AK Gençliğin Buluşma Noktası
İslam Tarihi İslam tarihi ile ilgili paylaşımlar.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 04-30-2009, 21:02   #1
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart // Mekke'nin Fethi //
İslâm nurunu söndürmek için ellerinden geleni yapan Mekkeli müşrikler boyunlarını bükmüş haklarında verilecek kararı bekliyorlardı.

Mekke Şehri Alemlere Rahmet olarak gönderilen Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in dünyaya teşrif buyurdukları, çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği kendine Muhammedül Emin isminin verildiği ve ilahi görevin verildiği mübarek bir beldedir. Ayrıca Hz. İbrahim (a.s.) Efendimiz zamanından beri tevhit inancının merkezi ve müslümanların kıblesi olan Kabe-i Muazzamanın bulunduğu ber şehir. Peygamberimiz (s.a.s.) kendisine peygamberlik verildikten sonra putperestliğin merkezi olan Mekkeli müşrikleri Allahın dinine davet etmiş, fakat onlar tabi olmadıkları gibi ilk müslüman olanlara eza ve cefa etmekten de geri kalmamışlardır. Hatta o kadar ileri gitmişlerdir ki Yüce Peygamber (s.a.s.)i öldürme kararı almışlar. Allah (c.c.) emriyle Cibril-i Eminin Peygamberimize haber vermesiyle kurdukları tuzak boşa çıkmıştır.
Bitmeyen eza ve cefa, dinmeyen ızdıraplar sonucu Müslümanların dayanacak güçleri ve sabırları kalmamaya başladığı zamanda onların yardımına rehberi yetişmiş ve Hicret izni verilmiştir. Peygamberimiz (s.a.s.) de bu emir gereğince Mekkeden Medineye hicret ettiler. (Yüce Resûlün Kabeyi putlardan temizlemek en büyük hedeflerindendi.) Hudeybiye Antlaşması, Müslümanların Mekke Müşrikleriyle barış içinde yaşamasını ve Kabeyi ziyaret edebilmelerini sağlamışsa da Kabe hala putperestliğin merkezi idi.

Hz. Peygamberin Mekkenin fethine karar vermesine ve bu kararı gerçekleştirmesine sebep, Mekke Müşrikleriyle Müslümanlar arasında 10 yıllık bir süre için imzalanan Hudeybiye Antlaşmasını 2 yıl gibi kısa bir zaman geçmeden müşrikler tarafından bozulmuş olmasıdır. (1)

Peygamberimiz Mekkelilere haber göndererek antlaşma şartlarına uymalarını istedi. Mekkelilerin antlaşma şartlarına uymamakta israr etmeleri üzerine Peygamberimiz (s.a.s.) Mekkeyi fethetme kararı verdi. On bin kişilik bir ordu hazırlanarak Hicretin 8. yılı Ramazan ayında Mekke üzerine yürüdüler. İslam ordusu dört koldan şehre girdi. Peygamberimiz Mekkenin kan dökülmeden alınmasını istiyordu. Bunun için ordusuna "Kesinlikle kan dökmeyin, silahlı çatışmaya girmeyin" emrini verdi. Ve öyle de oldu. Mekke şehri kan dökülmeden fethedildi.

Peygamberimiz Haremi Şerife gidip Kabeyi putlardan temizletti ve orada bulunan kalabalığa şu hutbeyi irat buyurdular. Rasul-ü Ekrem Allahın birliğini, insanların eşit olduğunu geçmişteki kan davalarının kaldırıldığını anlattıktan sonra şu mealdeki ayet-i kerimeyi okudu. "Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye milletlere, kabilelere ayırdık, sizin Allah katında en şerefliniz ondan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah bilir ve işitir." (Hucurat 13)

İslâm nurunu söndürmek için ellerinden geleni yapan Mekkeli müşrikler boyunlarını bükmüş haklarında verilecek kararı bekliyorlardı.

Peygamberimiz (s.a.s.) kendilerine sordular. "Ey Kureyş topluluğu! Hakkınızda ne yapacağımı sanıyorsunuz?"

"Onlar, sen asil ve şerefli bir kardeşsin" dediler.

Peygamberimiz (s.a.s.) de müşriklere "bu gün sizi kınamak yok, hepiniz serbestsiniz." buyurdu ve hepsini affetti. Yüce Peygamberin bu hareketi hem Mekke şehrini hem de gönülleri fethetmeye yetmişti. İnsanlığa en güzel fazilet ve ahlak dersi vermiş, sanki Mekke halkı, mağlup edilmiş bir millet değil hak ve vazifeler konusunda zaferi kazananlarla eşit duruma gelmişlerdir. (2)

Her savaş taktiğini ümmetiyle istişare eden, hem devlet başkanı, hem başkomutan olan "Alemlere Rahmet" en yüce Peygamber; O ümmetle beraber insanlık tarihinde görülmemiş bir fetih ve bu fetihten daha iki yıl önce inen Fetih suresinde "Fethun Mübin", "Nasrun Aziz" ve "Fevzün Azim" tebşirleriyle bildirilen bu zafer, hiç kan dökülmeden fethedilen şehir, Mekkenin fethi böylece gerçekleşmiştir. (3)

Mekkenin fethi, miladi olarak 1 ocak tarihine denk gelmektedir. Yine bir ramazan-ı şerif ayında fethedilen Mekkenin fethinin, memleketimiz ve bütün İslâm Alemi için hayırlara vesile olmasını ve Rabbimin bizleri kendisine kul Habibine ümmet olan ve şefaatine nail eylediği kullarından eylemesini niyaz ederim.

1- Diyanet Dergisi, Ocak 1995, Doç. Dr. İbrahim Sarıçam.

2- Temel Dini Bilgiler, Seyfettin Yazıcı, S. 217.

3- İslâm Tarihi, Hayati Ülkü S. 213.

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi