AK Gençliğin Buluşma Noktası
Forum Köşe Yazarlığı Ak Parti Forum Köşe Yazarları buraya.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-22-2012, 19:22   #1
Kullanıcı Adı
alperen
Standart KENDİNİ YÖNETEMEYEN BAŞKASINI YÖNETEMEZ
KENDİNİ YÖNETEMEYEN BAŞKASINI YÖNETEMEZ

ALPEREN GÜRBÜZER

Bir kişi kendisini yönetemiyorsa başkasını yönetmesi mümkün değildir. Kendini yöneten ailesini de yönetir. Unutma ki sizin aileniz aynı zamanda müşteriniz sayılır. Onları memnun edebiliyorsanız o zaman iyi yönetici olursunuz. Zaten en küçük işletme ailedir. Madem her şeyin temelinde aile eğitimi var, o halde aileyle de sınırlı kalmayıp sürekli dışa doğru gelişim içerisinde bulunmak gerekir. Zira Peygamberimizin buyurduğu gibi; “Bir günü bir gününe eşit olan zarardadır.”
Bir yönetici olayları iyi analiz edebiliyorsa işini bilen kaliteli bir yöneticidir. Müşteri varsa toplam kalite var demektir. Zira müşteri nimettir. Günümüzde toplam kalite yönetiminden dem vurulur, her nedense uzun vadede müşteriyi tatmin etme noktasında sınıfta kalmış durumdayız. O halde önce insan anlayışını yerleştirmek gerekir. İşin içine alt üst, makam, para pul girince en yakınımızdakini bile görmüyoruz. Dikkat edin büyük yöneticiler hep dışardan ithal. Oysa bir zamanlar dünyayı biz idare ediyorduk. Peki ya şimdi, artık biz idare edilen olmuşuz. Neyse ki; her on yılda yapılan ihtilal ve postmodern darbelerin ardından artık bizim diyebileceğimiz yöneticilerin çıkması bir nebze olsun yüreklerimizi rahatlatıp Türkiye’nin üzerinde uçuşan kara bulutların kalktığını muştular gibi.
Gün artık tüm çalışanların katılımına dayalı toplam kalite modelini hayata geçirme zamanıdır. Ki; ecdadımız; “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diye boşa dememiş. Nitekim bir zamanlar imece usulümüz bizim toplumumuza ruh veren güç kaynağıydı.
Menfaat varsa koltuğa sarılıp yöneticilik yapıyoruz. Koltuktan güç alanlar koltuğa güç katamadıkları için verimliliği düşürmekteler. Herkes lider olmaya çalışıyor, bu durumda çatışma çıkıyor. Elbette ki Türk insanının lider olma duygusu geninde var. Oysa bu işten kim iyi anlıyorsa lider o olsun. Dahası takım liderlerini seçmek gerekir.
Ayrıca lider seçmekle kalmayıp toplumla barışık özgü bir yönetim modeli ortaya koymalı. Bakın su damlası düştüğünde halkalar oluşturuyor. O damla biz olacağız ki etrafa faydalı olabilelim. Hatta ara sıra da olsa kendimize fayda üretebiliyor muyuz diye sormalı. Diplomayı duvara asmak marifet değil elbet, asıp ta ne oluyor ki; sanki topluma bir faydamız mı var? Diploma sana bakıyor, sen ona bakıyor, işte bu olmaz. Hala üniversiteyi bitirip sunum yapmayan öğrenciler var. Sunum yapsan bile her şey bitmiş olmuyor, ömür boyu kendini öğrenci hissetmelisin ki eğitim heyecanımız tükenmesin.
1950’lerde Almanyanın eğitim sistemini aldık, daha yeni yeni terk eder duruma geldik. Hatırlarsınız daha düne kadar tümdengelim eğitimiyle yetişiyorduk, neyseki tümevarım esas alabildik. 2012 yılında ise 4+4+4 sistemine geçtik. Fakat şurası muhakkak yeni sistemle yetişenler 20 yıl sonra ancak eskinin kalıplarından çıkıp, işte o zaman gerçek anlamda Türkiye çağ atlayacak duruma gelecektir.
İdeal yöneticilikte planlama, örgütleme, yürütme, yön verme, yöneltme, koordinasyon, denetim esastır. Güç oluşturmak için bilgi, uzmanlık ve karizmatik güç gerekir. Bir işletmeyi yönetirken eş güdüm içerisinde hareket etmek icap eder, yani bir birim çalışırken diğer birimin atıl kalması eşyanın tabiatına aykırı bir durum. Dolayısıyla aynı performans içerisinde tüm birimler sergileyebilmenin yanı sıra, bütün birimleri birbirleriyle uyumlu olma şartı da aranmalı. Bu yüzden buna eş güdüm denilmekte.
Çalışanlar arasında hizmette yarış bilinci oluşturarak yetenekler ortaya çıkarılabilir. Keza çalışanlara değer verenler değişime ayak uydurabilir, gerektiğinde onların görüşlerine başvurup hem hemhal olmayı hem de dinlenmeyi bilmeli. Zaten hem sükût lehçesini, hem de beden dilini iyi kullanıp iletişim beceresi olabilenler gerçek manada yönetici olabiliyor.
Malum parayı yönetenler iktisatçılar, ekonomistler ve maliyecilerdir. İnsanı idare edenler ise işletme ve kamu yönetimi mezunlarıdır. Madem öyle bu iki kanaldan gelen kaynağı bilgi çağının gereklerine göre yeniden tasarlamak gerekir.
İyi bir yöneticinin değerini çalışanlar bilir. Tabiî ki başkalarının takdirini almak için yönetici olunmaz. Dolayısıyla bir yönetici en az şu özellikler olması gerekir;
—Astlarına değer veren,
—Astlarınca güvenilen,
—Gereksiz ayrıntıya girmeyen,
—Çalışanları hedefe yönlendirendir. İyi bir idareci aynı zamanda astlarının işini sevmesini sağlayan, çalışanlara takım ruhu veren, işini ve işyerini sevdirendir. Elamanlarınıza “ben liderim” demek yerine lider gibi davranmak en uygun olanıdır. Liderliğin hakkını vermenin yolu, hedefleri yeniden belirleme ve yapıcı eleştirilerde bulunmaktan geçer. Şayet bir kişi müessesede memnun değilse yönetim kademesinde bir problemin varlığını işarettir. Hele hele işleri savsaklamaya meyilli olanlar, ya da şikâyetten medet umanlar çalışma barışına katkıda bulunamazlar. Madem bir futbolcunu başarısı takım ruhuna uyumluluğu ile ortaya çıkıyor, o halde bir kişinin işyerinde başarısı da ekip çalışmasına verdiği önem derecesinde kendini ele verecektir. Her şeyden öte bir kere yöneticiliğe soyunan bir kişinin mükemmel becerilere sahip olması yetmez, projeleri baştan sona kadar yürütebilecek yeteneği de olmalıdır.
Bir liderde azami bulunması gereken özellikler ise şunlar olmalıdır;
—Yaratıcılık,
— Hassas,
—Vizyon sahibi(ileriyi gören),
—Katılımcı ve değişimden yana olan,
—Aşırı heyecanı olmayan, kolay sinirlenmeyen,
—Daha kolay geçinen arkadaşça ve sosyal,
—Temiz ve tertipli olan,
—Başkalarının ihtiyaçlarını bilip derdiyle dertlenen vs.
Şurası muhakkak her zemin ve şartlarda doğruyu söyle ki ne dediğini hatırlamak zorunda kalmayasın. O halde; hiç kimse sana senden daha iyi öğüt vermez diyen Cicero’ya kulak vermekte fayda var.
Yöneticinin başkanlık yaptığı toplantılarda istişareye önem vermek kadar, sürede önemlidir. İdeal toplantı süresi 45 dakikadır. Ayrıca ideal katılımcı sayısı azami 7 kişi olmalı ki toplantıdan maksat hâsıl olabilsin. Toplantıyı yöneten tarafsız olmalı, toplantı ortamının ısı seviyesi iyi olmalı. Toplantı sürenin ne zaman biteceğini zaman zaman bildirmeli. Mümkünse bir sonraki tarih ve saatini belirlemeli.
Değişimden bihaber yönetim, kurum dışı değişim hızına ayak uyduramayacağından o kurumda çöküş kaçınılmazdır.
En kötü karar karasızlıktan iyidir. Bu demek değildir ki her şeye balıklama dalınsın.
Zaman yönetimi çok mühimdir. Zira zaman su gibi akıp gitmekte, geri dönüşü asla yoktur. Dolayısıyla “Vakit nakittir” atasözünden hareketle zaman mefhumuna sil baştan yenilenen veya depolanması mümkün olmayan bir kaynak gözüyle bakmak icap eder. O halde her geçen gün ömürden geçtiğine göre her verdiğimiz nefes anı değerlendirmekte fayda var.
Kendini gereğinden fazla işe adamak zinde olmamızı engeller. Aceleci tavır zamana yönetimine ters düşer. Hayır diyememek çoğu zaman mantığın önünü hislerinin galip geldiğinin göstergesidir. Dolayısıyla önemli şeylere imza atılacak durumlarda hislerle değil mantık çerçevesinde hareket etmek lazımdır. Aksi takdirde işletme zarar görür. Aynı zamanda bir işletmede dağınık masa yorgunluğa verimsizliğe yol açar. Başkalarından önce kendimize çeki düzen vermeli, dağınık, hantal bir görünüm işletmenin ruhuna aykırıdır. Madem haftada 168 saatimiz var, o halde hızla ilerleyen saatleri nasıl değerlendiriyoruz muhasebesini yapmakta fayda var. Daima işi dakik yapmalı, bugünün işini yarına bırakmamalı. Acelecilik hataları beraberinde getirir. İşine hâkim olamayıp işini acele yürütenler bir hata yapacağından işini uzattıklarının farkında değillerdir. Şayet bir şey bilmiyorsan acele işe şeytan karışır. Ancak işini iyi bilirsen acele edersin. Çünkü hızlı yapanlar işini iyi bildikleri için hızlı yaparlar. İşini iyi bilmeyenler en ufak bir marangozluk işi için bile günlerini verdikleri olur. Oysa işin ehli daha ne yapacağımıza karar vermeden o işini bitirmiş olur. Zira işin ehli için vakit nakittir.
Velhasıl; iyi bir yönetici görevi devrettiğinde gök kubbede hoş seda bırakandır.
http://www.facebook.com/pages/Alpere...41391522610124

 


Konu alperen tarafından (07-22-2012 Saat 19:28 ) değiştirilmiştir.. Sebep: KENDİNİ YÖNETEMEYEN BAŞKASINI YÖNETEMEZ
alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-22-2012, 23:02   #2
Kullanıcı Adı
barayev
Standart
TC de bugüne kadar ki bütün TC Hükümetleri aynen ÖYLEYDİ çünkü Askeri Vesayet hepsini ETKİSİZLEŞTİRİYOR ve örseleyip yıkıyor ve her 2 senede bi SEÇİM veya İktidar Değişimi oluyordu.
Aşiret Devletinden HUKUK DEVLETİNE...
barayev isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-27-2012, 23:57   #3
Kullanıcı Adı
alperen
Standart slm
evet haklısın hukuk herkese lazım.

http://www.facebook.com/pages/Selim-...70156429678799
alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi