![]() |
#11 |
![]() HUTBE VE HUTBE İLE İLGİLİ HUSUSLAR
2842 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vessalâm) iki hutbe okurdu. Minbere çıkınca otururdu. (Bu esnada müezzin ezan okurdu). Müezzin ezanı bitirince kalkar ve hutbeyi okur, sonra tekrar oturur ve (bu sırada) konuşmazdı. Sonra kalkar (ikinci defa) hutbe okurdu." Buharî, Cum'a 30, 27; Müslim, Cum'a 33, (861); Ebu Dâvud, Salât 227, ( 1092) ; Tirmizî, Salât 363, (506) ; Nesâî, Cum'a 33, (3, 109). 2843 - Nesâi'nin rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ayakta iki hutbe verir, bunların arasını (kısa) bir oturuşla ayırırdı" denmiştir. Nesâî, Cum'a (3, 109). 2844 - Müslim ve Nesâî 'nin Ka 'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) 'ı yaptıkları bir rivâyete göre Ka'b, Mescide girince Abdurrahmân İbnu Ümmi'l Hakem 'i oturarak hutbe verir görmüş ve derhal müdahale etmiştir: "Şu habîse bakın hele! Oturarak hutbe veriyor. Halbuki Cenâb-ı Hakk Kitab-ı Mübîn'inde (meâlen): "Onlar bir ticaret, yahud bir oyun bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar" (Cum'a 11) buyurmuştur." Müslim, Cum'a 39, (864).; Nesâî, Cum'a 18,(3,102). 2845 - Umâre İbnu Rüveybe (radıyallahu anh) 'nin anlattığına göre, Bişr İbnu Mervân'ı, minberde ellerini kaldırarak hutbe verirken görmüş ve derhal müdahale etmiştir: "Allah şu iki kısa elin belasını versin. Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı (hutbe verirken) gördüm, eliyle şundan fazla kaldırmazdı '' dedi ve şehâdet parmağıyla işaret etti.'' Müslim, Cum'a 53, (874); Ebu Dâvud, Salât 230, (1104); Tirmizî, Salât 371, (515); Nesâî, Cum'a 29, (3, 108). 2846 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya "Düşmanınız akşama veya sabaha size baskın yapacak!'' diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkâlade ciddi bir eda ile): "Ben size, Kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zaman da peygamber gönderildim '' der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi: "Emmâ bâd! Bilesiniz, sözlerin en hayırlısı Kitabullah'tır. En güzel yol da Muhammed'in yoludur. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdâs edilenlerdir. Her bid'at dalâlettir." Ayrıca şunları da söyledi: "Ben her mü'mine kendi nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana aittir ve benim üzerimedir." Müslim, Cum'a 43, (867); Nesâî, İydeyn 22, (3, 188, 189). 2847 - İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) teşehhüd okuyunca şu mealde zikirde, duada bulunurdu: "Hamd Allah'adır, O'na sığınır, O'ndan mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden de O'na sığınırız. Allah kime hidâyet verirse onu kimse sapıtamaz, kimi de sapıtırsa onu kimse hidayete götüremez. Şehâdet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür. O'nu hak ile, Kıyametten önce müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdi. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim de o ikisine isyan ederse, (bilsin ki) sadece kendisine zarar verir, Allah'a hiç bir zarar verermez." Ebu Dâvud, Salât 229, (1097, 1098). Bir rivayette hadîse şu ziyadeyi yaptıktan sonra gerisini aynen rivayet etmiştir: "....Cum'a günü teşehhüd'den sonra.....'' 2848 - Câbir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın namazı vasattı, hutbesi de vasattı.'' Müslim, Cum'a 41 (866); Ebu Dâvud, Salât 229, (1101); Nesâî, Cum'a 35, (3, 110). 2849 - Ebu Vâil (radâyallahu anh) anlatıyor:Ammâr bize hitabetmişti. (Konuşmasını) veciz ve beliğ yaptı. Minberden inince: "Ey Ebu'l- Yakzân beliğ ve veciz konuştun! Keşke biraz daha nefesleseydiniz (uzatsaydını)!'' dedik. Bize şu cevabı verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim, şöyle buyurmuştu: " Kişinin namazının uzunluğu ve hutbesinin kısalığı onun fıkhının (ilminin) alâmetidir. Öyle ise, hutbeyi kısa tutun, namazı uzun (zira, beyanda sihir var)." Müslim, Cum'a 47, (869); Ebu Dâvud, Salât 231, (1106). 2850 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İçerisinde teşehhüd bulunmayan her hutbe kesik bir el gibidir. '' Tirmizî, Nikâh 16, (1106) ; Ebu Dâvud, Edeb 22, (4841). 2851 - Ebu Dâvud'un diğer bir rivayetinde: "Allah'a hamd ile başlamayan her kelâm ke******" denmiştir. Ebu Dâvud, Edeb 21, (4840). 2852 - Semure İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Zikr (yani hutbe) sırasında hazır bulunun, imama yakın olun. Zira kişi, uzaklaşmaya devam ede ede, girse bile cennette de geri kalır.'' Ebu Davud, Salât 232, (1108). 2853 - Ebu Rîfâ 'a el-Adevî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a geldim. Hutbe veriyordu. Ben : "Ey Allah'ın Resûlü! Yabancı ve dinini bilmeyen bir kimseyim, sizden dinimin ne olduğunu soruyorum! '' dedim. Bunun üzerine bana yöneldi, hutbesini bırakarak yanıma kadar geldi. Kendisine bir sandalye getirildi. Zannedersem ayakları demirdendi. Üzerine oturdu. Hemen Allah 'ın kendisine öğrettiklerinden bana öğretmeğe başladı. Sonra tekrar hutbesine dönerek, sonunu tamamladı." Müslim, Cum'a 60, (876); Nesâî, Zînet 123, (8,220). 2854 - Hz. Osman (radıyallahu anh) hutbelerine çoğu kere şu husûsu hatırlatarak başlardı: "İşitin, kulak verin. Zira işiterek, kulak verenle işitmeden kulak verenin sevaptan hissesi birdir.'' Müslim, Cum'a 8, (1, 104). 2855 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cum'a günü, imam hutbe okurken, sen (yanıbaşında konuşan) arkadaşına: "Sus!" desen boş laf etmiş olursun." Buharî,Cum'a, 36; Müslim, Cum'a, 11, (851); Muvatta, Cum'a, 6, (1, 103); Ebu, Dâvut. Salât, 235, (1112); Tirmizî, Salât, 368, (512); Nesâî, Cum'a, 22, (3, 103, 104). NAMAZ VE HUTBEDE KIRAAT 2856 - Ubeydullah İbnu Ebî Râfî (rahimehullah) anlatıyor: "(Emevi halifelerinden) Mervân, Ebu Hüreyre, (radıyallahu anh) 'yi Medine 'ye halef tayin etti. Ebu Hüreyre, cum 'ayı kıldırdı ve birinci rek'atte, el-Hamd süresini okuduktan sonra Cum 'a suresini okudu. İkinci rek'atte ve izâ câeke'l-Münâfikun'u okudu. Dedi ki: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın bunları okuduğunu işittim.'' Müslim, Cum'a 61, (877); Ebu Dâvud, Salât 242, (112); Tirmizî, Salât 374,(519). 2857 - Semure İbnu Cündüb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) cum 'a 'da Sebbihismi Rabbike'l-A 'la ve Hel etâke hadîsu'l-Gâşiye sûrelerini okurdu.'' Ebu Dâvud, Salât 242, (519); Nesâî, Cum'a 39, (3, 111, 112). 2858 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) cum'a günü sabah namazında Elif lâm-mîm Tenzîl 'i birinci rek 'atte; Hel Etâ 'yı da ikinci rek'atte okurdu. Cum 'a namazında da Cum 'a ve Münâfikûn sûrelerini okurdu." Müslim, Cum'a 64, (879); Ebu Dâvud, Salât 218, (1074); Tirmizî, Salât 375, (520); Nesâî, Cum'a 38, (3, 111). 2859 - Ümmü Hişâm Bintu Hârise İbnu 'n-Nu 'mân (radıyallalhu anhâ) anlatıyor: "Kâf ve'l Kur'âni'l-Mecîd sûresini, cuma günü minber üzerinden her cum 'ada okurken Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kendi dillerinden aldım." Müslim, Cum'a 52, (873); Ebu Dâvud, Salât.229, (1100); Nesâi, Cum'a 28, (3, 107). 2860 - Ya'lâ İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) minberde: (Zuhruf 77) diye okurken işitim." Buharî, Tefsir, Zuhruf 2, Bed'ü'l-Halk 6,10; Müslim, Cum'a 49, (871); Ebu Dâvud, Hurûf 1, (3992); Tirmizi, Salât 365, (508). CÂMİYE GİRME VE OTURMA ÂDÂBI 2861 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Birinizin Harre'nin sırtında namaz kılması, onun için cum'a günü oturup oturup imam hutbeye başlayınca gelip cemaatin omuzlarını yararak cemaate katılmasından hayırlıdır.'' Muvatta, Cum'a 18, (1, 110). 2862 - Tirmizî'de Mu'az İbnu Enes 'ten merfu olarak şu rivayet kaydedilmiştir: "Cum'a günü kim cemaatin omuzlarını yararak ilerlerse cehenneme bir köprü ittihaz olunur. '' Tirmizî, Salât 369, (513). 2863 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden kimse, cum'a günü kardeşini kaldırıp sonra da yerine oturmasın. Lâkin: "Açılın" desin." Müslim, Selâm 27-30, (2178). 2864 - Nâfi (rahimehullah) anlatıyor:"İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'i işittim, diyordu ki: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kişinin bir başkasını kaldırarak yerine oturmasını yasakladı.'' Nâfi 'ye: "Bu yasak cum'a'ya mı mahsus?'' diye soruldu. "Cum'a ve diğer günlerde!'' diye cevap verdi.'' Buharî, Cum'a 20, İstî'zan: 31, 32; Müslim, Selam 28, (2177). 2865 - Mu 'âz İbnu Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), cum'a günü imam hutbe verirken hubve tarzında oturmayı yasakladı." Ebu Dâvud, Salât 234, (1110); Tirmizî, Salât 370, (514). 2866 - Şeddâd İbnu Evs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Muâviye (radıyallahu anh) ile Beytu'l-Makdis 'te hazır oldum. Bize cum 'a kıldırdı. Baktım ki, mescidde bulunanların çoğu Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın ashabı idi ve imam hutbe verirken ihtibâ ederek oturmşlardı.'' Ebu Dâvud, Salât 234 (1111). 2867 - Amr İbnu Şu 'ayb an ebîhi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), cum 'a günü namazdan önce cemaat teşkilini yasakladı. " Rezin ilavesidir. Ebu Dâvud'da gelen bir hadisin parçasıdır (Salât 220, ( 1079). 2868 - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), cum'a günü minbere çıkınca: "Oturunuz!" dedi. Bunu İbnu Mes'ud (radıyallhu anh) işitince olduğuyere oturdu, tam mescidin giriş kapısını üstüydü. Resulullah (aleyhisalâtu vesselâm) onu bu halde gördü ve: "Gel! Ey Abdullah İbnu Mes'ûd!" buyurdu." Ebu Dâvud, Salât 226,(1091). 2869 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: "Cum'a günü biriniz (mescitte) uyuklayacak olursa oturduğu yeri değiştirsin. '' Ebu Dâvud, Salât 239, ( 1119); Tirmizî, Salât 379, (526). 2870 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın mescidinde kılınan cum 'adan sonra ilk kılınan cum 'a namazı, Bahreyn köylerinden olan Cuvâsa'daki Abdü'l-Kays mescidinde kılınan namazdı." Buharî, Cum'a 11; Ebu Dâvud, Salât 216, (1068). YOLCU NAMAZI 2871 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Medine 'de öğle namazını Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile dört rek 'at kıldık. Mekke 'ye gitmek üzere yola çıkıp Zülhuleyfe 'ye gelince ikindiyi iki rek'at kıldı.'' Buharî, Taksirû's-Salât 5, Hacc 24, 25, 27,117,119, Cihâd 104,126; Müslim, Salatu'l- Müsâfîrîn 11, (690); Ebu Dâvud, Salât 271, (1202) ; Tirmiz, Salât 391, (546); Nesâi, Salât 17, ( 1, 237). 2872 - Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) 'in anlattığına göre kendisinden kasru's-salât yani namazın kısaltılması hakkında sorulmuştu. Şöyle cevap verdi: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) üç millik mesafeyi veya Şu'be'nin şekkine göre üç fersah mesafeyi dışarı çıktı mı iki rek'at kılar.'' Müslim, Salâtu'l-Müsâfirin 12, (691); Ebu Dâvud, Salât 271, (1201). 2873 - İmam Mâlik'e ulaştığına göre, İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) Mekke- Tâif arasındaki kadar, Mekke- Usfân arasındaki kadar ve keza Mekke -Cidde arasındaki kadar mesâfede namazı kasrediyordu.'' Mâlik der ki: "Bu mesafeler dört berîd' dir." Muvatta, Kasru' s-Salât 15, (1, 148). 2874 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Medîn'den Mekke 'ye gitmek üzere yola çıktı. Rabbülâlemin'den başka hiç bir şeyden korkmuyordu. Yolda namazı ikişer ikişer (yani kasrederek) kıldı. '' Tirmizî, Salât 391, (547); Nesâî, Taksîru's-Salât 1, (3,117). 2875 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Mekke 'ye gitmek üzere Medîne 'den çıktık. Efendimiz yolda namazları ikişer ikişer kılıyordu. Medîne 'ye dönünceye kadar hep böyle yaptı. '' Enes 'e: "Mekke 'de ne kadar kaldınız? '' diye sorulmuştu: "Orada on gün kıldık'' dedi. '' Buharî, Taksir 1, Megâzî 52; Müslim, Salatu 'l-Müsâfirin 15, (693) ; Ebu Dâvud, Salât 279, (1233); Tirmizî, Salât 392, (548); Nesâî, Taksîru's-Salât 4, (3, 121). 2876 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (Mekke 'de) ondokuz gün ikâmet etti ve namazları kasretti. Biz de (bundan böyle) sefer yapıp ondokuz gün ikâmet ettik mi namazları hep kasrederdik, ondokuzdan fazla kaldık mı artık dörde tamamlardık." Buharî, Taksîr 1, Megâzî 52, Ebu Dâvud, Salât 279, (1230, 1231, 1232); Tirmizî, Salât 392, (549); Nesâi, Taksîru's-Salât 4, (3, 121). Ebu Dâvud'un bir diğer rivayetinde "....Onyedi gün '' denmiştir. Nesâî 'nin bir diğer rivayetinde: "Fetih senesinde Mekke 'de onbeş gün ikamet etti ve namazları bu esnada kasretti. " 2877 - İmrân İbnu Husayn (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Fetih günü, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'la birlikte Mekke 'de hazır bulundum. Mekke 'de onsekiz gece kaldı, bu esnada namazları hep iki kıldı. Şöyle hitabediyordu: "Ey bölge halkı! Siz bize bakmayın, dört kılın. Biz hep yolcuyuz (bu sebeple ksrederek iki kılıyoruz). '' Ebu Dâvud. Salât 270, ( 1229). 2878 - Hz. Câbir (radıyallahu anh). anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Tebük'de yirmi gün ikâmet etti ve namazları hep kasretti. " Ebu Dâvud, Salât 280; (1235). 2879 - Hârise İbnu Vehb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mina'da bize, sayıca en çok olduğumuz ve en ziyade güven içinde olduğumuz bir zamanda namazı iki rek'at kıldırdı." Buharî, Taksîr 2, Hacc 84; Müslim, Salâtu'l-Müsâfirîn 21, (696); Ebu Dâvud, Hacc 77, (1965); Tirmizî, Hacc 52, (882); Nesâî, Taksîru ' s-Salât 3, (3, 119, 120). 2880 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mina'da bize iki rek 'at kıldırdı, arkasından Ebu Bekr de öyle kıldırdı, Ebu Bekir'den sonra Hz. Ömer ve hilafetinin başında Hz. Osman (radıyallahu anhümâ) da iki kıldırdılar. Sonra Hz. Osman dört rek'atli olarak kıldırdı. İbnu Ömer imamla kılarsa dört kılardı, yalnız kılınca da iki kılardı." Buharî, Taksîru's-Salât 2, Hacc 84; Müslim, Salâtu'l-Müsafirin 17, (694); Nesâi, Taksîru's-Salât 3, (3, 121 ). 2881 - Hz. Osman (radıyallahu anh) 'dan anlatıldığana göre, Taif'de emvâl edinip orada ikamet etmeyi arzu ettiği zaman.Mina 'da dört rek'at kıldı. Sonra imamlar bununla amel ettiler. '' Ebu Dâvud, Menasik 76, (1961- 1964). 2882 - Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Hz. Osman (sonradan) bedeviler sebebiyle dört kılmıştır. Çünkü o sene pek çok bedevî hacc 'a gelmişti. Namazın dört rek'at olduğunu öğretmek için halka dört rek'at kıldırdı.'' Ebu Dâvud, Menasik 76, (1962). Bir rivayette de şöyle denmiştir: " (Hz. Osman Mina 'da dört kıldı.) Çünkü o, Hacc 'tan sonra ikamete azmetmişti.'' 2883 - Yine Ebu Dâvud 'un kaydına göre İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) (Mina' da) namazı dört kılmştı. Kendisine: "Sen, (daha önce dört kıldığı için) Osman 'ı ayıplamıştın, şimdi ise dört kılıyorsun! denilmişti. (Özür beyan ederek) şu cevabı verdi: "Muhalefet zararlıdır. '' Ebu Dâvud, Menâsik 76, (1960). 2884 - Hz. Ömer (radıyallahu anh)'den anlatıldığına göre, Mekke'de namazı halka iki rek'at kıldırdı. Selamı verince: "Ey Mekkeliler!"dedi, namazlarınızı dörde tamamlayın.Biz yolcuyuz(bu sebeple iki kıldık)!." Muvatta, Kasru's-Salât 19, (1, 149). SEFERDE İKİ NAMAZIN CEM EDİLMESİ 2885 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), güneş batıya meyletmeden yola çıkınca, öğle namazını ikindi vaktine te'hîr eder, ikindi olunca mola verir, ikisini cemederdi (beraber kılardı). Yola çıkmazdan önce güneş batıya meyletti (öğle vakti girdi) ise, hareketten önce her ikisini de (öğle ve ikindi) kılar sonra yola çıkardı.'' 2886 - Bir rivayette de şöyle gelmiştir: "...Acele yürümek gerekirse öğleyi ikindiye te 'hir eder, ikisini birleştirirdi, keza ufuktaki aydınlık kaybolunca da akşamla yatsıyı birleştirirdi. " Buharî, Taksîru's-Salât 16, l5; Müslim, Müsâfirîn 46, (704); Ebu Dâvud, Salât 274, (1218, 1219) ; Nesâî, Mevâkît 42, (1, 284-285). 2887 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yol halinde iken öğle ile ikindiyi birleştirirdi, akşam ile yatsıyı da birleştirirdi. " Buharî, Taksîru's-Salât 13. 2888 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) akşam ve yatsıyı Müzdelife 'de beraberce kıldı. Bunlardan her biri için ayrı bir ikâmet okudu. İki namaz arasında nafile kılmadı, bunlardan birinden sonra da nafile kılmadı." Buharî, Hacc 93, 96; Müslim, Hacc 286 (703); 987, (1288); Muvatta, Hacc 196, (1, 400); Ebu Davud, Menâsik 65, (1926-1933); Tirmizî, Hacc 56, (887, 888); Nesâî, Mevâkit 49, (1, 291). 2889 - İbnu Mes 'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı şu ikisi hariç, vakti dışıda tek bir namazı kıldığını görmedim: Müzdelife'de akşamla yatsıyı birleştirdi. O gün sabahı da vaktinden önce kıldı. " Buharî, Hacc 99, 97; Müslim, Hacc 292, (1289); Ebu Dâvud, Menasik 65, (1934) ; Nesâî, 49, (1, 291-292). 2890 - Ca'fer İbnu Muhammed İbni Mesleme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) öğle ve ikindi namazlarını; Arafat'ta tek bir ezan ve iki ayrı ikâmetle kıldı. İki namaz arasında nafile kılmadı. Müzdelife 'de de akşamla yatsıyı bir ezan ve iki ikâmetle kıldı ve aralarında nafile kılmadı." Ebu Dâvud, Menâsik 57, (1906). 2891 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Kim iki namazı özürsüz olarak cem ederse büyük günah kapılarından bir kapıya gelmiş olur." Tirmizî, Salât l38, (188). 2892 - Yine İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vessalâm) Medine 'de yedi ve sekiz (rek 'at) öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını (cemederek) kıldı. Eyyub (es-ahtiyânî) der ki :"Belki de bu, yağmurlu bir gecedeydi. "Öbürü (Ebu 'ş-Şa'sâ): "Belki!'' dedi. '' Buharî, Mevâkît 12, Teheccüt 30 ; Müslim, Müsâfirîn 49, (705); Ebu Dâvud, Salât 274,(1210, 1211, 1214); Tirmizî, Salât 138, (187); Nesâî, Mevâkît 47, (1, 290). Sahiheyn'in bir rivayetinde şu ziyade var: "Hadisi İbnu Abbas'tan rivayet eden râviye dendi ki: "Zannederim, öğleyi te'hir, ikindiyi ta'cil, keza akşamı te'hir yatsıyı da ta'cil etmiş olmalı?'' Cevaben: "Bunu ben de böyle zannediyorum!'' dedi. 2893 - Müslim'de gelen bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) korku ve sefer hali olmaksızın öğle ve ikindiyi birleştirerek, akşam ve yatsıyı da birleştirerek kıldı." İmam Mâlik: "Ben bunun, yağmurlu günde yapılmış olacağını zannediyorum '' demiştir.'' Muvatta, Kasru's-Salât 4, (1,144) ; Müslim, Müsâfirîn 49, (705). YOLCULUKTA NAFİLE NAMAZLAR 2894 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a (onsekiz defa) refakat ettim. Ancak, sefer sırasında nafile kıldığını hiç görmedim. Allah Teâlâ hazretleri şöyle buyurmuştur: "Resulullah'ta sizin için güzel örnek vardır" (Ahzâb 21 ). İbnu Ömer devamla der ki: "Eğer nâfileyi kılsaydım namazı da tamkılardım." Buharî, Taksîru's-Salât 11; Müslim, Müsâfirin 9, (689); Muvatta; Kasru's-Salât 22, (1,150); Ebu Dâvud, Salât 276, (1223); Tirmizî, Salât 391, Nesâî, Taksîru's-Salât 5, (3, 122; 123). 2895 - Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben, Resulullah(aleyhissalâtu vesselâm)'a onsekiz seferde iştirak ettim. Onun,güneş meyledince öğleden önce kıldığı iki rek'ati terketiyini görmedim." Ebu Dâvud, Salât 276,(1222);Tirmizî, Salât 393,(550). 2896 - Nâfi anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anh), oğlu Ubeydullah'ı seferde nafile kılarken görürdü de bundan dolayı onu kınamazdı." Muvatta, Kasru's-Salât, 24 (1,150). 2897 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte umre yapmak üzere Medine 'den Mekke 'ye doğru yola çıktık. Mekke 'ye gelince: "Ey Allah 'ın Resûlü, annem babam sana feda olsun. Sen kısa kıldın, ben tam kıldım, sen yedin ben oruç tuttum, (ne dersiniz?) '' dedim. Şu cevabı verdi: "Ey Aişe güzel yaptın ! '' buyurdu ve bu işimde beni kınamadı '' dedi. '' Nesâî, Taksîru's-Salât 4, (3, 122). HAVF (KORKU) NAMAZI BÂBI 2898 - Sehl İbnu Ebî Hasme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ashabına korku namazı kıldırdı.Bu maksadla ashabı arkasında iki saf yapatı. Hemen arkasında bulunan safa birinci rek'ati kıldırdı. Sonra ayağa kalktı ve arkasındakilere bir rek'at namaz kıldırıncaya kadar kıyamda kaldı. Sonra gerideki safta bulunanlar ilerledi, ön safdakiler de geriledi. Bu şekilde ilerleyenlere de bir rek 'at namaz kıldırdı. Sonra gerileyenler bir rek 'at namaz kılıncaya kadar yerinde oturdu. Sonra da selam verdi.'' Buharî, Megâzi 31; Müslim, Müsâfirin 309, (841); Muvatta, Salâtu'l-Havf 1, (1,183); Tirmizî; Salât 398, (565); Ebu Dâvud, Salât, 282, (1337, 1338, 1339); Nesâî, Salâtu'l-Havf 1, (3,170-171) 2899 - Muvatta'nın bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Korku namazı şöyledir: "İmam, beraberinde arkadaşlarından bir grup olduğu halde namaza durur, bir grup. da düşmana karşı yerini alır. İmam bir rek 'ati beraberindekilerle rükû ve secde ile kılar, ve ayağa (ikinci rek'ate) kalkar. Tam doğrulunca öyle kalır. Cemaat geri kalan rek'ati kendi başlarına tamamlayıp selam verirler ve oradan ayrılırlar. İmam yerinde ayakta durmaya devam eder. Namazını kılanlar düşmanın karşısında yerlerini alırlar. Namaz kılmamış olan diğerleri gelip imamın arkasında dururlar, tekbir getirerek uyarlar. İmam onlara da bir rek'at namaz kıldırır, secdeden sonra oturur ve selam verir. İmama uyan bu ikinci gurup imam selam verince kalkıp, geri kalan rek 'ati kılıp selam verirler." Muvatta, Salatu'l-Havf 2, (1, 183). 2900 - Hz Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Zâturrikâ 'da,Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdik Koyu gölgeli bir ağacın yanına gelmiştik. Bu ağacı, altında dinlenmesi için Aleyhissalâtu vesselâm'a bıraktık. (Resulullah kılıcını ağaca asıp istiratte çekilmişti ki, O 'nu gizlice takip eden) müşrüklerden biri gelip (asılı olan kılıcı kapıp) kınından sıyırp (Resulullah'a): "Benden korkuyor musun?" dedi. Aleyhissalltu vessalam : "Hayır!" deyince" "Peki seni benden kim kurtaracak?" "Allah!" diye cevap verdi.(Duruma muttali olan) ashab adamı tehdîd etti. (o da kılıncı kınına koydu ve ağaca astı) Sonra namaz kılındı. Resulullah (aleyhisalâtu vessalâm) bir guruba iki rek 'at kıldırdı.Bunlar geri çekildiler. Sonra ikinci gurup geldi, onlarada iki rek'at namaz kıldırdı. Resulullah'ın namazı dörde tamamlanmıştı, cemaatin namazı ise iki rek'atti." Buharî,Megâzi 31, 84, 87; Müslim; Müsâfirîn, 307- 311, (840,843); Nesâî, Salâtu'l-Havf 1, (3, 175, 176, 178). 2901 - Ebu Ayyâş ez-Zürâkî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Usfân 'da Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdik. Müşriklerin başında (henüz müslüman olmayan) Hâlid İbnu'l-Velîd vardı. Öğleyi kılmıştık. Mişrikler (kendi kendilerine aralarında şöyle) konuştular: "İyi bir fırsat elimize geçmişti, onlar namazda iken saldırsaydık ya!'' Bunun üzerine hemen kasr (namazı kısaltma) ile ilgili âyet öğle ile ikindi arasında nâzil oldu. İkindi vakti olunca, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kalkıp kıbleye karşı durdu. Müşrikler de önlerindeydi. Arka tarafına da bir safyaptı. Bu safın arkasına da bir safkoydu. Resulullah rükûya varınca hep birlikte rükû yaptılar. Resulullah secde yaptı, hemen arkasındaki safdakiler de secde yaptı. Diğerleri (rükûdan) doğrulup onları korumak üzere kıyamda kaldılar. Bunlar iki secdeyi tamamlayıp kalkınca arkalarında bulunanlar secdeye gittiler. Sonra Resulullah 'ın arkasındaki saftakiler diğerlerinin yerlerine gittiler, arkadaki saftakiler de öndekilerin yerine ilerlediler. Sonra Resulullah rükûya gitti, hepsi O'nunla birlikte rükû yaptı. Sonra Resulullah secde yaptı ve hemen arkasındaki safdakiler de secde yaptılar. Bu sırada arkadakiler bunları korumak üzere kıyamda kaldılar. Aleyhissalatu vesselam ve arkasındakiler oturunca, en arkadakiler secdeye gittiler. Sonra hep beraber oturup hep beraber selam verdiler." Ebu Dâvud, Salât 281, (1236); Nesâî, Salâtu'l-Havf 1, (3, 176-177). 2902 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) korku namazını iki gruptan birine tek rek 'at olarak kıldırırken, diğer grup düşmana karşı durmuştur. Kılanlar kalkıp, düşmana dönük vaziyette, (bekleyen) arkadaşlarının yerine geçtiler, onlar da gelip (Resulullah 'ın arkasına geçtiler), O da bunlara bir rek 'at namaz kıldırdı, sonra da bu iki guruptan her biribirer rek 'at namazlarını kaza ettiler.'' Buharî, Salatu'l-Havf 2, Megâzî 31, Tefsir, Bakara 44; Müslim, Müsâfirîn 205, (839); Muvatta, Salâtu'l-Havf 3, (1, 184); Ebu Dâvud, Salât 285, (1243); Tirmizî, Salât 398, (564); Nesâî, Salâtu'l-Havf 1, (3, 171, 173). 2903 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyar: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Dacnân ile Usfân arasına, müşriklerle sarılmış biryere indi. Müşrikler (aralarında): "Bu müslümanların bir namazları var (topluca kılarlar), bu onlara evlatlarından da, bâkirelerinden de kıymetlidir, işte bu, ikindi namazlarıdır. Hazırlığınızı yapın, üzerlerine toptan bir kerede çullanın!'' dediler. Cebrail aleyhisselam, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek ashabını iki kısma ayırmasını, onlardan bir grurupla namaz kılarken diğer grubun geri tarafta ayakta beklemesini, tedbirli olmalarını ve silahlarını beraberlerinde almalarını, birinci gruba bir rek'at kıldırmasını, bu kısmın birinci rekatten sonra geri çekilmesini, arkadaki grubun öne ilerlemesini, bu yeni gruba da bir rek 'at kıldırmasını, böylece her bir grubun Resulullah'la birlikte birer rek 'atlerinin olmasını, Resulullah'ın da böylece iki rek'at kılmış olmasını emretti." Ebu Dâvud, Salât 284, (1240,1241); Tirmizî, Tefsîr, Nisa, (3038); Nesâî, Salâtu'l-Havf 1, (3, 173, 174). 2904 - Abdullah İbnu Üneys (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), beni, Hâlid İbnu Sufyân el-Huzlî'yi öldürmem için bulunduğu yere gönderdi. O, Urane ve Arafat taraflarında idi: " Git onu öldür! '' dedi Ben onu gördüğümde ikindi namazının vakti girmişti. Kendi kendime:"(Bu herifi öldürme işi) onunla benim arama girip namazımı geciktirmesinden korkarım" dedim. (Ara vermeden) ilerledim. Hem yürüyor hem de îma ile namazımı kılıyordum. Herife tam yaklaşmıştım ki: "Sen kimsin?"dedi. "Araplardan biriyim. Duydum ki; şu, adam için asker topluyormuşsun, onun için sana katılmaya geldim!" "Evet ben bu işin içindeyim" dedi. Onunla bir müdet yürüdüm, öldürmeme imkân sağlayacak bir fırsat doğunca kılıçla tepesine bindim ve geberttim." Ebu Dâvud,Salât 289, (1249). BEŞ VAKİT NAMAZA BAĞLI (RÂTİB) NAFİLELER 2905 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte iki rek 'at öğleden evvel, iki rek 'at sonra, keza iki rek 'at cum 'adan sonra, rek'at akşamdan sonra, iki rek 'at yatsıdan sonra namaz kıldım. Akşam ve yatsı(dan sonrakiler) evinde idi.'' Buharî, Teheccüd.29, 25, 34; Cum'a 39; Müslim, Müsafirîn 291, (729), Cum'a 71, (882); Muvatta, 69, (1,166); Ebu Dâvud, Salât 290, (1252); Nesâî, İkâmet 64, (2,119), Cum'a 43, (3, 113) ; Tirmizî, Salât 220, (433, 434). 2906 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki : "Sünnette gelen oniki rek 'ate kim devam ederse Allah ona cennette bir ev bina eder: Bu oniki rek'atin: - Dördü öğleden önce,. - İkisi öğleden sonra, - İkisi akşamdan sonra, - İkisi yatsıdan sonra, - İkisi de sabahtan önce.'' Tirmizî, Salât 206, (414); Nesâî, Kıyamu'l- Leyl 66, (3, 260); İbnu Mâce; İkâmet 100, (1142). 2907 - Yine Hz. Aişe (radıyallhu anhâ) anlatıyor: "İki namaz var ki Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunları ne gizli ne de alenî olarak seferde ve hazerde hiç terketmedi: Sabahtan önce iki rek'at, ikindiden sonra iki rek'at.'' Buharî, Mevâkîtu's-Salât 33, 73; Müslim, Salâtu'1-Müsâfirîn 300, (835); Ebu Dâvud, Salât 290, ( 1253); Nesâî, Mevâkîtu's-Salât 36, (1, 281 ), Kıyâmu'l-Leyl 56, (3, 251, 252). 2908 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabah ve ikindi hariç her namazın arkasından iki rek'at (nafile) kılardı." Ebu Dâvud, Salât 299, (1275). 2909 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) nafilelerden hiç birine, sabah namazını iki rek 'atlik nafilesi kadar aşırı ilgi göstermemiştir." 2910 - Ebu Dâvud'un, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'den kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: "Sizi, atlılar tardedecek (kovalayacak) bile olsa o iki rek'ati terketmeyin. '' 2911 - Nesâî'nin bir rivayetinde :"Sabah namazından önce kılınacak iki rek'at nafile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır'' denmiştir. Buharî, Teheccüd 27; Müslim, Salâtu'l-Müsafirin 96, (725); Ebu Dâvud, Salât 291, 292, (1254, 1258) ; Tirmizî; Salât 307, (416); Nesâî; Kıyâmu'l-Leyl 56, (252). 2912 - Yine Hz. Aişe anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabah namazında ezanla ikamet arasında hafif iki rek 'at namaz kılardı.'' 2913 - Diğer bir rivayette şu ibare var: "O iki rek 'atı öyle hafif tutardı ki, ben, "bunlrda Fatiha'yı okudu mu?'' derdim.'' 2914 - Nesâî 'nin bir başka rivayetinde şöyle gelmiştir: "Müezzin sabah ezanının birincisini bitirip sükut ettimi kalkar, sabah namazından önce ve ufukta fecrin açılmasından sonra iki rek'at hafif namaz kılar, sonra da sağ yanının üzerine uyurdu.'' Buharî, Teheccüd 28, 12; Müslim, Müsafirin 90, (724); Muvatta, Salâtu'l-Leyl 29, (1, 127); Ebu Dâvud, Salât 292, (1, 255); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl 60, (3, (256); 58, (3, 252-253). 2915 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabahın iki rek'atında çoğunlukla şunları okurdu: Birinci rek'atta (mealen): "(Ey müminler) deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirlene; Kur'an'a, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kûb'a ve torunlarına (esbâta) indirilenlere, Musâ'ya, İsâ'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilen (Kitap ve âyetlere) îman ettik. Onlardan hiç birini (kimine inanmak, kimini inkâr etmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz, (Allah'a) teslim olmuş (müslümanlar)ız'' (Bakara 136). İkinci rek'atte de, Al-i İmran sûresindeki şu âyet (meâlen): "Deki: "Ey Ehl-i Kitap (Yahudiler, Hıristiyanlar) hepiniz bizimle sizin aranızda müsavi (ve âdil) bir kelimeye gelin. (Şöyle) diyerek: "Allah'tan başkasına tapmayı, Ona hiç bir şeyi eştutmayalım. Allahı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabler (diye) tanımayalım (Buna rağmen) eğer yine yüz çevirirlerse (o halde) deyin ki: "Şahid olun, biz muhakkak müslümanlarız" (64. âyet). Müslim, Müsafirin 99, (727); Ebu Dâvud, Salât 292, (1259); Nesâî, İftitah 38, (2, 155). 2916 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabahın iki rek'atında çoğunlukla şunları okurdu: "(Ey müminler) deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim'e, İsmâil'e. İshâk'a, Ya'kub a ve torunlarına (esbât) indirilere, Musa'ya, İsâ'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilen (Kitap ve âyetlere) iman ettik. Onlardan hiç birini (kimine inanmk kimini inkâr etmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz, (Allah'a) teslim olmuş (müslümanlar)ız''. (Bakara 136). İkinci rek 'atte de: "Ey Rabbimiz, senin indirdiğin (oKitab'a) inandık, o peygambere de tabi olduk. Artık bizi (birliğini ve peygamberlerini tanıyan) şâhidlerle beraber yaz". (Al-i İmrân 53) ayetini okurdu.'' 2917 - Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabahın iki rek 'atinde şunları okurdu: "Kul ya eyyuhe 'l- Kâfirun '' ve "Kul hüvallahu ahad.'' Müslim, Müsafirin 98, (726); Ebu Dâvud, Salât 98, (1256); Nesâî, İftitah 39, (2, 155, 156). 2918 - Tirmizî'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: "Ben bir ay kadar Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı göz ucuyla tâkib ettim, sabahın farzdan önce kılınan iki rek 'atinde şu sureleri okuyordu: "Kul yâ eyyühe'l-Kâfirun'' ve "Kulhüvallahu ahad." Tirmizî, Salât 308, (417). 2919 - Bu rivayet Nesâî 'de biraz farkla şöyle gelmiştir: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı yirmi kere göz ucuyla tâkib ettim, akşamın farzından sonra kılınan iki rek'atle, sabahın farzından önce kılınan iki rek 'atte Kâfirûn ve İhlâs surelerini okuyordu.'' Nesâî, Salât 68, (2,170). 2920 - Hz, Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabahın iki rek'at nafilesini kıldı mı; uyanıksam benimle konuşur du, değilsem, müezzin namaz için (ikamet okuyuncaya kadar yatardı). '' Buharî, Teheccüd 24, 26 ; Müslim, Müsafirin 133, (743) ; Ebu Dâvud, Salât 293, (1, 262, 1263); Tirmizî, Salât 309, (418). 2921 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Biriniz, sabahın farzından önce iki rek'atlik sünneti kılınca sağı üzerine yatsın." Ebu Dâvud, Salât. 203, ( 1261 ) ; Tirmizî, Salât 311, (420). 2922 - Muhammed İbnu İbrahim, ceddi Kays İbnu Amr 'dan anlattığına göre: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) geldi ve namaza duruldu. Onunla birlikrte sabah namazını kıldım. Sonra namaz bitince beni namaz kılar buldu. "Ağır ol ey Kays! dedi. Bir namaz daha mı kılıyorsun? '' "Ben sabahın sünnetini kılmamıştım (onu kılıyorum) '' deyince: "Öyleyse hayır; (bunda bir beis yok) '' buyurdu. '' Ebu Dâvud, Salât 295, ( 1267) ; Tirmizî, Salât 313, (422). 2923 - Abdullah İbnu Mâlik İbnu Buhayne (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikamet başladıktan sonra namaz kılmakta olan bir adam gördü. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) namazdan çıkınca halk adamın etrafını sardı ve (Resulullah ona): "Sabahı dört mü (kılıyorsun)? Sabahı dört mü (kılıyorsun)?" dedi." Buharî, Ezan 38; Müslim, Musafirin 65, (711); Nesâî, İmâmet 60, (2,117). 2924 - Abdullah İbnu Sercis (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabah namazını kılarken bir adam mescide girdi. Mescidin yan tarafında sünneti kıldı. Sonra Rsulullah 'a dahil olup O 'nunla da farzı kıldı. Aleyhissalatu vesselam namazı bitirince: "Ey falan, şu iki namazdan hangisini sayıyorsun? Tek başına kıldığını mı, bizimle kıldığını mı! '' buyurdular.'' Müslim, Müsafirîrn 67 ; (712) ; Ebu Dâvud, Salât 294, (l265); Nesâî, İmâmet 61, (2,117). 2925 - Ebu Seleme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ashabtan bir cemaat ikâmeti işitmişti, hemen (sünnet) namaza kalktılar. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "İki namazı beraber mı kılıyorsun. namazı beraber mi kılıyorsunuz? '' diye çıkıştı. Bu (hâdise) sabah namazı sırasında cereyan etmişti. '' Muvatta, Salâtu'l-Leyl 31, (1, 128). 2926 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim sabahın iki rek'atini vaktinde kılamazsa güneş doğduktan sonra kılsın.'' Tirmizî, Salât 314, (423). 2927 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) 'den anlatıldığına göre, sabah namazının sünnetini kaçırdığı olmuştur: Ancak güneş doğdu sonra onu kaza etmiştir." Muvatta, Salâtu'l-Leyl 32, (1, 128). ÖĞLENİN SÜNNETLERİ 2928 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) öğleden önce dört, öğleden sonra da iki rek'at kılardı.'' Tirmizî, Salât 315, (424). 2929 - Yine Tirmizî 'nin bir diğer rivayetinde Hz. Aişe şöyle der: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) öğlenin farzdan önceki dört rek'atli sünneti, namazdan önce kılamazsa sonra kılardı.'' Tirmizî, Salât 317, (426). 2930 - Ümmü Habîbe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: "Kim öğleden önce dört, öğleden sonra da dört (rek'at nafile) kılarsa, Allah onu ateşe haram eder. '' 2931 - Bir rivayette de şöyle gelmiştir: "Kim öğleden evvel dört, öğleden sonra da dört (rek'at nâfile) kılmaya devam ederse Allah onu ateşe haram eder." Ebu Dâvud, Salât 296, (1269); Tirmizî, Salât 317, (427, 428); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl 67, (3, 265). 2932 - Hz. Ebu Eyyub(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Öğlenin farzından önce tek bir selamla kılınan dört rek'at nafile var ya bunların önünde sema kapıları açılır.'' Ebu Dâvud, Salât 296, ( 1270) ; İbnu Mâce, İkâmet 105, (1157). 2933 - Abdlullah İbnu's-Sâib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) güneşin zevalinden sonra ve öğleden önce dört rek 'at namaz kılardı ve derdi ki: "Şimdi semâ kapılarının açıldığı bir vakittir. Bu anda salih bir amelimin oray yükselrnesini isterim'' Tirmizî, Salât 347, (478). 2934 - Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Öğleden önce zevâlden sonra dört rek'at vardır ki bunlar seherde emsalleri değerindedirler. Her ne varsa, bu saatte mutlaka Allah'ı tesbîh eder. '' Resulullah sonra şu âyeti okudular: "Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri sağa sola vurarak, Allah'a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?''(Nahl 48). Tirmizî, Tefsir, Nahl (3127). İKİNDİNİN SÜNNETİ 2935 - Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindiden önce iki rek'at kılardı.'' Ebu Dâvud, Salât 297, ( 1272). 2936 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İkindiden önce dört rek'at naf'ile kılan kimseye Allah rahmetini bol kılsın.'' Ebu Dâvud, Salât 297, (1271); Tirmizî, Salât 318, (430). 2937 - Hz. Ali (radıyallhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindi namazından önce dört rek'at nafile kılardı. Bunların arasını (ikinci rek'atin teşehhüdünde) makarreb meleklerle müslüman ve mü 'minlerden onlara tabi olanlara selam ile ayırırdı.'' Tirmizî, Salât 318; (2129). 2938 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana, günümde ikindi namazından sonra iki rek' at nafile kılarak gelirdi.'' 2939 - Hz. Aişe bir başka rivayette şöyle demiştir: "İkindi namazından sonra kıldığı iki rek'ati, yanımda hiç terketmedi." Buhari, Mevâkîtu's-Salât 33, Hacc 75; Müslim, Salâtu 'l-Müsafirin 296-298, (833-835); Ebu Dâvud, Salât 299, (1279, 1280); Nesâî, Mevâkıt 36, (1, 280, 281.) 2940 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindi namazından sonra iki rek'at nafile kılmıştır, çünkü kendisine gelen bir malın taksimini yapmış, bu meşguliyet O 'nun öğle namazından sonra kılmakta olduğu iki rek'ati kılmasına mani olmuştu. Bunun üzerine onları ikindiden sonra kıldı. Sonra bir daha bu iki rek'ati kılmadı.'' Tirmizî, Salât 135, (184). 2941 - Muhtar İbnu Fulful anlatıyor : "Hz. Enes 'ten ikindiden sonra kılınacak nafile namaz hakkında sordum '' dedi ki: "Hz. Ömer ikindiden sonra nafile kılanların ellerine (sopayla) vururdu. Biz iki rek'ati, Resulullah devrinde güneş battıktan sonra akşam namazından önce kılardık. Bizi bunu kılarken efendimiz görürdü de ne emrederdi ne de nehyederdi." Müslim, Müsafirin 302, (836). |
|
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
kutubu sitte, kütübü, kütübü sitte, sitte |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|