02-06-2008, 04:43 | #1 |
KURAN-I KERİM MEALİ:FURKAN SURESİ
DİYANET VAKFI
25-el-FURKÂN Bu sûre Mekke'de nâzil olmuştur, sadece üç âyetinin (68, 69, 70) Medine'de nâzil olduğu hakkında bir rivayet vardır. 77 (yetmişyedi) âyettir. Sûre, adını ilk âyetinde geçen "el-furkan" kelimesinden alır. "Furkan", hakkı bâtıldan ayırdeden demektir ve Kur'an-ı Kerim'in isimlerindendir. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1. Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren, Allah, yüceler yücesidir. 2. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur.O bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur .Her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir. 3. (Kâfirler) O'nu (Allah'ı) bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler. 4. İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu biryalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır. 5. Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır. Bu ayette, bazı kafirlerin, Kur’an ayetlerinin inceki kavimlerin masallarından ibaret olduğu, Hz. Peygamber’in bunları başkalarına yazdırdığı ve ezberlemesi için kendisine sabah akşam okunduğu yolundaki ifadelerinden sözedilmektedir. Tefsirlerde genellikle tercih edilen bu mana esas alındığında, ayetin dikkat çekici bir hususa işaret ettiği görülür, ki bu, Hz. Peygamber’in ümmi olduğunun yani okuyup yazma bilmediğinin mürkirlerce de bilinmekte ve kabul edilmekte oluşudur. 6. (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. 7. Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı! 8. Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı. (Ayrıca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler. 9. (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar. 10. Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah'ın şanı yücedir. “Bunlardan daha iyisi” denirken, kafirlerin Hz. Peygamber’e değer vermek için kendisinde aradıkları imkanlara işaret olunmaktadır. Cenab-ı Allah, Irak bölgesindeki münbit arazileri, İran şehinsahlarının ve Rum imparatorlarının saraylarını müslümanlara nasip etmek suretiyle bu vadini gerçekleştirmiştir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|