![]() |
#1 |
![]() Mehmet Ali Tekin
![]() Kobani Kalkışmasının Anlattıkları… HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, bayram günü, "Kobani'de durum son derece kritik. IŞİD saldırılarını ve AK Parti'nin Kobeni'ye yönelik ambargosunu protesto etmek üzere, halkı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek olmaya çağırıyoruz.'' Açıklamasının ardından özellikle güneydoğuda, PKK yandaşları ve sempatizanları, şehirleri savaş alanlarına çevirdiler. 35 ilde sokaklar savaş alanına çevrildi ve 31 kişi hayatını kaybetti. Işid’e rahmet okuturcasına, birçok yerde vahşice, insanlar katledildi. İçişleri Bakanı Efgan Alâ olayların durulmasından sonra: "Olaylarda 212 okul binası, 67 emniyet binası, 25 kaymakamlık binası, 29 parti binası, çocuk yuvaları, Kızılay kan merkezleri, belediye binalarının aralarında olduğu 780 bina, bütün toplam olarak da 1.113 bina yakılmış veya tahrip edilmiştir. Şiddet eylemlerinde özel araçlar, belediye araçları, ambulanslar ve polis araçları yakılmış ve toplamda 1.177 araç kullanılamaz hâle getirilmiştir." açıklamasını yaptı. Vandalizmin boyutları çok dehşetti. Kafası taşla ezilerek öldürülen insanlar… Işid’in Kobani’ye verdiği zarardan kat be kat kendi insanlarımıza verilen zarar… PKK yandaşlarının yaptıkları, belki de Işid’in yaptıklarına eşdeğerdi. HDP eşbaşkanı Demirtaş, meydana gelen tepkiler üzerine: “Kobani’de katliamlar başlayacakken, biz de halkımızı eyleme çağırdık ama Kobani'yle dayanışmaya çağırdık. Bizim çağrımız üzerine, ya da kendini sorumlu hissederek, insanlar sokağa çıkmaya başladılar. Hiçbir yerde şiddet olmadı. Hopa'da da, İstanbul'da da hareketlilik vardı. Hiçbir yerde asla şiddet kullanılmadı. Çünkü biz yaptığımız çağrıda şiddet çağrısı yapmadık. Çağrımız açıkça, insani bir çağrı, siyasi bir müdahale için halkımızı göreve davet etmekti.” şeklinde bir açıklama yaparak, meydana gelen vandalizmi gizlemeye, örtbas etmeye çalışıyordu. Diyerek, gözümüzün içine baka baka bizleri enayi yerine koyuyordu. Siz zaptedemeyeceğiniz insanları sokağa çağıracaksınız, sonra da ‘şiddete başvurun’ demedik, diyeceksiniz. Hâkim olamayacağınız kitleleri sokağa dökmeyeceksiniz o zaman. Kobani olayları bize şunları söylüyordu: PKK ve siyasi uzantısı HDP, BDP içerisinde çözüm sürecini istemeyen bir kesimin varlığını açığa çıkarmıştır. Özellikle Demirtaş ve bazı HDP ve BDP’lilerin ‘Çözüm Süreci’ni istemedikleri ve sabote etmek için ellerine geçen fırsatları, değerlendirecekleri anlaşıldı. Kobani olayları bir kere daha gösterdi ki ‘Çözüm Süreci’ doğru bir adım. ‘Çözüm Süreci’, Türkiye’nin gelişmesini sağlayacak, bağımsız bir proje olduğunun göstergesi. Olayların durulmasının ardından, Başbakan ve bazı bakanlar, bu olaylardan sonra güvenlik tedbirlerinin artırılması, bazı kanunlarda değişiklik yapılacağını ve güvenlik güçlerinin yetkilerinin artırılacağı, açıklamasında bulundular. Özellikle polis ve jandarmanın, AB ülkelerinde uygulanan yetkilerle donatılacağı açıklamasını yaptılar. Hükümetin yapmak istediği bu değişiklikler, bir yönden iki ucu keskin bir bıçaktır. Yetkisi artırılmış polis ve jandarma içerisinde bulunan bazı unsurların, kasıtlı olarak bu yetkilerini kötüye kullanma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Paralel yapılanma henüz polis ve jandarmada tamamen etkisiz hâle getirilmemiştir. Sadece Paralel yapılanma değil, emniyet güçleri içerisinde bulunan birçok kişinin, kontrolsüz hareketlerle, özellikle de gözaltı esnasında vatandaşlara, yetkilerinin dışında davranarak zulmettiklerine zaman zaman şahit olmaktayız. Bu kontrolsüz davranan kimselere daha fazla yetki vermek onları pervasızlaştıracaktır. Yeni getirilecek güvenlik tedbirlerinin sağlıklı uygulanmaması hâlinde, yeni ve daha büyük problemlerle karşı karşıya kalmamız işten değildir. HSYK bunun en bariz misalidir. Aman dikkat. Kaynak Milat 15.10.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|