Kayan:İsrail Cinneti, Biz Cenneti Seçtik!. - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**ALmi´** · 06-12-2010, 18:24

Mavi Marmara gemisinde bulunan ve tutuklananlar listesinde yer alan Ramazan Kayan Hoca bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportaj:

Mavi Marmara’da bulunan ve tutuklananlar listesinde yer alan Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ramazan Kayan Hocamıza cezaevinde geçen iki günden ve kıldıkları toplu namazlardan sorduk…

Efendim cezaevinde kıldığınız toplu namazlarla gerçekleşen direnişinizi anlatır mısınız?

Cezaevinde 2 gün kaldık. Tüm kardeşlerimizde Allah’ın (azze ve celle) verdiği bir sükunet hissettik. Kardeşler alabildiğine rahatlar… Telaş yok, korku yok, panik yok. Bir insan cezaevinde ancak bu kadar rahat olabilir. Tek endişemiz bizi Türkiye’den merak edenlerin psikolojisini düşünmemiz… İsrail yetkililer bizi tam sorgulayacaklarken, birden sorgu kesildi. Biz önce anlam veremedik ama sonradan Türkiye’nin çok ciddi bir şekilde ağırlık koyması, İsrail’e yönelik verdiği ültimatom sonuç vermişti ve biz bunu cezaevinde fark etmiştik.
Hapishanede yılgınlık, korku, içe kapanmış yaşamamak için tüm kardeşlerimiz kendilerine yakışan, kendilerinden bekleneni ortaya koydular. Hücrelerdeyiz belli aralıklarla yemek için bizi orta bir salon vardı oraya götürüyorlar… Biz oraya gelince İsraillilerin istemelerine rağmen hücrelere girmiyoruz. Bir arada kalmak için süreyi uzatıyoruz. Namaz vakti girdiğinde önce bir kardeşimiz kalkıyor ve ezan okuyor. Cemaatle namaz kılmaya başlıyoruz. Önce engellemek istediler namazınızı, “hücrelerde kılın” dediler biz direttik. Namazımızı cemaatle kılacağımızı söyledik. Hayatımda en huşu yakalayabildiğim, bana haz veren ve bitmesini istemediğim namazlar hapishanede kıldığım namazlardır.

Bir gün akşam ve yatsı namazını kıldırıyorum… Namaz kıldırırken, karşı tarafta gardiyanlar var, dinliyorlar ve Arapçada biliyorlar… Düşündüm hangi ayetleri okuyayım diye… Nisa Suresi 75. ayeti okudum… “Size ne oluyor ki Allah yolunda savaşmıyorsunuz. ‘Rabbimiz halkı zalim olan bu ülkeden bizi kurtar’ diyen çocuklar için, kadınlar için, ezilen kişiler için… ‘Katından bize yardım gönder’ diyen, ‘katından bize sahip gönder’ diyenler için ne diye savaşmıyorsunuz.” Bu ayeti özellikle seçtim, okudum… Bir sonraki rekatta ise “iman edenler Allah yolunda savaşır, küfredenler tağut yolunda savaşır, o halde şeytanın dostları ile savaşınız. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır” ayetini okudum.
Yatsı namazının farzında birinci rekatta Fil suresini okudum. Ashabı filin, filcilerin başına gelen adeta İsraillilere yönelik sizinde başınıza gelir demeye getirdim… Kâbe’yi yıkmak isteyenler ne hale uğradılar. Mescidi Aksa’ya yönelik çirkin emeller taşıyanlarında başına gelecekleri hatırlatırcasına okudum… İkinci rekatta ise Tebbet Suresi’ni okudum. Ebu Leheb’in elleri kurusun, kurudu da. Bunu, Netanyahu’nun elleri kurusun, kuruyacak da diye anlasınlar diye okudum. İsraillilere, o şartlarda, esirken ancak bu kadar mesaj verebiliriz diye hesap ettik inşallah mesajımızda yerini bulmuştur.

Ön safta bir papaz da bizimle beraber safın içerisindeydi… Çok şaşırdık… Biz namaz kıldık o da kendi inancına göre dualarını okudu. Namazdan sonra mikrofon uzatıldı ve kendisine duyguları soruldu… Gazetecilere, “size Kur’an’dan bir ayetle cevap vereyim” dedi. Maide Suresi 82. ayeti okumaya başladı.
''İnsanlar içerisinde man edenlere en şiddetli düşman yahudi ve müşrikleri görürsün, onlara en yakınını da ben Hıristiyanım diyenleri görürsün”, ayetini okudu. Dedim ki bu adam dersine iyi çalışmış…

Gemide bunu görüyoruz. Dindarlar, dinsizler aynı ortamda. Biz saf halinde namaz kılarken, bizi izleyen Avrupa’dan, İngiltere’den gelen Peter Venner isimli arkadaşımız gözyaşı içinde yapılan dualardan etkilendi ve Müslüman oldu.

