AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-09-2018, 08:46   #21
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi CÜCE VE DEV

*Türklerin “Kanuni”, Haçlı Avrupasının hayranlıktan Muhteşem Süleyman” dediği Kanuni Sultan Süleyman Han, Türklerin Hakanı, Müslümanların Halifesi, gayrı Müslim teb’anın adil hükümdarıdır.
Seferde, harp hâlindeyken vefat etmiş bir şehiddir.
yarım asra yakın süren Padişahlığında zaferler kazandırmış; devlet, zirveyi yakalamış, vatan topraklarımız 23 milyon 400 bin km2 gibi uçsuz-bucaksız bir çapa ulaşmıştır. Kanuni zamanı
Güneşin en parlak anı, tam tepede olduğu vakittir. Devlet-i âli Osman, göz kamaştırıcı ihtişamına Kanuni ile kavuşulmuş, tepeye çıkılmıştır.
*Kanuni Sultan Selim gibi bir dehanın hayrlı bir evladıdır. Atası Fatih, Balkanların, babası Yavuz, Arap coğrafyasıyla Kuzey Afrika’nın, Kanuni ise Rodos-Cezayir ve Orta Avrupanın fatihidir. Akdeniz Türk Gölü olmuştur Kanuni zamanında devlet, kuvvet ve kudret olarak, zirveye çıkmış millet ve medeniyet zirveyi*yaşamıştır. Padişah "Muhibbî" mahlasıyla üstad bir şairdir. İktidarında edebiyat, mimari, ilim, san’at, erişilmez çaptadır. Hazine ve maliye dünyanın en güçlüsüdür.3 kıtada kütüphane raflarında kıyamete kadar gelecek nesillerimizin yüzünü ağartan eserler Kanuni devri eserleridir.

*Bir sütunun Kanuni’yi anlatması imkânsızdır. bir gazetenin ve kitab onu anlatmaya yetmez.
kadir-kıymet bilmez vefasızlar, böyle büyük bir insanı rencide etmektedir Bir Türk'ün, bir Müslümanın, bir insanın böyle bir kıymete hakaret etmesinin insaf, irfan, vicdan ve ahlakla bağdaşır tarafı yoktur. hakkında en çok kitap yazılan, en çok akademik çalışma yapılan liderlerden Kanuni münakaşası yapılamaz o halde hangi hadsiz niçin kanuniye sataşmaktadır Sevenleri bir yana, düşmanları bile kanuniyi takdir etmektedir. Kanuni, 29 Ağustos 1526’da Mohaç Meydanında Macar Ordusu’nu iki saatte imha etmiştir.
*içimizdeki birtakım kimseler, yıllardır asil Padişahı, bayağı dizilerle anlatmakta, ve iftira etmektedir. Bu vebale RTÜK ortaktır. Dizi çarpıtması yetmezmiş gibi Prof. etiketli biri Muhteşem Süleyman’a hakaret etme cibilliyetsizliğini işlemiştir
Akademik Görgüsüz Ağzı bozuk şarlatan kitab tanıtımında kanuniye hakaret etmiştir
Bu münasebetsiz kişi, cezayı hak etmiştir.
Savcılar Sn. Cumhurbaşkanı Osmanoğulları ve
Vatandaşlar dava açabilir.ceza ve tazminat davası açılmalıdır. Kazanılan para, Mehmetçik Vakfı veya Kızılay vakıfına bağışlanabilir.Unutulmasın ki kindarlığı yapanlar, Osmanlıya söven soytarıların devamıdır. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamalı.
Mahkemede hesap sorulmalıdır...

****
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:31   #22
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları
MEN DAKKA DUKKA!

*Evlerimizle iş yerlerimizin duvarlarında eskiden ayeti kerime, Hadisi şerif, vecize ve atasözü olurdu.bizlere nasihat, ederlerdi hat sanatı müstesna bir değer taşırdı. “bu güzide eserlerimizden biri de “men dakka dukka!”dır.
Men dakka dukka, “çalma kapıyı, çalarlar kapını!” demektir. Kim ki hıyanetle birinin kapısını tıklatırsa, zilini çalarsa, penceresini yoklarsa aynısı kendi başına gelir.Arap atasözüdür.Kısacası “eden bulur” denebilir.Kötülükten alıkoymayı murat etmekle lisanımızdaki “rüzgâr eken, fırtına biçer” deyimiyle eş anlamlıdır.*Türkiye farkında olmasa da şu günlerde ibretlik olaylar yaşanmaktadır. Afrin’e kilitlendiğimizden komşudaki hırçınlığın farkında değiliz. Yunanistan’da yer yerinden oynuyor. Ülke medyası ve vatandaş ayakta.Nedir, ne oluyor bu Yunanistan’a? Hükûmete neden yükleniyorlar?
iki Yunan askeri izinsiz bir şekilde topraklarımıza girdiler. Mahkeme, onları casusluk suçlamasıyla cezaevine gönderdi.Komşumuzdaki kızgınlığın sebebi bu.Başbakan Çipras BM’den yardım istedi BM’nin tırnağı olsa başını kaşır,Guta’ya nefes aldırır. Ancak BM nin kendine hayrı yok
Yunanistan siyasi buhranda Neredeyse Türkiye’ye harp açacaklar.Akdeniz hummasına kapılmışlar.

*Kaçak yunan askeri casusluktan tutuklandı asker kardan dolayı yolları kaybettiğini mültecileri takip ettiklerini iddia etti Bunlar bahaneydi, başka sebepler var dı ancak bilinmiyor. Ankaranın Atina’ya gülerek “işte şimdi elime düştün; men dakka dukka!” dediğini tahmin etmek zor değil... Ankara, haklıdır.500 sene birlikte yaşadığımız Yunanlılar bilir ki “komşu komşunun külüne muhtaçtır”. Ne var ki Atina, 15 Temmuz ihanetinde kendisine iltica eden FETÖ’cü pilotları iade etmedi. Tutukladı, serbest bıraktı. tutarsızlık sergiledi. darbecileri korudu Doğrusu yunan 1999 Marmara zelzelesinde aramız iyi olmadığı hâlde yardımımıza koşmuştu *Yunan Kendilerine koşan fetöcüleri iade etmeliydi Bu dürüstlük, düzelmiş ilişkileri iyileştirecekti.Yunan hükûmeti, darbeci nankörleri himaye etti ve bize teslim etmedi Türkiye’de kimse meydanlara dökülmedi.Sonunda Hadisi şerif, güneş gibi parladı-Men sabera zafera/ sabreden zafere kavuşur.Sabrettik; haklı olduğumuz hâlde taşkınlık yapmadık; pazarlık sebebi, kendi ayaklarıyla geldi.
Ankara yunan karşısında şu imkânına kavuşmuştur:
-Verin darbecileri, alın askerlerinizi!..Bu kadar açık söylenir. Ve açık diplomatik dil kullanılır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:32   #23
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları
FRANSA'NIN PİMPİRİKLİĞİ!

*BMGK nın 5 daimî üyesi vardır. Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Amerika. Bu devletlerden Fransa hariç hiçbiri Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı'na muhalefet etmedi. Çin'den ses çıkmadı. Rusya ile müzakere edilerek harekât başladı. İngiltere, meşru müdafaa hakkımızı kullandığımızı söyledi.* ABD, PYD ile can-ciğer olmasına,*teröristlere yaltaklık etmesine rağmen harekâtı anlayışla karşıladı NATO da müdafaa hakkımız olduğunu ifade etti.Yalnızca Fransa rahatsız oldu.*ve harekâtın ikinci günü BMGK yı Afrin gündemiyle âcilen toplantıya çağırdı.*
*Fransa'ya âcil toplantı çağrısını yaptıran sebep nedir? Afrin'de binlerce sivil mi öldürdük halkın suyunu mu zehirledik kimyevi silah mı kullandık fransızlar gibi hangi adaletsizliği işledik
Türkiye ülkesinin birlik, dirlik ve bütünlüğü vatandaşı için *KCK-PYD-YPG-PKK, DEAŞ terör örgütlerine karşı harekât yapmaktadır mecburdur. harekât, Afrinli sivillere ve Suriye'ye karşı değildir. Harekât, *meşruiyetini Cenevre Sözleşmesinden almaktadır. Afrin harekatı sahipsiz kalan hudutta emniyeti tesis etme maksadıyladır. Sn. Yıldırım tarafından açıklandığı gibi *sınırımızdan 30 km derinliğe gidilip güvenli bölge kurulacaktır.

*Arap Baharında Suriye karışınca*yapılmasını Amerika'yla dünyaya teklif ve ettiğimiz bölgeyi kendimiz inşa etmekteyiz.Böylece; terör koridoru açılamayacak terör devleti kurulamayacaktır. Türkiye, Suriye, Irak ve İran'ın* toprak bütünlüğü korunmaktadır. Afrin harekatı olmasaydı bölge* istikrarsızlaşarak çok tehlikeli bir* geleceğe sürüklenecekti peki Fransa resmi neden görmemektedi işgüzarlığı niyedir Paris'teki siyasi kafa, Suriye'nin Türkiye, Rusya, ABD pay edileceğini düşünmektedir. Fransa parsadan pay almak için teröristlerin gözüne girmeye çalışmaktadır *Kanlı Amerika ve Fransa teröristlerle iş tutmaktalar. Fransa'nın Haçlıların Kudüs işgalinden beri suriyede gözü var Napolyon bölgeyi istila etmiş Akka kalesinde Cezzar Paşa tarafından cezalandırılarak geri gönderilmiştir. I. Dünya Harbi'nde Türkiye, Irak, Suriye, Filistin, Ürdünde Osmanlı mülkünde işgal ve zulümler yapılmıştır. Fransa Orta Doğu ve İstanbul'u işgal etmiştir ilk cihan harbinden beri bölgenin başbelası Sykes-Picot Anlaşması'nı* yapmıştır Fransa eski Cumhurbaşkanları Kürt bölücülerle seyahat eder türkiyeyi bölmek için konuşurdu.

Afrin için siyasi atak yapan Fransa, tek bir gün Arakanlı mağdur Müslümanlarla ilgilenmemiş Filistin mazlum ve mağdurlarını görmemiştir.
Akdeniz, binlerce Suriyeli mülteciye mezar olduysa vebali AB ve Fransaya aittit Fransa vahşi batı mensubudur sömürgecidir. Afrikayı sömürmüş Cezayir'deki bir buçuk milyonu katletmiştir affedilemez insanlık katilidir. orta Afrika'da yaptıkları tazedir. Mısır'daki Sisi darbesinin arkasındaki isimdir.Herkes, attığı adımı da dediği lafı da bilmelidir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:32   #24
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları NÛN

*15 Temmuz darbeye teşebbüs ve işgal projesinin önlenmesinde Diriliş dizisinin *önemli bir mânevî/ gücü olduğuna şüphe yoktur. Tabiî dizi, darbe olabilir; halkı hazırlayalım!” diye yapılmadı. Film’in sahibi* Sn. Kemal Tekden, hangi zorlukları aşıp, nelere ekrana ulaşabildiklerini anlattı.
Diriliş-Ertuğrul, milletin, bir ruh silkinmesiyle cengâverleşerek* 15 Temmuz ihanetini bastırmasında büyük pay sahibidir. Darbe öncesinde diziyi seyreden vatandaş, o gece ölümü düşünmeden his çağlayanı ve imân fırtınasıyla tehlikenin üzerine *koştu. Her biri, Çanakkale’nin Seyid Onbaşısı oldu.*15 temmuz kahramanları yerden gökteki jetlere meydan okudular.Diriliş-Ertuğrul, yüreklerdeki Allah, Peygamber, din, vatan, millet ve ezan aşkındaki pasları söktü yüreklerde şahadet sevdası, evliyalık hürmeti, dua bereketi yeniden ve samimiyetle doğdu, imânsızlık kalbimizden sökülüp atıldı 15 Temmuz Haçlı kuşatma ve darbe ihanetiydi iç harbe girdik ordumuz, yaralandı insanlarımız yüreklerinin kışla aleyhisselam- ocağı olduğunu hatırladı. Fırat Kalkanı’nda* destanlar yazıldı.

*24 Şubat 2017’de Payitaht *Zeytindalından iki gün önce de Kut dizisi başladı. Diriliş gibi Payitahtda Zeytin Dalı Harekâtı’nda milletin evlâtlarının aşk, şevk ve Kızılelma ufkuna kavuşmasında çok müessir oldu Kut’ül Amâre dizisi de son ateşlemeyi yaptı. Aliya dizisi Yedi Düvelle hesaplaşmada öncekilerden geri kalmayacaktır biiznillah.dizilerimiz derleniş, toparlanış, uyanış ve dirilişte pay sahibidir göze ve gönle hitap eder. tesiri büyüktür.*hain darbe ihanetiyle haçlı işgalinin püskürtülmesinde yerli ve millî basının payı büyüktür. kalemler mukaddeslerimiz uğruna kendini hedefe koymuştur Bir iktidar, sadece yol, hava meydanı, baraj gibi bayındırlık hizmetleri yaparak ayakta kalamaz. Eğer kalsaydı Abdülhamid Han, Vahideddin Han, Adnan Menderes ve Süleyman Demirel kalırdı. AK Parti sinema ve basını keşfetmiş tarihî hizmetlere imza atmıştır kıymetli bir hizmettir namuslu, yerli ve millî bir matbuatları olsaydı Abdülhamid Han ve Vahideddin Han talihsiz akıbetlere uğramazdı. Menderes ve Demirel’e destek veren basın olsaydı darbeye maruz kalmazlardı. Erbakan medya desteğinden mahrumdu.medya onun can düşmanıydı.

*28 Şubat zulmünün suçlusu cuntacılar ve Devrin medyasıydı Bugün medya gazete, dergi, televizyon ve radyo ve sosyal medya, yerli ve millî olmalıdır 15 Temmuz’un mağlup edilmesinde, Fırat Kalkanı, referandum, Zeytin Dalı Harekâtı’nda medyanın değerli payı vardır.Bütün başarı, medyaya siyâsî irade ve asker ile yüce milletindir Fatih Sultan Mehmed Han, Bizans’ı çökertince ulema Padişahım, dua ettik, zafer müyesser oldu!” dediler.* Muzaffer Sultan, tebessüm ederken kılıcının kabzasını okşayıp “bunun hakkını unutmayın!” der. Siyasi irade, millî duruşun adıdır. Bugün Abdülhamid Han dirilmiştir TSK, Asakir-i Mansure-i Muhammediye olduğunu göstermektedir.Unutulmamalıdırki bugün askerin Allah!! Allah!!! diyerek çıktığı kışlaya 28 Şubat sürecinde Besmele yazılı erzak kamyonu giremiyordu.*Diziyi çeken kameradır. arkasında güçlü bir kalem olmayan dizi ve sinema tutmaz. Donanımlı kalemleri olmayan dergi ve gazete okunmaz. Yazar, kalemiyle fikir üretir ve kâğıda döktüğünü şişeye koyarak meçhul adreslerdeki kahramanlara ulaşsın diye ırmağa verir.Diriliş Ertuğrul bunun isbatıdır:bir talebeyken Seyyid Ahmed Arvasi nin yazılarından beslenen Kemal Tekden, Kızılelmayı kalbine nakşeder: imkânım olursa film şirketi kuracak ve film çekeceğim.” der kendisi, bugün bir operatör doktordur. Niyeti düzeltip, yola çıkmış zorluklara da tahammül edince Allahü teâlâ, O’na milyonlara tesir eden, millete aslını, özünü ve yiğitliğini hatırlatan bir filme imza atma şerefini bahşeder.Kalem,Kelâm, tefekkür,İmân,Ve… Kızılelma Mütefekkiri ve san’atkârı olmayan bir dâvâ, yarına kalamaz.millî eğitimde ve millî kültürde muvaffak olmak millî borç ve millî mükellefiyettir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:32   #25
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi ÇEKİÇ GÜÇ

*Günü, bugünde kalarak tahlil etmek hayıflanılacak bir hâldir. Doğrusu dün-bugün-yarın denklemidir.
Bugünü, bugüne gelinceye dek yaşadığımız dış ve iç olayları tahlil etmeden anlamamız mümkün değildir.1950-60’larında Amerikan “Barış Gönüllüleri sözde öğretmenlerdi. Türk çocuklarına sözde İngilizce öğretiyorlardı. Hâlbuki onlar 1800’lerin başından bu yana bu topraklarda görülen misyonerlerdi. ülke çocuklarında zihin operasyonu yapmak istediler içindeydiler. Hadisenin etkileri geçmedi *Çekiç Güçü yaşı 20’nin altında olanlar hatırlamayacaktır. Yaşı 30’un üstünde olanların hatırlamaması ürkütücüdür. hafıza örselenmesidir. bir otelde Viyana-Kut’ül Amare tarihini resmettik. Kürsüden indiğimizde yaşını almış bir dinleyicimiz, derin bir üzüntüyle“Ben, öğretmenim ama anlattıklarınızı ilk defa duydum diyordu*2 Ağustos 1990’daki Birinci Körfez Harekâtından sonra 1 Mart 1991’de Basra’da Şii isyanı çıktı Saddam dışarıdan ve içeriden sıkıştırılıyordu. Şiileri tahrik eden üst akıl bugün Kürtlere döndü. 5 Mart’ta Raniye kasabasında Kürt ayaklanması çıktı Kuzey Irakı. Etkiledi 5 Nisan 1990 da Peşmergeler ele geçirdikleri yerlerden atıldılar. 2 Martta Koalisyon komutanlarıyla Iraklı generaller arasında ateşkes yapıldı. Saddam’ın kendilerine kıyacağını zanneden 2 milyon Kürt Türkiye ve İran’a kaçtı, BMGK 5 Nisan da aldığı*688 Irak devletini soykırım ve zulümle itham ederek Irak hava sahasında 36. Meridyenin kuzeyi ve 32. Meridyenin güneyinde uçuşu yasakladı. Kürt mültecilere 100 km derinlikte emin bir bölge tesis edildi.

*Kuzey Irak’ta huzuru temin için bir araya gelen Koalisyon Kuvvetleri, şu devletlerden meydana geliyordu:*ABD, Birleşik Krallık, Avustralya, Fransa, Hollanda ve Türkiye.Çekiç Güç” denen Huzur Harekâtına 24 Temmuz 1992’de son verildi.ve Birleşik Görev Gücü” kuruldu. Çekiç gücün mahiyet ve maksadı değişmemişti. İncirliğe yerleşti. Erbakan’ın Başbakanlığındaki Refah/Yol Hükûmetince 31 Aralık 1996’da gönderildiyse de isim değişikliğiyle faaliyetine*devam etti.Çekiç Güç, 1991’den 21 Mart 2003 e kadar 12 yıl ülkemizde faaliyet gösterdi.*TBMM 6 ayda bir çıkarttığı tezkerelerle çekiç güçe izin veriyordu.Bu zaman zarfında -Kuzey Irak Muhtar İdaresi kuruldu.Bitme noktasına gelen PKK sahaya sürüldü. Mehmedciğin Cudi Dağı’nda kıstırdığı PKK’lılara Amerika destek malzemesi atıldı. 17 Şubat 1993’te Ankara’dan Diyarbakır’a uçan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağı meçhul bir şekilde düştü. Eşref Paşa şehid oldu.Çekiç Güçten sonra 28 Şubat Darbesi yaşandı.çekiç güçün hüküm sürdüğü 12 yılda Adana’daki İncirlik ve Diyarbakır’daki Pirinçlik kullanılıyor, Türk Meclisi çekiç gücün süresini uzatıyor, proje sahipleri, projelerini hayata geçiriyorlardı.Aynı İncirlik, 15 Temmuz’da da vardı.
Savaşı sahada kazanıp masada kaybetmemek için diri hafıza ve kıvrak diplomasi şarttır.mücadele Afrin’le bitmeyecek, Menbiç’le bitmeyecek. Terörist kimin üniformasını giyerse giysin vururuz!”
Fikrî*ve fiilî*hazırlık buna göre yapılmalıdır
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:33   #26
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları
AKADEMİK GÖRGÜSÜZLÜK

*TEOG imtihanı ancak Cumhurbaşkanı*el koyunca masaya yatırıldı. YÖK ve MEB e sormalı TEOG ve yardımcı doçentlik yanlış idiyse neden ses çıkartılmadı? Birinde çocuklarla aileleri mağdur ve rencide olmaktaydı.Şayet Sn. Erdoğan, müdahale etmeseydi sürüp gidecekti.TEOG eğitim hayatından çıktı, talebeler ve veliler kurtuldular. Yardımcı doçentlik yakında kaldırılacak. Akademi, bir kusurdan, o unvanı taşıyanlar bir yükten kurtulacaklar…*Ancak; mühim bir konu daha var Bu ayıp, görgüsüzlüktür ve hatanın düzeltilmesi Cumhurbaşkanına bırakılmamalı. Sn. Erdoğan, nedir bu münasebetsizlik!?"*demek zorunda bırakılmamalıdır şehirli bir toplum olmamıza rağmen akademik görgüsüzlük, devam etmektedir. Ekrandaki sohbetten, gazetedeki yazıya . Kadar görgüsüzlük çevremizi kuşatmıstır örneğin akademik kariyeri farklı bir sahada olan şahıs kendiyle alakasız bir konuda prof ünvanını kullanmaktadır. konuşmacı kendi alanımda ünvan kullanmalıdır kendi alanı dışında ünvan kullanmak görgüsüzlüktür.

*akademik unvanlar konferanstaki diğer şahısları geri planda bırakmaktadır unvan olur-olmaz yerli-yersiz görgüsüzce kullanılmamalıdır konuştuğunda saygı duyulacak, eli öpülecek akademisyen sayısı* azdır. Etiket parlak, kalite ise yerlerdedir. görgüsüzlük yaşanmaktadır Askerde üst rütbeli subay, astı karşısında hemen rütbesini gösterir. Kışlanın rütbelileri üniversitenin unvanlıları da fukaralıklarını unvanlarıyla örtmeye çalışmaktadır. yalancı akademisyenlerin ünvan kullanması kötüdür. Vatandaş, şöhretine kanarak kendisine kulak vermekte kitabını almakta ama zırnık kadar faydaya kavuşamamaktadır.*Düne kadar devlet hayatımızda yetişmiş insan sıkıntısı vardı. Bunu arkada bıraktık. Ne var ki rical sıkıntısı bugün akademide mevcuttur 27 Mayıs,*12 Eylül ve 28 Şubat'ın bir de böyle büyük darbelerinde çok değerli akademisyenlerin üniversiteyle ilişiği kesilmiştir Mevzuuna hâkim, konuştuğu dinlenebilen, Türkçeyi iyi kullanan, akademisyenimiz çok az. Her ile üniversite çok isabetli bir karardır. Böylece*iki büyük şehirdeki üniversite dukalıkları yıkıldı. üniversite problemleri devam etmektedir üniversitede, siyasette, medyada, askerlikte ve hayatın her sahasında bilgi öncelik kazanmazsa görgüsüzlük ve sığlık devam eder.TEOG kaldırıldı.Yardımcı doçent unvanına son veriliyor.Akademik unvanların kullanılması doktora yapılan ilim dalıyla sınırlanmalıdır
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:33   #27
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi NATO DA ÇÖKER

*ABD'li yetkililer, Türk mevkidaşlarıyla görüşmekteler. Trump, Cumhurbaşkanıyla , Dışişleri Bakanı Tillerson Mevlüt Çavuşoğlu'yla, görüşmekteler.McMaster-İbrahim kalınla görüştü,
maksat, bozulan Türk-Amerikan dostluğunu kurtarmaktı İki devlet arasındaki dostluk, Bush zamanında bile bu kadar kötüleşmemişti. Merak edilen soru münasebetler ve dostluk devam edecek mi çok kötümser olunmayabilir ama çok iyimser olmak için de sebep yok.*Amerika, içeride ve dışarıda kaybediyor güçlü bir siyasi irade mevcut değil Başkanlık, Pentagon, hariciye her kafadan bir ses çıkmakta. İsrail'in menfaatleri, Amerikan menfaatlerinin önüne geçmiştir. Washington, Ankara'nın tüm ikazlarına rağmen Türkiye düşmanı terör örgütleriyle dostluklar kurmuş, 15 Temmuz'a destek vermiş, Türkiye'yi itibarsızlaştırmak için 17/25 Aralık davalarını açtırmıştır. FETÖ kadrolarını iade etmemiş ve nPKK/PYD maşalığına devam etmiştir PYD nin stratejik ortağıdır her çeşid silah vermiştir. silahlar 5 bin tırdır. Verdiği silahların içinde tank, top ve jet vardır Teröristler amerikan silahları ile insanımızı katletmektedir

*bugün*teröristler abd silahları ile askerimizi şehit etmektedir Amerika Irak'ın Kuzeyi ile Suriye'nin kuzeyinde kukla bir Kürt devleti kurma*hülyasıyla İsrail'in menfaatini koruma*yolundan vazgeçmez, FETÖ'cüleri teslim etmez, şantaj dâvâlarını düşürmez, DEAŞ, PKK, PYD'nin arkasından çekilmezse Türkiye'den umduğunu bulamayacaktır.
Türkiye her dostluğunda samimidir.Türkiye, aldatmaz.Türkler, dinlerine, dillerine, bayraklarına bağlıdır. Bir Amerikalı, Amerikan bayrağından mayo yapar, Türk ise bayrağını öpüp alnına koyar en yükseğe asar.Ortak geçmişe rağmen Türkleri tanımayanlara söz biter. Şifası olmaz. Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Bekir Bozdağ, abdye ''ikna etmeye geliyorsanız gelmeyin!'' diye yüksek sesle söylemiştir*ABD Türkiye düşmanlarını dost edinip her türlü desteği vermiş İsrail’in "Nil'den Fırat'a* Büyük İsrail" projesine destek olmuştur stratejik ortaklığımız lafta kalacak ve Türk Amerikan dostluğu çökecektir. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yüksek sesle ya tamam ya devam!.. diyerek Washingtonı sorguladı.Türk-Amerikan dostluğu biterse birinci derecede zarar gören Amerika olur.*Beyazsaray, dost seçmede*zaafa uğramıştır. Time Amerika’nın yalnızlığını kapak yaptı. Akıl var, iz'an var. teröristler ve İsrail, Türkiye yerine ikame edilemezler çapsızdırlar Yahudi Lobisi, Amerika'yı*pençesine almıştır Türk-Amerikan dostluğunun bitmesi Amerikan iç siyasetini kötü etkiler NATO'nun sonunu gelir Amerikan hükûmetin bütçe yapamamaktadır Sağduyusu olmayanın bütçesi olmaz. Abd kibirli ve kindardır dostluk ve NATO çürük iplikte sallanmaktadır NATO olmazsa İncirlik'in varlık gerekçesi kalmaz.Washington, son dönemeçtedir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:33   #28
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları
AK PARTİ- MHP MİLLÎ İTTİFAKI

Malum olduğu üzere 2019 seçim yılıdır Seçmen, belediye seçimleri için sandığa gidecek.3 Kasım 2019’daki milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak yarım senelik bir zamanda 3 seçim yapılacak Mahalli seçimler, genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi...Türkiye, 2019’da 2023-2071 Döneminin yol haritasını tayin edecek
seçimlerle güçlü meclis güçlü Cumhurbaşkanlığı şarttır 3 Kasım 2019’da parlamenter sistem bitecek, Başbakanlı Hükûmet bitecek, icrayı layıkıyla işletecek bir Cumhurbaşkanlığı olacaktır.

anayasa referandumundan sonra akp ve mhp arasında Millî İttifak kurulmuştur. ilk teklif sn Bahçeli’den gelmişti. İttifaka Devlet Bey “Cumhur İttifakı” Tayyip Bey’in millî ve yerli fikrinden hmillî ittifak” adını verdi çalışma üç kısma ayrılıyordu. Mahalli seçimler, milletvekili seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi. ittifak için Millî Mutabakat Komisyonu” kuruldu ve çalışmalar tamamlandı Liderler arasındaki toplantıda Belli olan hususlar şunlardır Yüzde 10 baraj devam edecektir.Seçim pusulasında parti isim ve markaları yer alacaktır. çift mühür yerine tek mühür vuracaktır.Milletvekili seçimlerinde tam ittifak olacaktır.AK Parti gibi MHP de YSK Kuruluna Cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’ı gösterecektir. Allah ömürler versin; Türkiye 2023’e Sn. Erdoğan’ın liderliğinde girecektir.

AK Parti-MHP Millî İttifakı, şunu ispatladı siyaset didişmek demek değildir. Böylece Allah nazardan saklasın kardeşâne bir ittifak yapıldı. İki taraf da samimi ve sözünün eri.ittifak olmasaydı Afrin harekâtında başarı elde edilemezdi.Millî ittifak, seçimler için çok hayrlı olacaktır Ülke menfaatini, şahıs ve parti menfaatinin önüne alınacaktır . Bu yapılabildikten sonra her şey olur. Millî İttifak sadece seçimlerde değil çok iyi işlere vesile olacaktır Huzur, kalkınma ve büyüme, birlik ve dirlikledir yerli ve millî kalma şartına bağlıdır bu ittifak biiznillah Türkiye’yi Kızılelma’ya taşıyacaktır.
Bu bir kardeşlik ittifakıdır.Dava ittifakıdır.Büyük Türkiye ittifakıdır.7 Düvel tarafından bir asır sonra tekrar kuşatılmışken “ben” yerine biz demek hava kadar, su kadar elzemdir.Millî İttifak “biz” demektir.
Milli İttifak, tek yürek ve tek bilek olmaktır Şehidin, mektubundaki sırrı, anasının gözyaşındaki hikmeti okumak demektir.Yolunuz açık olsun.Fitne, sizlerden uzak olsun.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:34   #29
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları
ŞEHİD YAKINLARI İÇİN KANUN TEKLİFİ

TBMM Sayın Başkanlığı’na:

*Genç yaşta, gözlerini kırpmadan aziz canlarını dinimiz, milletimiz, istiklal ve istikbalimiz için feda eden mübarek şehidlerimizin yakınları, necip milletimize ve kudretli devletimize emanettir. emanetlerin ihtiyacı karşılanmalıdır mahrum kalması, kendini sahipsiz hissetmesi şehidlerimizi Cennet bahçesinde rahatsız eder milletimiz için ayıp ve kusur olur.*en geç 3 ay içinde devlet, evi olmayan şehid ana-babasına ev vermeli Evi olup evi bulunmayanlara yeni ev vermelidir Maaşı olmayan ana-babaya maaş bağlanır. Ayda bir kere şehid ana-babası muayene edilir. Şehidin eşi ve çocukları tahsil süresinde her türlü sağlık desteğini ücretsiz alır.Şehidin eşi varsa ev verilir. Veya evi değiştirilir. Maaş bağlanır Şehid aylıkları, her en iyi seviyede tutulur.Şehidin nişanlısına 22 yaşını bitirene kadar asgari ücret maaş verilir. Evlendiğinde nişan, nikâh ve düğün yardımı yapılır. 22 yaşından önce evlenirse maaş kesilir.Şehid çocuklarının anaokulundan üniversiteden mezun oluncaya kadar masrafı devletçe karşılanır.Şehid çocukları, dilediği fakülteye imtihansız kabul edilir.

*Şehit çocuklarından Yüksek lisans ve doktora yapmak isteyenler, imtihansız kabul edilir.
yardımlar lisans eğitiminde 25, lisansüstü eğitimde 29 yaşında kesilir.Şehidin erkek evlatları, askerlikten muaftır. Şehid çocuklarının evlilik masraflarını Bakanlık karşılar. 30 yaşını geçenler evlilik yardımı alamazlar. Şehid çocukları, 30 yaşına kadar diledikleri işe imtihansız alınırlar.
Şehid ana ve babalarıyla eşleri, ömür boyu, nişanlısı 22, çocukları 25 yaşına kadar bütün vasıtalarda VIP yolcu olarak ücretsiz seyahat ederler. Şehid ana-babalarıyla eşi, Ramazan Kurban ve Kandilde müftü, muhtar, askerlik şube başkanı tarafından ziyaret edilirler.ziyaret, nişanlıya 22, çocuklara 25 yaşına kadar yapılır.
*Şehit ailelerine Ramazan ve Kurbanda asgari ücret aylığı kadar hediye verilir. dinî bayram hediyesi nişanlıya 22, çocuklara 25 yaşına kadar devam eder.Evlenen şehid eşi, evlendikten sonra kanunda zikredilen yardımlardan istifade edemez.
Şehid ana baba ve çocuklarıyla nişanlıya senede 10 gün tatil yardımı yapılır. ana-babada ömür boyu, eş evlenene kadar, nişanlı evlenene veya 22 yaşına, kadar, çocuklar 25 yaşına kadar istifade eder.
Yüzde nisbetinde 60 malul olan gazi yakınları, şehid yakınları gibi muamele görür.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-10-2018, 08:34   #30
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak rahim er türkiye gazetesi köşe yazıları
CEMİL MERİÇ’İN AFRİN ŞİİRİ

