![]() |
#1 |
![]() Haftalardır beklenilen ''Peygamber Sevdalıları'' tarafından organize edilen Kutlu Doğum Etkinliği bu hafta sonu Şehr-i Amed'de gerçekleştirildi ...
Katılım beklenildiği gibi; yine geçen seneleri hatırlatırcasına bihayli yüksek oldu ... Aslında; Diyarbakır her sene bu günlerde tüm Ortadoğu halklarına birşeyler anlatmak istiyor ... Bölge insanı; Dini kimliğini ve manevi hassasiyetini hiçbir şeyle değiştirmeyeceğini, her sene dosta düşmana gösteriyor. Kürdler denince akla gelen ilk hissiyatlardan birisinin de ''İslam'' olduğunu; Müslüman Halk ''meydan alanlarından'' birilerinin gözünü çıkarırcasına gösteriyor. Peki bu mesaj nasıl algılanıyor? Türk Kamuoyu özellikle iletişim organları tarafından yanlış yönlendiriliyor; ve mevcut durum bilinçli olarak çarpıtılıyor. Bölge halkının bu duyarlılığı sanki toplumun ''PKK karşıtlığıymış'' gibi kamuoyuna yansıtılıp, satır aralarından Türk milletine devletin kutsallığı ve haklılığı empoze ediliyor. Yine ürpertici olan bir başka nokta ise; eylemleri organize eden Cemaat'in siyasal ve sosyal kimliğinin kasten es geçilmesi; ve etkinliklerin dini bütün ''Kürd Kökenli'' vatandaşların Devlet-Vatan aşkıymış gibi lanse edilmesi mevzusu ... Bu türden dezenfermasyonları bilgisizlik ile izah etmek imkansız; bu işin altından kötü kokular geliyor! Bölgede ki İslami faaliyetleri, şiddete başvurarak etkisiz hale getirmeye çalışan sistemin; sanki İslamla bir sorunu yokmuş gibi ''PKK karşıtlığı'' üzerinden kendi haltlarını örtbas edip; Müslüman Kürdleri ''PKK'' ile karşı karşıya getirme teşebbüsleri, senelerdir süregelen ''iti ite kırdırma'' yönteminin bir tekerrürüdür . Anlayacağınız; Türk Kamuoyu tekelleşmiş boyalı medya aracılığıyla, hadiseleri yanlış algılamaya ve bölgeye ''fransız'' kalmaya mecbur bırakılıyor ... Kürd Mahallesinde ise ... Senelerdir papağan gibi tekrar edilen; İslamcılığın bölgede tabanı olmadığı ve Dindar toplumun İslam diye bir sistem talebi olmadığı iddialarının alt edildiği olgusu,bilinerek ıskalanıyor ... Kürd topraklarında Din-i İslam'ın ne denli güçlü ve heyecanlı bir kitleye sahip olduğunu kanıtlayan bu tarz eylemler; ''sözüm ona'' bilimsever Kürd Entelleri tarafından kasten sümenaltı ediliyor ... Bu çevreler, mevcut realiteyi saf vatandaşların duygularını suistimal eden Hizbul-Kontra'nın çirkin bir provakasyonu olarak değerlendirmekte ısrar edip, iflas etmiş materyalist tezlerine toz kondurtmamakta direniyorlar ... Bi bakıma; Kürd coğrafyasında İslami bir taban yok, işbirlikçiler kandırılmış halkımızı kullanıp ''Ulusal-Birlik'' fikriyatımızı dini duygular üzerinden yok etmek istiyorlar gazını topluma yaymak istiyorlar. Yüzbinler meydanları dolduruyor; ancak sayıları binlerle ifade edilen (tüm ''önemli'' koltukları gasp etmiş) modernist Kürd Uluscuları milletin varlığını inkar etmeyi, halk gerçekliğine saygı göstermeye yeğliyorlar ... Müslüman Kardeşlerim de; Yüzbinleri bir meydana toplayıp iman aşkıyla şevk etme başarısına vakıf oluyorlar; lakin Allah rızası için adam akıllı birkaç kelam kendi meseleleleri hakkında söylemeye cesaret edemiyorlar ... Onca insanı bir arada bulup, sıkıntılarının siyasal-kültürel-sosyal boyutları ile alakalı yekcümle etmemek, hiçbir mantıkla izah edilmeyecek bir hatadır... Bir tarafta mükemmel İstanbul türkçesi ile saray edebiyatından nutuklar parçalayan apolitik hatipler ve Sultan Abdulhamit'e hayranlığını dile getiren dostlarımız; öte tarafta ise halk gerçekliğini inkar eden statükocu Devrimciler... (Allah halkımızın yardımcısı olsun; Amin!) Kürdler; Dillere plasenk olmuş ''kavmiyetçilik'' ütopyası sayesinde; mağdur durumdaki halkın taleplerine sırt çevirmiş yeşil yığınlar ile her dini isteği ''gericilik'' yaftalaması ile baltalayan, halkın mukaddesiyatını ''tiye'' alan Seküleristler arasında, artık adam akıllı bir milli konsensüs istiyorlar. Kürd denince buz kesilen ''Ümmetçiler'' ve İslam kelamını duyunca ''hortlak'' görmüşe dönen ''Devrimciler'' den bunalan Halkımız; kendi Milli ve Dini varlığına kör olmayan nitelikli cemiyetler görmek istiyor. Cemaat; Milli meseleleri daha güncel olarak ele alan bir üslubu benimseyip; klasik ecdatperestler ile arasındaki mesafeyi daha da açarsa, şu andaki hareketli ve dinamik kitlesiyle alan kazanması işten bile değil; mamafih geleneksel islamcılığın çıkmazlarına dalıp, toplumsal realiteyi gözden kaçırırsa; bir gün Peygamber aşkıyla ertesi gün Serok sevdasıyla meydanları dolduran yüzbinlerce kardeşimiz hep olacak ... Başörtülü Berfo Ana; birgün iki çocuğunu dağlarda kaybetmenin verdiği hüzünle BDP mitinginde, ertesi gün ise Peygamber aşkının verdiği muhabbet ile Kutlu Doğum etkinliklerinde yerini alacak; önemli olan iki duyguyu aynı potada birleştiren bir evrenselliği topluma kabul ettirip tüm bayrakların sahibi olabilmektir! Kürdlerin statüsünün değişmesi de bi nevi bu tür retorik değişimleriyle bağlantılıdır; eğer toplumsal tüm renkleri içinde barındırabilen bir halk hareketi Millet-i Ekrad'ın temsilciliğine soyunursa, bu durumdan en karlı çıkan milletimiz olacaktır. Var mısınız tüm toplumu kucaklamaya? Yaşar Gülen / Yazar haberdiyarbakir.com
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|