![]() |
#1 |
![]() ![]() 'Terör örgütü KCK yapılanması, sivil siyasetin bir parçası değil. Bazı belediye başkanlarının tutuklanma sebebi siyaset değil, işledikleri suçlar...' Doğu ve Güneydoğu'da 6 yıl kaymakamlık yapan Osman Tunç, Kürt sorununa ilişkin önemli bir rapor hazırladı. Raporda, terör örgütü KCK yapılanmasının sivil siyasetin bir parçası olmadığı belirtiliyor. KCK operasyonları sonucu tutuklanan birçok belediye başkanının siyaset yaptıkları için değil, suç işledikleri için yargılandığı ifade ediliyor. ‘Doğu ve Güneydoğu'da Demokrasi ve Aşiret Sorunu' konulu 50 sayfalık rapor, Başbakanlık, Genelkurmay, İçişleri Bakanlığı ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'na sunuldu. Zaman'ın haberine göre, rapordan dikkat çeken ayrıntılar: - KCK, bölge halkı, belediye başkanları ve meclis üyeleri üzerinde etkin rol oynuyor. Bu yapılanma, kesinlikle sivil siyasetin parçası değil. - KCK operasyonları sonucu tutuklanarak cezaevine gönderilen birçok belediye başkanı, meclis üyesi ve il genel meclisi üyelerinin siyaset yaptıkları için değil, suç işledikleri için yargılandığı vurgulanıyor. - KCK operasyonları sonucu tutuklanarak cezaevine gönderilen belediye başkanı ve meclis üyeleri siyaset yaptıkları için değil, suç işledikleri için yargılanıyor. - KCK terör örgütü, halka baskı yapıyor. - Bölge halkı, KCK'nın düzenlediği eylemlere zorla katılıyor. - Son 3-4 dönemdir BDP'den seçilen belediye başkanları ilkokul mezunudur. Bu konuda ilgili kişilerle ilgili olarak herhangi bir eleştiri söz konusu değildir. Bölgede bulunan diğer parti temsilcilerinin de mevcut durumla ilgili olarak bir eleştirisi söz konusu değildir. PKK, KCK ve BDP aracılığıyla toplumun kılcal damarlarına kadar işlemiş ve korku imparatorluğu oluşturmuştur. Seçimlerde bile sandıkların kontrolleri KCK'lılar tarafından yapılmaktadır. - Bölgede PKK'ya alternatif olabilecek, şiddeti reddeden bir sivil toplum örgütü yok. - Şırnak, Hakkari, Mardin ve Diyarbakır başta olmak üzere farklı noktalarda olduğu düşünülen faili meçhul kuyuları, bir an önce cumhuriyet savcılarının kontrolünde, sivil toplum ve insan hakları örgütlerinin de şahitliğinde açılmalı. - Yakınları kaybolmuş ailelerin müracaatları mutlaka alınmalı, DNA testleri ile eşleştirmeler yapılmalıdır. Olayın faillerinin de hukuken hesap verebilmeleri için de gerekli çabalar sarf edilmelidir. Böylece devlet geçmişi ile hesaplaşacak, bölge halkının da gönlüne girecektir. Bu sayede KCKPKK'nın rol kapmasının da önüne geçilecek, devlet hamle üstünlüğünü ele geçirecektir. Bu şekilde devlet bazı ithamlardan ciddi şekilde arınacaktır. - Doğu ve Güneydoğu'ya çok sayıda batılı öğretmenin gönderilmesi gerekiyor. - KPSS, LYS, LGS ve SBS gibi sınavlar Doğu ve Güneydoğu'nun küçük şehirlerinde yapılmamalı. Büyük yerleşim yerleri imtihan yerleri olarak seçilmeli, sınavlar için bakanlık merkezlerinden çok sayıda gözlemci görevlendirilmeli. Aksi durumda PKK etkisiyle bu imtihanların tarafsız olması, kopya çekilmemesi ve öğretmenin bu baskıya direnebilmesi neredeyse imkansız. - Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, bölgede bulunan camilerdeki boş imam kadrolarının hemen doldurulmalı. Aksi durumda, bu kadrolar yeterliliği olmayan din adamları (meleler) tarafından dolduruluyor. Bu kişilerden bazıları, PKK adına fetva veriyor. Habervaktim
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|