Mavi Marmara ne kazandı, ne kazandırdı efendim?

Yüz yılın başında dünya titanik gemisini konuşuyordu ama şimdi milenyumun başında dünya Mavi Marmara gemisi konuşuluyor. Bu defaki geminin etkileri ve sonuçları farklı olacaktır. Bu gemiye binenler dönüş gemilerini yakarak bindiler. Bunun bereketi şimdi kendini gösteriyor. Bu gemi arkasında rüzgar almakla kalmadı kendisi de bir rüzgar estirdi. Şimdi dünyada geminin rüzgarı esiyor. Özgürlük, direniş, ahlak, şehadet, cihat, erdem rüzgarı esiyor. Çünkü gemide erdemler buluşması söz konusuydu. Gemide her tarafta farklı dinlerden erdemliler bir araya gelmişti. Hilful-Fudul’un bugüne güncellenmiş şekli ile karşı karşıyaydık diyebilirim.

Gemi benim için ufuk oldu, umut oldu. İnsanı daha yakından tanımak oldu. Bu toplumun, ülkenin insanını yeterince tanımadığımı gördüm. Ne kadar fedakar olduğunu, ne kadar samimi olduğunu gördüm. Gemi kendi gerçeğimizle yeniden yüzleşmek için bir aynaydı. benim için. Biz kazandık. İsrail ise kaybetti. İsrail vicdanlarda mahkum ve bitmiştir. Ve şu an İsrail kendi içinde kaynıyor. Kendi halkı tepki gösteriyor, medyası ikiye bölündü. Ve ben bunu özellikle şehitlerimizin bereketine bağlıyorum. Bu gemiyle birlikte Allah’ın nasip ettiği rahmete ve nusibete bağlıyorum. Ve bu gemiyle birlikte birçok dengeler sarsılmaya başladı. Hesaplar bozulmaya başladı. Her şey yeniden dizayn ediliyor sanki. Bu bakımdan gemi bir başlangıçtır. Bundan sonrasını beklemek lazım ve çok önemli gelişmeler olacak diye düşünüyorum.
Sadece Müslümanlarla değil… İsrail kendisinden başka herkesi düşman addediyor. Ve İsrail yalnızlaştı. İsrail cinneti kardeşlerimiz ise cenneti tercih etti.

Talha Yıldırım / Haberkultur.net

http://www.analizmerkezi.com/Haber/G...i-Sectik--.php

06-12-2010, 18:24	#1
Kullanıcı Adı ALmi´	Kayan:İsrail Cinneti, Biz Cenneti Seçtik!. Mavi Marmara gemisinde bulunan ve tutuklananlar listesinde yer alan Ramazan Kayan Hoca bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportaj: Mavi Marmara’da bulunan ve tutuklananlar listesinde yer alan Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ramazan Kayan Hocamıza cezaevinde geçen iki günden ve kıldıkları toplu namazlardan sorduk… Efendim cezaevinde kıldığınız toplu namazlarla gerçekleşen direnişinizi anlatır mısınız? Cezaevinde 2 gün kaldık. Tüm kardeşlerimizde Allah’ın (azze ve celle) verdiği bir sükunet hissettik. Kardeşler alabildiğine rahatlar… Telaş yok, korku yok, panik yok. Bir insan cezaevinde ancak bu kadar rahat olabilir. Tek endişemiz bizi Türkiye’den merak edenlerin psikolojisini düşünmemiz… İsrail yetkililer bizi tam sorgulayacaklarken, birden sorgu kesildi. Biz önce anlam veremedik ama sonradan Türkiye’nin çok ciddi bir şekilde ağırlık koyması, İsrail’e yönelik verdiği ültimatom sonuç vermişti ve biz bunu cezaevinde fark etmiştik. Hapishanede yılgınlık, korku, içe kapanmış yaşamamak için tüm kardeşlerimiz kendilerine yakışan, kendilerinden bekleneni ortaya koydular. Hücrelerdeyiz belli aralıklarla yemek için bizi orta bir salon vardı oraya götürüyorlar… Biz oraya gelince İsraillilerin istemelerine rağmen hücrelere girmiyoruz. Bir arada kalmak için süreyi uzatıyoruz. Namaz vakti girdiğinde önce bir kardeşimiz kalkıyor ve ezan okuyor. Cemaatle namaz kılmaya başlıyoruz. Önce engellemek istediler namazınızı, “hücrelerde kılın” dediler biz direttik. Namazımızı cemaatle kılacağımızı söyledik. Hayatımda en huşu yakalayabildiğim, bana haz veren ve bitmesini istemediğim namazlar hapishanede kıldığım namazlardır. Bir gün akşam ve yatsı namazını kıldırıyorum… Namaz kıldırırken, karşı tarafta gardiyanlar var, dinliyorlar ve Arapçada biliyorlar… Düşündüm hangi ayetleri okuyayım diye… Nisa Suresi 75. ayeti okudum… “Size ne oluyor ki Allah yolunda savaşmıyorsunuz. ‘Rabbimiz halkı zalim olan bu ülkeden bizi kurtar’ diyen çocuklar için, kadınlar için, ezilen kişiler için… ‘Katından bize yardım gönder’ diyen, ‘katından bize sahip gönder’ diyenler için ne diye savaşmıyorsunuz.” Bu ayeti özellikle seçtim, okudum… Bir sonraki rekatta ise “iman edenler Allah yolunda savaşır, küfredenler tağut yolunda savaşır, o halde şeytanın dostları ile savaşınız. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır” ayetini okudum. Yatsı namazının farzında birinci rekatta Fil suresini okudum. Ashabı filin, filcilerin başına gelen adeta İsraillilere yönelik sizinde başınıza gelir demeye getirdim… Kâbe’yi yıkmak isteyenler ne hale uğradılar. Mescidi Aksa’ya yönelik çirkin emeller taşıyanlarında başına gelecekleri hatırlatırcasına okudum… İkinci rekatta ise Tebbet Suresi’ni okudum. Ebu Leheb’in elleri kurusun, kurudu da. Bunu, Netanyahu’nun elleri kurusun, kuruyacak da diye anlasınlar diye okudum. İsraillilere, o şartlarda, esirken ancak bu kadar mesaj verebiliriz diye hesap ettik inşallah mesajımızda yerini bulmuştur. Ön safta bir papaz da bizimle beraber safın içerisindeydi… Çok şaşırdık… Biz namaz kıldık o da kendi inancına göre dualarını okudu. Namazdan sonra mikrofon uzatıldı ve kendisine duyguları soruldu… Gazetecilere, “size Kur’an’dan bir ayetle cevap vereyim” dedi. Maide Suresi 82. ayeti okumaya başladı. ''İnsanlar içerisinde man edenlere en şiddetli düşman yahudi ve müşrikleri görürsün, onlara en yakınını da ben Hıristiyanım diyenleri görürsün”, ayetini okudu. Dedim ki bu adam dersine iyi çalışmış… Gemide bunu görüyoruz. Dindarlar, dinsizler aynı ortamda. Biz saf halinde namaz kılarken, bizi izleyen Avrupa’dan, İngiltere’den gelen Peter Venner isimli arkadaşımız gözyaşı içinde yapılan dualardan etkilendi ve Müslüman oldu. Mavi Marmara ne kazandı, ne kazandırdı efendim? Yüz yılın başında dünya titanik gemisini konuşuyordu ama şimdi milenyumun başında dünya Mavi Marmara gemisi konuşuluyor. Bu defaki geminin etkileri ve sonuçları farklı olacaktır. Bu gemiye binenler dönüş gemilerini yakarak bindiler. Bunun bereketi şimdi kendini gösteriyor. Bu gemi arkasında rüzgar almakla kalmadı kendisi de bir rüzgar estirdi. Şimdi dünyada geminin rüzgarı esiyor. Özgürlük, direniş, ahlak, şehadet, cihat, erdem rüzgarı esiyor. Çünkü gemide erdemler buluşması söz konusuydu. Gemide her tarafta farklı dinlerden erdemliler bir araya gelmişti. Hilful-Fudul’un bugüne güncellenmiş şekli ile karşı karşıyaydık diyebilirim. Gemi benim için ufuk oldu, umut oldu. İnsanı daha yakından tanımak oldu. Bu toplumun, ülkenin insanını yeterince tanımadığımı gördüm. Ne kadar fedakar olduğunu, ne kadar samimi olduğunu gördüm. Gemi kendi gerçeğimizle yeniden yüzleşmek için bir aynaydı. benim için. Biz kazandık. İsrail ise kaybetti. İsrail vicdanlarda mahkum ve bitmiştir. Ve şu an İsrail kendi içinde kaynıyor. Kendi halkı tepki gösteriyor, medyası ikiye bölündü. Ve ben bunu özellikle şehitlerimizin bereketine bağlıyorum. Bu gemiyle birlikte Allah’ın nasip ettiği rahmete ve nusibete bağlıyorum. Ve bu gemiyle birlikte birçok dengeler sarsılmaya başladı. Hesaplar bozulmaya başladı. Her şey yeniden dizayn ediliyor sanki. Bu bakımdan gemi bir başlangıçtır. Bundan sonrasını beklemek lazım ve çok önemli gelişmeler olacak diye düşünüyorum. Sadece Müslümanlarla değil… İsrail kendisinden başka herkesi düşman addediyor. Ve İsrail yalnızlaştı. İsrail cinneti kardeşlerimiz ise cenneti tercih etti. Talha Yıldırım / Haberkultur.net http://www.analizmerkezi.com/Haber/G...i-Sectik--.php Konu ALmi´ tarafından (06-12-2010 Saat 18:29 ) değiştirilmiştir..

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)