![]() |
#1 |
![]() Gün gelir kitap veya gazete sayfalarını yada televizyon kanallarını karıştırırken hiç bilmediğiniz hatta buda nerde çıktı diyabileceğimiz bir çok farklı olaylarla karşılaşabiliyoruz. Hele hele katliam ve soykırım gibi olaylar karşımıza çıkınca insanlık tarihinde bu nevi olayların nekadar derin bir iz braktığını da biliyoruz.
İnsanlık tarihinde her nevi katliam, zulum ve baskı metodları sebebi ve bahanesi ne olursa olsun kara bir leke olarak kalacağı gibi tüm bu olayların, insanın ruhundaki en karanlık ve kara lekelerden birini teşkil edecektir. Söz konusu ettiğim bu kara lekelerden biri de, belki birçoğumuzun bile duymadığı Katin Katliamı’dır. Peki nedir katin katliamı? İşte size kısa tarihçesi: İkinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde Naziler, Polonya’yı yeni askerî taktikler kullanarak hızla işgal ettiler. Fransız ve İngilizler, Almanya’ya karşı resmen savaş açmış olmalarına rağmen bu işgali protesto ile yetinip müdahalede bulunmamayı tercih etmişlerdi. Alman saldırısını dikkatle izleyen Sovyet Rusya, 17 Eylül 1939’da doğudan harekete geçerek işgale hissedar oldu. Böylece Polonya bir kısmı Nazi, diğeri Sovyet olmak üzere iki işgalci güç arasında fiilen bölündü. O günlerde bu işgal, Nazi-Sovyet Dostluk anlaşmasının çelengi gibi takdim edilmişti; sahte dostluk 1941’de sona erip Naziler Sovyetler Birliği’ne saldırdığında Polonya’nın tamamı Alman işgaline geçti. Katin Katliamı’nın ilk belirtileri, gariptir ki, Naziler’in Sovyetler’den boşalan bölgelerde yaptıkları çalışmalarla ortaya çıktı. Halbuki işgal altındaki Polonya halkına Sovyet yönetimi kadar Naziler de vahşice davranmışlardı. Rus cephesinde işler kötü gitmeye başlayınca Naziler, 1943 Nisanı’nda, Smolensk yakınındaki Katin Ormanı’nda öldürülerek üstüste gömülmüş 4 bin 500 Polonyalı subayın cesetlerini gösteren haber propaganda filmi yayınladılar. Aslında filmde gösterilen cesetler, öldürülenlerin beşte birinden ibaretti çünkü 5 Mart 1940’da Sovyet diktatörü Stalin, gizli servisi NKVD’ye, Sovyetler tarafından esir alınan 26 bin savaş esirini öldürmeleri için emir vermişti. Üç ayrı Sovyet toplama kampında tutulan Polonyalı savaş esirlerinin neredeyse tamamı, doktor, avukat, öğretim üyesi, mühendis, polis, rahip gibi yedek subaylardan oluşuyordu. Verilen emrin uygulanması Haziran başlarında sona erdi ve Polonya halkının en eğitimli ve üretken kesimini oluşturan 26 bin savaş esiri kafalarından vurulduktan sonra toplu mezarlara gömüldüler. Naziler, açığa çıkardıkları toplu mezarlardan ötürü Sovyetleri suçladılar, Sovyetler ise bunun bir Nazi provokasyonu olduğunu savunacaklardı. Sürgündeki Polonya hükümeti, olayın soruşturulması için Kızılhaç örgütüne başvurdu. 1943’de Alman işgalindeki bölgeye giren Uluslararası komisyon, hadise hakkındaki Nazi tezini destekleyen bir açıklama yaptı. İngiliz hükümetinin bu skandal hakkındaki tutumu çok şaşırtıcıdır. Katliam ortaya çıktığında İngilizler Sovyetlerle ittifak halindeydi ve katliamı kabullenmenin, ‘müttefik davasının moral amacı’nı tehlikeye düşürebileceğini düşünmüşlerdi; suçun Ruslar tarafından işlendiğini bilmelerine rağmen İngiliz resmî haber ajansları, Sovyet iddialarını destekledi; aksi yöndeki haberler savaş sansürü tarafından engellemişti. Daha da şaşırtıcı olanı, savaş bittikten sonra da Katin Katliamı’nın aydınlığa kavuşturulamamasıydı; Katin cânileri (!), Nurnberg Mahkemesinde Sovyet yargıçlar tarafından yargılandılar (!) ve elbette katliamın Naziler tarafından yapıldığı iddiasını kovuşturmaya çalıştılar. Ne var ki Naziler, daha beterini misliyle yaptıkları hâlde bu hadisede suçlu görünmüyorlardı, bu yüzden suçlama düştü ve dava kapatıldı. Meselenin daha dikkat çekici yanı ise; Soğuk Savaş döneminde İngiltere’de yaşayan Polonyalıların Londra’da bu hadiseyi hatırlatan bir anıt dikmeleri engellendi. Hükümet, İngiliz memurların bu olayla ilgili anma törenlerine katılmalarını yasakladı. Hadisenin hakikati resmen kabullenilmesi için Sovyetlerin dağılmasına kadar beklendiğini görüyoruz. 1990’da Gorbaçev, Katin Katliamı’ndan Sovyetlerin sorumlu olduğunu kısmen kabullendi, ertesi sene Yeltsin sorumluluğun “kısmen” ifadesini bütünüyle onayladı; ama o tarihte Katin Katliamı’nın sorumluları, İngiliz Savaş Suçları Yasası gereğince kapsam dışında bırakılmışlardı. (Bu bilgiler, Norman Davies’in Dünya Tarihi adlı kitabı’nın Katyn başlıklı maddeden derlenmiştir. ) Tüm bunları bize niye hatırlatıyorsunuz diye düşünebilirsiniz? Bizim açımızdan bunların ne önemi var da diyebilirsiniz? Kanımca bugün, kendilerini insanlık medeniyeti’nin merkezinde gören ve tüm dünyaya adalet dersi vermeye çalışan bu adı geçen ülkelerinin yaptıklarını hatırlatalım istedik. Katin katliamını işleyenlerde, işleyenlere dolaylı destek verenlerde aynı derecede suçludurlar. Bunu da hatırlatalım istedik. Tüm bunların yanısıra Katin faciasından ana hatlarıyla da olsa haberiniz olsun istedim. Mustafa TRAMPA
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |||
![]()
komunizm ve stalin başka söze gerek varmı. Harun yahyanın hazırladığı videoları bahane edip inanmak istemeyenlere..... Videodakileri anlamak için rusça veya polonya dilini bilmeye gerek yok |
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Abi Allah razı olsun paylaşımından ötürü... Kalkıp bu adamlar şimdi birde bizim geçmişimize laf atarlar...Kimin ak kimin kara olduğu gayet aşikar....
|
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Cahile en güzel cevap susmaktır güzel kardeşim....
Ne kadar haklı olursan ol konuşarak ispat edemezsin haklı olduğunu sus ve icraatını göster.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|