|
![]() |
#1 |
![]() Çanakkale muharebelerinde kumandanlık etmiş, yaralanmış emekli bir subay hatıratında şöyle anlatıyor;
"Çanakkale harbinin devam ettiği günlerden birindeyiz.o gün akşama kadar devam eden savaş,bu nisbetsiz üstünlüğe karşı yina zaferimiz ile neticelenmek üzereydi.gözetleme yerinde muharebenin son safhasını heyecanla takip ediyordum.Mehmetçiklerin "Allah Allah..." nidaları ufku titretiyordu... Bir aralık yanımda bir ayak sesi duyar gibi oldum.geriye dönünce Ali Çavuş ile karşılaştım.sapsarı olmuş yüzünde müthiş bir ızdırap okunuyordu.daha neyin var demeye kalmadan o herşeyi anlatmaya yetecek kolunu bana gösterdi.dehşetle ürpermiştim...sol kolu bileğinin dört parmak kadar yukarısından aldığı bir isabetle hemen hemen tamamen kopacak hale gelmişti...ve elini yere düşmekten ancak zayıf bir deri parçası alıkoymakta idi...Ali Çavuş dişlerini sıkarak ızdırabını yenmeye çalışıyordu...sağ elindeki çakıyı bana uzattı; -"Şunu kesiver kumandanım"dedi... Bu üç kelimelik cümle ,öyle müthiş bir istek, öyle bir mecburiyet ifade ediyordu ki,gayr'i ihtiyari çakıyı aldım ve derinin ucunda sallanan eli kolundan ayırdım...bu tüyler ürpertici vazifeyi yaparkende; -"Üzülme Ali Çavuş, Allah vücuduna sağlık versin !" diye moral vermeye çalışıyordum. Çok geçmeden Ali Çavuş ,yalnız elini değil,vatan uğruna fani vücudunu da feda etti...gözlerin hayata yumarken de; -"Vatan sağolsun!Allah imandan ayırmasın !..canım vatana feda olsun!.." cümleleririni tekrarlayarak son nefesini vermiş, etrafı küçük bir kan gölü haline gelmişti..." alıntı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|