Türkiye'yi baskıcı ve otoriter ülke görünümünden kurtarmalıyız


MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin dünkü grup toplantısında 21. yüzyıl vizyonunu çizdi, kişisel hak ve özgürlüklere vurgu yaptı.




Terörün kökünün kazındığı, laik-antilaik kavgalarının olmadığı, gelir dağılımında adaletin sağlandığı, yasaksız ve baskısız bir ülke istediklerini vurguladı. Bahçeli'nin üzerinde durduğu konulardan biri de başörtüsü oldu. Son dönemlerdeki tartışmalara tepki gösteren MHP lideri, "Türkiye'yi, sokaklarında düşünce ve inanç özgürlüğü sorunlarının yaşandığı, baskıcı otoriter rejimlerde görülebilecek manzaralara rastlandığı, 18 yaşına gelmiş kızların başlarını örtüp örtmeyeceğine müdahale edildiği bir ülke görünümünden kurtarmalıyız." dedi.(vakti zamanında erkekçe hallettikleri mesele)

Devlet Bahçeli, konuşmasının ikinci bölümünü ise sivil anayasaya ayırdı. Uzlaşma komisyonu kurulmasına karşı çıktığı için Başbakan Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Bahçeli, Meclis Başkanı Köksal Toptan'a yaptıkları 'Anayasa Hazırlık ve Uzlaşma Komisyonu' teklifini tekrarladı. MHP, anayasadaki bazı maddelerin değiştirilmesine de şiddetle karşı çıkıyor. Bahçeli, bu düzenlemeleri "devletin ve milletin çözülmesine sebep olacak düzenlemeler ile Cumhuriyet'in temel değerlerinin kenara itildiği maddeler" olarak tanımladı. Ne kadar hassas olduklarını ise şu sözlerle anlattı: "MHP'nin bulunduğu bir Parlamento'da bu teklif asla kabul edilemez. Cumhuriyet'imizi savunmasız bırakacak bir demokratikleşme hayalinin hiç kimseye yarar sağlamayacağı bilinmelidir."

Devletsiz yaşanamayacağını, milletsiz bir devletin de olamayacağını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bireyden başlamayan bir gelişmenin gerçekleşmeyeceği ortadadır. O halde her üçünü sentez yaparak 21. yüzyıla devam etmemiz kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu nedenle 'özgürlük ve güvenlik, özgürlük ve milli dayanışma, özgürlük ve milli egemenlik ile özgürlük ve milli kimlik' gibi unsurlardan birinin tercihi ve diğerinin feda edilmesi ile değil; bu değerlerin bir arada denge ve uyum içinde yaşatılması anayasa tartışmalarının özünü oluşturmalıdır."

Sıcak takip için tezkere istedi

Devleti millete veya bireyi devlete tercih edecek bir yaklaşımın doğru olmadığını vurgulayan MHP lideri Bahçeli, bu kavramlardan yalnızca birini savunan zihniyetler arasında derin kutuplaşmalar yaşanabileceğine işaret etti.

Bahçeli, Türkiye'nin Irak ile yaptığı terör anlaşmasına da değindi. Anlaşma ile Kuzey Irak topraklarında yapılacak bir sıcak takip için bütün diplomatik girişimlerin tükendiğini savunan Bahçeli, Meclis'in, yer ve zamanını Türk Silahlı Kuvvetleri'nin inisiyatifine bırakmak üzere bir tezkere çıkarmasını istedi. Bahçeli, "Güvenlik kuvvetlerine sınır ötesi sıcak takip için artık yetki vermelidir." dedi.

MHP lideri, anayasanın herhangi bir partinin değil milletin ve Türkiye'nin anayasası olduğunu belirterek, AK Parti'nin dayatmacı zihniyeti ile darbe konseyinin dayatmaları arasında fark olmadığını öne sürdü. Konunun aceleye getirilmeden, yeterli birikim ve tartışma ortamı sağlandıktan sonra milletin onayına sunulmasını isteyen Bahçeli, anayasanın sadece adının sivil olmasının ve halkın onayına sunulmasının yeterli olmadığını belirtti. Bahçeli, anayasa tartışmalarının ciddi gerilimlere sebep olacağının şimdiden anlaşıldığını da dile getirdi. Bahçeli, "Dileğimiz gerilim sonucu oluşacak enerjinin açığa salınmadan, demokrasimizin devamının mümkün olması ve iktidarın da bu öngörüye ulaşmış bulunmasıdır." dedi. MHP Genel Başkanı, "Eğer anayasa tartışmalarının gerisindeki niyet Cumhuriyet'imizin temel ve vazgeçilmez değerleriyle hesaplaşmaksa, MHP bunun tam karşısındadır." ifadesini kullandı.

DTP'ye, 'terörü reddet' çağrısı

Bahçeli, DTP'ye de göndermede bulundu. Terörü reddetmeden demokraside mesafe almanın zor olduğunu kaydeden Bahçeli, sürekli kültürel ve etnik farklılıklara vurgu yapmanın demokrasinin yerleşmesine katkı sağlamayacağını savundu. Bahçeli şöyle devam etti: "Demokrasi; açık siyasi kurumlar, şeffaf ilişkiler rejimidir. Bu ilkeleri benimsemeden, hukuk devleti kavramına sahip çıkmadan, terörü reddetmeden, düşünce, inanç ve örgütlenme özgürlüklerini kurumlaştırmadan, demokratikleşmeden mesafe almak zordur." Ankara, Zaman


03 Ekim 2007, Çarşamba