![]() |
#1 |
![]() Mehmet Ocaktan
![]() Faşizm kokulu Gezi'den ne kaldı? Biliyorum, faşizmle Gezicileri özdeşleştirdiğim için birilerinin canı sıkılacak. Çünkü onlara ezberletilen faşizm, bütün dünya örneklerinde olduğu gibi devlet ve siyasal iktidar kaynaklıdır. Doğru… Mesela faşist yönetimlerde ordunun ve militarizmin yüceltilmesi vardır. Faşist rejim altındaki insanlar, ‘ihtiyaç’ gereği belirli durumlarda insan haklarının, özgürlüklerin ve demokrasinin gözardı edilebileceğine ikna edilirler. Yine faşist uluslardaki sanayi ve iş aristokrasisi, sıklıkla hükümet liderlerini iktidara getirenlerdir. Bunu hükümetle iş dünyası arasında karşılıklı çıkara dayalı bir ilişki tesis ederek ve belli bir iktidar eliti yaratarak yapar. Kabaca faşist yönetimlerin en bariz özellikleri bunlardır. Pekâlâ bu özelliklerin Gezicilerle ne alâkası var diyebilirsiniz. Gezi’nin ilk üç günündeki masum çevre hassasiyetini parantezin dışında bırakarak hemen söyleyelim, Gezi’yi oluşturan hemen bütün fraksiyonların ortak özelliği militarizmi yüceltme ve cuntacı olmalarıdır. Nitekim vandalizmin zirve yaptığı o günlerde “Asker nerede?” diye etrafına bakınan, bulamayınca da daha fazla saldırganlaşan bütün sosyalist devrimciler, Kemalist paradigmaya iman etmiş ulusalcılar, banka reklamlarından nemalanan sanatçılar, “İktidar namlunun ucunda büyür.” ilkesiyle yola çıkan kifayetsiz komünistler sandıkta değil, sokakta iktidar yıkmak için Gezi’de buluşmuşlardı. Meydanlarda, sokaklarda kelimenin tam anlamıyla bir yıkım görüntüsüyle karşımıza çıkan Gezi ahalisinin bu tavrının demokratik bir anlayışla asla yan yana gelemeyeceğini artık çok iyi biliyoruz. Çoğunun geçmişte cuntacılara hizmette kusur etmediğini de dikkate aldığımızda, bu görüntüler olsa olsa Hitler kokulu bir faşizm görüntüsü olabilir. Kaldı ki Gezi’nin “İyi çocukları” olaylar süresince şiddeti körükleyen Kemalist ve devrimci unsurların figüranı olmaktan öteye geçemediler. Daha iki gün önce Gezi’nin yıldönümü vesilesiyle eylem çağrısı yapan Tarık Akan, Edip Akbayram ve Genco Erkal gibi isimlerin 28 Şubat’ta cuntacıları yüceltmek için nasıl bir darbeci ruhla çalıştıklarını çok iyi biliyoruz. Hitler kokulu Gezi faşizmi böyle bir şey olsa gerek… Ama gelin görün ki Gezi'de faşizm şiddetinde yıkıcı eylemlerin arkasına saklanarak demokrasiye ve halk iradesine ateş eden vandalistler, 12 yıllık iktidarı boyunca darbeci zihniyetle mücadele eden ve askerî vesayeti gerileten Tayyip Erdoğan'ı faşizm ve diktatörlükle suçlama cüretinde bulunabilmektedir. Erdoğan nefretinin bir ürünü olan 'diktatörleşme' suçlamasının gerçek nedeni halka duyulan nefrettir. Neredeyse Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana imtiyazlı bir konumda bulunan ve kendisini halkın vasisi gibi gören bu dayatmacı anlayış, esas itibarıyla halkın taşıdığı değerlerden ve kültüründen nefret etmektedir. Kısacası eli kırbaçlı zihniyet, bütün baskılara ve dayatmalara rağmen bu halkı bir türlü adam! etmeyi başaramamıştır. Bugün meydanlarda seçilmiş iktidarı yıkma hevesine kapılanlar tam da bu faşizm kokulu jakoben zihniyetin bir uzantısıdır. Ne yaptılarsa halkı bir türlü adam! edemediler, kendi zihniyetlerinde olanları seçtiremediler. Her seferinde demokrasiden anlamayan bu cahil kalabalıklar! Tayyip Erdoğan'a yöneldikçe hınçları daha da büyüdü. Ve sonunda Erdoğan nefretiyle halka duydukları nefret âdeta özdeş hâle geldi. Öyle ki, 17 Aralık’ta mistik darbecilerin malzemesi hâline dönüşen Geziciler de, bizzat paralel unsurlar da Soma faciasında hayatını kaybeden 301 madenci için sırf AK Parti’ye oy verdiler diye; “Müstahaksınız”, “Niyazi oldunuz”, “Allah cezalandırdı” diyerek insan olma şereflerini askıya alabildiler. Bugün Gezi’den geriye ne kaldı diye baktığımızda; biraz küfürlerle süslenmiş bir Gezi edebiyatı, Kemalist-devrimci-liberal-paralelci unsurların üretip dışarıya servis ettiği otoriterleşme malzemeleri, camı çerçevesi indirilmiş dükkânlar ve vandalizm fotoğraflarını görürüz. Kaynak Akşam 03.06.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|