08-11-2008, 11:30 | #1 |
KUR’AN VE BİLİM
KUR’AN VE BİLİM
Kur’an da tabi ilimlerin konusunu teşkil eden meselelere dikkat çeken çok sayıda ayet vardır. Fıkıh ilminin sahasına giren ahkama ait 150 kadar ayete mukabil ; fizik , kimya , astronomi , biyoloji , tıp gibi sahalara dair 750 kadar ayetle Kur’an bize inceleme ve tefekkürü emretmektedir. Şimdi Kur’anın ilimle alakalı işaretlerine birkaç misal verelim; ** “ Göğü kudretimizle biz kurduk ve biz (onu) genişletiyoruz.” ( zariyat 47) mealindeki ayeti bazı muasır müfessirler kainatın hem genişliği hem de genişletilmeye devam edildiği manasında yorumlamışlardır. Einsten’in ortaya attığı , kainatın bir balon gibi genişlediğine dair nazariye daha sonra 1. Hubbe ve Belçikalı Lematire ‘nin teoriyi iyice geliştirmesi sonucu bu nazariye epeyce yerine oturmaya doğru gitmiştir. ** Havada yükseldikçe basınç azalmakta ve oksijen nisbeti eksilmektedir. Bundan dolayı yüksek tabakalara çıkan insanlarda solunum bozuklukları , baş dönmesi meydana gelmektedir. Kur’an “ALLAH hidayetini dilediği insanın göğsünü islama açar ; saptırmak istediğinin de göğsünü öyle dar ve sıkıntılı kılar ki , o kimse gökte yükselen adamın durumu gibi sıkıntıya maruz kalır.” ( En’am 125) ayetiyle bu ilmi gerçeğe işaret etmiştir. ** 20. Yy da Avrupanın yetiştirdiği ünlü deniz bilimci Kaptan Koustequ yaptığı araştırmalar sonucu Akdeniz ile atlas okyanusunun birbirine karışmadığını tesbit etmiştir. Kur’anın bu bilimsel gerçeğe işaret ettiğini gören ünlü deniz bilimci hakikate ulaşarak müslüman olmuştur. ** “ İnsan , dağılmış kemiklerini bir araya getirerek kendisini diriltemeyeceğimizi mi zannediyor ? Biz elbette buna kadir olduğumuz gibi , üstelik onun parmak uçlarını bile düzgün bir şekilde yeniden teşkil ederiz.” ( kıyame 3-4) her insanın hakiki kimliği , parmak uçlarındaki izdir. Bu gerçek 19. Asır sonlarında fark edilmiş ve kısa bir tecrübe döneminden sonra , bilhassa emniyet teşkilatında kullanılmaya başlanmıştır. Kur’an bu hakikate 14 asır evvel işaret etmiştir. Evet hayatında ilim adına hiçbir şey görmemiş olan bir insan tespiti ancak 19. Ve 20. Yy da mümkün olan ilmi gerçeklerden bahsedebilir mi? Burada bahsedemediğimiz ilmi gelişmeler ve bahsettiğimiz ilmi gelişmelerin ALLAH ‘ın bildirmesi dışında bilmesi mümkün mü ? Mümkün olmayacağına göre Kur’an ; ALLAH ‘ın Cebrail vasıtası ile kulu Muhammed’e (sav) vahyettiği hem dünya hem de ahiret mutluluğuna götürücü sırlardan müteşekkil Lisan-ı İlahi’dir. *** sâbık işaretlerden de anlaşılacağı üzere Kur’anın hak beyanı olduğu aşikardır. Zaten nazil olduğu devrin müşrikleri her ne kadar dilleri ile Kur’anın vahiy olduğuna itiraz etseler de halleri ile onun hak beyanı olduğunu göstermişlerdir. Zira Kur’an ile muaraza ( mücadele) mümkün olsa idi acaba hiç mümkün mü idi ki , bir iki satırla muaraza edip davasını iptal etmek gibi rahat bir çare varken , en tehlikeli , en müşkülâtlı muharebe tariki (yolu) ihtiyar edilsin : evet o zeki kavim , o siyasi millet ki bir zaman alemi , siyasetle idare ettiği halde en kısa ve rahat ve hafif yolu terk etsin ; en tehlikeli ve bütün mal ve canını belaya atacak uzun bir yolu ihtiyar etsin, hiç kabil midir! Çünkü edipleri birkaç hurufatla muaraza edebilseydi Kur’an davasından vazgeçerdi. Onlarda maddi, manevi helaketten kurtulurlardı. Halbuki muharebe gibi dehşetli , uzun bir yolu ihtiyar ettiler. Demek muaraza-i bil huruf ( harflerle mücadele) mümkün değildi, muhaldi ( imkansızdı). Onun için Muharebe-i bissüyufa ( kılıçla mücadeleye) mecbur oldular.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|