AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 04-12-2008, 16:07   #1
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Medyatik haller... ( YAVUZ BAHADIROĞLU )***
Bizim takımın (dindar tarafın) yazar-çizerleri, bürokratları, yöneticileri, siyasetçileri, genel olarak mütevazıdır…
Karşı tarafın (tarif için söylüyorum) burunları Kaf Dağı’nda insanlarına benzemezler.
Bizimkilere kolayca ulaşılır…
Bizimkilerle rahat rahat konuşulur…
Bizimkilerle her konu tartışılabilir.
çünkü neye inanırsa inansın, ne düşünürse düşünsün, hangi gruba mensup olursa olsun, her insanı “Yaradan’dan ötürü” hoş görür, “hayatın efendisi” olarak her insana saygı gösterirler.
Bu alçak gönüllü yaklaşım onlara biraz çekingen, biraz ürkek, biraz ezik-büzük (pısırık gibi) bir hava verir…
Hâlbuki duruşumuz inancımızın gereğidir.
İnancımızı hesaba katmayanlar yüreğimizi okuyamazlar!

Bizim takım ayrıca da garibandır. O kadar ki, yazar-çizerlerimizin çoğu profesyonelliği “ayıp” sayarlar…
Bu yüzden ya ücretsiz yazarlar, ya da “ötekiler”e kıyasla “ücretsiz” sayılabilecek bir ücret alırlar.
O para ile de çoğu hayır-hasenat yapar, fakir çocuklara burs filan verirler.
Yani bizim takımın mensupları, salt kendileri için değil, başkaları için de yaşarlar. Başkalarına yansımaya çalışırlar.
İnsan hariç, her şeyin, tıpkı “yalan dünya” gibi, “fani” olduğuna inanırlar…
Bu da yine inançlarının gereğidir. Bu yüzden paraya-pula, servete-şöhrete tapmazlar.
Elbette dindarlar sütten çıkma ak kaşık değildirler, ama “fani dünya”nın cazibesi karşısında “ötekiler” kadar zayıf oldukları da söylenemez.
Buna rağmen zaman zaman hataya düşer, yanlış yapar, günaha girer, eleştirdiğimiz insanların durumuna düşeriz.
çünkü hayat herkes için farklı bir imtihan salonudur. Herkes kendi imtihanını kendisi vermekle yükümlüdür. Yanlış yapmak da insanoğluna has bir durumdur.
“ötekiler” bizim takımdan birinin en küçük bir yanlışını fark ettikleri an ortalığı velveleye verirler…
Suçlarlar, aşağılarlar, ihbarlarlar, kıyametleri koparırlar.
Bunu yaparken de kendi hallerine asla dikkat etmezler…
Kendi yanlışlarına, hatalarına bakmazlar.
Bunun için de sürekli hata ederler.
Bu bağlamda Hürriyet Gazetesi arka arkaya iki büyük hata yaptı…
Arka arkaya yaptığı hataların ilki, bütünlüğü uğruna otuzbeş yıldır şehitler verdiğimiz Türkiye’mizle ilgiliydi: Bir “yabancı” duyarsızlığı içinde yayınladığı Türkiye haritasında güneydoğu bölgemiz yoktu. Kırpılmış, birilerine âdeta “ikram” edilmişti.
Bu tür haritaların Amerika’da, İsrail’de yayınlandığını bilenler “Ne oluyoruz?” demekten kendilerini alamadılar.
Sert tepki gören Hürriyet ertesi gün küçücük bir notla özür diledi, ama içimizde müthiş bir burukluk kaldı. “Bazı kafaların içi gazeteye yansımış olabilir mi?” sorusu milyonlarca başı zonklattı.
İkinci hatayı da hemen ertesi gün yaptı. Manşet büyüklüğünde hataya göre, Akdeniz üniversite’sini kasıp kavuran olayların sebebi “kız meselesi” imiş...
ülkücü bir gençle nişanlı olan kızı PKK sempatizanı bir delikanlı taciz etmiş, bu yüzden üniversitede 1980 öncesini hatırlatan görüntüler tekrarlanmıştı.
Manşet, fotoğraflarla da süslüydü.
Fotoğrafı çıkan ve “nişanlı” olarak kamuoyuna takdim edilen “ülkücü” delikanlı ile kız, ertesi gün kameraların karşısına geçip evli olduklarını evlilik cüzdanlarıyla ispat ettiler.
çift nişanlı değil evliymiş…
Hürriyet’in dediği gibi bir taciz olayı yokmuş…
Zaten PKK sempatizanı olarak gösterilen gencin başka bir kız arkadaşı varmış…
Bizler, 1980 öncesindeki çatışmaları “spor alanları eksikliği”ne bağlayan ve “Gençlerimizi spor alanlarının azlığı anarşist yapıyor” şeklinde başlıklar atan Hürriyet’i hatırladık.
Benzer pek çok örnekten sadece iki örnek verdik.
Umarım, Vakit’in doğrularını “hata” sayan ve bazı yazarlarına ağız dolusu hakaret etmeyi “doğruculuk” zanneden imtiyazlı sınıflı ve de görkemli, gösterişli, azametlu, fehametlu, şecaatlu kimi Hürriyet yazarlarının yüzünü kızartmaya yeter!
Rahmetli Mehmed Akif yaşasaydı, meşhur şiirini şu şekilde söyler miydi?
“Ne ibret! Yok mu bir bilsen kızarmak bilmeyen çehren?
“Yazarlık kalsın evlâdım, (bırak tahsili evlâdım yerine) sen ilkin bir haya öğren.”


Yavuz BAHADIROĞLU / VAKİT 12/04/2008

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi