Kim ne kadar oy alır?

HER ay düzenli olarak anket yaptırıyoruz.
Gündem maddeleri dışında "siyasi eğilimleri" de araştırıyoruz.
Son yaptırdığımız ankette hem "Demokrasi Açılımı"nı sorduk, hem de bunun partilerin oylarına nasıl yansıdığını araştırdık.
Sonuçlar kamuoyunun demokrasi açılımına umulmadık derecede destek verdiğini, hatta radikal bazı söylemlerin bile halk tarafından çok da radikal bulunmadığını gösterdi.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oylarında ise "açılıma" bağlanabilecek bir düşüş yoktu.
Yaklaşık 1.5 puanlık bir düşüş vardı iktidarda ama nedeni açılımdan çok ekonomi olabilirdi.
Bazı okurlar tepki gösterip, "AK Parti'nin oylarını yüksek göstermeye çalışıyorsunuz" dediler.
Bunu hangi gerekçeyle yapma ihtiyacı duyacağımızı bilmiyorum.
Niye yapalım, bize ne.
Bildiğim tek şey, anketlerimizi yapan ve iktidar partisine hiçbir yakınlığı bulunmayan Konsensus Araştırma Şirketi'nin söyledikleri.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oylarının yerel seçimden daha yüksek görünmesine şaşırmam üzerine Konsesus'tan verilen bilgi şuydu:
"Yerel seçimde adayların oylara etkisi oldu. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu faktörü çok önemliydi. Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin oylarında 9 puanlık bir düşüşe neden olabiliyor. Şimdi o faktör yok. Bu yüzden sonuçlar böyle."
Ben ise seçim sonuçlarını tahmin etmeye çalışırken, tersten bir yöntem belirlemeye çalışıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yüzde kaç oy alacağını bir kenara bırakalım.
Tersten gidelim.
Cumhuriyet Halk Partisi'nden başlayalım.
CHP'nin önümüzdeki seçimlerde oylarını ciddi bir biçimde artırıp yüzde 30 oy alacağını varsayalım.
Aynı sistemi Milliyetçi Hareket Partisi'ne de uygulayalım.
Onun da kendi rekorunu egale edip yüzde 20 oy alacağını düşünelim.
DTP'ye de açılım kaynaklı rekor oy verelim ve yüzde 7 de onlar alsın.
Bonkör davranalım, yüzde 5 de DP alsın.
Yüzde 5 de geri kalanların toplamı alsın.
Geriye ne kalır?
Yüzde 33.
Barajı da hesaba katarsanız bu tablodan ne çıkar?
Merkez sağda bir yenilik olmadığı müddetçe merkez sağı ele geçiren AK Parti'nin 1. parti olma durumunu sürdüreceği çıkar.

Elektrikli otomobiller zararsız mı?
BİRKAÇ gün önce HABERTÜRK televizyonuna konuk olan Ömer Madra sıkı bir çevreci.
Kendini bir nevi Al Gore gibi konumlamaya çalışıyor.
Çabalarına saygı duyuyorum.
Çevreye saygısını, yaşamına ne kadar yansıttığı konusunda ise hiçbir fikrim yok.
Büyük ihtimalle onun da benim bu konuda ne yaptığımla ilgili bir fikri yok.
Ancak program sırasında, nereden aklına estiyse benden söz etmiş ve "Büyük motorlu otomobiller kullanıyor. Çevreye zarar veriyor" buyurmuş.
Zannederim Ömer Madra küresel ısınmadan da, ozon deliğinden de beni sorumlu tutuyordur. (Benim yazdığım otomobilleri test ettiğimi bilmiyor olmalı.)
Ömer Madra ve diğer çevreciler, otomobillere hayli öfkeliler ve elektrikli otomobil kullanmaktan söz edip duruyorlar.
Bu tavrın kafayı kuma gömen devekuşlarından hiçbir farkı yok.
Çünkü elektrikli otomobillerin çevre dostu olduğunu iddia etmek güç.
Doğru, elektrikli otomobiller kent içinde egzoz gazı salmıyor ve bu açıdan yararlılar ama küresel ısınma konusunda diğer otomobillerden pek bir farkları yok.
Çünkü sonuçta onlar da bir enerji tüketiyorlar ve bu enerji bir yerlerde üretiliyor.
Diyelim ki, elektrikli bir otomobiliniz var.
Fişe takıp şarj ediyorsunuz ve çevreye zarar vermediğinizi zannediyorsunuz.
Yanılıyorsunuz.
Çünkü otomobilinize yüklediğiniz o elektrik enerjisi, sizin görmediğiniz bir yerlerde de olsa üretiliyor.
Büyük bir bölümü ya bir kömür santralında, ya bir doğalgaz santralında. Pek azı da bir hidroelektrik santralında. Yok denecek kadar azı da rüzgâr santralında. Avrupa'da yaşıyorsanız belki de bir nükleer santralda.
Sonuçta bunlardan hidroelektrik ve rüzgâr santralları dışında kalanların tamamı, çevrecilerin karşı olduğu "atıklar" üretiyorlar.
Yani elektrikli otomobiller de diğer otomobiller kadar çevreye zarar veriyorlar.
Ömer Madra gerçekten faydalı bir şeyler yapmak istiyorsa, büyük motorlu otomobillere değil, "eski" otomobillere savaş açsın.
Çünkü egzoz emisyon değerleri son derece kötü olan eski model küçük otomobiller, bugünün büyük motorlu otomobillerinden çok daha fazla zararlı gaz çıkarıyorlar.
Ömer Madra seyahatlerinde ne kullanıyor bilmiyorum ama uçaklar atmosfere otomobillerden binlerce kat daha fazla zarar veriyorlar.
Ömer Madra "çevre"yi "etraf" zannediyorken, ben otomobillerin egzoz değerlerinin kontrol altına alınması ve katalitik konverterin zorunlu hale gelmesi için yazılar yazıyordum.
Ama yine de Ömer Bey'i rahatlatmak isterim.
Elektrikli otomobil piyasaya çıktığı gün, ben de bir tane edineceğim.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Cep telefonu mesajıyla bayramlaşmanın bayramlaşma sayılmadığını anladığımız zaman.


fatih altaylı / haberturk