07-25-2009, 04:25 | #1 |
Kültür Bakanlığı uyuyor mu? Yusuf KAPLAN - Yeni Şafak
Türkiye'de traji-komik bir modernleşme tecrübesi yaşıyoruz: Türk modernleşmesi denen şey, Türk toplumunun, İslâm'ın sunduğu, tarih yapmasını mümkün kılan, insanlığın en mükemmel medeniyet tecrübesinin yaratıcı kaynağını oluşturan, seküler ve sömürgeci Batı uygarlığı gibi monolojik, dışlayıcı ve ötekileştirici değil, aksine herkese hayat hakkı tanıyıcı, herkesi nasılsa öylece kabul edici, kucaklayıcı, dolayısıyla diyalojik medeniyet ufkumuzu, ruhumuzu, iddialarımızı ve dinamiklerimizi yok sayan, yok etmeye kalkışan bir kendi kendini sömürgeleştirme tecrübesine dönüştü. Türkiye'nin sekülerleştirilmesi projesi, tarihin henüz aşılmamış medeniyet tecrübelerinden birini yok ederek, bizi tarih yapan bir aktör konumundan, tarihte tatil yapan bir figüran konumuna sürüklemekten başka bir işe yaramıyor çünkü! Dünyada sömürgeleştirilemeyen tek ülke olmamıza rağmen, kendi kendini sömürgeleştirme aymazlığına soyunarak tastamam metamorfoz yiyen tek ülke de biziz yine! Üstad Necip Fazıl'ın deyişiyle "tersi dönmüş ahmaklık" böyle bir şey olsa gerek! Amerikalılar son 50 yıldır, baba üniversitelerinde çatır çatır Osmanlı kürsüleri kuruyorlarmış; büyük Osmanlı tarihçileri, -Halil İnalcık, Cemal Kafadar, Şükrü Hanioğlu, Kemal Karpat gibi Türk kökenli Osmanlı tarihçileri bile- Amerika'da yetişiyormuş! Bunlar bize hâlâ bir şey söylemiyor anlaşılan! Amerikan deneyimi, farklı kültürleri melting pot / erime potası ilkesinin ötesinde -tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi- nasılsalar öylece, kendileri olarak ve kendileri kalarak yaşatabilme tecrübesi üretebilmiş değil. O yüzden, Reagan'ın rahmetli Özal'la yaptığı bir görüşmede "sizden öğrenebileceğimiz ne kadar fazla şey olduğunu fark etmeye başladık" demesi, bizim suratımızda bir tokat gibi yankılanabilmeli. Dünya, Osmanlı medeniyetinin yaratıcılığını, kuşatıcılığını, başkalarını entegrasyon veya asimilasyon politikalarıyla u/yutmak yerine herkesi özneleştirici özgüvenini, bizden çok daha önce ve çok daha derinlikli bir şekilde keşfederken; biz, dünyayı yakıp yağmayan, büyük savaşların ve katastrofların eşiğine getirip bırakan Batı uygarlığını ve laikliğini putlaştırmaya devam ediyoruz ve "insanlığın son adası" Osmanlı'yı hâlâ "gericilik, ortaçağ özlemciliği" filan gibi son derece ilkel, metamorfoz yemiş, bön ve berbat bir sığlıkla değerlendirmekte bir sakınca görmüyoruz. Dünya, Osmanlı medeniyetini keşfederken, biz örneğin 2010 Avrupa Kültür Başkenti gibi uluslararası bir projede Osmanlı medeniyeti üzerinden bütün dünyaya yepyeni bir medeniyet fikri ve ufku sunabilecek projeler geliştirmek yerine, bir yandan, insanlığın son adası bu büyük medeniyet tecrübesini karartmaya, bastırmaya, yok saymaya çalışıyoruz, öte yandan da Osmanlı medeniyetini atlayarak İstanbul'un sanki Osmanlı'yla değil de Bizans'la ve Roma'yla tarih yaptığı, tarihin akışını değiştirdiği efsanesini öne çıkan projelere imza atmaya kalkışıyoruz. Düşünebiliyor musunuz? 2010'da Sinan'la ilgili bütün sinema projeleri reddedilmiş! Bu nasıl bir kafadır, anlayan varsa beri gelsin! İnsanı çıldırtan bir şey bu gerçekten! Kendi kendini sömürgeleştirmek ve metamorfoz yemek tam da böyle bir şey olsa gerek! Ama şu ân yeni bir ekip var ve bu ekip, kısa bir süre içinde aşkla, heyecanla büyük işlere imza atmak için vargücüyle çalışıyor! Bütün bunları şunun için yazdım aslında: Yavuz Selim'in, Kanuni'nin ve Abdülhamid'in türbelerinin kapısına şu ân kilit vurulmuş durumda! İnanılır gibi değil! "Gerekçesi ne?" diye sorduğumda, "eleman yetersizliği!" gibi son derece ilkel bir cevap aldım. Kültür Bakanı, dekadant, vulger ve ilkel konserler için Topkapı Sarayı'nı dekor yapacağına ve bu dekadant, vulger ve bön girişimleri protesto edenleri "ilkel, barbar bunlar" diye "gaza geleceğine", Yavuz'un, Kanuni'nin ve Abdülhamid'in türbelerinin kapısına kilit vurmak gibi bir saygısızlığın ve ilkelliğin nasıl olup da yapılabildiğini açıklasın bize lütfen! Oysa bu tarih kurucu figürlerin türbelerini kapatmak yerine; türbelerini zengin kültür ve tarih müzelerine dönüştürmenin, bu büyük tarih-kurucu öncü kişiler üzerinden genç kuşaklara ve dünyaya neler verebileceğimizi gösteren görsel, sinemasal, arkeolojik, müziksel çığır açıcı çalışmalara imza atmanın yollarını araştırmalı bakanlık. Ama önce bu tarih kurucu figürlerin türbeleri derhal açılmalı. Çok ayıp oluyor! Tam bir skandal çünkü bu! Bu kafayla nasıl olur da Avrupa Kültür Başkenti olduğumuzu iddia etmeye kalkışabiliriz? Kültür Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay'ın duruma derhal et atacağından kuşku bile duymak istemiyorum! Sayın Bakan, umarım Topkapı konserine gösterdiği tepkiyi buna da gösterir herhalde! Böyle ilkellik olmaz çünkü!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|