AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-21-2014, 14:23   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Kayahan Uygur - Dersimli Makyavel
Kayahan Uygur



Dersimli Makyavel


Geçen cumartesi filozof Hannah Arendt’e ait ‘kötülüğün sıradanlığı’ kavramından kalkarak Irak’ta ve daha önce de Türkiye’de gördüğümüz şiddet eylemlerine değinmek istedim. Bugün, siyaset biliminin Batı’daki kurucusu sayılan 16’ncı yüzyıl filozofu Niccolo Machiavelli’nin (1469-1527) ‘siyasette etkinlik her şey, değerler hiçbir şeydir’ anlayışına değineceğim.

Machiavelli
, 1513 yılında yazdığı Prens adlı kitapla devlet anlayışını dinî temellerden kopartmıştır. Onun açtığı yoldan ilerleyen İngiliz düşünür Hobbes (1588-1679), 1651 yılında kaleme aldığı Leviathan adlı eseriyle devleti tamamıyla insan yapısı olarak tanımlamıştır. Adı konulmamış bir sözleşmenin ifadesi olarak devlet, din dışı ve akılcıdır. Devlet, insanları ‘akıldışı’ dinî korkulardan korumak için kendini putlaştırır ve bu yeni puta inanmayanları cezalandırır. Onları yine korkuyla terbiye eder.

Hollandalı filozof Spinoza (1632-1677), devletin laikleştirilmesi yolunda bir adım daha atar. Kamusal alan ve özel alan ayrımını getirir. Hobbes’tan farklı olarak özel alanda din ve fikir özgürlüğünü kabul eder, kamusal alanda ise devletin tarafsızlığını savunur. Bu teori daha sonra sermayenin elinde teknokratik bir araca dönüşecek olan ‘saat ayarlayan devlet’in ilk adımlarıdır.

Ancak, bugün de benimsenen bu söylemlerle papanın eski vaatleri arasında bence özde fark yoktur. Bu dünyada çile çekenlerin öteki dünyayı beklemesi şeklindeki ortaçağ iddiası küçümsenir ama ayrım bu kez sivil toplumla politik toplum arasında yapılır. Bir gerçek toplum, insanların günlük yaşamlarını sürdürdükleri sivil toplum vardır ki buradaki; sorunlar, acılar, yoksulluk ve yoksunluklar (bu dünya böyledir) karşısında devletin elinden pek bir şey gelmez, piyasanın kanunları vardır. Politik toplumda ise herkes (yasa önünde) eşittir. Eşitlik, özgürlük, adalet isteyenler politik toplumdaki haklarla avunacaklardır. Öyle ya anayasa ve yasalarla kurulmuş olan (sahte cennet) politik toplumda herkes eşittir, herkes; eğitim, sağlık, iyi bir iş ve iyi bir ev hakkına (kendisine değil hakkına) sahiptir. İşte değerleri toplum yaşamından silmenin ‘akılcı’ yolu budur.

Macchiavelli’nin adına ‘Makyavelizm’ denilen kötü şöhreti, siyaset ve devlet anlayışında değerler yerine, her ne pahasına olursa olsun etkin olma çabasını getirmesidir. Ona göre iyi bir siyasetçi olmak için iki şeye ihtiyaç vardır: Talih (fortuna) ve kabiliyet (virtu). Yıldızın parladığı ve riskin yıldırımlaştığı anlar vardır. İyi siyasetçi gelen şansı hemen kullanacak, tehlike ânında ise esnek olacak ve büyük bir kıvraklıkla vartayı atlatacaktır.

Filozof Machiavelli, bunu gerçekleştirmek için hiçbir değere sıkı sıkıya bağlı kalmamak gerektiğini öğütlüyor. Asıl ilke asla ilkeli olmamaktır. Örneğin ona göre din bir engeldir, fakat unutmamak gerekir ki din gerçekte yoksa da, halk ona inandığı için bir gerçekliktir. Bu nedenle gerektiğinde prens, dini de bir ‘kurnazlık aracı’ olarak kullanabilmelidir. Bugünlerde sık sık kullanılan ‘algı yönetimi’ kavramının mucidi Machiaevelli’dir.

Kapitalizm, hiçbir ahlâki değere bağlı olmayan piyasanın, sırf ekonomik yasalara uygun bir gelişmeyle toplumun refah ve mutluluğunu sağlayacağı iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Buna paralel olarak siyasette de değerler yok sayıldı. Bunun karşılığı; iki dünya savaşı, milyonlarca ölü, Batı dünyasının duvara toslaması ve doğanın tahrip edilmesi oldu. Ama nasıl kapitalizmin geleceğe yönelik vizyonu iflas ettiyse, insani değerleri dışlayan siyaset de iflas etmiştir.

Dersimli Makyavel
ise daha dün elinde Kemalizm bayrağı, laiklik marşları söylüyordu, bugün Suudilerin adamını çatıya çıkarıp rakiplerini altetmeye çalışmakta. Başbakanı bir yandan Amerika’nın Ortadoğu projesi eşbaşkanı olmakla suçluyor, sonra hemen dönüp Türkiye’nin ABD yanlısı eksenini kaydırmak istediğini söylüyor. Onun için ne ‘bağımsızlık’ ilkesi ne de ‘laiklik’ bir değer ifade etmiyor. İşte ‘Makyavelizm’ budur.

Machiavelli daha 1513 yılında ‘Türkiye’yi yenmek için önce başındaki adamı yok etmek gerek.’ diyordu (Prens, bölüm 4).

Kaynak


Akşam 21.06.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi