![]() |
#1 |
![]() Osmanlı hükümdarları arasında, devletin bürokrasisini oluşturacak kanunlar çıkarmasıyla tanınan Kanuni, hem şair hem de kudretli bir padişahtı. Osmanlı, onun döneminde geniş bir alana yayılmıştı.
Osmanlı Devleti’nin onuncu padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman, 46 yıl süren padişahlığı süresince Orta Avrupa’dan Akdeniz’e, İran’dan Kuzey Afrika’ya kadar büyük bir coğrafyayı hâkimiyet altına almış, saltanatı sırasında Osmanlı Devleti’ne en parlak dönemini yaşatmıştır. Askerî ve siyasi dehasının yanında edebi yönü de çok kuvvetli olan bu Osmanlı padişahı zamanında Osmanlı Devleti hemen her alanda Batı’ya üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Yaptıkları sayfalara sığmayacak bu büyük kahramanın hayat kitabından size birkaç yaprak sunmak istiyoruz: BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK! Kanunî Sultan Süleyman devrinde bir gün İstanbul’un kenar semtlerinden birinde oturan yaşlı bir kadın, saray görevlilerine gelerek padişahın huzuruna çıkmak istediğini bildirir. Kadının bu isteğini hemen sultana ileten saray görevlileri sultandan onay alınca onu sultanın karşısına çıkarırlar. Yaşlı hanım, sultana evinin hırsızlar tarafından soyulduğunu söyler ve hırsızların bir an önce yakalanmasını ister. Padişah, kadının söylediklerini can kulağıyla dinledikten sonra: -Bre hanım, bu ne kadar derin uyku ki evin soyuluyor da duymuyorsun? der. Kadın gayet sakin ve rahat bir şekilde şöyle cevap verir: -Padişahım! Kusura bakmayın, biz sizi uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk! Bu cevap üzerine Kanunî utanarak: -Haklısın, der ve kadının çalınan mallarının bedelini kendi şahsi malından öder. KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN VE KARINCA İstanbul’da güneşli bir günün sabahında Topkapı Sarayı’nın avlusunda bulunan Has Oda’nın kapısı açıldı. Uzun boylu genç bir adam arka bahçeye doğru ilerliyordu. Bu kişi, Avrupa’yı titreten, koca Akdeniz’i hâkimiyet altına alan Osmanlı Devleti’nin kudretli hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman’dan başkası değildi. Devlet işlerinden vakit buldukça soluklanmak için arka bahçeye çıkar, ağaçları, kuşları, denizi seyrederdi. O gün deniz, ağaçlar bir başka güzeldi, yalnız ağaçlardan birkaç tanesinin yapraklarının buruştuğunu fark etti. Hemen yanlarına yaklaştı ve eliyle tutup incelemeye başladı. Biraz sonra ağaçların neden buruştuklarını anlamıştı. Karıncalar sarmıştı o güzelim dallarını. Aklına bir çözüm yolu geldi. Ağaçları ilaçlatacaktı. Böylece ağaçlar karıncalardan kurtulacak ve rahat bir nefes alacaklardı. Fakat birkaç dakika daha düşününce bu fikrin o kadar da iyi olmadığını anladı. Karıncalar da can taşıyordu, ağaçları ilaçlatırsa onlar ölebilirdi. İşin içinden çıkamayacağını anlayan Kanunî, bu konuyu danışmak için hocası Ebussuud Efendi’yi aramaya koyuldu. Hocasının odasına gitti. Ama hocası odada yoktu. Hemen oracıkta bulduğu kâğıt parçasına kafasına takılan soruyu edebî bir üslupla yazdı ve hocasının rahlesi üzerine bıraktı. Birkaç saat sonra hocası odasına gelmiş ve rahlenin üzerinde el yazısı ile yazılmış kâğıdı görmüştü. Eline hat kalemini alan Ebussuud Efendi, talebesinin soruyu yazdığı kâğıdın altına bir şeyler yazdı ve kâğıdı rahleye bıraktı. Kanunî bir ara tekrar hocasının odasına uğradı. Hocası yine yerinde yoktu; ama rahlenin üzerine bırakmış olduğu kâğıdın üzerine kendi yazısı dışında bir şeylerin daha yazılmış olduğunu gördü. Merakla kâğıdı eline aldı ve okumaya başladı. Yazıyı okuyunca yüzünde bir tebessüm belirdi. Kâğıdın üst kısmında Kanunî’nin hocasına yazdığı sual vardı. Kanunî şöyle diyordu hocasına: Meyve ağaçlarını sarınca karınca Günah var mı karıncayı kırınca? Hocası Ebussuud soruyu şöyle cevaplıyordu: Yarın Hakk’ın divanına varınca Süleyman’dan hakkın alır karınca BİR ŞAİR OLARAK KANUNÎ Kanunî Sultan Süleyman, iyi bir devlet adamı olmanın yanında aynı zamanda iyi bir şairdir. Şiirlerinde ‘Muhibbi’ mahlasını kullanırdı. Yazdığı aşk, heyecan, kahramanlık ve tefekkür şiirleriyle Osmanlı padişahları arasında mühim bir değer kazanmış, şairlik yönü en kuvvetli padişah olarak göze çarpmıştır. Hatta kaleme aldığı şu mısralar hâlâ dilden dile dolaşmaktadır: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi Kanunî, gerek kullandığı edebi dil olsun gerekse kelime haznesinin zenginliğiyle olsun Osmanlı dönemi şairleri arasında müstesna bir yere sahiptir.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() tesekkurler paylasimin icin +1
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Ben teşekkür ederim...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|