![]() |
#1 |
![]() Kurtuluş Tayiz
![]() Kemal Bey'in aşırı acıklı hikâyesi Daha yakın zamana kadar CHP’nin Silivri’yi basacağı tehditleri havada uçuşuyordu. CHP’li vekiller neredeyse her duruşmada Silivri’ye çıkarma yapıyordu. Bir ara da İşçi Partisi ile birlikte Silivri’yi dağıtmaya kalktılar. Kemal Bey, üye olmak için az aramadı Ergenekon şubesini. Ancak Silivri’yi de unuttular, kurtarma sözü verdikleri askerleri de. Şimdi önüne geleni Silivri’ye tıkan polis ve savcılarla beraber, davaların yeniden görülmesini gündeme getiren hükümete karşı omuz omuza savaşıyorlar. CHP’deki tuhaf değişim bununla sınırlı değil elbette; genel başkanlarına kaset komplosu düzenleyen paralel yapıyla kader birliği yapacak kadar kendilerini kaybetmiş görünüyorlar. Oysa Deniz Baykal’a kaset komplosunu gerçekleştiren gücü kime sorsanız, aynı yanıtı alırsınız; paralel yapı ya da nâm-ı diğer cemaat! Bu yanıttan sonra Kemal Bey’in bize tutarsız ve tuhaf görünen davranışları da anlaşılır olmaya başlıyor. Kaset komplosuyla CHP'nin başına gelen, kumpasla varlık bulan Kemal Bey’in aslında bu komployu kuran güçlerin yanında durması değil, karşısında durması tuhaf olurdu. Burada CHP’li yöneticilerin ve tabanın Kemal Bey’in peşine nasıl olup da takıldığı sorusu akla geliyor. Yıllardır cemaat nefretiyle beslenen bu siyasi yapı, nasıl oldu da bugün cemaatin kuyruğuna takılabildi? Atatürkçüler, nasıl oldu da Gülenci olup çıktı? CHP’lilerin aklını başından alan ne? Kendilerini bu kadar nasıl kaybettiler? Bunun yanıtı sanırım “Erdoğan nefreti”nde gizli. Başbakan Erdoğan’a karşı bu kadar nefreti körüklemenin şöyle bir işlevi var; CHP’lilerin gerçeklerle bağını yitirmesine yol açıyor. Erdoğan nefretini körükledikçe asıl öfke duydukları cemaati unutuyorlar; bu nefret sayesinde, taparcasına sevdikleri Türkan Saylan’ın evini basan polis ve savcıların sözcüsü hâline geldiler. CHP, daha düne kadar “derin devlet” ve “F tipi örgüt” olmakla suçladığı cemaatin, bugün siyasal temsilcisine dönüştü. CHP’liler, bu derin yapının tasarımının ürünü olan bir savaşı veriyor bugün. Cemaat, devlet içindeki etkinliğini kurtarma peşinde koşarken, CHP’yi de kendisine lojistik destek üssüne çevirdi. Paralel istihbaratın tapeleri basına, CHP grubunda bizzat Kemal Bey tarafından okunarak servis ediliyor artık. Bu zihniyetle CHP, AK Parti’ye iktidarı altın tepside hediye etmekle kalmıyor, derin devletle savaşma ve bu çeteleri devletin içinden temizleme onurunu da Erdoğan’a bahşetmiş oluyor. 30 Mart yerel seçimleri ve ardından gelecek olan seçimlerde Erdoğan’ın en büyük seçim kozu artık devlet içindeki cemaat yapılanmasına karşı verdiği savaş olacak. Derin devlete karşı açtığı bu savaş belki de tarihe AK Parti’nin en büyük demokratik açılımı ve en iyi hamlesi olarak geçecek. AK Parti önümüzdeki seçimlere, sisteme muhalif ve bürokrasinin darbe girişimine karşı Meclis iradesini savunan bir parti olarak girecek. Peki CHP’nin seçim kozu ne? Cemaatin siyasi operasyonları mı? Bu siyasi operasyonlardan oy çıksaydı, eminim cemaat partisini kurar ve oyları kendisi için toplardı. Bu zihniyetle CHP’nin seçimlerde başarı şansı yok. Geçen seçimlerde aldığı oyları kaybedip kaybetmeyeceğine bakılacak. Kemal Bey’in başarısı da bununla ölçülecek! AK Parti’nin 11 yıllık iktidarına karşı demokratik bir cephe kurması beklenen ana muhalefetin, derin devletin siyasi temsilci durumuna gelmesi trajik bir durumdur. Bunun siyasi sorumlusu ve aktörü de Kemal Kılıçdaroğlu ile oluşturduğu yönetim kadrosudur. Kemal Bey, CHP’yi cemaatin oyuncağı hâline getirerek kendi partisine ve seçmenine büyük bir kötülük yaptı. Bugün koparılan gürültü ve patırtı arasında bu durum pek görülmese de tarih, CHP’nin paralel devletle yakınlaşmasını sayfalarına kara bir leke olarak geçirecektir. Kaynak Akşam 13.02.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|