06-01-2024, 14:05 | #1 |
Kavuklu İle Pişekar: Fakirlik Başa Bela
KAVUKLU İLE PİŞEKAR: FAKİRLİK BAŞA BELA
Pişekar: Gel bakalım Kavuklu, azıcık laflayalım. Kavuklu: Çıktım söğüt dalına, atladım aşağıya. Pişekar: Amma yaptın ha! Madem aşağıya inecektin, söğüt dalına niye çıktın? Kavuklu: Canım istedi. Hayatta istediğimi keşke yapabilseydim. Pişekar: Canının isteyip de yapamadığın neler var? Kavuklu: Neler yok ki? Fakir doğdum, fakir gidiyorum. Otuz dört yaşındayım. Bir kesere sap olamadım. Pişekar: Derdimi deştin Kavuklu. Seninki de bir şey mi? Bak ben elli yedi yaşındayım, değil keser, bir çakıya sap olamadım. Kavuklu: Ama her programdan sonra seyirciler bana, şu Pişekar, ne eğiliyor ne bükülüyor. Tava sapı gibi mübarek, diyorlar. Pişekar: Çorbayı karıştır, seyirciyi karıştırma. Doğru dedin, fakir gelen, fakir gider. Ben az gördüm, fakir gelip zengin gideni. Kavuklu: Zengin çocuğu olsaydım böyle olmazdı. Köşklerde, yalılarda yaşar, hamama salı günü giderdim. Pişekar: Neden salı? Çarşamba günü hamama git. Kavuklu: Çarşamba Samsun'da. Bir hamam için, oraya gitmem. Pişekar: Hamama ister çarşamba da, ister perşembe de git. Başka neler yapardın? Kavuklu: Bahçedeki erik ağacının altına yatar, erik piş, ağzıma düş derdim. Pişekar: Kiraz da pişer, armut da pişer. Sen bu kafayla kısa sürede zengin olursun. Kavuklu: Ben şimdi zengin mi oldum? Pişekar: Tabi ya zengin oldun. Kavuklu: Ama cepte beş kuruş yok. Pişekar: Zamanla o da olur. En azından zenginliği hayal ediyorsun. Benim hayal gücüm sıfır. Zenginlik bana uzak geçer. SON
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|