![]() |
#1 |
![]() Mehmet Acet
![]() PKK'ya feleğini şaşırtan 4 ay 17 Ağustos’ta alınan kararların ardından PKK, daha önce görmediği bir ‘devlet’ buldu karşısında. Marmara depreminin 12 inci yıldönümü olmasının dışında o günün, Ankara’da devleti yönetenlerce adı konulmuş ikinci bir önemli yönü daha vardı. Neden derseniz Devlet o günden itibaren PKK’ya, bir de ‘hem akıllı hem de sert yüzünün’ olduğunu hatırlatmaya başlayacaktı. Hatırlarsanız, Başbakan Erdoğan, 12 Haziran seçimleri sonrası durduk yere başlayan saldırılar karşısında önce “bıçak kemiğe dayandı, Ramazan nedeniyle sabrediyoruz” demiş, ancak terör örgütünün saldırılarının mübarek ayda da devam ettiği görülünce Ramazan çıkmadan harekete geçilmişti. Yine Erdoğan’ın deyimiyle PKK’ya karşı mücadele 17 Ağustos’tan itibaren bu defa “çok farklı şekilde” yapılacaktı. 17 Ağustos’ta alınan kararların ardından PKK, daha önce görmediği bir ‘devlet’ buldu karşısında. Örneğin daha önce devlet, Kuzey Irak’a yönelik bir hava operasyonuna karar verdi mi, bu operasyon yapılır ve sonra da biterdi. Ama 17 Ağustos’tan sonra TSK’ya ait F-16 lar, Kandil’in üzerinde her gün uçmaya başladılar. Bunun sonucu şöyle oluyordu. Hava operasyonu sırasında herhangi bir yere saklanan bir PKK militanı, gökyüzündeki uçak sesinin uzaklaştığını düşünüp kafasını saklandığı yerden çıkardığı anda, yukarıdan başına bombalar düştüğünü fark etme fırsatı bile bulamıyordu. Her gün uçan uçaklar, PKK’lılara toparlanma imkânı vermediği gibi, bu operasyonlar sırasında lider kadro da önemli kayıplar verdi. Aradan 4 ay geçti ve F-16’lar Kandil üzerinde günlük uçmaya devam ediyorlar. ÖCALAN FİİLEN TECRİT EDİLDİ Bu işin bir yönüydü. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ‘entegre strateji’ adını koyduğu yeni mücadele biçimi etkili bir şekilde devam ediyordu. 1 Eylül’de başlayan KCK operasyonlarında İmralı’ya talimat almaya giden avukatlar da tutuklanınca, fiilen şöyle bir durum ortaya çıktı. İmralı’nın yani Abdullah Öcalan’ın Kandil’le, Kandil’inde ‘önderlik makamıyla’ irtibatı bütünüyle koptu. Bu arada PKK’ya ağır bir mağlubiyet yaşatan başka gelişmeler de oluyordu haliyle. Örneğin, Hakkâri’ye 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve PKK sempatizanlarının efsane kabul ettiği Kavaklı Kampı özel harekât birliklerince ‘sofistike yöntemler’ kullanılarak tek zayiat verilmeden imha edildi. Kazan Vadisi’nde Çukurca saldırısını düzenleyen PKK’lıları bekleyen akıbette farklı değildi. BAŞARININ SIRRI: ETKİN İSTİHBARAT VE UYUM Dün sabah 1.5 saat boyunca bu konuları konuştuğumuz Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, iki noktaya vurgu yaptı. 1- Ankara’da kurumlar arasındaki eşgüdüm ve uyum, daha önce hiç olmadığı kadar iyi durumda. Belli periyotlarla toplantılar yapılıyor. Ve toplantılarda alınan kararlar hemen uygulamaya konuluyor. Atalay, yayın arasında konuşurken bu uyumun yakalanmasında Genelkurmay Başkanlığı’na Necdet Özel’in gelmiş olmasının önemine özel bir vurgu yaptı. 2- PKK’ya ‘feleğini şaşırtan’ 4 aylık operasyonlarda devletin kullandığı en güçlü silah istihbarat silahı. Daha önce olduğu gibi, yüksek sayıda asker kullanılarak yapılmıyor bu operasyonlar. Bunun yerine örgütün faaliyet gösterdiği yerlerde yapılan istihbarat çalışmaları askerî operasyonlarda etkili bir şekilde kullanılıyor. Peki önümüzdeki süreçte bizi ne bekliyor? Hem bir durum tespiti hem de önümüzü görmek için Atalay’ın şu sözlerine bakmakta fayda var. “Şu an PKK ve terör unsurları için hiçbir yer güvenli alan değil ve olmayacak. Sınır içi, sınır dışı, kırsal kesim, hepsi onlar için güvensiz ve bizim şu andaki çalışmamız aynen bu şekilde devam edecek. Bu günlerde basında falan görüyoruz bazen, ‘ismi konulmamış bir ateşkes var’ falan diye. Ama biz hiçbir zaman böyle bir kavramı kullanmadık. Güvenlik tedbirlerimiz aynen devam edecek, ediyor. Kış operasyonlarımız da devam edecek, ara vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Şu anda denildiği gibi ‘görüşmedir, şudur, budur’ öyle bir şey söz konusu değil. Tek yönlü uyguladığımız entegre bir stratejimiz var devlet olarak. Sınır ötesi operasyonlardan KCK operasyonlarına hepsi koordinasyon içinde tartışılmış, kararlaştırılmış, plânlanmış ve yürütülmektedir.” Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi, şu anda Devlet adına PKK yahut İmralı ile herhangi bir görüşme yapılmıyor. Atalay’ın sözlerinden anladığımız kadarıyla kış ayları boyunca da bu yapılmayacak. DEVLET MEŞRUİYET VE HUKUK SINIRLARI İÇERİSİNDE HAREKET EDİYOR Şuraya kadar yazdıklarıma bakarak devletin ‘gözü dönmüş bir şekilde’ hareket ettiğini düşünenleriniz varsa böyle düşünenlerin yanıldıklarını belirtmeliyim. Aksine Beşir Atalay’ın da söylediği gibi, PKK’lıları teslim olmaya ve dağdan inmeye teşvik eden bir anlayış var. (Bir askerin teslim olan PKK’lıya üşümesin diye parkasını verdiğini gösteren fotoğrafı hatırlayın) Ayrıca, Ankara’nın bu operasyonları yapma konusundaki haklı ve meşru çizgisi karşısında ne içeride ne de uluslararası platformlarda kimsenin bir diyeceği yok. Peki bundan sonra ne olacak? Anladığım kadarıyla devletin bundan sonra şöyle bir yol haritası var. PKK yaz aylarında hiçbir sebebi yokken şımarık bir güç gösterisi yaparak başlattığı terör dalgasının bedelini ağır bir biçimde ödüyor. Sanıyorum bu süreç bir süre daha böyle devam edecek. Ne zaman ki PKK, devlet gücü karşısında gidilebilecek bir yer olmadığını fark edip gerekli dersleri aldı, işte o zaman hem dağdan inişler konusunda hem de Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulunması konusunda çok daha iyimser bir tablo karşımızda olacak. Haber 7 19.12.2011
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() o din düşmanı önderliklerinin helak olduğu günleride görücez inşallah...
|
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|