04-22-2008, 11:03 | #1 |
Minik Kuş, Anayasa Mahkemesi-Genelkurmay hattında uçtu mu?
Tam da geçen yıl bugün...
22 Nisan 2007 tarihli ‘Hey gidi günler’ yazısında Emin Çölaşan, şöyle diyor; “Sevgili okuyucularım, hayat gerçekten ilginç bir süreç. Kimin ne olduğunu, ne olacağını, nerelere geleceğini önceden bilmek mümkün değil.” Bu satırları, başına geleceklerden bihaberken kaleme alan Çölaşan, doğru söylemiş! *** Emin Çölaşan o günlerde Genelkurmay cephesinde olan biteni kendisine aktarıldığı şekilde ve bunu belirtmekte bir sakınca görmeden yazıyordu. 8 Nisan 2007 tarihinde yayımlanan ‘Herkes Soruyor, Asker Ne Diyor?’ yazısında olduğu gibi… "Askerler, Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlar. Ancak bu istememe olayı sadece Tayyip Erdoğan'la sınırlı değil. Bu karşı çıkış ‘O ve onun zihniyetindeki kişiler’ olarak tanımlanıyor.” Emin Çölaşan’a aktarılana göre, asker, Abdullah Gül ismine de karşıydı. Ancak komutanların elinden bir şey gelmiyordu. Bunu da Çölaşan’ın aynı tarihli yazısından öğreniyoruz; ