AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-07-2012, 18:25   #1
Kullanıcı Adı
xfce
Standart Kuranı Okuyoruz Ama Anlayamıyoruz Diyenler Bakın.
YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

 

xfce isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-07-2012, 18:29   #2
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Kuranı Okuyoruz Ama Anlayamıyoruz Diyenler Bakın.
http://www.enfal.de/Kuran-Tevsiri/Kuran_Tefsiri.htm
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 18:44   #3
Kullanıcı Adı
xfce
Standart
http://www.enfal.de/Kuran-Tevsiri/Kuran_Tefsiri.htm
219/b- Sana Allah yolunda ne vereceklerini sorarlar. De ki; "ihtiyaçlarınızdan artakalanını verin': Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki düşünesiniz.

Müslümanlar bir başka zaman "ne verecekler"ini sormuşlardı. Bu soruya, verilecek olan şeyin türü ve kimlere verileceği belirtïlerek cevap verilmişti. Buradaki soruya, verilecek olan şeyin miktarı, derecesi belirtilerek cevap veriliyor. Ayette geçen "afüv" kelimesi "artık, fazla" anlamına gelir. Buna göre israfa ve gösterişe kaçmaksızın şahsi masraflar karşılandıktan sonra elde kalan, yardım konusudur. Daha önce söylediğimiz gibi ilk önce en yakınlara yardım edilecek, sonra başkalarına sıra gelecektir. Zekât tek başına yeterli bir yardım faslı değildir. Zira kanaatimce zekât ayeti, bu ayetin hükmünü yürürlükten kaldırmış (neshetmiş) değildir. Başka bir deyimle zekât, farz borcunu düşürerek sahibini yükümlülükten arındırır, ama yardım etme direktifi sürekli olarak geçerliliğini korur. Zekât, müslümanların devlet hazinesinin hakkıdır, yüce Allah'ın şeriatını yürütmekle görevli olan hükümet bunu toplar ve belirli harcama yerlerine dağıtır. Fakat müslümanın Allah'a ve Allah'ın kullarına karşı görevi bunun ötesinde de devam eder. Öteyandan zekât, "artakalan mal"ın tümünü kapsamayabilir. Oysa bu açık hükümlü ayete göre "malın artakalanı"nın tümü yardım ve sadaka konusudur. Nitekim Fatıma b. Kays'ın bildirdiğine göre Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:

"Malda zekâtın dışında hak vardır. (Ahkam-ul Kur'an, İmam-ı Cessas)

Yüce Allah'ın rızasını elde etmek isteyen bir mal sahibi bu hakkı kendi eli ile verebilir. Eğer böyle yapmaz da Allah'ın şeriatını yürütmeye çalışan İslâm devleti bu "hakk"a muhtaç olursa onu kendi insiyatifi ile alarak kamu yararının gerektirdiği yerlerde harcar. Böylece o mal fazlalığının ne ahlâksızların savurganlıklarıyla çarçur edilmesine ve ne de kullanım dışı tutularak stok edilip fonksiyonsuz bırakılmasına meydan verilmiş olur.

"Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki; dünya ve ahiret üzerinde düşünesiniz diye."

Bu ayet, hem dünya ve hem de Ahireti birlikte düşünmeyi, kafa yormayı özendirme amacını seslendirir. Zira sırf dünya üzerine düşünmek insan aklına, insan kalbine, insan varoluşunun mahiyeti, hayatının asıl niteliği, yükümlülükleri ve ilişkileri hakkında tam bir algı sunmaz; kurumlar, değer yargıları ve ölçüler konusunda sağlıklı bir düşünce oluşturmaya yetmez. Çünkü dünya, insan hayatının kısa süreli bölümünü oluşturur. Oysa bilinci ve davranışları hayatın sırf bu kısa bölümünün hesaplarına göre biçimlendirmek asla insanı sağlıklı düşünceye ve sağlıklı davranışlara ulaştıramaz. Yardım amaçlı mal verme konusu özellikle dünyayı ve Ahireti birlikte düşünmeyi gerektiren bir meseledir. Çünkü başkasına yardım edenin malında meydana gelen maddi eksilme, kalp temizliği ve duygusal arınma olarak kendisine geri döner. Ayrıca bu eksilme içinde yaşadığı topluma yarar, dirlik ve sosyal barış olarak da geri döner. Fakat herkes bu kazanımların farkına varmayabilir. O zaman yardımlaşma kefesinde ağırlık sağlayacak olan faktör Ahiret bilinci, oradaki ödül özlemi ve oraya ilişkin değer ölçülerinin özendirici rolüdür. Bu durumda Ahiret faktörü insan vicdanına doyum, huzur ve esenlik kazandırır ve bu sayede elindeki terazide sahte, fakat aldatıcı ve parlak görünümlü değerlerin bulunduğu kefe ağır basmaz.
xfce isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 18:58   #4
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
şahsi masraflar karşılandıktan sonra elde kalan, yardım konusudur.
Alıntı:
Başka bir deyimle zekât, farz borcunu düşürerek sahibini yükümlülükten arındırır, ama yardım etme direktifi sürekli olarak geçerliliğini korur.

Alıntı:
Yüce Allah'ın rızasını elde etmek isteyen bir mal sahibi bu hakkı kendi eli ile verebilir.


kopyaladığın ayetin tefsirinde bunlar yazmaktadır...
bu cümlelerden emir anlamı çıkmıyor...
peki bu ayeti nasıl anlamalıyız ?


Bu ayetle ilgili şunu sormak lazım; ihtiyaçtan fazlasını bu ayet infak etmeyi emir mi ediyor? ... Ayet ihtiyaçtan fazlasını vermeyi emir mi ediyor? Kullanılan kelimeye baktığımızda kimse bunu söyleyemez. “Gulil affe…” Af, bizim bildiğimiz, kullandığımız “af” kelimesidir. Yani “ihtiyaçtan fazlasını” diye çevirelim, doğru çeviri budur diyelim. Fakat burada bunu emir mi ediyor? “Af” kelimesi bir kere “affetmek”ten gelir. Yani biri size karşı bir haksızlık yapmışsa affetmeniz emredilmez. Allah da affı sever, affedenleri sever, ama tavsiye eder. Bakın kısas ayetinin arkasında “affederseniz sizin için hayırlı olur” der. Ama affedin demez. Çünkü affedip affetmemek bana kalmış bir şeydir. Affetmeyebilirim de. Affetmezsen hakkımı dünyada da ahrette de talep ederim, bu da anamın ak sütü gibi hakkımdır. Ama “af” burada tavsiye edilmektedir. İşte burada kelimenin de etimolojisi atlanan ve ıskalanan budur. “İhtiyaçtan fazlasının infakı” tavsiye edilmektedir.


Alıntı:
"Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük zarar ve bazı faydalar vardır; zararları da faydalarından büyüktür. Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını. Allah sizin için âyetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz." (Bakara:2/219)

İçki ve kumarın zararından bahsedilip yasaklamaya doğru ilk adımlar atılınca bunları aynı zamanda yoksullara yardım (infak) için vasıta kılan kimseler neyi infak edeceklerini sordular. Allah Teâlâ "Affı infak edin", yani "İhtiyaçtan artan miktarı veya bu miktardan uygun bir kısmı yoksullara, muhtaçlara verin" buyurdu. İnsanların kendilerinin veya yakınlarının muhtaç olduğu mallarını başkalarına vermeleri zor olduğu için bu teklif edilmedi. Aksine insanların yakınlarına infakta öncelik tanıması birçok âyet ve hadiste emredildi, imkânı olanların bir kısım yakınlarına nafaka sağlaması da ona hukukî ve ahlâkî olarak borç kılındı.


Bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra mal artarsa sahipleri bunu ne yapacaklar?


İşte âyetin ifadesi, amacı ve bu konudaki diğer deliller dikkate alınarak bu sorunun da cevabı iki şekilde verilmiştir: Sahâbeden Ebû Zer el-Gıfârî'ye göre ihtiyaçtan artan malın saklanması, işletilip üzerinden kazanç sağlanması câiz değildir; muhtaçlar bulunduğu müddetçe ihtiyaç fazlası mal onlara verilecektir. İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre ise farz olan servet aktarımı nafaka ve zekâtla sınırlıdır. Bunun dışında kalan infaklar nâfile ibadet hükmündedir; yapana ecir kazandırır, yapmayanı günaha sokmaz. İlgili âyet ve hadislerden, İslâm'ın getirdiği kardeşlik ve yardımlaşma kavramlarından bizde hâsıl olan kanaat ve anlayışa göre toplum içinde temel ihtiyaçlarını temin edememiş insanlar bulunduğu müddetçe bu ihtiyaçları gidermeyen kimseler ihtiyaç fazlası malları sebebiyle sorumlu olacaklardır (ayrıca bk. Zâriyât 51/19).


Yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine yardımın yalnızca kumara ve şans oyunlarına veya zenginlerin zekâtına bırakılmayıp daha geniş bir tabana yayılması, şahsî ve ailevî ihtiyaçlarından artan malı, yiyecek ve giyeceği olan kimselerin bunları yoksullara vermelerinin teşvik edilmesi sosyal adaletin sağlanması bakımından çok önemli ve ileri bir adımdır. Bu geniş infak kaynağı kullanıldığı takdirde toplumda temel ihtiyaçlarını sağlayamamış kimselerin kalması oldukça güçleşecek ve nâdirleşecektir.

Konu İntifada tarafından (03-07-2012 Saat 19:02 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 19:28   #5
Kullanıcı Adı
xfce
Standart
Alıntı:
İntifada Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster



kopyaladığın ayetin tefsirinde bunlar yazmaktadır...
bu cümlelerden emir anlamı çıkmıyor...
peki bu ayeti nasıl anlamalıyız ?


Bu ayetle ilgili şunu sormak lazım; ihtiyaçtan fazlasını bu ayet infak etmeyi emir mi ediyor? ... Ayet ihtiyaçtan fazlasını vermeyi emir mi ediyor? Kullanılan kelimeye baktığımızda kimse bunu söyleyemez. “Gulil affe…” Af, bizim bildiğimiz, kullandığımız “af” kelimesidir. Yani “ihtiyaçtan fazlasını” diye çevirelim, doğru çeviri budur diyelim. Fakat burada bunu emir mi ediyor? “Af” kelimesi bir kere “affetmek”ten gelir. Yani biri size karşı bir haksızlık yapmışsa affetmeniz emredilmez. Allah da affı sever, affedenleri sever, ama tavsiye eder. Bakın kısas ayetinin arkasında “affederseniz sizin için hayırlı olur” der. Ama affedin demez. Çünkü affedip affetmemek bana kalmış bir şeydir. Affetmeyebilirim de. Affetmezsen hakkımı dünyada da ahrette de talep ederim, bu da anamın ak sütü gibi hakkımdır. Ama “af” burada tavsiye edilmektedir. İşte burada kelimenin de etimolojisi atlanan ve ıskalanan budur. “İhtiyaçtan fazlasının infakı” tavsiye edilmektedir.
emir olmadıgını nerden anladın emrediyorum diye bir kelime mi arıyorsun?
o halde komşusu açken tok yatan bizden degildiz sözü emir olmayan birşey içinmi denmiştir.?
xfce isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 19:52   #6
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
xfce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
emir olmadıgını nerden anladın emrediyorum diye bir kelime mi arıyorsun?
o halde komşusu açken tok yatan bizden degildiz sözü emir olmayan birşey içinmi denmiştir.?
komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisinden çıkan anlamla,bakara 219 da sizin çıkarmaya çalıştığınız anlam aynı şey mi ?
islam fakiri kollamayı,yoksulu gözetmeyi emreder...
ki zekat bunun en bariz kanıtıdır...
hadistende bunu anlıyoruz...
bakara 219 daki mesele ise sırf yardım,fakiri kollamak değil,''ihtiyacın dışındaki tüm malın infakı'',yani servetin yasaklanması demektir...
komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisinde malsız,mülksüz kalmayın demiyor,fakir fukaraya yardım edin diyor,siz tok yatıyorsanız,aç kardeşinizide tok yatırmak zorundasınız diyor...
ama bakara 219 ihtiyaçtan fazlasını infak etmeyi tavsiye ediyor...
yani herşeyini...
ikisi aynı şeymi ? sormak dahi hata tabiki değil...
peki bakara 219 emir içerseydi ne olurdu ?
mal mülk sahibi,zengin sahabe olmaması gerekirdi...


Alıntı:
İşte burada kelimenin de etimolojisi atlanan ve ıskalanan budur. “İhtiyaçtan fazlasının infakı” tavsiye edilmektedir. Peygamberimiz bu tavsiyeyi yapmıştır. Ömrünün son gününde, altı ya da yedi dirhem para gelmiş onu da Hz. Aişe`ye infak etmek üzere vermiş. O hastalık telaşesi içerisinde o para infak edilememiş. Efendimizin, vefatından saatler önce uğraştığı meseleye bakın. “Onu bana getir” diyor. Yani ayılıyor, bayılıyor, artık vefata saatler kalmış. “Aişe, o dirhemleri bana getir” diyor. Aişe, dirhemleri efendimizin avucuna sayıyor. Efendimiz, o dirhemleri oracıkta Abbas`a veriyor. “Bunları infak edin” diyor ve o anda rahatlıyor.

Efendimiz bu tavsiyeyi yapmıştır. Peki, bunu bir emir olarak algılamış mıdır? Emir olarak algılamış olsaydı, efendimizin vefat etmeden önce sahabenin ihtiyaç fazlası hiçbir şeye sahip olmaması, efendimizin de buna izin vermemesi lazımdı. Oysaki böyle değil. Yani on bin tane köle azad eden sahabe var. Bin tane askeri, Hz. Osman gibi techiz eden sahabe var. Abdurrahman bin Avf gibi, binlerce askerin ihtiyacını karşılayan sahabe var. Bunlar daha efendimiz yaşarken oluyor. Efendimizin borç aldığı sahabeler var. Hakeza borç aldığı gayri müslimler de var. Dolayısıyla sahabenin, daha efendimiz yaşarken ihtiyaç fazlası elindeydi. Bunu böyle anlamak şu demektir; “kira getiren bir şeye sahip olmak haramdır!?.”

Bakara 219`u doğru anlamak lazım. Burada teşvik edilmiştir. Rabbimiz tavsiye etmiştir. Fakat tersi haramdır. Bu da bir emirdir. “İhtiyaç fazlası haramdır” diyecek ne ayetin metlulü ne lafzı ne maksadı ne manası ne Allah Rasulünün uygulaması ne de sahabenin uygulamasında bunu doğrulayıcı asla bir şey göremeyiz.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 20:13   #7
Kullanıcı Adı
xfce
Standart
Alıntı:
İntifada Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisinden çıkan anlamla,bakara 219 da sizin çıkarmaya çalıştığınız anlam aynı şey mi ?
islam fakiri kollamayı,yoksulu gözetmeyi emreder...
ki zekat bunun en bariz kanıtıdır...
hadistende bunu anlıyoruz...
bakara 219 daki mesele ise sırf yardım,fakiri kollamak değil,''ihtiyacın dışındaki tüm malın infakı'',yani servetin yasaklanması demektir...
komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisinde malsız,mülksüz kalmayın demiyor,fakir fukaraya yardım edin diyor,siz tok yatıyorsanız,aç kardeşinizide tok yatırmak zorundasınız diyor...
ama bakara 219 ihtiyaçtan fazlasını infak etmeyi tavsiye ediyor...
yani herşeyini...
ikisi aynı şeymi ? sormak dahi hata tabiki değil...
peki bakara 219 emir içerseydi ne olurdu ?
mal mülk sahibi,zengin sahabe olmaması gerekirdi...
Senin mantıgınla o halde namaz kılmakta emir degil baksana namaz kılmayanlar var.
xfce isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 20:22   #8
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
xfce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Senin mantıgınla o halde namaz kılmakta emir degil baksana namaz kılmayanlar var.

