|
![]() |
#1 |
![]() Kemalist zihniyet böyle bir şiirin kaynağını filan bırakır mı hiç, şiire ulaşabildiğimize şükür...
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Söylemeden edemeyeceğim.
Kendi fikrimize uyan bi konu oldu mu bodoslama atlıyoruz doğru mu yanlış mı diye düşünmeden. Karşıt görüşten biri bizim değer verdiğimiz insanlara bişey dedi mi demediğimizi bırakmıyoruz. Biz bu kadar ön yargılı, anlayışsız olduktan sonra karşılıklı uzlaşma gibi bişeyi hayal etmek bile saçma. Bu 'Kemalist' zihniyetle değil, hangi kesimden olursak olalım toplum olarak gereksizce benimsediğimiz bi zihniyet. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Mehmet Akif Ersoy'a bizzat Atatürk tarafından çok büyük görevler verilmiştir. Defalarca Mısır'da kendisine heyetler gönderilmiştir. Elmalılı Hamdi'den önce Kur'an tefsiri görevi de ona verilmişti. Fakat 1930'ların başına kadar uğraşmasına rağmen, istediği gibi bir tefsir hazırlayamayınca görevini iade etmişti.
Şiiri geçtim. Mısır'a sürgün gittiği iddiası bile pek çok yönden temelsiz. Bu haberin kaynağını ben de merak ettim. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
maalesef bu kısmı tamamen safsata tam istediği gibi hazırlamış ama onuda siz araştırın |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
Mehmet Akif Ersoy Arapça'yı ve Türkçe'yi anadili gibi biliyordu ve en zor Arapça metinleri kolayca Türkçe'ye çeviriyordu. Bu konudaki ustalığı Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmadı. 1900'lerin başından itibaren Akif'in dostları ona Kur'an meali yazdırmak istedi ama o hep karşı çıktı. Neden? Ortada ne Kurtuluş Savaşı vardı, ne Mısır hayatı, ne de Türkiye Cumhuriyeti. Akif hangi gerekçeyle yıllarca meal yazmayı reddetti? Çünkü Akif, Kur'an mealinin yazılamayacağı düşünür. Her ne kadar en zor kelimeleri Türkçe'ye çevirsede, Kur'an'daki bir tek kelime üzerinde bile günlerce düşündüğünü, yine de Kur'an'ın gerçek sözlerini karşılayacak kelimeler bulamadığını söyler. Elmalılı onu çok zor ikna etmiştir. Bunun üzerine gecesini gündüzüne katıp çalışmış, yine de bu meal için ömrünün yetmeyeceğini düşünmüştür. Hiçbir zaman da "mealimi tamamladım" dememiştir. Meali her okuduğunda mutlaka yeni düzeltmeler yapma ihtiyacı hissetmiştir. Bu nedenle hiçbir zaman onun istediği gibi bir eser ortaya çıkmayacaktır. Akif, "meali bile yazılamaz" derken, ibadetin Türkçe olarak yapılması konusuna da doğal olarak şiddetle karşı çıkmıştır. Onun yazdığı ve henüz tamamlamadığını, düzeltmeler yapacağını söylediği meali okuyanlar, mealdeki akıcılığa, şiirselliğe, Kur'an'daki estetiğin en mükemmel haliyle ve pürüzsüz olarak meale aktardığını söyleyince, Akif meal işine son verecektir. Akif'in tek derdi, Kur'an'ın yerini kendisine göre eksik olan mealin almasıdır. İbadetlerin bu mealle yapılacağı endişesidir. Konuyu, Mısır'da Akif'in yanında olan oğlu ile aydınlardan, Elmalılı'dan ve kızından dinlerseniz, İslamoğlu'nun anlattıklarından çok daha farklı ve çarpıcı sonuçlara ulaşırsınız. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
onların en büyük derdi harf ınkılabına Mehmet akifi alet etmekti ezan türkçe ibadet türkçe e tabi kur'an -da türkçe olmalıydı bunu anlayan Akif bu meali yaktırmış yakın tarihimiz yalanlarla dolu inşaallah en yakın zamanda bunlar birbirlerinden ayırt edilir Konu ak sevda tarafından (11-03-2011 Saat 14:47 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Olabilir. Saygı duyulur kararına. Fakat bu kararı aldıktan sonra o meali yazmaya devam eder misin? Yani yakmak için Kur'an meali yazabilir misin? Meali de geçtim. Bir kağıt parçasına, sonradan yakılmak üzere Allah, peygamber yazabilir misin? (Haşa) Ben yazmam. Mehmet Akif hiç yazmaz. Yazmadı da. Hiçbir zaman, "Ben meali yazıyorum ama bunu sonradan yakın" demedi. Akif 1930'da yazmayı bırakıp, "bunu yakın" deseydi, görüşlerinizde haklılık olurdu. Ama yazmaya, düzeltmeye devam etti. Bu durumda Akif, yakmak üzere meal yazmış olur ki böyle bir günaha abdestsiz Müslümanlar bile girmez. Peki Akif ne dedi? "Ömrüm yetmez de tamamlayamazsam yakın" dedi. Çünkü mealinin yarım olmasını, eksik olmasını, hatalı olmasını istemiyordu. Mealinde mükemmeli aradı. Bu nedenle de ömrü boyunca o meal için çalıştı. Sonuç olarak Akif'in endişeleri vardı. Fakat mealin yakılmasının sebebi bu endişeler değildi. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
Büyük bir çarpıtma... kitabını hazırladığı ama ona bu görevi verenlerin gerçek niyetini anlayınca yakılmak üzere talebesine verdiğini,talebesininde yakamayıp amasya yada tokata başka bir talebeye gönderdiği ve o talebenin yaktığı bilinir... elmalılı hamdi dahi niyeti anlamış olacak ki mealini direk türkçe çevirmemiştir... sadeleştirmeden zor anlarsınız... ha neymiş niyet derseniz basılan kuranların kapağında türkçe meal değil türkçe kuran yazıyordu bu niyeti açıkça ortaya koyuyor... önce dil inkılabı sonra islami eserlerin yeni yazıya tercümesi... tahrif için çok güzel bir strateji... ama atladıkları nokta: Bu Kur'an'ı gerçekten biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz. (hicr 9) |
||
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
(Doğruluğunu bilemem.) |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]()
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|