![]() |
#1 |
![]() Büyük bir zat'a sormuşlar
-Alim kimdir "Bildiğini bilendir" demiş -Arif kimdir (denince) "Bilmediğini bilendir" (demiş) -------- Kumandanlarından biri bir zafer dönüşü Halife Hz. Ömer'in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu. Hz. Ömer "Bu kim?" diye sordu. Kumandan anlattı: "Efendim bu benim sağ kolumdur. Hangi görevi verdimse başarı ile tamamladı. En gizli haberleri yerine ulaştırdı. Bazen bir orduya bedel hizmet gördü. Zaferlerimi onun sayesinde kazandım diyebilirim." Aradan zaman geçti, aynı kumandan halifenin huzuruna yeniden çıktı. Ama mağlup bir kumandan olarak Halife sordu: - Hani sağ kolun nerede? - Sormayın ya Ömer, ihanet etti, düşman tarafına geçti. Hz. Ömer bu defa konuştu: - Allah'tan başka hiç kimseye dayanmamak gerektiğini geçen sefer söyleyecektim vazgeçtim. Bir musibet bin nasihattan yeğdir diye düşündüm. ---- Mevlana hz.lerine bir gün birisi der ki; -Üstadım neden hiç uyumazsınız Büyük zat kitap gibi sözü yerine kor ve der ki; -Biz de uyursak bu dünyayı kim uyandıracak.... ---- Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu: - Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz? Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm'a daha çok hizmet edeyim diye" dedi. Bir başkası, "Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları sarfederek dine yararlı olayım diye" dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer'e sordu: - Ya Ömer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi: - Ben de Muaz, Salim, Ebû Ubuyde gibi müslümanlar yetişsin isterdim. İslâm'a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye --- Hz. Aliye bir gün birisi der ki -Ya Ali Allah var diyorsun cennet var cehennem var vs.. Peki bunlar yoksa.. Efendimiz' in(sav) ilminin kapısı hükmünde olan Hz. Ali lafı gediğine koyar. -Pekiya varsa.. Eğer bunlar yalansa ne kaybederiz şu kısa ömrümüzü az bir ibadet külfetiyle geçirmiş oluruz.Ama eğer doğruysa bunlar... --- Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç birşey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir: -"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!" Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer: -"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!" Derviş, beye şöyle der: -"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?" --- Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu: - Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz? Birisi, "Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm'a daha çok hizmet edeyim diye" dedi. Bir başkası, "Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları sarfederek dine yararlı olayım diye" dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer'e sordu: - Ya Ömer peki sen ne dilerdin? Cevap verdi: - Ben de Muaz, Salim, Ebû Ubuyde gibi müslümanlar yetişsin isterdim. İslâm'a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye ---- Hz. Aliye bir gün birisi der ki -Ya Ali Allah var diyorsun cennet var cehennem var vs.. Peki bunlar yoksa.. Efendimiz' in(sav) ilminin kapısı hükmünde olan Hz. Ali lafı gediğine koyar. -Pekiya varsa.. Eğer bunlar yalansa ne kaybederiz şu kısa ömrümüzü az bir ibadet külfetiyle geçirmiş oluruz.Ama eğer doğruysa bunlar... --- Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç birşey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir: -"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!" Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer: -"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!" Derviş, beye şöyle der: -"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?" --
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|