![]() |
#1 |
![]() Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrasında yapılan Meksika ziyareti çok önceden planlanmış bir ziyaretti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1998 yılından itibaren Latin Amerika ve Karayiplerle ilişkileri geliştirmek üzere bir strateji belirlemiş. Ancak bu stratejinin gereği yapılmamış. İki ülkenin siyasi ilişkilerinin geçmişi 81 yıllık. Son on yılda Mesut Yılmaz bu ülkeye bir ziyaret yapmış. Sanıyorum ikinci ziyareti Ali Babacan gerçekleştirmiş. Üçüncü ziyareti de Başbakan yaptı. 2006 yılından itibaren hükümet, Latin Amerika ile ilişkileri geliştirme stratejisine hız vermiş. Osmanlı 1600’lü yılların şartlarında dünyanın öbür ucundaki bu önemli ülke ile ilişki kurmuş.
Meksika dünyanın 13’üncü büyük ekonomisi. Yıllık yatırım bütçesi 90 milyar dolar düzeyinde. BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi. AB’de gözlemci üye statüsüne sahip. Uluslararası platformlarda İspanya ile birlikte hareket ediyor. Uluslararası kuruluşlarda etkin ve sözü geçen bir ülke. 2010’da Latin Amerika zirvesine ev sahipliği yapacak. Türkiye’yi de bu gezide gözlemci olarak o zirveye davet ettiler. Meksika 120 milyonluk nüfusuyla Kuzey Amerika ile Güney Amerika arasında köprü vazifesi gören önemli bir ülke. Terör ve uyuşturucu ile mücadelede Türkiye ile paylaşabileceği önemli tecrübeleri var. Meksika, Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkasya’ya açılmak istiyor. Bunun için Türkiye’nin desteğini istiyor. Türkiye Latin Amerika ve Karayiplere açılmak için Meksika’nın imkânlarını kullanmak ve yardımını almak istiyor. Türkiye ve Meksika jeopolitik konumları, nüfus ve ekonomik büyüklükleri ile küresel hedefleri birbirine çok benzeyen iki ülke. 81 yıllık diplomatik ilişki geçmişine rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacmi 450 milyon dolar düzeyinde. Yok denecek kadar az. Başbakan Erdoğan bu duruma isyan ediyor. Meksika’dan Türkiye’ye yılda 25 bin turist geliyor. Bu ülkede, Türkiye’den Osmanlı pasaportu ile gitmiş birçok Musevi vatandaş var. Bunlar Meksika’da etkin. Türkiye’ye sık sık gidip geliyorlar. Bu insanlar Başbakan Erdoğan’a büyük ilgi gösterdiler. Sulama projelerinden tutun da, altyapı projelerine, yol-tünel-içme suyu-havaalanı-liman ve konut projeleri kadar dünyada Çin’den sonra ikinci sırada olan Türk müteahhitlerinin yapabileceği birçok iş var. Meksika petrol zengini bir ülke. Bu ülkenin yatırımcılarının bizim ülkemizde veya bizim yatırımcılarımızın onlarla birlikte Meksika’da veya üçüncü ülkelerde yapabilecekleri birçok yatırım var. İşte Başbakan’ın derdi burada başlıyor. Türk müteşebbislerinin bu 90 milyar dolardan pay almasını istiyor. Meksikalı yatırımcıların ülkemize yatırım yapması için uğraşıyor. Meksika ile serbest ticaret anlaşması imzalamaya çalışıyor. İş adamlarının uzun süreli vize sorunlarını çözüyor. Meksika gibi büyük bir ülke ile uluslararası sorunlarda ve platformlarda ortak hareket etmenin zemini oluşturuyor. Başbakan Washington’da iken Tokat-Reşadiye’de meydana gelen acılı olay nedeniyle muhalefet “Ne işin var Meksika’da, ülkeye dön” çağrısı yaptı. Başbakan iki gün önce dönseydi ne yapacaktı? İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanı, Genelkurmay Başkanı herkes görevinin başında ve işin peşinde. Meksika’da ne işimiz olduğunu açıkladım. Türkiye dünyanın her bölgesi ile ilişkilerini geliştiriyor. Bu çaba Türkiye’yi hem bölgesinde hem de küresel düzeyde önemli bir aktör haline getiriyor. İhracat 36 milyar dolardan 132 milyar dolara nasıl çıktı? Doğrudan yabancı sermaye yatırımları 1 milyar dolardan 18-20 milyar dolara nasıl çıktı? Türkiye BM Güvenlik konseyi geçici üyeliğine nasıl seçildi? Başkan Obama ilk deniz aşırı dış ziyaretini neden Türkiye’ye yaptı? “Meksika’da Başbakanın ne işi var” diyenler bu sorulara cevap ararlarsa ne işi olduğunu da anlarlar. Ama ben kendi ülkesinde bile Sivas’tan öteye gitmeyen bir muhalefet anlayışının Meksika’ya neden gidildiğini kavrayabileceğini sanmıyorum... Nuri Elibol Türkiye Gazetesi
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|