barışcan Nickli Üyeden Alıntı
Sayın Arınç Sayın Erbakan ile görüşürken, partinin şu an aksaçlılar diye ifade edilen isimlerden birkaçı da vardır. Sayın Arınç, 30 yıldır partide hep birlikte azimle çaba gösterdiklerini anlattıktan sonra, hareketin bölünmek üzere olduğunu, her iki kanadın da ortak düşüncesinin, eğer kurulacak yeni partide görevin kendisine verilmesi durumunda arkadaşların iki ayrı parti kurmaktan vazgeçeceklerini, hareketin selameti, birlik ve bütünlüğü açısından bu ağır göreve sırf parti bölünmesin diye talip olduğunu söyler. Erbakan susar. Fakat yanındaki isimler hemen itiraz ederler.
Bunun üzerine Sayın Arınç, “Bana neden güvenmiyorsunuz Hocam” der.
Erbakan Hoca, sadece siyaset açısından değil, şirket hayatı, diplomasi vs. birçok açıdan bazı hususları anlamamızı sağlayan bir cevap verir: “Bülent Bey, güvenmek ayrı, görev vermek ayrı...” der.
Artık bilemiyoruz, Sayın Arınç’a neden görev vermedi veya neden güvenmedi?
Fakat Sayın Erbakan’ın güvenmediği o ekibe millet güvendi. O ekibin kurduğu parti 2 yerel, 2 genel, dört seçimden birinci çıktı. Ekibin önde gelen isimleri şimdi Çankaya, Meclis başkanlığı, başbakanlık gibi devletin zirvedeki koltuklarında oturuyorlar. Anketlere göre de hala alternatifsizler ve 1. sıradalar.
Sayın Erbakan ve çevresi şimdilerde de Sayın Kurtulmuş’a ve ekibine güvenmiyorlar ve adeta savaş açmış durumdalar. 9 yıl önceki tecrübe zihinlerinde canlı olan Saadetli delegeler ise, Sayın Erbakan’a “hayır” demenin siyaseten çok da kayıp olmadığı izleniminde.
Bakalım önümüzdeki günlerde neler göreceğiz? Yeni çıraklar eski ustaya yeniden, “artık yetiversin, elimizi tutma” diyecekler mi?
Aslında Sayın Arınç’ın Erbakan’a 9 yıl önceki sorusunu bugünlerde kendisine bir kez daha yöneltmek ve: “Sayın Kurtulmuş ve ekibine neden güveniyorsunuz, parti kongresini mahkeme koridorlarına neden düşürdünüz?” demek lazım.
|