![]() |
#1 |
![]() Kabulünün 87. yıldönümü kutladığımız İstiklal Marşı'nın Genelkurmay Başkanı İsmet (İnönü) Bey'in teklifiyle cephedeki askere moral için istendiğini biliyor muydunuz?
''Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal/Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal/Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal/Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal''... Uğruna kan dökülen, can verilen Türk bayrağına böyle seslenen Mehmet Akif Ersoy, bundan 87 yıl önce ulusuna İstiklal Marşı'nı armağan etti. Ucunda para ödülü olduğu için yarışmaya girmeyi reddeden milli şair, ancak bu ödülün kaldırıldığı duyurularak yarışmaya katılmaya ikna oldu. Bugün, İstiklal Marşı'nın kabulünün 87. yıldönümü... ''Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü'' de olan 12 Mart'a kadar uzanan, İstiklal Marşı'nın yazılış öyküsü, Türk ulusuna milli bir marş kazandırmak isteyen Genelkurmay Başkanı İsmet (İnönü) Bey'in ortaya bu fikri atmasıyla başladı. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda, cephedeki askerlerin morallerini yükseltip milli duygularını güçlendirecek bir ulusal marşın hazırlanması düşüncesi, Genelkurmay Başkanı İsmet (İnönü) Bey'in kafasında şekillendi. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanlığı ödüllü bir yarışma açtı ve durumu tüm yurda duyurdu. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Değerlendirme komisyonu, şiirlerin tamamını inceledikten sonra 6 şiiri seçti. Ancak yapılan değerlendirmede bu şiirlerin de ulusal marş olma niteliği taşımadığı görüldü. -KORKMA, SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA...- Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver), ulusal marşı Mehmet Akif'in (Ersoy) yazmasını istiyordu. Oysa Mehmet Akif, ucunda para ödülü olduğu için yarışmaya katılmamıştı. Ulusal marş niteliği taşıyan bir şiirin bulunamaması üzerine dostları devreye sokularak Mehmet Akif ikna edilmeye çalışıldı. Para ödülünün kaldırıldığı duyurulunca Mehmet Akif, yarışmaya katılmayı kabul etti. Daha önce ön elemede seçilen 6 şiirle Mehmet Akif'in yazdığı şiir arasında yapılan değerlendirmede Akif'in şiiri birinci oldu. 1 Mart 1921 günü Meclis'in yaptığı oturumda Hamdullah Suphi (Tanrıöver), kürsüde şiiri okudu. Seçim için son sözün Meclis'e ait olduğunu belirtti. Takvimler 12 Mart 1921'i gösterirken Türkiye Büyük Millet Meclisi yeniden toplandı. Konuşmaların ardından, verilen önergeler kabul edildi ve Mehmet Akif'in yazdığı şiir, Türk ulusunun ''İstiklal Marşı'' oldu. Meclis tarafından kabul edilen marşın artık bestelenmesi gerekiyordu. Açılan yarışmaya 22 beste katıldı. Ancak Meclis'in, zamanın çetin koşulları yüzünden bu besteleri değerlendirip birini seçecek vakti yoktu. Bu nedenle uzun bir süre ulusal marş bestelenemedi. 1930 yılında orkestra şefi Osman Zeki Üngör'ün bestesi uygun görülüp kabul edildi. Böylece Türk ulusu, dünyanın en anlamlı marşına kavuştu. Milli Şair tarafından 87 yıl önce yazılan, tamamı 10 kıta olan İstiklal Marşı'nın 2 kıtası, rengini şehitlerin kanından alan, sonsuza kadar dalgalanacak ay yıldızlı bayrak semaya çekilirken, Türk milletince tek yürek halinde okunuyor. (aa) İstiklal Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl... Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım, Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl Mehmet Akif ERSOY
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|