Alakası var mı ?
Namazın farz olduğu kuranda açık açık yazmaktadır...
sahih hadislerde ve peygamberin uygulamalarında bunu görmekteyiz...

oysa servetin haram olduğu,ihtiyaç harici servet sahibi olmanın yasak olduğuna dair bir ibare olmadığı gibi kuranda,peygamber dönemine baktığımızda da böyle bir uygulama olmadığını görüyoruz...
fakiri fukarayı gözetmek,açı doyurmakla,servet sahibi olmamak aynı şeyler değildir...
eğer islam serveti reddetseydi zekat ve faiz kavramlarını kuranda göremezik...
İslam servet ahlakını emreder,muhtacı korumayı,serveti bir üstünlik aracına dönüştürmemeyi emreder...
bu serveti reddetmek değildir...
aslında lise seviyesinde bir insan senin yazdığın hadisle,ayete vermeye çalıştığın mananın aynı olmadığını anlar ama sen biraz geç anlıyorsun yahut anlamak istemiyorsun biz ikincisi diyelim...

Alıntı:
Bakara 219`u doğru anlamak lazım. Burada teşvik edilmiştir. Rabbimiz tavsiye etmiştir. Fakat tersi haramdır. Bu da bir emirdir. “İhtiyaç fazlası haramdır” diyecek ne ayetin metlulü ne lafzı ne maksadı ne manası ne Allah Rasulünün uygulaması ne de sahabenin uygulamasında bunu doğrulayıcı asla bir şey göremeyiz

m.islamoğlu
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 20:31   #9
Kullanıcı Adı
xfce
Standart
Alıntı:
İntifada Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Alakası var mı ?
Namazın farz olduğu kuranda açık açık yazmaktadır...
sahih hadislerde ve peygamberin uygulamalarında bunu görmekteyiz...

oysa servetin haram olduğu,ihtiyaç harici servet sahibi olmanın yasak olduğuna dair bir ibare olmadığı gibi kuranda,peygamber dönemine baktığımızda da böyle bir uygulama olmadığını görüyoruz...
fakiri fukarayı gözetmek,açı doyurmakla,servet sahibi olmamak aynı şeyler değildir...
eğer islam serveti reddetseydi zekat ve faiz kavramlarını kuranda göremezik...
İslam servet ahlakını emreder,muhtacı korumayı,serveti bir üstünlik aracına dönüştürmemeyi emreder...
bu serveti reddetmek değildir...
aslında lise seviyesinde bir insan senin yazdığın hadisle,ayete vermeye çalıştığın mananın aynı olmadığını anlar ama sen biraz geç anlıyorsun yahut anlamak istemiyorsun biz ikincisi diyelim...
iyi ozaman sen kenz etmeye biriktirmeye devam et.
xfce isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-07-2012, 20:36   #10
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
xfce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
iyi ozaman sen kenz etmeye biriktirmeye devam et.
yok benim çok mal gibi bi derdim yok...
servet diye bir hırsım yok...
olanlarında çoğunun halini görüyoruz...
aç komşu görmedikleri lüks sitelerde,içine fakirin fukaranın sesini geçirmeyen lüks arabalarında dolanıyorlar ortada...
açıkçası çok zengin müslümanların çoğunun halini gördükçe,bu duruma geleceksem Allah bana o kadar lüksü nasip etmesin diyorum...
mağdur olmayacağım,ailemin mağdur olmayacağı kadar,tanıdığım mağdurların mağdudiretini giderebileceğim kadar servetim olsun yeter...
servet kölesi olmakla,servet düşmanı olmak aynı geliyor bana...

Konu İntifada tarafından (03-07-2012 Saat 20:42 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi