03-22-2011, 18:06 | #1 |
Libya’da Batı’nın hesabı ne? (Abdurrahman Dilipak)
Sahi, Batılıları Libya konusunda böylesine heyecanlandıran şey ne?
Demokrasi aşkı mı, özgürlük aşkı mı, insan hakları aşkı mı, yoksa petrol aşkı mı? “Bir damla kan, bir damla petrol diye” bölgeyi kan gölüne çevirip, işbirlikçi Arap aşiretlerine vatan biçenler kimlerdi? Bugün yine aynı aşkları depreşmiş olabilir mi? Sadece Chavez değil, Çin ve Libya da İran da Batı’nın konuya bakışından şüphe duyuyor.. Irak ve Afganistan’da “sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yemek” istiyoruz bu defa.. Ankara’nın bu konuda kırmızı çizgileri var.. En büyük endişe, Batı’nın Libya’ya karadan asker çıkarması ve ülkeyi Irak ve Afganistan’a çevirmesi.. İlk gün 110’dan fazla füze fırlatılmış. Arkası arkasına hava saldırıları düzenleniyor.. Kaddafi karargahını boşalttıktan sonra karargah vuruluyor.. Sanki birileri, Kaddafi’ye kaç, kendi askerine tut diyor. “Dostlar alışverişte görsün” hesabı.. Bu iş ne kadar uzun sürer, ne kadar bomba atılır ve ne kadar çok hedef vurulursa Batı bu işten o kadar kazançlı çıkacak Öncelikle operasyon BM kararı ile, BM şemsiyesi altında gerçekleştirilen bir operasyon.. Operasyon NATO güçleri tarafından, NATO içinde bir koalisyon aracılığı ile gerçekleştiriliyor.. Koalisyona katılan ülkelerin tüm askeri harcamaları, kullandıkları bombalar ve operasyon maliyeti BM tarafından karşılanacak. Yani operasyonun tüm maliyetini biz ödüyoruz. Ülkelerin BM’ye ödedikleri aidattan kesiliyor bu işin maliyeti. Koalisyon üyeleri, ellerinde miadını doldurmuş, özel şartlarda imha etmeleri gereken silahları getirip Libya çöllerine atıyorlar ve sonra da bu kullandıkları silahları ve operasyon maliyetlerini de üzerine ekleyip BM’ye fatura edecekler Yani stoklarını boşaltıyorlar. Ne kadar çok bomba atarlarsa bu işten o kadar kârlı çıkacaklar.. Bu silahın yeni modellerinin satış fiyatının çok üstünde bir maliyetle fatura ediliyor.. Yani silah stoklarını boşaltıyor ve Libya topraklarında silah stoklarını imha operasyonu yürütüyorlar.. Hem de şecaat arz ediyorlar, kahramanlık gösterisi yapıyorlar.. Sadece bu şekilde kâr etmiyorlar, daha sonra da vurdukları her tank ya da uçak yerine yeni tanklar ve uçaklar satacaklar.. Vurdukları her tesisi yeniden inşa edecekler.. Ülkenin ekonomik değerlerini yok ederek kendileri için yeni fırsatlar doğurmaya çalışıyorlar sanki.. Mesela havaalanı pistleri ve kule, haberleşme sistemini imha ederek de bu işi çözebilirlerdi. Doğrudan Kaddafi’nin bulunduğu noktaları hedef alabilirlerdi. Çeçen lideri vurmak için istihbarat imkanlarını harekete geçirenler, Kaddafi konusunda neden aynı yolu denemiyorlar aceba?.. Bu iş uzadıkça can sıkıcı olmaya devam edecek ve kuşkular daha da artacak. Hele bu saldırılar sivil hedeflere yönelecek olursa, bugünki sınırlı destek, patlayan bir öfkeye dönebilir.. Kaddafi akılsızca bir politika ile, Batılıların ekmeğine yağ sürdü.. Operasyonun gerekçesini oluşturdu.. Bir an önce Kaddafi ve güçleri devre dışı bırakılarak, Libya halkının kendi geleceğini inşa etmesi için önleri açılmalı.. Koalisyon ortaklarına duyulan kaygı sadece, radikal ülkelerin ve uç örgütlerin kuşkucu tavırlarından kaynaklanmıyor. Mesela Rusya ve Çin de bu konuda endişelerini ifade etti. “Haçlı kuşatması”, “haçlı gücü” görüntüsü koalisyon ortaklarını da rahatsız etmiş olmalı ki, ille de Türkiye’yi yanlarına almak istediler.. Türkiye’den bekledikleri desteği göremeyince Katar ve BAE’yi operasyona katma yoluna gittiler.. Olayların devam edeceği düşünülürse, İslam Konferansı, Arap ve Afrika Birliği üyelerinin kendi aralarında bir barış gücü oluşturmasının zamanı gelmiş gibi gözüküyor.. Kaddafi yönetimi devre dışı bırakıldıktan sonra, bugünki şartlarda eğer bölgede bir barış gücü konuşlandırılacaksa, Türkiye o aşamada görev üslenmeyi düşünmeli. Bu konuda Malezya ve Pakistan da destek verebilir.. Ve bu işler uzatılmadan bir an önce normalleşme sağlanarak yabancı güçler ülkeden ayrılmalı.. Batı bir “haçlı ordusu” ve kan üzerine petrol hesabı yapan, yağma için kan gölüne üşüşen akbaba görüntüsünden, leş kargası görüntüsünden yakasını bir an evvel kurtarması gerekir.. Selâm ve dua ile..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-23-2011, 17:29 | #2 |
Kaddafi yönetimi devre dışı bırakıldıktan sonra, bugünki şartlarda eğer bölgede bir barış gücü konuşlandırılacaksa, Türkiye o aşamada görev üslenmeyi düşünmeli. Bu konuda Malezya ve Pakistan da destek verebilir.. Ve bu işler uzatılmadan bir an önce normalleşme sağlanarak yabancı güçler ülkeden ayrılmalı..
Türkiye'nin dış politikadaki etksini kullanmak isteyebilirler. Bu konuda orda kontrolü sağlayan güç olarak görev almak iyi sonuçlar verebiliğrmi veya tam aksine ülke olarak bize zararmı verir bilemiyorum. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|