şafak muhabiri, habere konu olan evle ilgili bilgilerin 6-7 kat abartıldığını gördü. Mahalle sakinlerinin verdiği bilgiye göre, Hürriyet'in sürmanşetine 'villa' diye çıkardığı ev, ikiz bir villa değil, mütevazı bir bina. 2006 yılında 250 bin YTL'ye alınan ev, Çavuşbaşı'nın villa sitelerine yakın bir bölgede bulunuyor. Çavuşbaşı'nda evin bulunduğu mahallenin sakinleri, evin satın alındığı dönemde fiyatların çok daha düşük olduğunu, 1.7 milyon YTL'lik fiyatın hayal bile edilemeyeceğini söylediler. 3 yıl önce bu bölgede yol bile bulunmadığını belirten emlakçılar, o dönemde fiyatların 250-300 YTL civarında olduğuna dikkat çektiler. Emlakçı Sedat Türkyılmaz, Mahmut Ustaosmanoğlu Hoca'nın evinin bulunduğu yerdeki emlak fiyatlarının, son birkaç yıldır tırmanış gösterdiğini belirterek, “On yıl içinde, çevredeki villa siteleri arttıkça fiyatlar yükseldi. Ancak 1.7 YTL'lik fiyata ulaşması mümkün değil” diye konuştu.

Arslan Emlak'ın sahibi Raşit Arslan da Hocaefendi'nin oturduğu binaların birinin 25 yıllık, diğerinin de en az on yıllık olduğunu söyledi. Arslan, 'Bahsedilen fiyatlar, bu bölge için çok komik. O fiyata Hoca'nın evlerinden 7-8 tane alınır” dedi.



25.Nisan.2008 09:51:06

Kaynak: http://samanyoluhaber.com/haber-99325.html


--------------------


AMAÇLARI DİNDAR İNSANLARA BASKI YAPMAK

İŞTE YALANIN BELGESİ - İZLE
İstanbul Çavuşbaşı'yla ilgili haberlerin çirkin bir komplonun parçası olduğu her gün biraz daha net bir biçimde anlaşılıyor.

Bir gazetede günlerdir devam ettirilen saptırılmış haberler, yayıncılık mesleğinin kötü niyetli kişilerin ellerinde, ne denli tehlikeli bir silaha dönüşebileceğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Çavuşbaşı'nda yaşayan sıradan vatandaşların ağzından çıkan ifadeler, Vatan Gazetesi'nin Türkiye'nin manevi dinamiklerinden Mahmut Ustaosmanoğlu'nun şahsı ve çevresini hedef alarak yaptığı haberlerin hazırlanış süreciyle ilgili çarpıcı ipuçları veriyor.

Hayli ilerleyen yaşı ve rahatsızlığı nedeniyle doktor gözetimi altında havası temiz bir yerde yaşamak durumunda olan Mahmut Ustaosmanoğlu'nun, Beykoz semtinde yerleşmiş olması bazı çevreleri harekete geçiriyor. Ustaosmanoğlu'nun 1 yıl önce kalmaya başladığı ev, yasadışı ve saygıdışı bir biçimde takip altına alınıyor. Birileri bunun adına "gazetecilik" diyor.

Semt sakininin bölgeye gelmesinden çok evvel, caddelere, sokaklara verilen isimlere manalar katılarak bu isimler kendisine atfediliyor ve ilgisiz durumlardan suçlayıcı anlamlar çıkartılmaya çalışılıyor. Haberi masada yazan alanda ise yazdığı senaryoya uygun hikayeler üretmeye çalışan sözde gazetecilerin hemen her iddiası yalan çıkıyor. Tıpkı Mahmut Efendi'nin yaşadığı evin değerinin 1.7 milyon YTL olduğu gibi.

Üretilen bir diğer hikaye ise sokakta bulunan bir duvar yazısı. Kısa bir araştırmayla onun da Mahmut Efendi ve çevresiyle yakından uzaktan ilgisi olmadığı anlaşılıyor.

Karanlık senaryolarının altını doldurmak için büyük çaba sarf eden provokatörler, amaçlarına ulaşmak için her yolu mübah sayıyorlar. Olayı gören vatandaşlar çirkin komployu satır satır Samanyolu mikrofonlarına anlatıyorlar.

Provokasyona dayalı ısrarlı yayınların asıl hedefinin, sadece Çavuşbaşı sakinleri olmadığı, buradan hareketle -daha önce pek çok örneği görüldüğü üzere- ülke genelinde inançlı kesimler üzerinde yeni bir baskı dalgası oluşturmak amacını taşıdığı anlaşılıyor.




Not: Çarpıcı gerçekleri izlemek için: http://samanyoluhaber.com/haber-101025.html"]http://samanyoluhaber.com/haber-101025.html[/URL] sayfasını ziyaret ediniz.

09.Mayıs.2008 19:00:57



------------------


MEDYA 79 YAŞINDAKİ MAHMUT USTAOSMANOĞLU HOCAEFENDİ VE SEVENLERİNİ TACİZ EDİYOR

Medyadan Mahmut Efendi'ye huzur yok
Uzun süre tedavi gören Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi, Çavuşbaşı'ndaki evinde istirahat ediyor. Yakınları, medyanın ısrarlı tacizlerine tepki gösteriyor.

Medya, 79 yaşındaki Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi ve sevenlerini tekrar gündemine aldı. Önce, Beykoz Çavuşbaşı'nda ikamet ettiği ev, "Hocaya trilyonluk ikiz villa" başlığıyla manşete taşındı.

Ardından, "Çarşamba'yı bırakıp Çavuşbaşı'na yerleşmeye başladılar" haberi geldi. Bölgeyi adeta çembere alan muhabirlerin bahçe duvarına tırmanıp fotoğraf çekmeye çalışması ise olayı karakola taşıdı. Tartışmanın sebebi bazı gazetecilerin ısrarcı tacizi. Trilyonluk villa olarak gösterilen yerler, dörder katlı iki apartman. Ustaosmanoğlu'nun oturduğu evin kapı numarasına kadar ayrıntılı şekilde haber yapılması da, sevenleri tarafından 'hedef gösterme' olarak nitelendiriliyor. Hayatını İsmailağa Camii'ne yakın mütevazı evinde sürdüren Mahmut Efendi'nin Çavuşbaşı'na yerleşmesi de yeni bir olay değil. Ustaosmanoğlu rahatsızlığı sebebiyle sürekli tedavi görüyor, birçok kez hastaneye kaldırıldı. Doktorların tavsiyesi üzerine geçtiğimiz yıl Çavuşbaşı'ndaki evde istirahate çekildi.

Mahmut Efendi'nin aylarca değişik hastanelerde yattığı zamanlar oldu. Her tedavi sonucunda doktorlar, "Hocayı stres ve gürültüden uzak bir ortamda dinlendirin." tavsiyesinde bulunmuş. Yakınları, doktorların bu uyarılarını dikkate alıyor. 2001'de hastaneden taburcu olduğunda, bir yakınının Üsküdar Çamlıca'daki evinde üç ay istirahat ediyor. 2005 yılında tekrar hastaneye kaldırılan Mahmut Efendi, bu defa bir dostunun Bursa Uludağ'daki evinde üç ay kalarak dinleniyor. 2007 yazında tekrar rahatsızlanan Mahmut Efendi, uzun süreli bir tedavi gördü. Taburcu olmasının ardından da Çavuşbaşı'ndaki eve götürülerek istirahate çekildi.

Mahmut Efendi'nin sevenleri, her yerde kendisini ziyaret etmek istiyor. Çavuşbaşı'nda olduğunun duyulması üzerine sevenleri onu görmek için buraya geliyor. Yakınlarının ziyaret istememesine rağmen değişik illerden gelen dostları, çevrenin de dikkatini çekiyor. Cemaatin önde gelenleri, medyada yer aldığı gibi İsmailağa cemaatinin Çarşamba'yı terk ederek Çavuşbaşı'na yerleşmek üzere olduğu haberlerinin gerçeği yansıtmadığını söylüyor. Mahmut Efendi'nin kaldığı evin kapı numarasına kadar ayrıntılı haber yapılması da 'hedef gösterme' olarak nitelendiriliyor.

Gazetecilerle yaşanan tartışmanın özetine gelince; Vatan Gazetesi muhabirleri, Mahmut Ustaosmanoğlu'nun Beykoz Çavuşbaşı'ndaki evine giderek görüşme talebinde bulunuyor. Ancak Mahmut Efendi'nin yakınlarınca talep kabul edilmiyor. Bunun üzerine muhabirler Mahmut Efendi'nin yaşadığı evi görüntüleme girişiminde bulunuyor. Komşulara göre gazetecilerin ziyareti ilk değil. Bir mahalle sakini, "Gazeteciler buralarda bir iki gün boyunca dolaştı." diyor. Başka bir kişi de kavganın yaşandığı gün gazetecilerin duvara tırmanarak fotoğraf çektiğini söylüyor. Olayın devamında, uyarılara aldırış etmeyen muhabirlerle Mahmut Efendi'nin yakınları arasında arbede yaşanıyor. Tartışmanın büyümesi üzerine gelen jandarma ekibi, aralarında muhabirlerin de bulunduğu 13 kişiyi ifadelerini almak üzere karakola götürüyor. Mahmut Efendi'nin sevenleri, haberin çıktığı gazetenin sahibi dahil olmak üzere kimsenin özel mülkünün, özel hayatının izinsiz istismar edilmesinin doğru olmadığını ifade ediyorlar.

Çıkmaz sokak, caddenin de ismi

Çavuşbaşı Belediyesi'nden yapılan açıklamada da haberlere tepki gösterilerek, belediyenin Cumhuriyet değerlerine bağlı olduğu vurgulandı. Gazete haberinde bir tabeladaki 'Cumhuriyet Çıkmazı' fotoğrafına 'manidar' denilmişti. Beldenin en büyük caddesinin Cumhuriyet isimli olduğu belirtilen açıklamada, buraya bağlı bir çıkmazda da aynı adın bulunduğu aktarıldı. Fatih Caddesi'ne de bağlı Fatih Çıkmazı'nın olduğu, ayrıca beldede Atatürk Bulvarı, Demokrasi Caddesi'nin bulunduğu kaydedildi.

Hukukçular: Özel hayatın gizliliği ihlal ediliyor

Hukukçular, Mahmut Efendi'nin evinin izin verilmemesine rağmen görüntülenmek istenmesinin bir suç olduğuna dikkat çekiyor. Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı, "Tartışmaya girme yerine hukuki yollara başvurarak gazeteciler önlenmeliydi." diyerek yaşanılan tartışmanın yanlış olmasına vurgu yapıyor. Gazetecilerin huzur ve sükûneti bozma, özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi suçlarını işlediğine dikkat çeken Yaralı, özel hayatın gizliliğinin ihlâl edilmek istendiğini, bunun sonucunda da o kişilere altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilebileceğini belirtiyor. Yaralı, kanunda kişilerin özel hayatına ilişkin görüntünün basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, cezanın yarı oranında artırılacağına vurgu yapıyor.

Hukukçular Derneği basın sözcüsü Av. Cüneyt Toraman da gazetecilerin yaptığının konut dokunulmazlığı ihlali olduğunu dile getiriyor. "Bu bir suçtur. Bir kimsenin evinin, işyerinin ve buna benzer özel mülkiyetine ait yerlerin fotoğraflanabilmesi için mutlaka sahibinden izin alınması gerekiyor." diyen Toraman, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir."

ZAMAN


08.Mayıs.2008 07:43:05

Kaynak: http://samanyoluhaber.com/haber-100816.html
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:25   #45
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
İFTİRA ATILAN İMAM KENDİNİ SAVUNDU

İmama Atatürk rozetiyle iftira
Trabzon'un Beşikdüzü ilçesinde bir vatandaşa Atatürk rozetiyle camiye girme dediği iddia edilen Merkez Camii İmamı Sezai Yaşar, hakkındaki iddiaları yalanladı.

İmam Sezai Yaşar, hakkındaki iddiaları yalanladı. Cemaatin kendi aralarında konuştuğu bir konunun kendisine mal edildiğini söyleyen Yaşar "cemaatine rozetle camiye gelmeyin" demedim dedi. Doğan Haber Ajansı geçtiğimiz günlerde, Trabzon'un Beşikdüzü İlçesi Merkez Camii İmam-Hatibi Sezai Yaşar'ın, yakasında Atatürk rozeti olan bir vatandaşa "rozetle camiye gelme" dediğini iddia etmişti. Bazı televizyon ve gazetelerin iştahlı bir şekilde kullandığı haberde adı geçen imam basının karşısına çıktı.


Merkez Camii İmam-Hatibi Sezai Yaşar, Diyanet-Sen Trabzon Şube Başkanı Ömer Tutuş ile birlikte kameraların karşısına geçerek hakkındaki iddialara cevap verdi. Tutuş, şimdiye kadar rozetli bir çok vatandaşın camiye gelerek ibadetini yaptığını belirterek "Yaşar bu konuda kimseyle rozet polemiğine girmemiştir" dedi.

Kendisinin haberde adı geçen Ömer Atalar ile aralarında kesinlikle böyle bir olayın yaşanmadığını savunan Yaşar, "Benim duyduğuma göre yaklaşık 2 ay önce cemaat arasında böyle bir şey olmuş, konuşulmuş. Bu zaman zaman benim kulağıma da geliyordu. Yani benim dışımda olan bir hadise. Kimler arasında geçtiğini de bilmiyorum ancak kendi aralarında böyle bir mesele konuşulmuş. Benim dışımda olduğu için de, kimlerin arasında geçtiğini araştırma ihtiyacı bile duymadım. Ama belirli bir süredir bu mesele konuşuluyor, olgunlaşıyor ve bir yere doğru yuvarlanıyormuş. Maalesef sonunda bizim başımıza yuvarlandı." dedi.

Görev yaptığı camiye herkesin geldiğini ve rahat bir şekilde ibadetini yaptığını anlatan Yaşar, kendisi için bir komplo mu kurulduğu yönündeki soruya şöyle cevap verdi: "Bizim orada bir sıkıntımız yok. Hem inancımız, hem de felsefem gereği; benim herkesi kucaklayan bir yapım var. İhtimal ki, birileri bundan rahatsız oldu. Belki de o arkadaşımız da bu şekilde tahrik edilmiş olabilir. Herkes arasında bir hüsnü kabulümüz var. Böyle bir ortamda bu durumun yaşanması, şahsımın ve Diyanet camiasının bu şekilde gündeme getirilmesi beni yaraladı ve rencide etti."

Diyanet-Sen Trabzon Şube Başkanı Ömer Tutuş ise, İmam Sezai Yaşar'ın 'rozetle namaz' konusunda cami cemaati ya da halka herhangi bir telkin veya tavsiyesinin olmadığını söyledi. Yaşar'ın aynı zamanda sendikalarına da üye olduğunu belirten Tutuş, 'kurgusal' olduğunu ileri sürdüğü haberle, yargısız infaz yapıldığını ifade etti. Bazı gazete ve internet sitelerinde haberle birlikte kullanılan fotoğrafın da İmam Yaşar'a ait olmadığına dikkat çeken Tutuş, "Bu şekilde ne yapılmak istendiğini de anlayabilmiş değiliz." dedi. Tutuş, hiç kimsenin Atatürk'ün manevi şahsiyeti ile dini değerleri kullanma ya da çatıştırma gayreti içerisinde olmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

Öte yandan, konuyla ilgili Trabzon Valiliği'nden dün yapılan açıklamada, yapılan ön incelemede, İmam Sezai Yaşar'ın cami içinde veya dışında adı geçen şahsa veya cami cemaatine bu yönde bir tavsiyede bulunmadığının anlaşıldığı belirtildi.

Geçtigimiz günlerde basına yansıyan haberlerde, Beşikdüzü Merkez Camii İmam-Hatibi Sezai Yaşar'ın, yakasında Atatürk rozetiyle camiye gelen Ömer Atalar'a, yakada rozetle namaz kılmanın dini yönden sakıncası olduğunu ve bu şekilde camiye girmemesini söylediği ileri sürülmüştü. Haberlerde ayrıca, Atalar'ın ağzından, "Yakamda Atatürk'ün rozetini gören imam, 'Bunu takıp da camiye gelmeyin. Resimle camiye gelinmez' dedi." ifadelerine yer verilmişti.

Trabzon Valiliği de yapılan ön incelemede, İmam Sezai Yaşar'ın cami içinde veya dışında adı geçen şahsa veya cami cemaatine bu yönde bir tavsiyede bulunmadığının anlaşıldığını açıkladı. Böylece bir maksatlı haber daha hem resmi kaynaklarca hem de iddiaların muhatabı tarafından yalanlanmış oldu.


09.Mayıs.2008 21:24:48

Kaynak: http://samanyoluhaber.com/haber-101030.html (bu linkten izleyebilirsiniz)
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:27   #46
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
HAZM EDEMİYORLAR..

yine hürriyet...
Medya, Köylü kadınların kıyafetinden bile 'başörtüsü krizi' çıkardı

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in de katıldığı Kütahya Ticaret Borsası öncülüğünde hayırsever işadamlarının desteğiyle yaptırılan Bölcek İlköğretim Okulu'nun açılış töreni yapıldı.

Töreni izlemeye gelenler arasında Kütahya bölgesinin yöresel kıyafetli 'çar' giyen köylü kadınlar da vardı. Bazı gazetelerin internet siteleri, yöresel kıyafetli kadınları bile 'çağ dışı' şeklinde ifadeler şeklinde sunarak kriz malzemesi yaptı.
Kütahyalılar bu tür kasıtlı haberlere tepki gösterdi. Habere konu olan elbisenin Kütahya bölgesinde kadınlar tarafından günlük hayatta sıklıkka kullanılan bir giysi olduğunu ve bunun çok farklı bir durum gibi sunulduğunu belirttiler.





Vali'den çarpıtma habere tepki: Köylümüzün kıyafeti bu, olay çarpıtılmış
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in önceki gün (Perşembe) açılışını yaptığı okul törenini izlemeye yerel kıyfetli kadınlarla ilgili bazı internet sitelerinde 'Burası Afganistan değil Kütahya' haberleri tepki çekti.
Kütahya Valisi Şükrü Kocatepe, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in açılışını yaptığı Bölcek İlköğretim Okulu'nun açılış törenine katılan kadınların giydikleri kıyafetlerin yöresel bir kıyafet olduğunu ve bunları her zaman giydiklerini söyledi.
Türkiye'nin farklı bölgelerinde olduğu gibi Kütahya'nın köylerinde bu tür kıyafetlerin giyildiğini bildiren Vali Şükrü Kocatepe, "Bu haberi yapan kişiler Kütahya'nın köylerine gitmemiş ve köylerini görmemişler ise Afganistan'a da benzetebilirler, başka bir yere de benzetebilirler. Niyetleri ne ise ona göre benzetirler." dedi.
Köylü kadınların böyle giyindiğinin altını çizen Vali Kocatepe, "Köylümüze, onları çıkarın da şöyle veya böyle giyinin telkininde bulunamayız. Biz devlet memuruyuz ve devlet böyle şeyler yapmaz. Herkes ne isterse onu giyer. Anadolu ve Kütahya'daki köylümüzün kıyafeti bu. İster beğenelim, ister beğenmeyelim. Herkesin giyim şekli kendine aittir. Kimse onlara o kıyafeti giyin diye zorlamıyor. Bizim köylümüz böyle giyiniyor ve buna herkesin saygı duyması gerekir." diye konuştu.
Kimsenin, kimseye şunu giydin veya bunu giydin deme hakkının olmadığını vurgulayan Kocatepe, "Törene katılan kadınlarımız öğrenci değil ki. Hepsi oradaki öğrencilerin annesi, babası. Bizim köylümüz törene yöresel kıyafeti ile gelmiş. Annesinden, babasından bu kıyafeti görmüş ve bu kıyafet köylümüzün geleneksel kıyafeti. Bu kıyafeti giymelerinde bir maksat veya kasıt yok. Başkalarının kıyafetlerini beğenip, beğenmemesi bizim köylümüzü için hiç önemli değil. Bölcek mahallesinde bir okul açılıyor ve okulun açılışına çocukların anneleri gelmiş. Kendi çocuğunun okulunun açış törenine gelmiş. Bundan doğal ne olabilir. Törene gelen kadınlarımıza bu kıyafetler ithal edilerek zorla giydirilmiş bir kıyafet değil. Her zaman giydikleri kıyafet. Olayın bu şekilde çarpıtılması çok yanlış." dedi.
TİCARET BORSASI BAŞKANI: KADINLARIMIZIN YÖRESEL KIYAFETİNİN AFGANİSTAN'A BENZETİLMESİ BÜYÜK AYIP
Kütahya Ticaret Borsası Başkanı Ahmet Altınkaya, kendi borsaları tarafından yapılan Bölcek İlköğretim Okulu'nun, açılış törenine katılan kadınların giydikleri kıyafetin tamamen yöresel bir kıyafet olduğunu kaydetti.
Kadınların bu kıyafetleri örf ve adet gereği giydiğini aktaran Altınkaya, "Böyle bir haber yapılmasını çok üzüldük. Çarpıtılmış bir haber. Öğrencilerimizin anneleri gelmiş açılış törenini takip ediyor. Giydikleri kıyafe ise günlük hayatta giydikleri kıyafet. Kadınlarımızın kıyafetleri yüzünden Afganistan'a benzetilmesi çok büyük bir ayıp." dedi.
Kütahya'nın merkeze bağlı köylerinin tamamında bu kıyafetlerin giyildiğinin altını çizen Başkan Altınkaya, "Kimsenin kadınlarımızın kıyafetini değiştirmeye ve eleştirmeye hakkı yok. Bu yapılan haberle insanların dini yaşantılarına zarar verilmeye çalışılıyor. İnsanların giyinişine karışamazsın. Laiklik insanların kendi inanıcını yaşamasıdır. O zaman sen insanların giyinişine niye karışıyorsun? " diye konuştu.
Kütahya merkeze bağlı Bölcek Mahallesi Muhtarı Hüseyin Girgin ise çok üzgün olduklarını ifade etti. Bölcek Mahallesi'nde kadınların üzerindeki kıyafetin Kütahya'nın bütün köylerinde giyildiği bilgisini veren Girgin, "Bizim mahallemiz köydü. Yeni mahalle oldu ve merkeze bağlı. Yöresel kıyafet bizim mahallemizde olduğu gibi diğer bütün köylerde de aynıdır ve değişmez. Bu yöresel kıyafet yüzünden Afganistan'a benzetilmemize çok üzüldük. Sabahtan beri telefon alıyorum. Her arayan bu habere tepki gösteriyor. Böyle bir şey olamaz. Nasıl böyle bir haber yaparlar hala anlayamadım." dedi.
Haberin çarpıtılması yüzünden mahallede çok büyük bir üzüntü yaşandığını dile getiren muhtar Girgin, "Kadınlarımız çocuklarının okuduğu okulun açılış törenine günlük giydikleri yöresel kıyafetleri ile katıldı. Bu da gayet normal. Bunda anormal olan bir durum yok. Haberin böyle verilmesi çok yanlış. Keşke böyle bir şey yapmasalar ve kadınlarımızın giysileri ile uğraşmasalardı." şeklinde konuştu.



----------------------





Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Kütahya'daki ilköğretim açılışını çarpıtan medyaya tepki gösterdi. Çelik, bu çevrelerin 'ideolojik bağnazlık' içinde olduğunu savundu.

Kütahya'da ilköğretim açılışı törenine bazı veliler bölgenin geleneksel kıyafeti olan 'çar'ı giyerek katılmıştı. Bazı basın organları bunu, irtica delili olarak sunmuştu. Bu haberleri eleştiren Çelik, Kütahya'da eğitimin resmini çektiklerini, üst düzey idarecilerle sorunları ortaya koyarak çözüm bulmaya çalıştıklarını aktardı. Çelik, "Biz orada önemli bir çalışma yaptık. Çeşitli temeller attık. Bu temel atma törenine katılan bazı öğrenci akrabalarının giydiği yöresel kıyafetler, ön plana çıkartıldı. Bu ideolojik bir bağnazlıktır." diye konuştu. Çelik, Ankara Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen İlköğretim Programları ve Ders Kitaplarının Değerlendirilmesi Çalıştayı'na katıldı. Programa gelişte bir gazetecinin sorusu bakanı kızdırdı. Çelik, 'İstifa edeceğinize yönelik iddialar var.' şeklindeki soruya şu karşılığı verdi: "Biz kulis dedikodularıyla ve edepsizce yalanlarla uğraşmıyoruz." Milli Eğitim Bakanı, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada ise eğitim alanında köklü reformları hayata geçirdiklerini söyledi. Yeni ders programının 3 yıl önce hayata geçirildiğini hatırlatırken; 40 yıllık müfredatın günün gereklerini taşımadığını vurguladı. Yeni müfredatın, 30 üniversiteden 90'ı aşkın akademisyen, öğretmen ve müdürlerin katılımıyla hazırlandığını anlatan Çelik, şöyle devam etti: "Meslek yüksekokulları 'bize öyle öğrenciler geliyor ki 16'dan 7'yi çıkaramıyor' diyor. Biz de onlara dedik ki, "Sizin mezun ettiğiniz bu kişileri öğretmen olarak atıyoruz." Çelik, gelecek yıl açık lise ve açık ilköğretim okullarına da ücretsiz kitap dağıtacaklarını sözlerine ekledi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:31   #47
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi


Cumhuriyet´ten bir yalan haber



24.05.2008




Fethullah Gülen´le ilgili olarak yazdığı haberler mahkeme kararlarıyla yalanlanan Cumhuriyet Gazetesi, taktik değiştirdi.

Gazete bu kez bazı bilgileri çarpıtarak haberleştirip Gülen´i kamuoyu önünde suçlu gibi göstermeye çalışıyor. Çarpıtma ve yalan bilgilerden oluşan haberin kimi gazeteciler tarafından alınıp yorumlanması üzerine Gülen´in avukatı Orhan Erdemli, bir açıklama yaptı. Gülen´in yurtdışına çıkmadan önce emekli olduğunu, sigortalı olması sebebiyle devlete fazladan prim ödediğini belirten avukat Erdemli, "Müvekkilim muhterem Gülen, redaktör olarak çalıştığı dönemde yasal düzenleme ve hizmet akdinin gereğini aksatmadan yerine getirmiştir. Bu durum denetim tutanaklarında açık bir şekilde yer almaktadır. Diğer yandan, emekli olan Sayın Fethullah Gülen´in redaktör olarak çalıştığı dönemde sigortalı olması kendisine herhangi bir haksız çıkar sağlamamış, aksine, sigortalı olması sebebiyle fazladan prim ödenmiştir." diye konuştu.
"Yıllar önceki bir olayın çarpıtılarak yeniymiş gibi haber yapılması da art niyeti açıkça ortaya koymaktadır." diyen avukat, "Emekli olduktan sonra redaktörlük işini sürdüren Gülen, sigortalı yapılmamış olsaydı bu sefer vergi kaçırıyor denilecekti. Bu da gösteriyor ki, amaç gerçeğe uygun haber yapmak değil fırsat düşürüp muhterem Gülen´i karalamaktır." ifadelerini kullandı. Sosyal güvenlik uzmanlarına göre bir kişinin emekli olduktan sonra çalışmasının önünde yasal bir engel yok. Emekli maaşı alan biri çalışmaya başladığında bunu SSK´ya bildirip maaşı üzerinden yüzde 30 oranında ´sosyal güvenlik destekleme primi´ ödemesi gerekiyor. Üstelik bu uygulama kişiye değil, devlete para kazandırıyor. Cumhuriyet´in yalanı üzerine yorum yapan bazı yazarlar da, Nil AŞ´nin hizmet alanından biri olan ´ajanda ve defter üretimine´ vurgu yaparak kuşku uyandırmaya çalışıyor. Oysa Nil AŞ bir yayınevi. Gülen´in kitaplarının büyük bir kısmı da bu yayınevi tarafından basıldı. Yapılan yorumlarda bu gerçek göz ardı ediliyor.
Söz konusu haberdeki başka bir çarpıtma ise Fethullah Gülen´in çalıştığına yönelik yazılı sözleşmenin bulunmadığı kısmı oldu. Fakat o dönemki 1475 sayılı İş Kanunu´nun 9. maddesinde, "Yazılı akit yapılmayan durumlarda işveren, işçinin isteği üzerine, kendisine genel ve özel iş şartlarını gösteren ve imzasını taşıyan bir belge vermekle yükümlüdür. Bu belgeler Damga Vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır." ifadesi geçiyor. Bir yayınevi için ´redaktörlük´ vazgeçilmez birimler arasında yer alıyor. Bu çerçevede Nil AŞ, yayınladığı bazı eserler için Gülen´den hizmet alıyor. Cumhuriyet´in haberinde yayınevinde ´redaktör´ alarak görev yapan Gülen´in bu işi yurtdışında yapması da suç gibi gösteriliyor. Redaktör olarak çalışanların sabit mesai ve yer şartının olmadığı gerçeği görmezden geliniyor.

İstanbul, Zaman
[/QUOTE]
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:38   #48
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
Baykal-Vatan A.Ş fena çuvalladı

CHP lideri Baykal tarafından ortaya atılan ve Vatan gazetesi tarafından manşete taşınan haber muhatabı tarafından yalanlandı.

Baykal'ın "ATV-Sabah ihalesine girme" şeklinde Başbakan'ın telkinden bulunduğu iddiasıyla gündeme getirdiği Fiba Holding Başkanı Hüsnü Özyeğin'den iddialara cevap geldi.

Fiba Holding A.Ş Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü M. Özyeğin, hiç kimsenin kendilerine "ATV-Sabah ihalesine girme" şeklinde bir telkinde bulunmasının söz konusu olmadığını belirtti.

Özyeğin, bugün günlük bir gazetede yer alan "O iş adamı Hüsnü Özyeğin" başlıklı haberle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, 1987 yılında kurduğu Fiba Grubunun, 13 ülkede, 62 şirkette, 46 ulustan 12 bin çalışanı bulunan, finans ve finans dışı alanlarda faaliyet gösteren bir topluluk olduğunu hatırlattı.

Grubun özellikle Finansbank'ın satışı sonrasında aktif olarak yeni yatırım olanaklarını araştırdığını, şu anda dahi masasının üzerinde onlarca yeni proje ve yatırımcılardan gelen tekliflerin değerlendirilmeyi beklediğini ifade eden Özyeğin, şunları kaydetti:

"Sabah-ATV ihalesine girip girmeme konusunda da grubumuzda fikir jimnastiği yapılmıştır. Stratejik ve mali değerlendirmeler sonucunda bu ihaleye girilmemesine karar verilmiştir. İhale şartnamesini dahi almamış olmamız, ihaleye katılım niyetimizin oluşmadığının göstergesidir. Dolayısıyla tarafımıza hiç kimsenin 'ihaleye girme' şeklinde bir telkinde bulunması söz konusu olmamıştır. Ayrıca haberde sayın Baykal'ın bizzat benimle konuşarak gelen duyumların teyidini aldığı iddia edilmektedir. Bu da tamamen gerçek dışıdır. Zira ben sayın Baykal ile en son 6 yıl kadar önce 100 kişinin hazır bulunduğu bir dost yemeğinde el sıkıştım ve o günden bu yana kendisiyle hiç görüşmedik.

Bu arada Türkiye'de en yüksek gelir vergisi ödeyen ikinci iş adamı olarak yılda 1-2 defa sayın Başbakan ile ülke ekonomisindeki gelişmeleri istişare etmemi kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum."
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:45   #49
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
İKİSİ DE DOĞAN BİRİNİN HABERİ YALAN




Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Ankara’da temaslarda bulunan Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’in ziyaretinde türban krizi çıkardılar!

Doğan Grubuna bağlı iki yayın organından Milliyet'te yayınlanan haberde "türbanıyla Aslanlı Yol yürüyüşüne katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in eşi Mehtap Güler’in, mozoleye çıkmaması konusunda uyarıldığı, Güler’in bu uyarının ardından mozoleye çıkmadığı, heyetin mozoleye çelenk bırakılması töreni sırasında Anıtkabir’in girişindeki avluda bekletildiği"

Cnntürk ise manşetten yayınladığı haberinde "Güler, Aslanlı Yol'da yürüdü, mozoleye çelenk konulması sırasında hazır bulundu. Böylelikle türban Anıtkabir'e de ilk kez çıkmış oldu. Yine de Mehtap Güler, protokol uygulamaları açısından dün bir ilke imza attı. Türban ilk kez Anıtkabir protokolüne girdi" dedi.

belirtilirken.... İKİSİNİN DERDİ AYNI: ANITKABİR'E TÜRBAN ÇIKTI MI, ÇIKMADI MI, NASIL ÇIKTI !!! Aynı gruba bağlı iki yayın organında yer alan haberdeki tek fark ise BİRİNİN YALAN YAZMIŞ OLMASI idi...



[/QUOTE]
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 20:46   #50
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
NTV'nin haberi YALAN MI?

Arap kadın kocası yüzüne baktı diye boşanma davası açtı" şeklinde bir haberi NTV dün geçti. Ama haber bir türlü mantıklı gelmiyordu. Sonunda araştırıldı ve...

Türkiye'nin saygın haber portalarından ntvmsnbc, dün saygınlığına yakışmayan asparagas bir haberle çıktı okuyucularının karşısına. Site, İslam düşmanlığıyla bilinen İngiliz gazetesi Daily Mail'in bir yalan haberini araştırmadan okuyucularına aktardı.

Haberde Suudi Arabistan'da 30 yıl boyunca birlikte yaşadığı karısının yüzünü hiç göremeyen bir adamın gece uykudayken eşinin peçesini kaldırıp baktığını bu durumu fark eden kadının da gelenekleri ihlal etiği gerekçesiyle kocasından ayrılmak için mahkemeye başvurduğu iddia ediliyordu.

NTV'nin Daily Mail'den onların da Suudi Arabistan'daki El Riyad gazetesinden tercüme ederek yayınladığı haber, daha önce bir çok benzer yalan haberlere yer veren gazeteler tarafından da NTV kaynak gösterilerek kullanıldı.

HABERİN KAYNAĞININ HABERDEN HABERİ YOK
Haberin kaynağı olarak gösterilen Al Riyadh gazetesinin Genel yayın Yönetmeni Abdulmuhsin Ed Davud, Yeni Şafak Gazetesi'ne yaptığı açıklamada söz konusu haberin tamamen uydurma olduğunu ve kendilerinin asla böyle bir haber yayınlamadıklarını kaydetti. Türk basınının İslam düşmanlığıyla bilinen bir İngiliz gazetesine dayanarak böyle bir haber yapmasına da şaşırdığını belirten Ed Davud, “Bizim gazetemizde böyle bir haber hiçbir zaman yer bulmamıştır. Böyle bir olay yaşanmamıştır” diye konuştu.

NTV'nin haber portalında yer alan yalan haberde, ismi açıklanmayan 50 yaşındaki Suudi kadının, ülkenin güneybatısındaki Hamis Muşayt şehrinde yaşadığı ve o bölgenin adetlerine göre, yüzünü her daim kapalı tutması gerektiğini söylediği belirtiliyordu.

Haber sitesinde kadının kocasıyla yaşadığı sorunla ilgili olarak Al Riyadh gazetesine açıklama yaptığı ve açıklamasında kocası için, “Bunca yıldan sonra bu kadar bu kadar büyük bir hata yapmamalıydı” dediği öne sürüldü. Yalan haberde kadın şu sözleri söylediği iddia edildi. “Kocam defalarca özür diledi ve bir daha yüzüme bakmayacağına söz verdi ama, gene de boşanma isteğinden vazgeçmeyeceğim.”.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
cumhuriyet, güneş, haber, habertürk, hürriyet, kartel, kartel ve yalan haber, milliyet, oda tv, posta, radikal, sözcü, vatan, yalan, yalan haber


Konuyu Toplam 8 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 8 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi