06-05-2009, 22:09 | #1 |
Mehmet ALTAN "Rabbini bil ve her zaman doğruyu söyle..."
Obama önceki gün Suudi Arabistan’da idi... Dün ise Kahire’de... ABD Başkanı Barack Obama, Müslümanlara yönelik tarihi konuşmasını ‘Kahire Üniversitesi’nde yaptı.
Obama neden dünya Müslümanlarına seslenmek ihtiyacını duyuyor? Hep söylediğimiz gibi... Bush silahçı ve petrolcülerin iktidarını temsil ediyordu, Obama çok daha farklı bir anlayışı yansıtan bilgisayarcıların temsilcisi... Birincisi kurşun atınca para kazanırken, ikinciler bilgisayar satınca para kazanacak... Bilgisayar satmak için gelişmiş, zengin, barışçı, huzurlu ve istikrarlı bir dünyaya ihtiyaç var... * * * Tüm kan, gözyaşı, acı ve ıstıraba rağmen ‘eski dünya düzeni’ yavaştan kaybolmakta... Eski dünya düzeninin dönüştüğünü nelerden anlıyoruz? Yeryüzü sermayesinin artık mafyaları beslemekten vazgeçip tepelemesinden... Kol gücüne ihtiyaç bırakmayan yeni üretim tekniklerinden. ABD’de silahçılar ve petrolcüler iki dönem iktidar olmasa bu değişim çok daha hızlanacaktı... Çünkü bilgisayarcılar... Yüksek teknoloji mallarını değerlendirip yeryüzündeki mal ve hizmet dolaşımını sorunsuz gerçekleştirebilecekleri bir mekanizmanın var olabilmesini, ‘piyasa ekonomisi, demokrasi ve insan haklarının’ evrenselleşmesiyle mümkün görüyorlar ancak. * * * ABD’den daha büyük ve güçlü olan tarihin temposu ve zamanın ruhu bizlere, ‘Sanayi Devrimi’nden ‘sanayi-sonrası devrimine’ geçildiği sinyalini veriyor. Bu köklü dönüşüm sırasında ne dünya, ne de Ortadoğu aynı kalabilir. ABD, kendi silahçı ve petrolcülerinin çıkarları doğrultusunda avcılık yaparken tarihsel dönüşümün de avı oldu. Ortadoğu da bu karmaşada bir daha eskiye dönemeyecek biçimde yeniden yapılanacak. Bir başka açıdan bakınca yapılanıyor da... * * * Dünya... Uluslararası sistem ve ABD... Müslüman ülkelerin, insan hakları, demokrasi ve piyasa ekonomisi ile kol kola yürümesini... İdealler doğrultusunda vatandaşlarını özgürleştirip zenginleştirebileceğini göstermesini istiyor. Obama’nın Ankara ve Kahire konuşmaları bu açıdan ruhen bir bütündü... * * * Müslüman ülkelerde... Bireyin öne çıkması, refahının artması, yaşam alanının, özgürlük sınırlarının genişlemesi nasıl olacak? Obama’nın dünkü konuşmasında bunun cevabı açıktı: ‘İslam’da reform’ anlayışını da sahiplenerek, radikal bir anlayışa karşı cephe oluşturarak... * * * Ben Obama’nın dünkü konuşmasını herkesin içselleştirmesi... Benimsemesi ve özümsemesi halinde yeryüzünde daha hızlı adımlar atabileceğimize inanıyorum... Obama bir anlamda fanatik bir Talibancı yorumuna karşı alternatif bir ‘kent dindarı’ arıyor... ‘İslam kültürü bize şiir, müzik ve mimari verdi’ demesi bundandı. Ama acaba şimdi verebiliyor mu? Veremiyor ise neden? Obama Kuran’daki ‘Rabbini bil ve her zaman doğruyu söyle’ vurgusunu hatırlatırken... Acaba herkes kendisinin ne kadar ‘doğruyu söylediğini’ de kendi kendine soruyor mu? O halde... Obama’nın konuşmasındaki ‘Müslümanlar arasında diğerinin inancını reddetme eğilimi yüksek’ derken... ‘Müslümanlar aşırı güçlere gereken tavrı gösterirse o zaman güvenlik oluşur’ vurgusunu yaparken ne düşünüyoruz? * * * Müslüman álemi, teknoloji ve değişim ilişkisi... Kadının Müslüman ülkedeki yeri... Örneğin, bizdeki ‘laik ve laikçilere’ ders niteliğindeki ‘türban takan kadının eğitim hakkının elinden alınmasını kabul etmiyorum’ demesi de, Müslüman álemindeki kadının daha fazla modernleşmesi, daha fazla sosyal yapıya lehimlenmesini istemenin işaretiydi... Ne var ki Türk erkek siyaseti, kızlarımız ve kadınlarımız üzerinden zamansız ve yersiz bir ‘türban’ kavgası yaparak, başörtülü kadınlarımızın eğitim hakkını iyice gasp etti. * * * Obama’nın dünkü konuşması, yeni Dünya Düzeni’nin, 1,5 milyar Müslüman’ı küreselleşme sürecine entegre etmekte kararlı ve ısrarlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ne var ki, konuşma sırasında Kahireli Müslümanların tepkileri de ‘Müslümanların’ boy portresini veriyordu... Sadece İslam’a yönelik övücü tespitler alkış aldı. Genel doğrular ve İslam áleminin değişimini talep eden kısımlar aynı heyecanı uyandırmadı... * * * Ben... Obama’nın konuşmasında anımsattığı ‘her zaman doğruyu söyle’ ilkesini benimsersek, işi çözeceğimizi düşünüyorum... Kadının toplumdaki olumsuz konumundan yetersiz teknolojiye, tüm zaafları aşmak önce ‘doğruyu söylemekten’ geçiyor. Bu yapıldığında, ‘iki yüzlülük’ iktidarı son bulmuş, sorunlar açıkça görülmüş olacak. Bu da hem bizim, hem de dünyanın yararına... ABD’deki bilgisayarcı iktidara kulak vermek, kendi çıkarlarımız doğrultusunda daha çabuk sonuç alıp ilerlemeyi sağlayacak. star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|