AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 04-04-2011, 20:37   #1
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart MERAKLISINA ANLARSIN YA...Şehadet Çitil


Genç siviller'in istanbul barosunu protesto eden iki genç arkadaşımızın olaydan önce,olay anı ve sonrasını kendi dillerinden okuyalım...

Genç Siviller’in dilini, bu dilin siyasete katkısını ve bu dil sayesinde gülerek nasıl muhalefet edilebileceğini taa en başından Genç Sivilleri anlatarak başlamayacağım korkmayın. Ama “yiğidi öldür hakkını yeme” atasözünü şiar edinmiş sizler, bu hakkımızı verdiğinizi biliyoruz. Eee peki bizim derdimiz ne, ne yazacağız?

Malumunuz son eylemimiz “Anlarsın ya Baro” pankartı ile sadece otel odası değil otelin o daracık merdivenlerine tahmin edemeyeceğiniz kadar insan sığdı. Merdivenlerin dili olsa da konuşsa. Kim niye bağırıyor, kim kime kızıyor, kim kimi darp ediyor belli değildi. Pardon darp edilenler belliydi ama o kalabalıkta seçemedi merdivenler ilk başta. Açıkçası bu kadarını beklemiyorduk. Tamam bizi yuhalamaları, bağırmaları, hakaret etmeleri, darp teşebbüsünde bulunmaları Baro’nun şanındandı (Bkz. “Darbeci Baro Taksime Hoş geldin” eylemi). Bu ün, Baro üyesi olduğunu söyleyen 3 kişinin üstün katkılarıyla “Darbedici Baro”ya dönüşse de biz açıkçası eylem öncesi ve sonrası çok eğlendik. Zira bildiğin darp edileceğimizi hiç düşünmedik. Karşımızdaki adamlar nihayetinde koca koca insanlardı. Adaleti tesis etmek için ülkenin en gözde okullarında hukuk okumuşlardı. Dahası “ifade özgürlüğü” için yürüyorlardı. Kim düşünebilir ki? Düşünemememiz bizim eksikliğimiz değildi, asıl sebep, Baro’nun bu kadar hızlı evrim geçirmesiydi .
Eylemi yapalım mı, yapmayalım mı? Yaparsak kim yapacak, nasıl yapacak tartışmaları itiraf etmeliyim ki baya uzun sürdü. Merak edip bakınca eylem öncesi için 173 mail göndermişiz birbirimize. Ee tabi özelden attıklarımızı, cep telefonu mesajlarını saymazsak.

Biz öyle tek işimiz gücümüz buymuş gibi çok önceden hazırlanmayız bir eyleme. Hızlı karar verip anında uygularız. Araya zaman girdiği eylemleri yapmamışızdır genelde. Bu eylemin de başına aynı akibet geldi gelecekti ki, son dakikada (Salı günü saat 12.25) “artık vazgeçmek yok, pankartımızı alıp gidelim bakalım” dedik.

Kendi mail grubumuzda “yapalım-yapmayalım” tartışmaları tüm hızıyla devam ederken, Şehadet, Bolu’dan biletini almış yola koyulmuştu bile.
Grubumuzun yaşı biraz ilerde olanlar “yapmama” taraftarıyken, biraz daha yaşı küçük olanlar “yapsak ne olur ki”, “şimdi yapmasak bir dahaki Baro yürüyüşünü mü bekleyeceğiz” , “korkulacak bir şey yok alt tarafı pankart sallandıracağız, karşımızdakilerde nihayetinde öldürecek değiller ya” gibi genciz, siviliz, üstesinden geliriz havasında eylemin olması için maillerle ikna etmeye çalıştılar endişe duyan arkadaşlarımızı.

Şehadet yoldayken otel tutuldu, pankart için tasarım hazırlandı, pankartın nasıl içeriye sokulacağına dair stratejiler belirlendi. İkimizin Bolu-İstanbul karayolunda smslerin dibine vurduğunu söylememize gerek yok herhalde. Hülya, Pazartesi gecesi fellik fellik bavul arıyor tabi pankartı içeri almak için. Ama şöyle en büyüğünden. Otel odalarını ayarlamakta küçük sorunlar yaşadık. Pazartesi gecesi otelde kalınması planı olmadı boş oda bulamadığımız için. Salı saat 12.30’da giriş yapmak için iki ayrı oda tuttuk. Biri 5. katta 502, diğeri 2. katta 102 (tarih İstanbul Barosu’nun evrimini yazınca, değişimin nasıl bu odalardan geçtiğini yazacak). O gece hiç de rahat olmayan bir uyku uyuduk. İlk defa pankart asacaktık. Sabah erkenden Şehadet zaten Taksim’deydi. Ofisin açılması için kapıda bekliyor aynı zamanda Hülya’nın acil bir durumu çıktığından dolayı gelemeyeceğini belirten mesajına cevap vermeye çalışıyordu. Hülya, acil durumu bir kenara bırakıp nefes nefese Taksim’e doğru koşuyordu.

Eylem öncesi bir yerde Mücteba Kılıç (kendisi avukatımız olmakla beraber o gün aynı zamanda babamız olduğunu da gösterdi) ile oturup plan üzerinden tekrar geçtik. İlk olarak Şehadet gitti otele. Ardından da Hülya odasına yerleşti. Hülya’nın kalacağı oda son dakikada değiştirilip 503 yapılmıştı, bu da işimize geldi haliyle.

Pankartın ipi daha sarkıtmadan kopunca bir memurun bile hizmet süresi boyunca yapmadığı kadar zımba vurduk , iple pankart zımba yardımı ile buluşsun diye. Buket arkadaşımız eylem öncesi fotoğrafları çekmek için Şehadet’in misafiri olarak otele 5 dakikalığına uğradı. Bizi ve eylem öncesi hazırlıkları izlemek ve ölümsüzleştirmek için otelin karşısındaki bir yemek salonunda oturmaya gitti. Artık iki eylemci olarak Baro elemanlarının gelmesini bekliyorduk.

Mücteba telefon açıp ve pankartı İstiklal Caddesi’nin o güzelim kalabalığının okuması için sarkıtın deyince, Şehadet’in okuyup üflemesiyle pankart pencereden aşağı indi. Aksilik bu ya rüzgardan katlandı. Düzelttik, düzeltemedik, baktık yok olmayacak bu iş, pankartı bir ara geri çekip tekrar sallandırdık. E tabi bu arada zaman kaybı. 102 numaralı odayı saklanmak için tutmuştuk. Sakince merdivenlerden inip, eğer saldırganları görürsek koridorda “biz değildik, olanlardan haberimiz yok, neler oluyor” diyerek odaya geçecektik. Ama rüzgar zaman hesaplarını alt üst etti.

Şehadet, Hülya’nın cep telefonu ile montunu alıp odadan hızla çıktı, arkasında da Hülya. Merdivenden ben diyim 5. siz diyin 6. basamaktan iniyordu ki, karşısında avukatız diye bağırıp yukarı çıkan 3 kişiyi görmesi bir oldu. Çok hızlı inen Şehadet’in biraz gerisinde kalmıştı Hülya, kibarlık yapıp çıktığı kapıyı kapatmak isteyince. Biz bu kadar da kibarız işteJ

Biri Şehadet’in boğazını koluyla sıkıp duvara yasladı. Şehadet “ ne oluyor ya, olanlardan haberimiz yok, yapmadık ” demeye kalmadı, Hülya olanları görünce aşağıya inemeyeceğini düşünüp geri kaçtı odaya. Onlar da Şehadet’i merdivenden aşağı itip Hülya’nın peşinden koştular. Sonra hemen polis geldi. Biri Şehadet’i yerden kaldırmaya çalışırken (Şehadet, kendisini kaldırmaya çalışan polisi eylemci sanıp direndi tabi) birkaç polis ise yukarı çıktı Hülya’nın yanına. Bu arada avukat olduklarını söyleyip yukarı çıkan sonra da Hülya’yı darp ederken İşçi Parti’li olduğunu söyleyenler, Hülya’yı kapının arkasında sıkıştırmışlar. Biri pankartı toplamaya çalışırken diğerleri de Hülya’yı darp etmeye çalışıyorlardı. Polis yetişip Hülya’yı kaldırmaya çalışırken, Baro üyeleri polise direniyorlardı. Bu tartışma uzun zaman aldı haliyle. Bu arada Şehadet, Mücteba ’yı aradı ve O’da gelmişti.

Sonra bizim yanımızdan eylemcileri saldırmadan götürmek vardı tabi. Bu sırada polisler bizi korumaya aldılar. Zira yanımızdan geçerken ifade özgürlüğü hakkımızı kullandığımız için tekrar saldırıya uğrayabilirdik. Baro üyesi olduğunu söyleyen eylemciler yanımızdan geçerken slogan atarak ne kadar iyi bir iş yaptıklarını göstermeye çalışıyorlardı adeta. İki kadını dövmekti işleri. Yürüyüşe ifade güvenliği tehlikede olduğu için katılan 3 kişi, parasını verip kaldığımız otel odasına saldırıp can güvenliğimizin olmadığını gösterdi. Ortalık sakinleşince biz ve Mücteba, polis arabasına binmek için dışarı çıkarıldık. Polis otosuna binerken , sanki düğün alayı olarak gelin alamaya gidiyoruz gibi en öne oturduk. Bilmediğimizi anlayınca polisler arkaya geçmemizi söylediler.

Karakolda ifade vermek için beklerken Şehadet’in yarım kalan çikolatası ile Hülya’nın içmeyi düşündüğü mini bardaki içecekleri içememesi aramızda espiri konusu oldu. Eylem öncesi yaşadıklarımızı ve eylem sonrası yapmayı planladıklarımızı anlatınca polisler de dahil herkes gülüyordu. Hatta karakolda görevli bir polis memuru bizim için “karakola düşmüş biri için fazla neşelisiniz” diyerek şaşkınlığını belirtti.

Bu arada Şehadet’in yengesinin arayıp karnıyarık tarifi istemesi ise ve sanki mutfaktaymış gibi tarifi vermesi de polisler arasında gülüşmelere sebep oldu. Yemek tarifi işini ofiste devam etmek için kapatıp ifadelerini imzaladılar. İfadeden sonra yemek yemek herhalde sadece bizim aklımıza gelir. Sonra ise ofiste bütün grup üyeleri ile bir araya geldik. Bize gelen tebrik mailleri, ofisin telefonundan arayıp geçmiş olsun diyenler gün boyu hiç durmadı. Halk adeta bağırına basıyordu bizi.
Şehadet & Hülya

[email protected]om

 

Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi