12-12-2018, 17:07 | #1 |
Kuraan ve tefsir
Kaynak ömer nasuhi bilmen tefsiri
Bakara suresi tefsiri Ey câhiller! siz Kur'ân'ı Kerîmin bir sûresini dahi getirmezsiniz âciz kalırsınız ateşten sakının cehennemden korkun Onun çırası» onu yandıran, ve tutuşturan insanlar kâfirler, günahkârlar ve putlardır. ateş kâfirler için hazırlanmıştır siz de küfr ve isyanda devam ederek ateşe atılmaya nasıl cesaret ediyorsunuz? Kur'ân'ı Kerîm ebedî bir mucizedir ki, onun hiç bir sûresini getirmeye hiç kimse muktedir olamamış olamıyacaktır. O eşsiz ilâhi bir kitaptır, Allah'ın lütfudur, Kur'ân-ı Kerîm'in yüceliğini ilim ve fazîlet sahipleri kabul etmektedir âleme diyanet, fazilet, hikmet, ilim ve nurlarını yayılnaktadır bu kutsî kitabı kim inkâr edebilir? değiştirmeye bozmaya kimin gücü yeter Ne yüce kitabın nurlarından hakkıyla istifâde edenlere! Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek mahiyetini bir çok insaflı yabancı bilgin itiraf etmektedir. şöyle demişlerdir "Müslümanlık, medeniyetin meşalesi olan Kur'an'a dayanır. Bu kitap insanları bilmediklerini öğretir ilerleme, doğruluk ve izzeti nefsin insanlar için olduğunu anlatır. Şüphesiz, Islâmiyet faydalıdır Onun amacı medeniyetin esası, en büyük direği olmaktır. Hakikî medeniyet, İnsanlık, ahlâk ve fazîlet ancak İslâmiyetle ortaya çıkar. Elverir ki, ondan istifadeye çalışılsın. Kur'ân-ı Kerîmde eşsiz ve güzel bir uyum, vardır. âyetler, küfür ve isyan sahiplerinin uğrayacağı ahiret azabı ve felâketi bildirir âyeti Kerîme İman ve güzel âmel sahiplerinin ahirette ebedî olarak kazanacağı nimetleri, mükâfatları bildirir Ey yüce peygamberim! İman edîp güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var onları müjdele onlar için ağaçlar altından ırmaklar akan cennetler vardır. mü'min, salih kullar için ne büyük müjdedir. müjde, bütün insanlığı uyanmaya davet ve nimetleri kazanmaya teşvik eder mü'min ve, güzel amelleri olanlar için ebedî, mesut bir hayat vardır. Onlar "cin.an, cennât" denilen ağaçları altında tatlı tatlı ırmaklar akan ebedî âlemde nimetler elde edeceklerdir. salih kullar Her vakit cennet meyvası ile rızıklanacaktır dünyada da elde ettikleri nimetleri hatırlayıp diyeceklerdir ki: Bu meyva bizim evvelce rızıklandığımız bir meyvadır. Bu zatlar, Cenâb-ı Hakkın kendilerini dünya ve ahirette rızıklandırdığını hatırlayıp şükran ve saygı duyacaklardır. dünya nimetleri, cennet nimetleri kadar ebedî, leziz, fevkalâde bir tazelik ve güzelliğe sahip değildir Dünya nimetleri ancak şekilce cennet nimetlerine benzer şükrana lâyıktır.**** Bu büyük lutuftur. dünyada da nail olduğumuz her nimet kıymetlidir, şükredilmelidir mü'min ve salih kullar için cennetde tertemiz her kusurdan uzak eşler vardır.Bu da büyük nimettir. Dünyadaki evlilik faziletli ve temiz olunca hayatımızın devamına, ve güzelleşmesine vesiledir. ahiret hayatı için büyük nimet olacaktır. dünyevî nimetleri küçümseyenler, nankörlük etmiş, dünya ve, ahiret hayatından mahrumkalanlardır mü'min, salih ve şükreden kullar cennetlerde ebedî olarak kalacakdır.insan dünyada iken istikbale sarılmalıdır. İmandan, salih amellerden asla ayrılmamalıdır. İnsan Cenâb-ı Hakka sığınmalıdır. İnsanlar Şems, Mirrih, Müşteri, Zühel adındaki işik saçan, n uran i yıldızların gök tabakasında yerleşmiş bulunduğu görüşünde idiler. yıldızların yedi kat gökde bulunduğunu iddia ediyordu fennin, uzay biliminin ilerlemesiyle uzayın sonsuzluğu anlaşıldı. Bunda ışıklı cisimler, yıldızlar yıldızlar vardır. Güneş bize yakın olduğu için bütün yıldızlardan büyük gözükür. uzayda öyle küreler vardır ki güneş onlardan küçüktür ve bize yakındır Güneş ışığı bizlere beş on dakika içinde geldiği halde öyle yıldızlar vardır ki ışığı küremize binlerce senede gelir kâinatın genişliği ve yaratan Yüce Yaratıcının kudret ve azameti düşünülmelidir. üstümüzde yedi sema tabakasının bulunduğunu, mucize olan Kur'ân'ı Kerîm haber verir bunu kim inkâr eder ve uzak görür akıldanmahrum, kâinattan habersiz, ilâhî kudreti inkâr eden bir budala biz müslümanlar yedi kat semanın varlığına inanırız. AlIahü Teâlâyı biliriz Cenâb-ı Allah yer yüzünde bir halife yaratacağını meleklere bildirmiş melekler yaradılıştaki hikmeti anlayamadıkları için sual buyurmaktadır. Rasûlüm! Hatırla o zamanı Rabbin meleklere ben yer yüzünde muhakkak halife kılacağım yerin imarına, idaresine, zürriyetinin yer yüzünde yayılmasına, onu memur edeceğim diye buyurmuştu. Melekler ilâhî iradenin hikmetini idrâk edemediler ve bunu anlamak istediler Yarabbi! Sen yer yüzünde fesat çıkaracak isyanlar yüzünden fenalıklara sebebiyet verecek ve kan dökecek birbirini öldürecek kimseyi mi yaratacaksın bu kabiliyetteki insantürünü mü vücude getireceksin?.. Ey Allah'ım! Bunun hikmeti nedir? Biz sana hamd ile teşbih eder subhanallah ve bihamdih deriz. Seni takdis eyleriz lâik olmayan şeylerden seni uzak tutarız. hikmet nedir bizim gibi masum bir zümre varken, isyan*** edecek bir zümreyi halife kılıyorsun demişler böyle demekle Allah'ın iradesine haşa itiraz değil hikmeti anlamak istemişlerdi. Allah Teâlâ insanları yaratırken melekleri aydınlatma, ve iradesindeki nice faydaların, hikmetlerin var olduğuna işaret için şüphe yok ki sizin bilemiyeceğinizi ben bilirim byurmuştur mahlûku vücuda getirmekte nice faydalar vardır. Onların âsileri ve itaatkârları bulunacak Allah'ın dinini yaymaya, insanlığı aydınlatmaya çalışacak ne yüce şahsiyetler ve zatlar ortaya çıkacaktır. ey melekler! Siz her şeyin hikmetini bilemezsiniz. Her şeyin hikmetini, hakkıyla bilmek zatıma mahsustur, böyle biliniz. Melekler, Adem oğularının yer yüzünde fesat çıkarıp, kan dökeceğini, yaratılışdan önce nasıl bildiler? Cenâb-ı Hak geleceğe ait bütün hadiseleri levhi mahfuzda yazmış olduğundan melekler levhaya bakmakla bu bilgileri edinmiş başka bir yolla meydana gelmeden öğrenmişlerdi. Melâike, melek kelimesinin çoğuludur. Melekler mübarek, günahdan uzak yemeğe ihtiyacı olmayan ibâdet ve itaatle meşgul lâtif varlıklardır. cevherdirler. Cenâb-ı Hakkın emirlerini, kitaplarını getirip tebliğe memur bulunmuştur. Cibril As gibi. Meleklerin varlığına din mensupları ve felsefeciler inanmışdır. Halife: Başkasının yerine geçen makamına vekil olan kimsedir. Adem As evlât ve torunlarına AlIah ü Teâlâ'nın emirlerini, yasaklarını tebliğe memur olmuştur.Teşbih: Subhanallah diyerek Hak Teâlâyı yüceltmek O'nu noksandan uzak tutmaktır Takdisde: Mukaddes saymak, mübarek tutmak, hamd ile övmektir gizli ve kapalı her şeyi bilen ve Tek olan Allahtır hiç bir şey ona gizli kalamaz. Biizlerin yaptığı ve gizlediği her şeyi bilir Hz Adem'e vahyeden hikmeti iIâhiyedir hikmet lâyıkiyle bilinmelidir mahlûkatın vazifesi Yüce Yaratıcının ilim ve hikmetini tasdik ve takdir etmektir. Yüce Allaha uyan insan faziletlidir kadri bilmek, insanlığın şerefini yok edecek hareketlerden kaçınmak, insanların vazifesidir Kaynak ömer nasuhi bilmen tefsiri Bakara suresi tefsiri biz meleklere demiştik ki Adem'e secde edin Onlar da secde edivermişdi. Yalnız şeytan kaçınmış, kibirlenmiş ve kâfirlerden olmuştu. Bu mübarek âyetler, Cenab'ı Hakkın Adem as hakkındaki lütfü ihsanını bildirir Hz. Adem'de insanlık hali hatalar meydana gelmiştir İnsanlığın düşmanı iblis ne kadar kötüdür biz insanlar onun vesvesesinden kaçalım Rasûlüm! Hatırla ki meleklere emretmişdim Adem'e secde edin saygıda bulunun melekler hemen secde edmiş ilâhî emre derhal uymuştu Yalnız şeytan secdeden kaçmış emre uymamış kibirlenip kendisini büyük görmüş ve kâfir olmuştu. O habis, kâfir küfrü meydana çıkmıştı. Hak Teâlâ'nın emir ve yasağını kabul etmek saygı göstermek İman ve dinin gereğidir. aksine hareket ise küfür ve taşkınlıktır secdeye ve ilâhî emre alçaklıkda bulunan iblis ebedî ziyana uğramıştır. ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun. Dilediğiniz yemişden bol bol yiyin. şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalim olursunuz. Hz Adem ve mübarek eşi Havva anamıza cennet ikametgâh kılınmış Diledikleri yerlerde onlara istediği yemişlerden bol bol vaad edilmişti Ancak tek bir ağaç yasaklanmıştı emredilmiştiki bu meyvadan yemeyin, yoksa zalim ve nefsinize zulm ve etmiş, güzel, ve hoş cennetten çıkarılmış olursunuz. Meyvesi yasaklanan ağaç rivayette buğday üzüm incir veya kâfur ağacıdır Fakat kesin delil bulunmadıkça bunu tâyin etmemek en iyisi'dir. Kur'ân'ı Kerîmde de bu açıklanmamaktadır. bunu Allah'ın ilmine havale ederiz. Secde: tevazu ile baş eğmektir. Şeriatta ise ibâdet ile baş eğip alnı yere koymaktır. secde yalnız Allahü Teâlâyadır Meleklerin Hz. Adem'e yaptıkları secde Adem'in kadrini, şanını yüceltmek meleklerin ilâhî emre itaatini göstermekten ibarettir.Cennet: Bağlık, bahçelik yer demektir. Ahirette mü'minlere vaad edilen nimet ve saadet âlemine de cennet denilmiştir Bakara suresi 35. âyetteki cennetten maksat Biz bunu Allah'ın ilmine havale ederiz. rivayete göre bu, yer yüzünde ağaçlar ile kuşatılmış bir bostan bir mesiredir. alimlere göre asıl cennet âhirette mü'minlerin nail olacakları sevap yurdu ebedî saadet âlemidir Yüce Yaratıcı her şeye kadirdir. Dilediği mübarek kulunu dünyada iken cennetine yerleştirebilir. Bu ona asla uzak değildir Hz. Adem: bütün insanların babası ve İlk peygamberidir. Cenâb-ı Hak onu yer yüzü hârikası topraktan yaratmış kendisine ruh ilim irfan ihsan buyurmuş ve ona eş olarak Havva" adlı muhterem validemizi yaratmıştır. Hz. Adem ile Havva bir müddet cennette kalıp yer yüzüne indirilmişlerdir. Adem as Hindistana, Havva Cidde'ye indirilmiştir. Adem As aldığı emirle binaen Mekke-i Mükerremeye gitmiş, Hz. Havva ile buluşmuştur. Hz. Adem, bin veya dokuz yüz otuz sene yaşamış, Serendip dağı veya Mekke'de "Ebu Kubeys" dağında defnolunmuştur. iblis: Şeytan demektir. cinnidir Küfre kabiliyetlidir, Adem'e secdeden kaçınmış ilâhî emre uymamış Allah'ın kahrına uğrayarak ebediyyen küfrde kalmıştır. Kendisi ve soyu insanlığı saptırır onun saptırma ve aldatmasından kaçınmak, her akıllı insanın en mühim bir vazifesidir uyulacak tek ilah ve Kerem sahibi Rabbimizdir. Adem as şeytana kanınca Yüce Rabbe Ey Rabbimiz! nefislerimize zulüm ettik, bizlere mağfiretetmez, merhamet buyurmaz isen elbette hüsrana*zarar ve ziyana, uğrarız diyerek tevbe eyledi bağış diledi tevbeleri kabul eden kullarına sonsuz merhamet ve Kerem sahibi olan Rabbimiz Hz. Adem'in töbesini de kabul buyurmuş, onun hakkında sonsuz rahmet ve merhameti tecelli etmiştir. Tevbe: geri dönmektir. Şeriatte günahı bilip itiraf etmek, günahtan pişman olmak ve günahı işlememeğe kesin niyet etmektir Tövbe edene "Taib" denir. Cenâb-ı Allah'ın tövbe edeni affedip kuluna lütfedip bağışlar insanlar, İnsanlık icabı günah ve hatada bulunabilir kusurlarımızı bilip terkedelim hate işlememeğe azim******** edelim hatâlarımızı Cenâb-ı Hakka niyaz edip af ve mağfiret isteyelim Hz. Adem kıssasındaki hikmet ve dersi alalım inşallah Dedik ki: O cennetten aşağıya ininiz. benim tarafımdan bir hidayet gelir de kim hidâyetime tâbi olursa onlara korku yoktur. onlar mahzun olmayacaktır mübarek âyetler Hz. Adem ile Havvaya ve onların evlâdına ve onları aldatan şeytana yöneliktir. İnsanlık için, selâmet ve saadet yolu Rabbimizin yoludur. Hz. Adem'in gaflet anında yasak meyveden yeyip ilâhî emre uymamıştır Rabbimiz onları cennetten indirip yer yüzünde mukadder vakte kadar ikamet edmesini emretmiştir Kim peygamber, kitap, şeriate hidayete uyarsa korku yoktur. Onlar Allah'ın azabından kurtulacaklardır. mahzun olmayacaklardır. Nail olacakları nimetler ellerinden çıkmıyacak hüzün ve kedere düşmeyeceklerdir Ne büyük saadet o kimseler kâfir oldular âyetlerimizi yalanladılar, onlar ateş sahipleridir, ateşte ebedi kalıcılardır. Allah Teâlâyı inkâr edip ortak koşanlar, Hak Teâlâ'nın yoluna yönelmeyip âyetlerimizi yalanlayanlar peygamber kitap ve alemdeki varlıkları delilleri inkâr edenler ateş ve cehennem ehlidir Onlar ateşte ateş saçan cehennemde ebediyyen kalacakdır müthiş bir felâket insanlar uyanmalıdır ebedî felâkete uğramadan Rabbine sarılmalı Allah Teâlâ'nın hidayet yolunu takib etmelidir Kurtuluş için başka çare yoktur. Ey İsrail oğulları sizlere lütf ettiğim nimetlerimi hatırlayın ahdimi yerine getirin ki ben de ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak benden korkun mübarek âyetler, İsrail Oğullarına nail oldukları nimetleri hatırlatıp ilâhî dine uymaya, Kur'ân'ı Kerîm'i inkâr etmemeğe, hakka davet eder Ey İsrail Oğulları! Benim sizlere ve ecdadınıza İhsan ettiğim nimetlerimi yadedin Siz peygamber sülâlesinden meydana getirilmiştiniz aranızdan peygamberler yetişmiştir. Firavunun zulmünden kurtularak istiklâle kavuşmuştunuz Sizleri irşat ve aydınlatma için Hz. Musa'ya Tevrat gibi mübarek bir kitap verilmiştir. Bütün bunlar hakkınızda muazzam ilâhî nimettir. Bunları unutup, nankörce hareket etmeniz doğru mu nimetleri unutmayın ahdimi yerine getirin ahd ve yemini koruyun AllahTeâlâ'ya İman, peygamberleri semavî kitapları tasdik edme sözünüzde durun ahd ve sözde kusur etmeyiniz. Ki ben Yüce Mabud ahdinizi yerine getireyim. Sizi korkulardan koruyup ilâhî lutufuma devamlı nail eyleyeyim. ey İsrail Oğulları!.. Ancak benden korkun Vaktiyle yapmış olduğunuz bir ahdi, üzerinize düşen bir dinî vazifeyi terketmeyin. Yalnız Cenâb-ı Haktan korkun ey İsrail Oğulları!., hakkı bâtıl ile karıştırmayın. Hz. Muhammed hakkındaki Tevrat âyetlerini kendi uydurduğunuz esassız şeyler ile değiştirme ve bozmaya kalkışmayın hakkı saklamayın Rasül ü ekrem Sallallahü Aleyhi Vessellemin mübarek vasıflarını gizlemeyin, bunun mesuliyetini düşünün siz inkarcı ve bâtılca hareketin ne çirkin, ne kadar cezayı gerektirir olduğunu bilirsiniz. cehaletinizi mazeret süremezsiniz. siz hakkı gizlediğinizi biliyorsunuz. isyana nasıl cüret ediyorsunuz. hakkı gizlemek büyük rezalettir ahlâksızlıktır, hiyânettir. Şahsi menfaat ile mahrumiyet korkusu ile hakkı saklamak, onun aksini yapmak ve yaptırmak; alçaklıktır, İnsanlığa yakışmaz, hakikat selâmet ve saadetin yok olmasına sebep olur. Allah Teâlâ Hazretleri cümlemizi haktan ayırmasın. Amin. İsrail: Yakup As ın lâkabıdır, İbranî lisanında abdullah (Allah'ın kulu) veya Saffetullah (Allah'ın seçkin kulu) manasınadır. Emir, Allah yolunda mücahit mânasındadır Yahudiler Hz Yakub'un neslinden olup "Beni İsrail" lâkabını almışlardır. Hz. Musa'ya tâbi olduklarını iddia ettikleri için Musevi diye anılmaktadırlar. mübarek âyetlerde onlara: Ey İsrail oğulları diye hitap edilmesi bir uyarı ve işarettir Buyruluyor ki: Siz yüce peygamberin evlât ve ahfadındansınız Yanınızda Tevrat denilen kitabı ilâhî vardır. Orada son peygamber yazılıdır. size düşer mi ki kitaba aykırı hareket edip Hz. Muhammed As ve ona nazil olan Kuranı Kerim'i inkâr edesiniz hakikati değiştirmek ve bozmak cehalet nankörlük kadir bilmezliktir Böyle hareketden vazgeçin hakkı kabul edin Cenâb-ı Allah gafletten uyandırsın! Ve namazı kılınız, zekâtı veriniz ve rükû edenler ile beraber rükû ediniz. mübarek âyetler, en mükemmel kulluk vazifesine davet ediyor. Başkalarına iyiliği emredip İyilik yapmayanları kınıyor. Hakkın yardımı için sabr ve namazı emrediyor Cenâb-ı Haktan korkanları gösteriyor müslümanlar beş vakit namazı kılın Adab ve erkâna riayet edin Zekâtı da verin Mallarınızın farz olan zekâtını da fakirlere ödeyin rükû edenler ile rükû ediniz. cemaati müslimin rükûa varın İslâm şerefine nail olup İslâm cemaatine katılın Yahudilerin namazlarında rükû bulunmamaktadır. Halbuki namazın mühim bir rüknü olan rükû pek lâtif hikmetleri içermektedir. Nasa iyilik ile emredersiniz de kendi nefislerinizi unutur musunuz? siz kitabı okur hiç düşünmez misiniz Ey İsrail Oğulları!.. Siz İnsanlara iyilik ile emredersiniz de İslâm dininde emir ve tavsiyede bulunursunuz da kendiniz nefislerinizi unutursunuz? neden doğru yolda hareket etmez, kimseye iyilikte bulunmaz, İslâmiyete atılmazısınız. sizler Tevrat'ı okursunuz. O kitapta herkese İyilik ve ihsanda bulunması emredilmekte âhir zaman peygamberi anlatılmaktadır. kitapla âmel etmeyenler cezaya, lâyık olacaklardır siz düşünmez misiniz düşünüp tefekkürde bulunmaz mısınız? Nedir yaptığınız hareketler âyeti kerime; halka emr ve, öğüt verenlerin Ancak âmel etmeyen kimseleri tehdit eder ve kınar Sabır ile ve namaz ile yardım isteyin Ve namaz ağır bir iştir. Ancak -Allah'tan- korkanlar için değil. Ey Allah'ın kulları!.. Sabır ile ve namaz ile Rabbinizden yardım isteyin Namaz şüphesiz alışmayanlara ağırdır Ancak Haktan korkanlar ve Takva sahibleri için bu çetin bir iş değildir. ibâdet ve itaat ehli için namaz; en zevkli, ruhu besleyen ibâdettir. Allah'tan korkmayan, nefislerine yenilen hakikati düşünmeyen kimselere sabretmek, namaz kılmak büyük bir iş gibidir. Onlar bu mühim ve kutsîyetden faydalanamaz Rasûlü ekrem, Sav güç bir olayda namaza başlar, onunla Cenâb-ı Hak'tan yardım taleb ederdi Allah'tan korkanlar Rablerine kavuşacakları ve onun huzurunda Rasûlü Ekrem Efendimiz şefaatte bulunacaktır Şefaat ise: Bir kimsenin suçunu affettirmek, cezayı gidermek için yapılan istek ve istirhamdır o zamanı hatırlayın sizi Firavundan kurtardık. Sizi en kötü azap ile cezalandırıyorlar Oğullarınızı boğazlıyorlar kadınlarınızı diri bırakıyorlardı sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. mübarek âyetler, İsrail Oğullarına nail oldukları kurtuluşu, Allah'ın korumasını hatırlatıyor, düşmanlarının nasıl helak olduğunu bildiriyor, kendilerini uyanmaya davet ediyor. Ey İsrail Oğulları!.. Ve siz o zamanı da hatırlayın ilâhî lütuf olarak sizi Firavundan kurtardık. ezâ ve cefâdan kurtardık. Onlar sizî en kötü azab ile cezalandırıyor dedeleriniz en şiddetli işkencelere uğruyordu oğullarınız boğazlanıyor Sülâleniz ve erkek çocuklarınız öldürülüyor Kadınlarınız diri bırakılıyor Kız çocuklarınız öldürülmüyordu düşmanlarınızdan kurtuluşta sizin için Rabbinizden büyük imtihan vardı düşmandan kurtuluşu büyük nîmet bilip Cenâb-ı Hakka hamd ve şükür edin sabredenler muazzam mükâfatlara nail olacaktır. tarihî vakaları güzelce düşünerek bir dersi almak lâzım gelmez mi? hatırlayın o zamanı sizin için denizi yardık hepinizi kurtardık. Firavunun taraftarlarını sizler bakıp dururken boğduk. Ey İsrail Oğulları! Hatırlayın sizin selâmetiniz için Kızıl denizi yardık da hepinizi Firavunun kahrından, denizde boğulmaktan kurtardık. Firavunu sularda boğduk ecdadınız Firavunun nasıl boğulduğunu seyrediyordu ırkınız nimetleri hatırlayarak Şükretsin Allah'ın dinine uysun Bir zata kavme hayır veya Şer her ne isabet ederse Allah Teâlâ'nın hikmet ve takdirine dayanır. Her hayıra şükret melidir. Şerde sabrederek Allaha sığınmalı ve her kusur için tövbe edip pişman olmalıdır güzel bir inanç ortaya çıkarılmalıdır Firavun: Mısır'da yaşayan Amâlika hükümdarlarıdır en son hükümdarları rüyasında Beyti Martikte yanan ateşin Mısırı kaplayıp Mısırdaki her kıptiyi yaktığını görür, yalnız İsrail Oğullarına dokunmamıştır Firavunun rüyasını kâhinler İsrail Oğullarından bir erkek çocuk doğacak, senin helakin ve hükümetinin yok olması onun elinde diyince Firavun, İsrail Oğullarının her erkek çocuğunu öldürtür. Bunların miktarı on iki bindir. Bu yavrulardan yalnız Hz. Musa müstesnadır Hz. Musa, İsrail oğullarından imran adlı zatın oğlu olarak dünyaya gelir. Annesi mübarek yavrusunun Firavun tarafından öldürülmemesi için bir sandığa koyup Nil nehrine atar Firavunun eşi Asiye güzel çocuğu nehirden çıkarır onu sevip himaye eder Firavunun helakine sebep olan melek yüzlü muhterem yavru büyür annesi süt anne olarak saraya alınır Yavrusuna kavuşur Bu muhterem zat peygamberlik şerefine kavuşur. Firavuna karşı muazzam mucizeler göstererek onu titretir İsrail Oğullarını Mısır'dan Kenan iline çıkarmak** Firavundan müsaade alır Fakat... Firavun pişman olur. Onları mahvetmek için takibe başlar mucize gerçekleşir Hz. Musa asasını Süveyş, denizine vurur denizde on iki yol açılır İsrail Oğullarının on iki kabilesi sahile sağ salim çıkar. Firavun ve askerleri bunları takip ederken, denizin ayrılan suları birleşip yolları kapar Firavun ve, ordusu suların içinde helak olup gider. Allah'ın takdirine hiç kimse mâni olamaz. Allah'ın takdiri pazu gücü ile dönmez."Mevla'nın yaktığı mum hiçbir şekilde sönmez." Ve bir vakit Musa ile Kırk geceyi vadeleştirmiştik, siz zalimler olarak onun arkasından buzağıya tutunmuş idiniz. İsrail Oğulları Hz. Yusuf'tan sonra Mısır'da çoğalmışdı. Hz. Yakup ile Hz. Yusuf'un şeriatlarına tâbiydiler Eski Mısır ahalisi*kıpt kavmi olup putlara, yıldızlara tapıyordu, İsrail Oğulları Hz. Musa ve kardeşi Hz.Harun ile Mısır'dan çıkıp Amalika kavminin yurduna uğradılar. Onların öküz heykeline taptıklarını gördüler, cehalet ile müşrik kavme eyilim gösterdiler. Hz. Musa Allah tarafından Tur dağına çağrılınca Kardeşi Harun As vekil bırakarak Tura gitti 40 gün kalıp ibâdette, duada bulundu. vasıtasız olarak Cenab'ı Hakkı işitti ve kendisine Tevrat ihsan olundu. Tih çölünde kalan İsrail Oğulları bir münafıka kandılar. Samirî yanlarındaki altınları eritti, bundan bir buzağı heykeli yaptı "Bu sizin ve Musa'nın mabududur" diyerek onları buzağıya taptırdı. İsrail Oğulları Harun As mı dinlemediler cehaleti İşlediler. Musa As Tur'dan dönünce kavminin müşrik hareketlerini kınadı Onlar pişman olup tevbe ettiler. Hz. Musa'nın Tur'da bulunduğu müddet Zilkade ayı ile Zilhiccenin on gününden ibarettir. Musa kavmine: Ey kavmim! Buzağıya tutunmakla nefsinize zulmettiniz Yaratıcınıza tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Bu sizin için rabbiniz katında hayırlıdır demişti -O Kerem Sahibi Yaratıcı tevbenizi kabul etmişti. tevbeleri kabul eden rahim olan Odur. İsrail Oğulları Buzağıya tapmış tevbe edip yaptıklarından pişman olmuşlardı İsrail Oğulları! düşününüz Musa as kavmini tövbe ve pişman olmaya davet etmiş ey kavmim Siz Buzağıya tapmakla nefsinize zulm etttiniz Allah'a ortak koşmak en büyük zulüm ve en büyük felâkettir. Hemen Yaratana tevbe edin pişmanlığınızı arz edin. Nefislerinizi öldürün ebedî hayatınızı kurtarmağa çalışın tövbe ve nefsi öldürme Rabbinizin katında hayırlıdır. ilâhi azaptan kurtulursunuz Bu emirle onlar tevbe etmişlerdi. Kerem sahibi yaratıcı tevbeyi kabul etmişti Şüphesiz tövbeleri kabul eden kulları hakkında rahim ve çok merhametli olan ancak Yüce Yaratıcıdır. ibret alın Hz. Muhammed'i, Kur'ân-ı Kerîm'i diğer mukaddes dinleri tasdik ederek hakikî imana ebedî bir selâmet ve saadete nail olun başka kurtuluş yoktur. Ve hatırlayınız ki siz: "Ya Musa! Sana îman etmeyiz Allah Teâlâ'yı aşikâr surette görmedikçe" demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz bakıp duruyordunuz. mübarek âyetler, İsrail Oğullarının iman zayıflığını göstermiştir bir ceza olarak hayattan mahrum kalıp ve şükür vesilesi için tekrar hayata nail kılınmışlardır Hz. Musa bir mucize****** olarak mekân ve zamandan münezzeh olan Allah Teâlâ nın emirlerini almak için Tur dağına gidiyordu. kavminin buzağıya tapdığından özür dilemeleri için kavminden 70 kişiyi beraber götürdü. Onlar Hz. Musa ile Tura gidince orasını bulut kapladı. Musa As onları dağ tepesine bırakıp dağa çıktı. Cenab'ı Hak ile konuşma şerefine nail oldu. yetmiş, kişi Bu konuşmadan şüphe edip Cenâb-ı Hakkı görmek isteme cüretinde bulundular. âyeti kerime buyuruyor: Ey İsrail Oğulları! Hatırlayın ecdadınız ya Musa! Sana İman etmeyiz peygamberliğini, Hak Teâlâ ile konuştuğunu tasdik eylemeyiz. Allah Teâlâ'yı görmedikçe demiştiniz de bu cüretden dolayı sizi yıldırım çarpmıştı yıldırım ecdadınızı hayattan mahrum bırakmıştı. Siz ise musibete bakıp duruyordunuz Hz. Musa'nın nice mucizelerini görmüşlerdi. Bu istek ve iddiada büyük bir cehalet ve gaflet eseriydi nefislerine zulmeddiler Kaynak ömer nasuhi bilmen tefsiri Bakara suresi tefsiri İsrail Oğulları bir çok nimete nail oldular Birçok şeylerden istifâde etmelerine müsaade edildi onlar ayetlere muhalif olup büyük felâketlere uğradılar bir ibret dersi olarak İsrail Oğulları Tih çölünde üzerlerine gamamlar -ince- bulutlar gölgelikler indirildi güneşten ve hararetden korundular. üzerlerine kudret helvası selva ve bıldırcın kuşu indirildi helal rızk yiyin -denildi nimetlerin kadrini bilmeyip şükretmeyenler zulmetmiş olmadılar. Ancak kendi nefislerine zulmeddiler nimete karşı nankörlük etmekten cezayı hak ettiler. hani demiştik Şu kasabaya girin, bol bol yiyiniz. Kapıdan secde ederek girin ve "hitte" deyiniz, hatalarınızı bağışlayalım iyilik edenlere -mükâfatı artıracağız. ecdadınıza demiştik ki beyti makdise veya erihaye (girin) Tih sahrasında gezip durmaktan kurtulun. meyvalarından, ürünlerinden****** dilediğiniz yerde bolca yiyin kapısından secde ederek mütevazi ve düşünür bir vaziyette girin Sizi nimete kavuşturan Rabbinize şükredin Ve hitta yani: Günah ve hataların affını niyaz ederiz deyin yalvarınız ki hatalarınızı bağışlayıp sizi hesaba çekmeyelim iyilik edenlerin ibâdet ve itaatte, Allah'ın yaratıklarına lütuf ve ihsanda bulunanların mükâfatını artıracak Onların sevap ve nimetlerini ziyade kılacağız. Ne büyük bir ilâhî müjde!.. nefislerine zulmedenler, sözü değiştirdiler. Biz zulmeden fışıklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik. nefislerine zulmeden İsrail Oğullarından zulmedenler sözünü hitta kelimesini değiştirdiler. Hitta yerine hintai hadra = kırmızı buğday gibi bir sözle alayımsı bir tarzda bulundular. ilâhî emre karşı gelen zulmeden fısklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik lâyık oldukları cezaya kavuşturduk Ricz, Korkunç ve pis şey, takdir edilen azap demektir. Gökten indirilen ricz'in taun hastalığı olduğu rivayet edilir bir saatde 70 veya 24 bin şahsın ölümüne sebep olmuştur. Bütün felâketler, insanların yaptıkları fenalıklardandır tarihten ibret almalıdır. faziletleri takdir ve takip etmelidir. Kötülüklerden kaçınmalıdır selâmet veya felâkete sebep olan şeyleri düşünüp uyanık yaşamağa çalışılmalıdır. hani Musa, kavmine su istemişti Biz de aşan ile taşa vur, demiştik taştan on iki çeşme fış kırdı. Her gurup çeşmesini bildi. dedik ki-: Allah Teâlâ'nın rızkından yiyin ve için yer yüzünde bozguncu olarak haddi aşmayın Hz. Musa'nın gösterdiği mucizelerden İsrail Oğullarını rızıklanıp kendilerine bozgunculuk yasaklandı İsrail Oğulları, Tih sahrasında susuz kaldı. Mısır'daki suları, nimetleri hatırlayarak oradan ayrılıp Hz. Musa'ya üzüntülerini gösterdiler Musa as Allah'ın dergâhına yönelerek su ihsan buyurulmasını dua etti. Yüce Yaratıcı ona vahyle âsân ile taşa vur demişti Hz. Musa asasını taşa vurunca taştan İsrail Oğulları kabileleri sayısınca on iki çeşme fışkırdı kabileler birbirine zahmet vermeksizin Kendilerine tâyin edilen pınarları tanıyıp sularını aldılar, su ihtiyacından kurtuldular. haklarında ilâhî vahiy tecelli etti Ey İsrail Oğulları Allah Teâlâ'nın rızkından yiyin ve için kudret helvası bıldırcın etinden yiyip kaynayan sulardan istifade edin yer yüzünde bozguncu olarak haddi aşmayın nimetlerin kadrini bilip şükür edin insanın kavuştuğu nimetler, hayat kaynağı kurtuluş vesilesi iftihar sebebi olduğundan şükretmelidir Asanın yere vurulması ile suların fışkırması, mucizedir kâinatta Allah'ın kudretiyle nice mucizeler nice olağanüstülükler meydana gelmiştir hakikî zatlar için bu mucizeleri inkâra asla imkân yoktur. siz bir vakit demiştiniz ki: Ya Musa! biz bir çeşit yemeğe sabredemeyiz. rabbine dua et yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan*** çıkarsın. -Musa da- demişti ki: Siz bayağı şey ile hayırlı olan şeyi değiştirir misiniz Kur'ân'ı Kerîm'de"Şüphesiz Allah katında din, İslâmdır (Al-i Imran 3/193) buyurulmaktadır. peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'den itibaren onun tebliğleriyla Allah Teâlâya, âhiret gününe İman eden ve namaz, oruç gibi salih amellerde bulunan insanlar, hangi kavme, hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar selâmettedirler, onlar için ahirette korku, hüzün ve keder yoktur. Onlar ilâhî lutfa adaydırlar. Yahudiler vaktiyle Hz. Musaya inanan kimselerdir. Rivayette Yakup as yahuda adlı Yahuda adlı oğullarından dolayı İsrail oğuları Yahudi adını almışdır. bir takım hurafelere tabi olmuşlar, Hz. İsa Ve Hz. Muhammed gibi büyük peygamberleri inkâr etmişlerdir Nasara: Hz i İsa'nın ümmetidir Hz. İsa'ya yardım edip "nasıra" da Hz. İsa ile oldukları için bu ismi almışlardır. Dinlerine "nesraniyyet" (Hiristiyanlık) denmiştir.bir çok mezheplere ayrılmış, Hz. İsa'nın tebliğlerine muhalif olmuşlardır Sabie; Hz. Nuh ve Hz. İbrahim'in dinî üzeredirler sonradan melek veya yıldızlara tapmışlardır Bütün milletler, yanlış ve küfür dolu inançlarını bırakır da Cenâb-ı Hakka layık şekilde, İman ederlerse hidayete ermiş, korkudan hüzün ve kederden emin olurlar. insanlık için en yüce gaye budur Hani bir vakitte misakınızı almış. Turu üzerinize kaldırmış size verdiğimizi kuvvetle tutunuz, onda olanı zîkreyleyiniz ki, korunmuş olabilesiniz, demiştik. mübarek ayetlerde Beni İsrail'in geçmiş kötü hareketlerini ve mucize olarak Tur dağının üzerlerine kalkıp düşecek bir vazıyet almış olduğunu ilâhî rahmet olarak felâketlerden kurtulmuşlardı Ey İsrail oğulları ecdadınız Musa as a tabi olup Tevrat ile amel etmeniz için sizden, söz almış, turu üzerinize kaldırmış size kudret harikasını göstermiştik. size verdiğimiz Tevrat kitabını tutunuz tam bir gayret ve kuvvetle hükümlerine uyunuz. onun hükümlerini zîkreyleyin hatırlayın ve tefekkür eyleyiniz korunmuş olabilesiniz.. demiştik. Ne yazık ki rahmet eserine kutsi bir uyarıya riayet edmediniz misakın ardından yüz çevirdiniz.. Allah Teâlâ'nın rahmeti olmasaydı elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz Ey İsrail oğulları!.. siz söz ve misakınıza uymadınız, yüz çevirdiniz üzerinize Allah Teâlâ'nın lütuf kerem koruma ve himayesi olmasa idî hüsrana uğrardınız mahv ve perişan olurdunuz. kaybeddiklerinizi telâfiye çalışın. Tur hadisesi; harika bir mucizedir mübarek peygamberlerde halkın İmanı için nice mucizeler vardır Bu mucizeleri gördükten sonra güzel tefekkür kanaat ve İman, sahihtir Zora dayalı bir İman değildir tur'un kaldırılma harikasını görenlerin imanı zorlamaya dayanmaz gerçek İmandır Allah katında en makbul olanıdır Tur'un kaldırılması Allah'ın kudretiyledir Allah indinde hiç bir şey imkansız değildir yaşadığımız yer yüzü bir yere dayanmaksızın havada dönüp durmaktadır Üzerimizdeki gökkubbede güneş, ay ve yıldız binlerce küre fezada dönüp durur Allah'ın kudretiyle bir dağ parçasının yerden ayrılarak havada dönmesi nasıl imkânsız görülebilir? Bu insanlık için bir uyarı ve mucizedir And olsun sizler cumartesi gününde haddi aşanları bilmişsinizdir. Biz onlara sefil, hakir maymunlar olunuz, demiştik. mübarek ayetler İsrail oğullarında Allah'ın emrine muhalefet edenlerin uğramış oldukları müthiş sonu bildirmektedir. Bu acı verici sonuç ibret ve nasihat vesilesidir Ey İsrail oğulları!.. sizler cumartesi gününde haddi aşanları yasak edilen avlanmaya cür'et gösterenleri elbette bilmişsinizdir Bu tarihî hakikattir, milletInizce bilinmektedir. Biz haddi aşanlara sefil, hakir maymunlar olunuz demiştik.Onlar da hemen olmuştu ilâhî emre karşı gelmenin cezası. korkunçtur cezaya tutulmamak için Cenâb-ı Hakkın emirlerine karşı gelmekten kaçının Artık bunu o zamandakilere ve ondan sonrakilere ibret, korunanlar için nasihat kıldık. cezayı, yani: Cumartesinin haramlığını tanımayan gurubun cezaya uğrayışını tarihden haberdar olanlara ibret kıldık. Bu bütün insanlar için ibrettir Bundan istifâde edecek olanlar korunmuş olanlardır.Yahudiler cumartesiye saygı göstermekle dünya ile ilgili İşlerini bırakıp ibâdet ve itaatle mükellef kılınmışdı. Alışveriş avlanma yasak idi. "İle" kasabası bu güne riâyet etmiyor balık avlıyorlardı, bunlara "maymun olunuz" ilâhî emri tecelli etmiş, hepsi maymun kesilmişti. Bu Yahudiler bilirler. Bu ceza Allah'ın emrine karşı gelmenin cezası idi. insanlar için ibret ve uyarı idi. Allah'ın kudretiyle böyle bir trajedinin meydana gelmesi İmkânsız değildir. Bir vakitte Musa -aleyhisselâm- kavmine dedi ki: Allah Teâlâ bir sığır boğazlamanızı emrediyor. Dediler ki: Sen alay mı ediyorsun? -Musa as dedi ki: cahillerden Allah Teâlâ'va sığınırım. mübarek ayetler İsrail Oğullarının ruh hallerini gösteriyor, onların dinî emirlere karşı ne tereddütlü ve inatçı olduklarını bildiriyor. Bir vakit Musa as aldığı bir ilâhî vahiyle kavmine dedi ki Allah Teâlâ bir sığır hayvanı boğazlamanızı muhakkak emrediyor Onlar emre hemen uyacakları yerde itiraza ettiler Ya Musa! Sen alaymı ediyorsun diyerek Hz. Musa'ya yalan isnat ettiler, Cenâb-ı Hak adına emrettiği vazifeyi bir alay sandılar Musa as kendisini müdafaa etti alayın cahilce bir hareket olup peygamberliğin şanına layık olmadığına işaret etti dedi ki cahillerden olmaktan Allah Teâlâ'ya sığınırım emrettiğim ilâhî vahye dayanmaktadır. Dediler ki: Bizim için rabbine dua et, o sığırın ne olduğunu bildirsin. Dedi ki: Cenab'ı Hak buyuruyor. O bir sığırdır ne pek yaşlıdır ne pek gençtir, iki ortası dinç bir sığırdır. emrolunduğunuz işi yapınız İsrail oğulları, Hz. Musa'nın bu uyarısıyla ağız değiştirerek dediler ki: hakîkatten haberdar olmamız için rabbine dua et sığırın ne olduğunu ne vasıfda bulunduğunu bildirsin Hz. Musa aldığı ilâhî vahye dayanarak Cenab'ı Hak buyuruyor, o bir sığırdır ki ne pek yaşlıdır,ne de pek gençtir. İkisi ortası bir dinç sığırdır. böyle bir sığır boğazlayın, emri yerine getiriniz. Fakat onlar suallerine devam ettiler. Dediler ki: rabbine dua et onun rengi nedir. açıklasın. Dedi ki: O sarı renkte bir sığırdır. Onun rengi tam sarıdır. Kendisine bakanları sevindirir. mübarek ayetlerda İsrail oğulları ilahi emri sürekli tekrar ettirmişler Ve*ilahi hikmeti anlayınca ağız değiştirmişlerdir İsrail oğulları (Ya Musa rabbine dua et boğazlayacağımız sığırın rengi nedir açıklasın anlayalım. Hz. Musa Dedi ki: Rabbim buyuruyor O sarı renktedir renk karışmamıştır. Onun rengi tam sarıdır.kendisine bakanları sevindirir. Memnun eder, neşeler Dediler ki: Rabbine dua et bize bildirsin. o sığır bize karışık geldi. Ve şüphesiz Allah Teâlâ dilerse biz elbette hidâyete ermiş oluruz. İsrail oğulları yetinmediler. Ya Musa Rabbine dua et bize bildirsin o sığırın nasıl olduğunu anlayalım, çok sığır hayvanı vardır. Şüphe yok ki o sığır bize karışık geldi açıklığa kavuşturulmasını arzu etmekteyiz. şüphesizki Allah Teâlâ dilerse biz hidâyette oluruz. bizler inşaallah sığırın nasıl olduğunu öğrenir, onu keserek Allah'ın emrini yerine getirmiş ve hidâyete ermiş oluruz. Kaynak imam gazali kalplerin keşfi Ehl-i Hikmet'ten biri şöyle der: Vücudun selâmeti az yemek ruhun selâmeti az günah işlemek dinin selâmeti varlıkların en hayırlısı Peygamber'imize selât-ü se-lâm getirmektedir.»Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki Ey iman edenler! Allah'dan korkunuz ve itaat ediniz her-kes kıyamet gününe ve ameline baksın sadaka verin ve Allah'ın emrine uygun ameller işleyin ki, Kıyamette sevabını bulasınız Allah'dan korkunuz, O, iyilik olsun, kötülük olsun yap-tığınız her hareketten haberdardır» Kıyamette melekler, gökler, yeryüzü, gece, gündüz, iyilik ve, kötülük her amele şahitlik edecekdir. vücudun azaları insanoğluna karşı şahit tutulacaktır.Yeryüzü, iyiliğe koşan zahid ve mü-min kula şahitlik ederek «bu adam üzerimde namaz kıldı, oruç tuttu, hacca gitti, cihad etti» diyecek, günahtan sakınıp iyiliğe koşan mümin kul şahitliğe sevinecektir. ayni yeryüzü, kâfir ve günahkârların aleyhinde de şa-hitlik ederek «bu adam Allah'a şirk koştu, zina işledi, içki içti, haram yedi» diyecektir. Merhametlilerin en merhametlisi ulu Allah (C.C) kâfir ve günahkârları sorguya çekerse vay hal-lerine! Mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah'dan korkar büyük ahlâk ve fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandî der ki— Allah korkusunun, yedi alâmeti vardır: Birinci alâmet dil'dedir: Allah korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan ve alı-kor, zikirle, Kur'anla ilmle meşgûl olur İkinci alâmet kalbde belirir: Allah korkusu taşıyan kul başkalarına düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. kıs-kançlık iyilikleri mahveder. Peygamber'imiz (S.A.V.) bu-yurur: Ateş odunu nasıl yerse kıskançlık da iyilikleri yok eder kıskançlık, kalb hastalığıdır ilimle ve iyi amellerle tedavi edilir Üçüncü alâmet göz'dedir Allah korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe, içeceğe, giyeceğe haram olana bakmaz. Dünyaya aç gözlerle değil, ibret amacı ile bakar. Helâl olmayan şeylerden uzak durur Peygamber'imiz (S.A.V.) şöyle buyurur: Kim gözünü haramla doldurursa Allah da onun gözünü kıyamette ateşle doldurur. Dördüncü alâmet karın'dadır Allahtan korkan karnına haram sokmaz, haram lokma yemek ağır günahtır Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor— insanoğlunun karnına haram inince, lokma midesinde kaldığı sürece yerde ve gökdeki melekler üzerine lânet yağdırır O lokmayı hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer ce-hennemdir. Beşinci alâmet eller'de belirir: Allahtan korkan ellerini harama değil. Allah'ın rızasına uzatır. sa-habîlerden Kâ'b'ul Ahbar'ın (R.A.) şöyle rivayet eder Ulu Allah; .her bir bölümü yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke önlerine çıkan haram şeylerden Allah korkusu ile uzak duran girecekdir Altıncı alâmet ayaklardadır: Allahtan korkan günaha değil, Allah'ın emrine uygun ve O'nun rızasına yürür, alimlerle ve iyi amel işleyenlerle buluşmaya adım atar. Yedinci alâmet Amel'dedir Allah korkusu taşıyan ibade-tini sırf Allah rızası için yapar riyadan ve münafıklıktan kaçınır, HZ ALLAH buyurur ki Rabb'ının katında Ahiret, günahlardan korkanlar İçindir Günahlardan sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve pınar başlarında cennet ve nimetler içinde emin bir makamdadır Kıyamet günü cehennemden kurtulurlar Müminin korku ile ümit arasında olması gerekir. ümit kesmeksizin Allah'ın rahmetini beklemeli ibadet edip çirkin hareketlerden vazgeçmeli Allah'a tevbe etmelidir ulu Allah (C.C.) buyurur ki Sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin» Hz. Davud —-Allah'ın selâmı üzerine olsun— kürsü üzerine oturup , Zebûr okurken gözleri yerde sürünen kırmızı bir kurda ilişir Acaba Allah'ın bu kurdu yaratmaktan muradı, ne ola ki» diye düşünür. Allah'ın izni ile dile gelen kurt şöyle der. «Ey Allahın Resulü! Her gün, gündüzleri bin kere — Subhanellahi velhamdülillâhi ve lâilâhe illellahu vellahu ekber Alah'ı noksanlıkların her türlüsünden ten- zih ederim, hamd O'na mahsustur, O'ndan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür» demeyi, Allah bana ilham etti. Geceleri bin kere — Ellahumme salli alâ seyyidina Muhammedin in nebiyyil ümmiyyi ve alâ alihi ve sahbihi ve sellem Allah'ım! Okuma-yazmasız Peygamberin olan Muhammed'e, ve soyundan gelenlere ve sahabilerine rahmet ve selâm ihsan eyle dememi ilham etti. Kurt Hz Davuda zikrederken neler söylüyorsan bildir istifade edeyim, diyince Hz. Davud kurdu küçümsediğine piş-man olur, Allah'dan korkarak tevbe eder dergâhına sığınır. Hz. İbrahim işlediği günahı hatırlayınca baygınlık geçirir kalbinin çarpıntısı bir mil uzaklıktan duyulurdu. Allah'ın emri ile kendisine Cebrail (A.S.) der ki, «Allah sana selâm ediyor ve —dostundan korkan bir dost gördün mü— diye soruyor. Hz. İbrahim Cebrail'e cevap verir; «Ey Cebrail! Kusurum aklıma gelince ve cezasını düşününce dostluğumu unutuyorum.İşte peygamberlerin, velilerin ve salihler budur. Ötesini sen düşün
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-15-2018, 08:55 | #2 |
Kaynak gazali kalplerin keşfi
Bir adam kendini ibadete vermişti bir gün Çoluklarıyla aç ve çaresiz kaldı yiyecek bulması için karısını dışarı gönderdi tüccar Kadına kendini teslim et» diyince. Kadın hiç cevap vermeden evine döndü Yavruları an-neciğim! Açlıktan öleceğiz, yiyecek diye feryad edince kadın tüccara gelip istediğin olacak der İkisi başbaşa kalınca kadının eklemleri titrer Tüccar «ne oluyor diyince. Kadın «Allah'dan korkuyorum» diye cevap verir. Tüccar «sen şu sıkışıkken bile günahtan ve Allah'dan korkuyorsun, oysa benim korkmam gerekir» diyerek yapacağı günahtan korkar ve kadını gönderir. Kadın yiyecekler ile yavrularına döner. Çocukların sevinci sonsuzdur.ulu Allah' bir tüccar için Hz. Musa'ya (A.S.) vahyeder falan, oğlunun günahlarını affettim Hz. Musa (A.S.) tüccarı bulur, mutlaka bir hayır işlemiş olmalısın tüccar yoksul kadına yardım ettiğini anlatır. Hz. Musa (A.S.) «Allah, geçmiş bütün günahlarını bağışladı» diyerek tüccara müj-deyi verir Peygamber'imiz (S.A.S.) demiştir ki: Ulu Allah buyurur ki Şu iki korku ile iki gün aynı kulumda blr araya getirmem. Dünyada benden korkanın Ahiretini emin kılarım. dünyada iken benim korkumu yüreğinde taşımayanı Kıyamet günü korkuya düşürürüm.» Ulu Allah (C.C.) buyuruyor İnsanlardan değil, benden korkunuz» Âyette buyurur ki müminseniz, onlardan değil, benden korkunuz Hz. Ömer (R.A.) Kur'ândan âyet dinlediği zaman yere dü-şerdi. Bir gün bir saman kırıntısı alarak dedi ki keşke bir saman kırıntısı olsaydım, adı anılmaya değer bir şey olmasaydım. O çok ağlardı, hüngür hüngür yaş dökerdi yanaklarından süzülen yaşların bıraktığı iki siyah iz her zaman yüzündeydi Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki Sağılan süt memeye dönmedikçe Allah korkusu ile ağlayan cehenneme girmez.» Kıyamet günü bir kul Allah katına çıkacak ve günahlar ağır basarsa cehenneme atılması emredilecektir. kirpiklerinden bir tel dile gelerek şöyle diyecektir: Rabb'im Resul'ün Hz Muhammed «kim Allah korkusu ile ağlarsa Allah onun yaş döken gözlerini cehenneme haram kılar» diye bildirdi. Ben senin korkun-dan ağlamıştım. Bunun üzerine dünyada Allah korkusu ile ağlayan bir kirpik sa-yesinde affedilecektir. Cebrail (A.S.) «falan oğlu bir tel kirpik sayesinde kurtuldu» diyerek bu durumu ilân edecektir. Kıyamet günü cehennem ortaya çıkıp öyle bir kükreyecek ki, bütün ümmetler dehşetinden dizüstü kapaklanacak ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki: sen her ümmeti dizüstü çökmüş endişe ile bekler görürsün. Hem ümmet amel defterini almaya çağrılır cehenneme yaklaştığınızda onun öfke ve kükreyişini duyacaksınız bu kükreyiş beşyüz yıllık mesafeden duyulacak peygamberler dahi ben ne olacağım, diyecektir. Yalnız peygamberlerin ulusu Hz. Muhammed (S.A.S.) müstesna, O «ümmetini soracak cehennemden dağlar gibi ateş kütleleleri çıkacak ümmet «ey ateş Namaz kılanlar, doğru-luktan ayrılmayanlar, Allah'dan korkup oruç tutanlar için geri dön diye yalvaracak ateş geri dönmeyecektir Cebrail'in (A.S.) «ateş Muhammed'in ümmetine yöneldi» diye seslenecek bir bardak suyu Peygamber'imize uzatıp ey Allah'ın Resulü! Bu-nu ateşie at» diyecektir. Peygamber'imiz (S.A.S.) bardağı ateşe atar atmaz ateş geri dönecektir. Peygamber'imiz (S.A.S.) «bu su nedir? diye soracak ve Cebrail (A.S.) şu Bu ümmetinin, Allah korkusu ile ağla-yan günahkârların gözyaşıdır. ateşin üzerine serp onu Allah'ın izni ile söndür diyince aPeygamber'imiz (S.A.S.) şöyle dua eddi: ,Allah'ım! Bana senin korkun ile ağlayan iki göz bağışla Allah için Gözyaşı dökmek ne kadar düşündürücüdür Ey gözlerim, günahıma ağlar mısın Ömrüm uçtu, gitti farkında olmadım Peygamber'imi (S.A.S.) buyuruyor: Allah korkusu ile gözünden sinek başı kadar yaş çıkan ve elmacık kemiğine inen kula cehennem değmez Muhammed İbni Munzir ağladığında gözyaşları ile yüzünü, sakalını ovar göz-yaşı değen yere cehennem ateşi değmez» derdi. Mümin Allah'ın gazabından korkmalı ve kendini nefsin arzu-larından sakındırmalîdır. Allah (C.C.) buyuruyor Nefsinin azgın arzularına uyan ve dünyayı Ahirete tercih edenlerin yeri cehennemdir. nefsini azgın arzulardan alıkoyanların varacağı yer cennettir» Allah'ın gazabından kurtularak sevab ve rahmetine nail olmak isteyenler, dünyanın sıkıntılarına sabırla katlanmalı, Allah'ın buyruklarına uyup günahdan sakınmalıdırlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: Cennetlikler cennete girdikleri zaman melekler onları hayır ve nimetlerle karşılar onlar için sedirler kurulur yemek ve meyvalar ikram edilir. üzerlerinde bir durgunluk ve bekleyiş vardır ulu Allah «ey Kullarım! Burası durgun ve bekleyiş içinde olunacak bir yer değil sizdeki durgunluk ve bekleme nedir» diye buyurur. Cennetlikler «bize bir vaad vardı, zamanı geldi» diye cevap verirler.Allah (C.C.) meleklere «perdeleri yüzlerinden kal-dırın» diye emreder Melekler «ey Rabb'imiz! Bunlar seni nasıl göre-bilirler, dünyada günah işlemişlerdi» derler. Meleklerin sözlerine karşılık ulu Allah emreder Perdeleri kaldırın, on-lar dünyada iken bana kavuşmak arzusu ile zikredip secde etmişler ve gözyaşı dökmüşlerdir, Perdeler kaldırılır Allah katında secdeye kapa-nırlar. Allah onlara «kaldırın başınızı, burası amel yeri değil bağış ve mükâfat yeridir Başlarını kaldırınca Allahu tealanın ulu cemalini görürler Allahu teala Cennetliklere seslenir, kullarım, selâm üzerinize olsun! Ben sizden hoşnudum, siz de benden hoşnud oldunuz mu Cennetlikler karşılık verirler, Rabb'imiz Nasıl hoşnud olmayalım sen bize hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insanın hayalinde canlandırmadığı nimetler verdin» ulu Allah (C.C.) buyurur:— Allah onlardan hoşnud oldu, onlar da Allah'dan hoşnud oldu» âyette buyurur: Rahim olan Rabb'den selâm vardır (onlara)» Allah'ın azabından kurtulmak, O'nun sevab ve rahmetine nail olarak cenneti isteyenler, nefislerini dünya ve azgın arzulardan alıkoymalı, hayatın sıkıntısı ve musibetlere karşı sabırla katlanmalıdır ulu Allah (C.C.) Allah sabredenleri sever» buyuruyor.Allah'ın emirlerine uymakta Allah'ın yasaklarından uzak durmada ve musibete, karşı sabredin Allah'ın buyruklarına uyun itaatte sabır gösterin sabredip itaat edenlere Allah, Kı-yamette cennette, yerle gök arası üçy üz derece verecektir. Allah'ın yasaklarından uzak duranlara Allah, Kı-yamette, her biri yedinci yerle yedinci gök arası kadar olan altıyüz derece verecektir. Allah'dan gelen musibete sabırla katlananlara Allah, Kıyamet günü her biri Arş ile yeryüzü arası kadar olan yediyüz derece verecektir. Peygamber'imiz (S.A.S.) e Ulu Allah (C.C.) buyurur: belâ zaman bana sığınan kulun, daha istemeden dileğini yerine getirir ve yalvarmadan duasını kabul ederim. belâ zamanı bana değil varlıklardan birine sığınan kulun yüzüne gökyüzü kapılarını kitlerim». demiştir. Hz Zekeriya yahudilerden kaçıp bir ağaca sığınır ve Allahu teala o ağacı yok eder yahudiler ağacı kestikten sonra testereyi Hz Zekeriyaya saplarlar işte o anda Hz. Zekeriyya (A.S.) feryad ederek Rabbine sığınır. Rabbimiz emreder Ey Zekeriyya! Niye belâya sabretmi-yorsun da «ah» diyorsun. bu sözü tekrar edersen adını peygamberlikten silerim.» Bu ağır ihtar üzerine Hz. Zekeriyya ağzından feryad çılmasın diye dudaklarını ısırır, parçalanıncaya kadar sabreder. Aklı başında, olan belâya sabredip dünya ve ahiret azabından kurtulmalıdır. belâ ve im-tihanların en çetini ile peygamberler ve veliler karşılaşmıştır Cüneyd-i Bağdadî der ki: «Belâ, ariflerin kan-dili, muridlerin uyarıcısı, müminlerin silâhı ve gafillerin helâk alma sebe-bidir. Başına belâ gelip hoşnutluk ve sabır göstermedikçe hiç kimse imanın tadına varamaz.» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: Bir gece hastalanıp Allah'dan gelen acıya gönül ile katlanan kimse, anasından doğduğu gün gibi günahdan arınır. Dahhak der ki, «her kırk gecede bir başına ya bir belâ ya bir keder veya musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah katında hiç bir hayır yazılmaz». Muaz Îbni Cebel (R.A.) der ki, «Allah bir kulun başına bir hastalık verince sol meleğe «çek ondan kalemi», sağdaki meleğe de «bu kulumun hesabına amellerin en iyilerini yaz» diye ta-limatını verir. Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek «bakın kulum ne diyor» diye talimat verir. hasta «Elhamdülillah» derse bu Allah buyurur ki, kulumun canını alırsam onu cennete yerleştireceğim ve ona şifa verirsem etini daha semiz kanını daha daha yarayışlı bir kanla değiştireceğim günahlarını muhakkak sileceğim.» İsrailoğullarında bir fasık vardı, fasıklıktan vazgeçmi-yordu, halkı ondan bıktı,kötü yoldan onu vazgeçiremedi kurtulmak için Al-lah'a yalvardılar. Allah (C.C.) Hz. Musa'ya (A.S.) vahyetti İsrailoğullarında ki fasığı beldelerinden sür ki, onun kötülüğünden üzerlerinize ateş yağmasın.»Hz. Musa fasığı sürdü. Delikanlı bir köye sığındı. Hz. Musa, onu yeni yurdundan da çıkardı. İkinci sefer sürgün edilen fasık insansız, bitkisiz, vahşî bir mağaraya sığındı. Byalnız, kendisi ile başbaşa kalan genç hastalandı, Toprağa yığıldı, başını yere koydu. şöyle mırıldandı, «Annem olsaydı, halime acır ve zilletime ağlardı. Babam olsa yardımıma koşar, başımın ça-resine bakardı. Karım olsa ayrılığıma ağlar Çocuk-larım olsalar, cenazeme gözyaşı dökerdi «Al lah'ım Garib, zavallı, günahkâr, kulunu kapından kovup bizi yabancı köylere sürme bizi ıssız mağaralara koyma ümitsiz bir ahiret yolculuğuna çıkarma sen affedensin duamızı kabul eyle Allah'ım! ana - baba evlâdım ve karımdan beni ayrı düşürme, rahmetinden mahrum etme. acı ile kalbimi yak fakat günahımla ateşde yakma. İşte anasından babasından ayrı ıssız kimsesiz bir mağaraya düşen genç Allahına böyle yalvardı Allah, delikanlıya anası ve karısı kılığında birer huri, ve melek gönderdi. huri ve melekler onunla birlikte ağladılar. Delikanlı ana-babam, karım bana gelmişler!» diyerek ölçüsüz bir sevince boğuldu, ettiği dualarla gönlü feraha kavuştu günahtan arındı affa uğradı Al-lah'ın rahmetine kavuştu. Allah (C.C.) Hz. Musa'ya (A.S.) bildirdi ki, «filân yer-deki mağaraya git, velilerimden bir veli öldü, ona ölüsünü defnet. Allah'ın emrine uyan Hz. Musa (A.S.) kuytu mağarada Allah'ın emri ile sürgün olan ve köyünden kovduğu bir delikanlının ölüsü ile karşılaştı onun cena-zesinin melekler tutmuştu Hz. Musa (A.S.) Allah'ım! Bu ölü, senin emrinle sürgün ettiğim delikanlı değil mi» diye sorar.Ulu Allah Hz. Musa'ya evet ya Musa, ben ona rahmet ettim affettim. O bana yakardı. Memleket, ana - baba, eş ve çocuk has-retine katlandı. Ona son nefesde gurbetteki elemine katılsınlar diye son nefesde anası ve eşi kılığında birer melekler gönderdim.garip öldüğü zaman yer ve gök ehli onun için yas tutarlar. Ben merhametlilerin en merhametlisi iken ona nasıl acımam Garip komaya girdiğinde Allah buyurur ki, «ey meleklerim! Bu adam gariptir, yolcudur, çoluk - çocuğundan, ayrı düştü. Ölünce ağlayacak, yas tuta-cak kimsesi yoktur. Allah, meleklerden birini babası kılığında, bir başkasını çocuğu kılığına, koyar. Bunlar son nefesde yanına varırlar. Garip hasta gözlerini açar. ana- babasını, eşini görür, yüreği rahat ve ruhunu huzurlan teslim eder. cenazesi çıkarıldığı zaman, melekler onu uğurlar ve mezarıında Kıyamete kadar dua ederler. ulu Allah (C.C.) kullarına sonsuz lütuf sahibidir» İbni Ata (rahimehullahu aleyh) der ki, «Kulun mümin olup ol-madığı belâ ve ferahlıkta belli olur. Ferahlıkta şükredip belâya sızlanan yalancıdır. bir kimse insan ve cinlerin bilgisini nefsinde toplasa belâ rüzgârı estiği zaman başına gelenlerden şikâyet ederse, ilminin ve amelinin hiç bir faydası yoktur.»Vehb İbni Münebbih (rehimehullahu) in anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah da ona «seni affettim» diye bildirmiş. Peygamber Allah'ım, hiç bir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun» demiş. Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş, Peygamber uyuyamamış. sabah meleğine boyun damarındaki rahatsızlıktan yakınmış. melek şöyle demiş, «Allah emrediyor ki, elli senelik ibadet sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz.» ŞEYTANA KARŞI KOYMAK Aklı başında kimsen nefsin azgın arzularını sindirmelidir nefsin azgın arzularını gemlemelidir Nefsin azgın arzuları, yemek ve içmek şeytanın vasıtalarıdır. Peygamberimiz (S.A.S.) buyurur: Şeytan, insan vücudunda kan damarları ile dolaşır, siz onun yolunu açlıkla daraltınız. Kıyamette insanla-rın Allah'a en yakın olanı, en uzun müddet aç ve susuz kalanıdır.» İnsan için en büyük tehlike, midenin doyumsuz ar-zularıdır. Hz. Adem (A.S.) ile Havva'nın huzur ve istikrar yurdu cen-netten çıkarılarak horluk ve yokluk diyarı dünyaya gönderilme sebebi odur. ağaç meyvesinden yemek, Allah tarafın-dan yasaklandığı halde azgın arzularına yenilerek ağaç mey-vesinden yediler de çıplak kalıverdiler. mide, aşırı arzuların kaynağıdır Hikmet ehli der ki, «nefsinin kontrolune giren kimse, onun azgınlığından hoşlanmaya mahkûm olmuş Vücud azaları toprağını azgın arzularla sulayan kalblerinde pişmanlık ağacı dikmiş olur Ulu Allah (C.C.) canlıları üç türlü yaratmıştır: Melekleri akıllı Hayvanları azgın isteklerle donatmış onlara akıl katmamıştır. İnsanoğlunu akıl ve arzulu yaratmış-tır. aklını azgın arzularının kontrolüne veren hayvan-lardan aşağıdır, azgın arzularını aklının kontrolünde tutan kimse meleklerden üstündür. İbrahim Havvas (raimehullahu) anlatıyor: Bir gün Likâm dağında nar ağacı gördüm, canım çekti, kopararak yar-dım, ekşiymiş, attım ve yolda biri yere serilmiş ve üzerine arılar üşüşmüştü. aleykümselâm, dedi. «Beni nereden tanıyorsun» diye sordum. «Allah'ı tanıyanlara hiç bir şey saklı değildir» cevabını verdi. Allahtan şu arılardan seni kurtarması istesene» dedim cevab verdi, «ben senin Allah ile münasebetin olduğunu sanıyordum. nar düşkünlüğünden seni kurtarmasını istesene! Nar düşkünlüğünün acısını insan ahirette çeker, arı sokmasının acı-sı dünyadadır. arı sokması vücudu incittiği halde azgın arzu-lar, iğnesiini kalbe batırır ne kadar ağır ve faydalı bir ders Nefsin aşırı arzuları padişahları köle yapar sabır köleleri pa dişahlığa yükseltir. Hz. Yusuf (A.S.) sabrıyla Mısır meliki oldu. Züleyha, ise nefsinin azgın arzusu yüzünden, Hz. Yusuf'a (A.S.) duyduğu aşkı gemleyemedi zavallı, düşkün, yoksul, yaşlı ve gözlerinden mahrum oldu Ebul Hasan Errazi'nin (rehimehullahu) anlattığına göre,ölümünden iki yıl sonra babasını rüyada görür, katran elbisesi var-dır. sorar, «babacığım, niye seni cehennemliklerin kılığı içinde görüyorum.» Babası «yavrum, nefsim beni cehenneme sürükledi! Sakın nefsine al-danma» der. Şair derki Başıma dört belâ sarıldı. Sapıklığım ve iradesizliğimden düştüm pençelerine: Şeytan, dünya, nefsim ve sonu olmayan arzular. 'Hepsi düşmanım, acaba kurtuluş nasıl? İhtiras ve kuruntuların karanlığında Nefsimin beni sonu olmayan arzulara çağırdığını görüyorum.» Hatem'ül Asam (rehimehullahu) der ki, «nefsim ayakbağım, ilmim silâhım günahım hayal kırıklığım ve şeytan da düşmanımdır. Nefsimin ar-zusuna, hiç bir zaman, uymam.»Ehli marifet derki Cihad üç türlüdür. Birincisi kâfirlerle savaşmaktır, bu zahirî cihad'dır. Ulu Allah'ın «Allah yolunda cihad edenler...» âyet-i celilesinde, bu cihada işaret edmiştir İkinci cihad ilimle ve deliller ile batıla karşı verilen cihaddır. «En iyi usulle onlara karşı koy» âyet-i kerimesi, bu çeşit cihada işaret eder. Üçüncü cihad, kötülüğü emreden nefse karşı verilen cihaddır. Allah buyurur: Bizim uğrumuzda cihad edenlere yollarımızı gösteririz» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur En faziletli cihad, nefse karşı verilen cihaddır.»sahabîler (Allah onlardan razı olsun) kâfirlere karşı verilen savaştan dönünce «küçük cihaddan büyük cihada döndük» derlerdi. Nefse, şeytana ve azgın isteklere karşı verilen cihada «büyük cihad» denir Nefse ve azgın arzulara karşı verilen ci-had aralıksızdır, kâfire karşı arasıra savaş verilir. cephe savaşçısı düşmanı görür, fakat şeytan görünmez, görünür düşmana karşı cihad görünmez düşmanla cihaddan daha kolaydır. şeytanla savaşırken onu, nefs destekler bu nefsin azgın arzularıdır, şeytana karşı verilen cihad çetindir. savaşta kâfir öidürürsen zafer ve ganimet elde edersin, kâfir seni öldürürse şehitlik rütbesi ile cenneti kazanırsın şeytanı öl-düremezsin, ama o seni öldürürse Allah'ın cezasına çarpılırsın. Savaşta atını elinden kaçıran kimse düşmanın eline düşer, imanını yitiren kimse Allah'ın gazabına uğrar, böyle bir şeyden Allah'a sığınırız!...» kâfirlerin eline esir düşen kimsenin elleri boynuna bağlanmaz, ayaklarına pranga vurulmaz, aç ve çıplak bırakılmaz Allah'ın öfkesine muhatap olanın yüzü kara olur, elleri boynuna kelepçelenir, ayakları ateşten prangalara vurulur, yediği ateş, giydiği ateş ve içtiği ateş olur. her bakımdan Allahu teala kadirdir, inancımız, tamdır. Kaynak ömer nasuhi tefsiri Bakar ve bakara: Erkek ve, dişi sığır demektir. Bunların erkeğine öküz, dişisine inek denir. Kur'ân'ı Kerîm'de bakara hadisesi bir takım işaret ve, hikmetleri anlatır maktulün diriltilerek katillerini haber vermesi nice şeylero işaret eder bir sığırı boğazlayarak İsrail oğullarının ruh halleri bozulmuş peygamber ve ilahi emire karşı tereddüt etmişlerdir Allah'ın emriyle israil oğulları kurban kesmiştir. Allah'a emanet verilen çocuklar ve torunların ilâhî koruma altındadırlar ölmüş bir şahıs ilâhî kudrette tekrar hayat bulacak İnşallah deyip muvaffakiyeti Cenâb-ı Haktan bilenlerin işlerinde muvaffak olacak Şahsî ve gayri meşru menfaat için başkalarının zararına hareket eden er geç meydana çıkacaktır onun ardından kalpleriniz katılaştı. O kalpler taşlar gibidir. Veya katılık şiddetlidir. taşlardan öylesi vardır ki ondan ırmaklar kaynar. Ve yine öyle taşlar vardır ki yarılır, kendisinden su çıkar. Ve yine şüphe yok taşlardan öylesi vardır ki, Allah korkusundan aşağıya düşüverir. Allah Teâlâ yaptıklarınızdan asla gafil değildir İsrail oğullarının ruhları taşlardan daha katıdır İsrail oğulları!.. öldürdümleri maktulün ilâhî kudretle dirildiğini gördükten sonra uyanıp Allah'ın kudretine şehâdet edmeliydiler onların kalpleriniz katılaştı. Allahın kudretine İsyankar oldular ibret alıp uyanmadılar. Çünkü kalpler taştandı taşlardan öylesi vardır ki yarılır ondan ırmaklar kaynar. Nehirler meydana gelir. taşlardan öylesi vardır su çıkar. Ve şüphesiz öyle taşlar var ki Allah korkusundan aşağıya düşer Kainatı Yaratanın emir ve iradesiyle dağların tepelerinden aşağıya iniverir. Sizler ilâhî emirleri yerine getirmiyorsunuz. Allah Teâlâ yaptıklarınızdan, asla gafil değildir Elbette sizi cezaya kavuşturacaktır. bütün kâinat Allah'ın hükmüne tabidir. Bütün varlıklar ve hayvanlar Allah'ı tanıma şerefine erip Yüce varlığa**secde etmişlerdir kainatta*ibâdet vardır Rabbimizi övgü ile teşbih etmeyen hiçbir şey yoktur." Isra 17/44) ayeti kerimede de "Allah Teâlâ'ya gök ve yerde bulunanlar güneş ile ay secde eder siz onların îman edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan bir gurup vardır ki Allah'ın kelâmını işitir de değiştirmeye kalkışırlar. Halbuki onlar bilirler. İsrail oğullarının Islâmiyete ve Allah'ın kelâmına karşı gelmişlerdir Asrı saadete müslümanlar, insanlığın hakikî bir dine ve islâmiyete kavuşup kurtuluşa ermelerini fazilet dinini arzu ederdi, israiloğullarına İslâma girmelerini tavsiye eddiler Yahudiler inatçı ve münafıkça İslâmiyetî kabule yanaşmadı. Ayet Ey müminler!.. Yahudilerin İman edîp inanacaklarını ümit eder misiniz? onlar inatçıdır sapıklıklarında ısrar ederler Allah'ın kelâmını işitirler onu ve tebliğ edilen ilâhî sözlerin yüceliğini anladıktan sonra cüret ederek Allah Teâlâ'nın kelâmını Tevratı işitir, dinlerler, anlarlar değiştirmeye çalışırlar. Onlar Tevrat'ta peygamber efendimizin vasıflarını görüp örtbas eder, değiştirme cüreti gösterirler. Tâki kimse islâmiyeti kabul etmesinler onlar öyle bir cürette bulunur kötü hareketlerini bilir yine de vaz bunların müslümanları tasdik edip yüceltmeleri nasıl ümit edilebilir? Yahudilerden Tur u sinada Hz. Musa'nın, mucizesini Rabbiyle konuşmasını işittiler aykırı iddialarda bulundular, Cenâb-ı Hakkın: Şu vazifeleri yapınız ayetini dilerseniz terk ediniz olarak değiştirip gerçeğe aykırı davrandılar Münafıkları ve cahilleri görüpte onları kınamayan kâfirleri Allah Teâlâ şüphesiz bilir. Yüce Allah küfürleri imanlıları bilir. Tevrat kitabında onlara bildirileni, peygamberin vasıflarını gizleyip aksini iddia edenleri bilir. Onlar çirkinliklerin ceza görmeyeceğini mi sanıyor Onlar, sakladıkları hakikatleri Kur'ân-ı Kerîm'in müslümanlara haber vereceğini düşünmelidir onlardan bâzıları ümmidirler. Kitabı bilmezdir Ancak batıl şeyleri bilirler ve onlar zanneder dururlar. İsrail oğullarından bir takım şahıslar vardır ümmidirler okuyup yazma bilmezler. Kitabı ve Tevrat ı da bilmezler habersizdirler. Onlar batıl faydasız, hayali şeyleri bilirler. Hakikatlerden haberleri yoktur. onlar zanneder dururlar uydurma istekleriyle yetinirler. Artık cahillikten kaçınmalı değil midirler? ayeti kerimede Tevrat'ın sonradan değişikliğe uğradığı işaret edilir Ümmî; okuyup yazmak bilmeyendir Cemi: Ümmiyyun anasından doğmuş, bir şey bilmez bir çocuk gibidir İmdi yazıklar olsun o kimselere kitabı elleriyle yazarlar da sonra bununla az bir behâ satın almak için "bu Allah tarafından dır" derler. yazıklar olsun onlara o ellerinin yazdığı şeylerden dolayı. Ve yazıklar olsun onlara kazanmış olduklarından dolayı. uydurma yazılara ilâhî kıymet vererek dünyaya ait menfaate çalışanlar kötülenip helake uğrayacaklardır yazıklar olsun acıtıcı bir azap ve cehennem vadisindekilere Onlar uydurma kitab yazar halkı aldatmak isterler de yazdıkları asılsızdır âdilik ve menfaat isterler yazılan şeye semavî kitabtır. derler. Bu ne büyük cüret, hakikate muhalefet!.. Yazıklar olsun onlar O yazdıklarından dolayı.azabtadırlar. yazıklar olsun onlara o kazandıklarına büyük zarar ve ziyana uğrayacaklar. Vay cahilce hareket eden menfaatçilerin hallerine. Yahudiler, kendi kuruntularıyla bazı şeyler yazmışlar, bunlara ilâhî kitab süsü vermişlerdir Tevratı peygamberimizin vasıflarını ve recm ayetini değiştirmişlerdir yazdıklarının Allah katından gönderildiğini iddiada bulunmuşlardır. Bu hareket Cenab'ı Hakka iftiradır. hakikate, muhalif yazıları ve elde edecekleri kazançları ne kadar çok olsa da onların kıymeti yoktur, felâketlerine sebeptir. ebedî saadetten, ahirete mükafatlardan mahrum ve azaba uğramış olacaklardır. insan böyle bir alçaklığa, cinayete nasıl cüretedebilir!.. helake, azaba yakalanacaklar Yazıklar olsun cahil cüretlere devam edenlere. dediler ki: Bizlere sayılı günden başka cehennem temas etmeyecektir. De ki: Siz Allah'ın huzurunda bir ahid mi aldınız? Elbet de Allah Teâlâ dönmez. bilmeyeceğiniz bir şeyi Cenab'ı Hakka isnad edip söylüyor musunuz? mübarek ayetlerde İsrail oğulları aykırı Davranıp reddetmişlerdir. Küfür içinde ölüp gidecek ebediyyen azap göreceklerdir, İmân ve iyi hal ile vasıflanan zatlar ebediyyen cennetlerde kalacaktır İsrail oğullarına İslâmiyeti kabul etmeleri, aksi takdirde azap görecekleri hatırlatılınca inkâr ettiler. dediler ki: bizlere bir kaç günden başka cehennem ateşi temas etmeyecektir cehennemde kalışımız****** bir kaç gündür Cenâb-ı Hak onların yalanlarını çıkarmak için Rasûlum onlara de ki: siz Allah'ın katında ahid ve söz mü aldınız? elbette Allah Teâlâ ahdinden dönmez. bilmeyeceğiniz bir şeyi Cenâb-ı Hakka isnad söyleyip duruyormsunuz Buna nasıl cesaret edebilirsiniz diyince İsrail oğulları kendilerini müdafaa için temelsiz iddialara kalkıştılar onlar buzağıya taptılar cehennemde 40 gün kalacaklarını söylediler dünyanın 7000 sene ömrü olduğundan her bin sene bir gün cehenneme gireceklerini, cehennemde 7 gün kalacağını iddia ettiler bunlar pek yanlış ve boş iddialar Cenâb-ı Hak ayeti celilesi ile israiloğullarının yalanlarını reddedip çürütmektedir bir kısmınız, diğer bir kısmınızı vatanından çıkarıp dışarı atmayacaksınız diye ahid almıştık söz almıştık. siz ikrar etmişt ahdin hak olduğunu söyleyerek kabul eylediniz. siz ikrarınıza şahadet eder itiraf edersiniz. bu söze uymadınız. Bakara süresinin 83. ve 84. âyetleri Beni İsrail hakkındaki On emri" kapsar Bunların sekizi 83. âyettedir Dokuzuncusu haksız yere adam öldürme ve intihardır. Onuncusu da bir kimseyi haksız yere vatanından çıkarmak, sürgün etmektir âyeti celile şuna İşaret eder Bir milletin fertleri bir birliktir her birinin kanı, nefsi, vatanı nefsi vardır Bunlardan birinin haksız yere kanını döken, vatanından uzaklaştıran sanki kendi kanını dökmüş, kendini yurdundan uzaklaştırmış gibi olur. insanlar buna teşebbüs etmemelidir. İsrail Oğulları böyle bir harekette bulunmuşlardır. siz o kimselersiniz ki,kendilerinizi öldürür sizden olan bir fırkayı yurtlarından çıkarırsınız. onların aleyhine günah ile, düşmanlıkla yardımlaşıyorsunuz. onlar size esir gelince onlar ile fidyeleşiyorsunuz onların yurtlarından çıkarılması size haramdır siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmıni inkâr eyliyorsunuz? Bunun cezası dünyada zillet Kıyamette azabın en şiddetlisidir Allah Teâlâ yaptıklarınızdan gafîl değildir insanları yurtlarından çıkarır milletinizden olanları vatanlarından uzaklaştırırsınız günah ile düşmanlıkta yardımlaşıyor Zalimliğe devam ediyorsunuz. Onlardan fidye alıyor esir muamelesi yapıyorsunuz. onların yurtlarından çıkarılması Tevrata göre üzerinize haramdır Buna uymuyorsunuz? kitabı inkâr ediyorsunuz İmanın bir kısmını kabul, bir kısmını inkâr etmek, imana aykırıdır ve küfrdür bunun cezası büyüktür. dünyada zillette ve zelilce yaşayacaksınız. Kıyametde azaba ve cehennem ateşine sevk olunacaksınız Ne ebedî felâket!.. Allah Teâlâ yaptıklarınızdan habersiz değildir. Hepsini bilir inancımız tamdır. istikbalinizi düşünün!.. Peygamberimizin yaşadığı dönemde Yahudilerden Medinei Münevveredeki Beni Kaynuka"' ile "Beni Kureyza" kabileleri biri birine düşmandı Beni Kaynuka' arap"Evs" Beni Kureyzada Beni Nadir" ve "Hazrec" kabileleriyle ittifaklıydı. Eve ve Hazrec kabileleri arasında ki İslâmiyetten evvel devam ediyordu. Yahudiler de diğer tarafta ki Yahudiler ile düşman kesilmiş, savaşıyordu Yahudi esirlerin fidyelerini vererek esaretten kurtarmak isterlerdi. Ne için hem savaşta bulunuyor, hem de esir fidyelerini vererek esaretten kurtarmak istiyorsunuz? Denilince Tevrata emrolunmuştur dindaşlarımızı esaretten kurtarmak istiyoruz" onlar dindaşlarına karşı savaşta bulunmaları onları yurtlarından uzaklaştırmaları men edilmişti Tevrat'ın bâzı emirlerini tutuyor, bâzı emirlerini tutmuyor, inkâr ediyorlardı. Kur'ân'ı Kerîm böyle haber veriyor. dalalette kaldıklarına işaret buyuruyor Tevrat'ı Şerifi indirdik. peygamberler gönderdik. dinî, ve dünyevî hükümleri sizlere ulaştırmış olduk Meryem oğlu İsa'ya mucizeler verdik. Ona ölüleri diriltmek gibi, gaybdan haber gibi harikalar incil gibi bir kitap ihsan ettik. Hz. İsa'yı ruhulkuds Cibrili Emin ile Allah Teâlâ'nın ismi azamı incil Kitabı ile destekledik yüce bir peygamber olduğunu gösterdik. Sizler mübarek zatı inkâr ettiniz. sizlere nefislerinizin hoşlanmadığı gönüllerinizin istek ve arzularına zıt bir emr ile peygamber gelince siz büyüklük taslayarak kibirli ve gururlu bir vaziyette muhterem zatların yalanlayıp öldürecek misiniz Nefisleriniz böyle cinayetlere mi sevkedeceksiniz ne alçakça hareket!.. israiloğulları Hz. İsa ile Hz. Muhammed'i yalanladılar. Hz. Zekeriya ile Hz. Yahya'yı şehit ettiler merhamet ve Hakka saygıları asla görülmedi dediler ki: Bizim kalblerimiz perdelidir. Allah Teâlâ onlara küfürleri sebebiyle lanet etmiştir. pek az îman ederler. mübarek âyetler Yahudilerin son peygamber Hz. Muhammed'e olan inkarlarını bildirmektedir. Rasûlü Ekrem Efendimiz, kendi zamanında ki yahudi kabilelerini islâma davet edip yanlış inançlarını hatırlattıkça onlar alay edip dediler ki, bizim*kalblerimiz perdelidir biz Kur'ân'ı kabul edecek yüreklerimiz kaşarlıdır. Halbuki onlar mükellef oldukları için emirleri, anlayabilecek bir yaradılıştadırlar Fakat onları alayımsı sözler söyleyip Hakkı kabulden kaçınmaları sebebiyle Cenab'ı Hak rahmetinden uzaklaştırmıştır. Allah Teâlâ küfürleri sebebiyle lanet etmiştir. yetenekten yoksun bırakmıştır. Onun içindir onlar az İman eder ayetleri inkârda bulunurlar. Allah tarafından bir kitap geldi evvelce kâfirlere karşı fetih ve yardım isterlerdi O kendilerine gelince inkâr ettiler. Allah'ın laneti kâfirler üzerinedir. yahudîlere Kur'ân'ı Kerîm i inkâra kalkıştılar evvelce kâfirlere karşı ilâhî bir kitap âhir zaman peygamberi ile fetih ve yardım isterlerdi hürriyete kavuşup, galibiyet beklerlerdi İnsanlık âleminin en şerefli yüce nebisi ve kitabı kerim kendilerini İslâma davet edince onu inkâr ettiler hasetlendiler makamlarını kaybedme endişesinden yüce peygamberi İnkâra cüret Allah'ın laneti kâfirler üzerinedir münkirler lanetten kurtulamayacaklar Nefisleri karşılığında sattıkları şey ne kötü O şey. Allah'ın lütfuna haset ederek Allah Teâlâ'nın indirdiğini inkâr etmeleridir. gazaptan gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı azap vardır. âyeti celile İsrail Oğullarının inkarcı ve hareketlerde bulunup azabı hak ettiklerini bildirir. İsrail Oğullarının nefislerini karşılığında sattıkları ne kötü bir şey Onlar dünya hayatı için ebedî hayatı feda ettiler farkında değillerdir. O şey Allah'ın lütfuyla Son peygamber Hz. Muhammed'e vahiyle İndirdiği Kur'ân-ı Kerîmdir onlar ilâhî vahyi inkâr ettiler bu inkâr, ne kötü, ne felâketdir. Bu küfürdür. Onlar gazaptan gazaba uğradılar. Bu küfrün cezasıdır. kâfirler için alçaltıcı) aşağılayıcı küçük düşürücü azap vardır. Onlar dünyada da ve ahirette felâketten felâkete uğrayacaklardır. İsrail Oğulları, Tevrat'a İman ettiklerini iddia ederler, Tevrat'taki âhir zaman peygamberini inkâr ederler Onlar firavunun ve diğer kavimlerin hakaretlerine uğramış, nîmetleri, vatanları, devletlerinden çıkarılmıştı. Bunlar birer ilâhî gazabdı âhir zaman peygamberini ve Kur'ân'ı Kerim'i inkâr etmekle gazap üstüne gazaba layık oldular Ne yazık ki onlar hasetlerinden dolayı ayetleri yalanladılar bir kısmınız, diğer kısmınızı vatanından çıkarıp atmayacaksınız ahdini ve sözünü ikrar etmiş ahdin hak olduğunu kabul de etmiddiniz. şahadet etmiştiniz sözünüze uymadınız. Kur'ân'ı Kerîm gibi ilâhî ve kutsî bir kitabı neden tasdik etmiyorsunuz? Tevratta peygamberlerin hayatlarına suikast haramdır. Onlar hiyânet işlemişlerdir. onlara de ki: siz Tevrat'a İman etmiş iseniz ecdadınız Allah'ın peygamberlerini ne için öldürüyordu Ecdadınızın cinayetini doğru gördüğünüz için siz de canisiniz fiilleriniz sözlerinize muhaliftir şüphe yok ki Musa sizlere mucizeler ile geldi. siz onun arkasından buzağıyı tanrı edinen zâlim kimselersiniz. Ey İsrail Oğulları!. düşünün Musa As sizlere mucizeler ve deliller ile, Asa mucizesi ile geldi Sizi Allaha davet etti. siz onun arkasından Turi Sinaya gitmesinin ardından buzağıyı tanrı edindiniz Sizin ırkınız da bu kabiliyette idi. siz zâlimsiniz siz Allah'ın emrine karşı gelirsiniz o zamanı hatırlayın, misakınızı almıştık. verdiğimiz şeyi kuvvetle alınız dinleyiniz diye üzerinize Tur dağını kaldırmıştık. Demişdiler ki: İşittik ve isyan ettik.onların küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı -muhabbeti- yerleştirilmişti. size îmanınız ne kötüşey emrediyor İsrail Oğullarının putperestlikte bulunmuştur Ey İsrail Oğulları!.. o zamanı hatırlayın kavminizin garip tarihî hayatını göz önüne alın sizin ecdat ve geçmişleriniz misakını yerine getirmediği için size verdiğimizi alınız ve dinleyiniz Tevrat kitabına sarılınız, hükümlerine uyunuz, diye üzerinize Tur dağını kaldırmıştık. Bu harikayı vücude getirmiştik. Buna muhatap olanlar demiştiler ki: İşittik dinledik isyan ettik bunların kabiliyet ve, hayat tarzları böyle gerektiriyordu, onların küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı sevgisi aşılanmıştı Bundan kaçınmıyorlardı. Rasûlüm, de ki siz Tevrat'a İman ettiğinizi iddia edip buzağıya tapıyorsunuz. size imanınız buzağıyı hoşgören inancınız ne kötü şey Sizler eğer bu şekil mü'min iseniz böyle İman böyle mü'minlik mi olur? De ki: Eğer Allah Teâlâ'nın yanında ahiret Yurdu başka insanların değil de özel olarak sizin ise ölümü temenni ediniz, doğru sözlü kimseler iseniz. mübarek âyetler, İsrail Oğullarının hakikatten uzaklaşıp âhiretten kaçındıklarını buyurur Rasûlüm!.. İsrail Oğullarına de ki Eğer Allah Teâlâ'nın yanında onun emr ve takdirine ahiret yurdu ve cennet ve saadetinin başka insanlara değil de tek ve yalnız sizin ise ölmenizi temenni ediniz. dünya sıkıntılarından kurtulup ebedî saadete can atınız. doğru sözlü iseniz. sadıksanız bu temenniden geri durmayın Nerede, onlarda böyle temenni ne gezer? onu kendi elleriyle yaptıkları sebebiyle asla temenni etmezler. * İsrail Oğulları ölümü, ahireti ve, sonsuzluk yurdunu yaptıkları zulümler, isyanlar sebebiyle temenni etmez arzuda bulunmazlar. Onlar dünyada günahlar, ve cinayetler yapmışlardır. ahirete, mükâfat ve ceza alemine çıkıp gitmeğe cesaret edebilirler mi? onların iddiasına göre Cenab'ı Hak cenneti yalnız İsrail kavmi için yaratmıştır. Ahiret nimetleri, saadetler! yalnız kendilerinedir Onlardan cehennemlik olsa da orada 40 gün kalıp cennete gireceklerdir. Bu halde dünyaya dört elle sarılmışlardır. Her biri binlerce sene yaşayacak olsa da ölüp gitmek istemez. düşünmeli, eğer iddiaları gibi ebedî saadet âlemi kendilerine ait ise ona bir gün evvel kavuşmalı değil midirler? Onlar dünyada binlerce sıkıntıya düşseler de daima dünyayı isterler, islâmiyetten feyz almış seçkin mü'minler böyle midir? cennetle müjdelenenleri düşünün. Onlar peygamber zamanında güzel yaşarlarken yine ölümden çekinmezler, ahireti nimet bilirlerdi. Hz. Ali, savaşlarda korkusuzca saflara katılır, cihad ederdi. muhterem oğlu Hz. Hasan demişti ki: Biz savaşçıların kendilerini korkusuzca tehlikelere attıklarını göremeyiz. Siz neden atılıyorusunuz? Hz. Ali de Oğlum, ister baban ölüm üzerine düşsün ister ölüm baban üzerine düşsün, baban bunu kayırmaz. İşte ahirete inanan salih mübarek zatların durumları. İsrail Oğullarında bu Ne gezer. İnsanlar ve müşriklerin hiç biri hayata yahudiler kadar düşkün değildir Yahudiler ahirette zalimlerin ve günahkârların azap göreceklerini kabul ettikleri için oraya gitmeyi istemezler. Onlar arzu eder ki bin sene yaşatılsın ne kadar yaşarsa yaşasınlar azaptan uzaklaşmayacaktır çok yaşamakla azaptan kurtulacaklarını mı sanıyorlar? Bu ne kadar uzak!. (Allah Teâlâ onların yaptıklarını hakkıyla görücüdür onları yaptıkları İnkarcı hareketlerin cezasına kavuşturacaktır. De ki: Her kim Cibrîl'e düşman olmuş ise -Kahrolsun-. Çünkü Kur'ân'ı, kitapları tasdik edici ve mü'minlere yol gösterici ve müjdeci olmak üzere Allah Teâlâ'nın izniyle senin kalbine indiren, odur. mübarek âyetler Kur'an'a ve Cebrail'e düşman olan ve Cenâb-ı Hak ile muhterem zatlara düşman kimselerin küfre düşüp Allah'ın kahrına uğrayacağını hatırlatır. Rasülüm Ya Muhammedim Yahudilere de ki: kim Cibrîl'e düşman ise kahrolsun, gazabından gebersin, kim meleğe düşmanlık gösterebilir Kur'ân'ı ilâhî kitab onun önünde nazil olmuş kitapları Tevrat, Zebur, İncil gibi semavî kitapları mü'minlere yol gösterici ve müjdeci hidayet yolunu gösteren ve ilâhî lutufları müjdeleyen Allah Teâlâ'nın izniyle kalbin üzerine indiren o Kur'ân'ı Kerim'i vahiyle indirmiş olan Cibril'i emindir. kutsî bir meleğe nasıl düşmanlık edilebilir? Böyle bir düşmanlığın acıklı neticesini düşünmeli değil midir? Her kim Allah Teâlâ'ya meleklerine, peygamberlerine vCebrail ile Mikail e düşman olursa -kâfir olur- Allah Teâlâ kâfirlerin düşmanıdır. kim Allah Teâlâ'ya mübarek kulları ve meleklerine, peygamberlerine meleklerin en büyüğü Cebrail ile Mikâile düşman olursa kâfir olur. Allah'ın diniyle alâkası kalmaz Allah Teâlâ şüphesiz kâfirlerin düşmanıdır. kâfirleri Allah'ın helakinden ahiret azabından kim kurtarabilir Yahudiler Hz. Cibril'e düşmandı Onlara göre uğradıkları azaplar, savaşlar zelzeleler, kıtlık ve pahalılık Cibril vâsıtasiyle gelmiştir. Kur'ân'ı Kerim'i Peygamber Efendimize o getirmiştir. bunlardan dolayı ona düşmandılar Yahudiler dediler ki: Allah Teâlâ peygamberliği bize getirmesini emrettiği halde Cibril, onu Hz. Muhammed'e getirmiştir. Bu ne cahillik Bir melek Allah Teâlâ'nın emrine aykırı hareket edebilirmi Allah Teâlâ emr ve iradesine aykırı bir islâha kadir değil midir? İşte İsrail Oğulları böyle çürük bir kanaatte bulundular. İşte Cenab'ı Hak onların küfrü gerektiren hallerini çirkinliklerini layık oldukları cezaya işaret buyurur oluyor. Cibril: İbrani dilinde "Abdullah" demektir. Peygamberimize ilâhi vahyi getiren yüce bir melektir. Cebrail" de Mikâil büyük melektir. Yağmurlar yağdırır Bu iki büyük melek ile Azrail ve israfil melekler, elçilik vasfını taşır Kendilerine "meleklerin elçisi" denilir. Andolsun çok açık âyetler indirdik. Onları fasıklardan başkası inkâr etmez Kur'ân'ı açık bir mucizedir inkâr edenler sapıktır İsrail Oğullarından bunlardandır anlaşmada sebat etmemişlerdir Rasülüm! Andolsun ki sana çok açık âyetler indirdik. Helâli,haramı, cezaları ve dinî hükümleri bildiren Kur'ân'ı Kerim'i İndirdik. o kutsî âyetleri fasıklardan başkası inkâr etmez. İnkâra inatçılardan başkası cüret gösteremez.açık ve mana dolu, âyetler nasıl inkâr edilebilir? her ne zaman bir anlaşma yapsalar onlar antlaşmayı bozup atacak mı?.. onların ekserisi İman etmez İsrail Oğulları her ne antlaşma yapsalar cüret edip antlaşması bozup**atacak Onlar antlaşmalarına riayet etmez iman etmezler Tevrat'ı da inkâr ederler. inkârdan vazgeçmezler, ruh halleri budur Hak T e âlâ Hazretleri Tevrat'ta İsrail Oğullarından Efendimizin peygamberliğini tasdik edeceklerine dair sözalmıştı. Söze uymadılar Mâlik İbni Sevi" Tevrat'ta İsrail oğullarından âhir zaman peygamberine iman için kesin bir söz alınmamıştır" diye inkâr etti. Ve âyet nazil oldu onların kabiliyetleri ortaya çıkarıldı Kaynak imam rabbani mektubat her cismde ayrı ayrı tecelli dolududur Lezzetli yemeklerdeki letâfet ve güzellik başka şeylerde yokdur Tatlı şerbetler tatlı olmayanlar her şeyde kemâl vardır Allahu tealanın tecellîsi yazılamaz. Onun hizmetinde bulunmakla şereflendik bizlere tebliğ nasîb oldu. bu tecellîlere zemânsız, mekânsız, hiçbirşeye benzemeyen yüce varlığa kalb ve rûh, ile bağlandık bu tecellîlerle şereflendik Bâtına kaymadık zikretmekden, yüz çevirmedik Bir zemân sonra, FENÂ hâsıl oldu. ilmden, bir şey kalmadı. İbâdetleri kusûrlu ve niyyetleri bozuk görmek yokluk alâmetleri başladı. Allahü teâlâ, yüksek teveccühleriyle bize merhametini bereketi ve kulluğu bildiriyor. Arşına yükseltiyor. Arşa üstüne yükselince, Cennet yukarıdan kuş bakışı göründü. Cennetdeki makâmlar Göründü Dereceler ve zevkleri bambaşka yükselişde büyüklerimizi Ehl-i beyt imâmlarını Hulefâ-i Râşidîn ve Resûlullah “sav ve peygamberlerin makâmları göründü. Meleklerin yüksek makâmları. Arşın üstündeydi. yeryüzünden Arşa kadardı hazretlerin ve büyüklerin makâmı vardı. Ehl-i beyt imâmları bu makâmın üstünde idi. Bunların üstünde, dört halîfenin makâmları vardı. Peygamberlerin makâmları, o Serverin “sallallahü aleyhi ve sellem” makâmının yanında idi. Meleklerin büyüklerinin “makâmları, bu makâmın öte yanında ve ayrı idiler. O Serverin makâmı, bütün makâmların üstünde, en başda idi. Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir Allahü teâlânın yardımı ile, cennete yükseltiyorlar. Her birinde bambaşka başka şeyler görülüyor. Yüce yaratıcının eserleri belli oluyor. Ne çabuk unutuyoruz. tevbe ve istigfâr edelim Sevdiklerimizin hepsinin hâlleri, her gün dahâ iyi olmakdadır. Kaynak imam gazali kıyamet Ölünün rûhu kalbden ayrıldığı vakt yalnız görmesi bozulur. işitmek, rûh kabz oluncaya kadar gayb olmaz. Fahr-i âlem efendimiz, buyurur ki Ölüm hastalığında olanlara şehâdet “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” kelimesini telkin ediniz buyurmuşdur. Ölüm hâlinde olanın yanında çok söz söylemekden nehy buyurmuşdur. Çünki o zemân, insan şiddetli sıkıntıdadır. ölünün ağzından tükrüğü akmış, dudağı sarkmış, yüzü kararmış, gözü dönmüş ise, bilmiş ol ki, şakîdir. Âhıretdeki şekâvetini görmüşdür. Eğer ağzı açık, gülüyor, gözü kırpık gibidir. o kimse âhıretde kavuşacağı sürûr ile müjdelenir Melekler, bu rûhu Cennet ipeklerine sa’îd olanın bal arısı kadar insan şeklindedir. Aklından ve ilminden gayb etmemişdir. Dünyâda ne yapmış ise, bilir. O melekler, bu rûhla semâya doğru uçarak yükselir Bu yükselmeyi ba’zı ölü bilir, ba’zı ölü bilmez. önceki ümmetlerini ve yeni ölmüş olanları, çekirgeler gibi görerek geçerler ve birinci kat semâ olan dünyâ semâsına varırlar. meleklerin başında olan Cebrâîl “as dünyâ semâsına çıkar. Kimsin diye sorulur. Cebrâîlim, diyerek o kimsenin güzel ve sevdiği ismleri ile haber verir. Dünyâ semâsının bekçileri melekler, Bu ne iyi bir kimsedir ki, i’tikâdı, inancı güzel idi. hiç şübhesi yokdu derler. Ölüye ikinci kat semâda Kimsin denir. İkinci kat semâdaki melekler, sâlih rûha, hoş safâ geldi. Dünyâda nemâzlarını bütün farzlarına riâyet ederek edâ ederdi derler. üçüncü kat semâdaki melekler Malının hakkını muhâfaza edip zekâtını, tarladan aldığı mahsûlü emr olunan kimselere seve seve verip, hiç esirgemedi bu zât hoş ve safâ geldi denir. Dördüncü kat semâda Ramezân orucunu tutup orucu bozan şeylerden ve yabancı kadınlardan harâm yimekden kendini muhâfaza eden, hoş ve safâ geldi denir Beşinci kat semâda. Farz haccını riyâsız ve Allahü teâlâ için edâ eden hoş ve safâ geldi denir. Altıncı kat semâda Seher vakti çok istiğfâr eden, gizli sadaka veren yetimlere yardım eden hoş, safâ geldi denir Oradan Surâdikât-i celâl denilen, celâl perdelerinin olduğu makâma varırlar. Hoş ve safâ geldi. çoluk çocuğuna sözü geçen emr-i ma’rûf yapan, Allahü teâlânın dînini, Onun kullarına öğreten, miskinlere darda kalanlara yardım eden, sâlih kula ve güzel rûha merhabâlar olsun denir. melekler onu Cennet ile müjdelerler sidret-ül müntehâda Hoş safâ geldi. Her iyiliği Allahü teâlânın rızâsı için yapan zâta merhaba denir. ateş tabakasından geçer.nûr, zulmet, su ve kar tabakalarından geçer. Soğuk denize uğrar Her tabakanın uzaklığı bin senelik yoldur. Arş-ur-Rahmân üzerine örtülen perdeler açılır seksen bin perdedir. seksen bin şerefe vardır. Her şerefede bin kamer ay vardır ki, Allahü teâlâyı tesbîh ederler. Onlardan bir kamer dünyâda görünse, nûru âlemi yakar ve herkes Allahü teâlâya ibâdet eder Salih kul ahiret yurduna götürülür Allahü teâlâ, sen ne güzel kulumsun buyurur. Allahü teâlânın huzûr-i ilâhiyyesinde durduğu vakt, ba’zı azarlanır Hak teâlâ onu utandırır. kul, zan eder ki, helâk oldu. Sonra, Cenâb-ı Hak onu afv eder. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|