Cemil Meriç, fikrinin çilesini yaşamış, bedelini ödemiş soylu bir kalemdir, irfanımızın, yirminci asırdan çağa ve gelecek zamanlara hediyesi büyük bir mütefekkirdir, edebiyatçı ve sosyologdur. Necip Fazıl’ın tarifiyle "Allah’ın, iç gözü görsün diye dış gözünü kapattığı sahici münevverdir."*Sezai Karakoç, şiirinde "Bir kadını al onu yont yont anne olsun’’ der. Cemil Meriç de bir lise*edebiyat öğretmenini yonta yonta tefekkür abidesi yükseltmiştir. Fransız edebiyatına bir Fransız aydını kadar, Hind edebiyatına en az bir Hind aydını kadar hâkimdir.

Rus ve Fars edebiyatına yakındır Cemil Meriç’i okurken insan, kendini kelimeler sağanağı çılgınlıklar fırtınası*içinde hisseder. meydana çıkışı 1965’te Hisar dergisinde oldu. Yazılarında fikirler, tesbitler, hükümler baş döndürücü bir hızla savruluyordu. ideolojiler, idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir!"*diyordu bu söz Necip Fazıl’ın sokak başında Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!’’ diye haykırmasının tercümesidir. murdar bir hâlden, muhteşem bir mâziye kanatlanmak gericilikse her namuslu insan gericidir bir yiğit cümledir Allah"*diyene "gerici"*damgasının vurulduğu seviyesiz dönemde haykırılmış cesur bir manifestodur.

Cemil Meriç’i merhum, bir şair değildi. mensur yazının şairiydi. İşte mısra Itır gülün sesi, ışık sonsuzun. Geceleri ölüm konuşur karanlıklarda..."
El Aziz Lisesi’nin bu Fransızca muallimi okumaya düşkündür okuya-yaza rahatsız olan gözlerini kaybetmiştir. Buna rağmen bedeliyle okuyanlar bulmuş okuma ihtiyacını dinleyerek karşılamıştır.
Kendini etiketlerle ilerici sanan Türkiye’nin sözde aydınları, İhtişam ve Sefalette kalmış Frenk kavrukları Cemil Meriçi gerici sayıp Ülke’nin adamını yokluğa mahkûm etmişlerdir. Gafletten uyanmaları yarım asrı alacaktır.

Hüseyin Cemil Meriç, 12 Aralık 1916’da Hatay’ın Reyhaniye kazasında dünyaya gelmiştir. ana vatana dönememiş İngiliz, Fransız işgalleri altındadır Halife’nin memalik-i şâhanesi,istanbul Akif’in "kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela!"*dediği emperyalistlerce işgal edilmiştir. Ana vatan bir yana, Bayırbucak’lar, Afrinler, Türkmen illeri bir yana düşmüştür.O yamyam işgal ve talan bugün de sürmektedir. Bugün Mehmedcik oğlunu şehid veren ana-baba, Allah, devlete zeval vermesin!"*diye dua etme*asaletini göstermektedir.

Cemil Meriç, Reyhanlı’da 1935’te afrin şiirini yazdığında 19 yaşındadır. müze olan evinde Afrin’e dair duygularını kâğıda dökmüştür. O şiiri besleyen bir şairlik damarı vardır Afrin şiiri Dil ve Edebiyat dergisi Şubat 2018 de yayınlamasaydı meçhul kalacaktı. Şiirdeki kelimeler, okuyanı zorlayabilir; peki raftaki lûgat ne güne duruyor? Cemil Meriç ne der? "Kamûs, namustur!"*Bu şâhâne sözü "sözlük namustur"*veya "lügat, namustur"*diye özünden koparamayız.83 yıl önce şiir yazdığımız bir iklim gurbet olabilir mi Haleb’in Afrin’iyle Sakarya’nın Arifiye’si bizim için aynıdır...

*AFRİN

Kışın rüzgârları tehdit ederdin
Sevahil darbe-i mevcinle inlerdi
Kaçardı irtiaşla savletinden
Sürüklerdin reh-i azminde evler.
Yıksan bin hanümanı bugün
Ve göklere yükselip yıldızlarla öpüşsen
Tokatlasan o mağrur, haşin güneş sultanı
Yine bir gün tabiat o şahlanan başına
Yenilmez kudretinden kırılmaz bir gem takar
Yine bir gün ufkunda gam şimşekleri çakar
Bir uyuşukluk çöker dalgalanan başına
Kumları fistolayan, sahili oyalayan
Uslu, sessiz, çekingen küçük bir su olursun
Böyle şahlanma Afrin, çarçabuk yorulursun
Yaz, tembellik aşılar damarlarına, aman!
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta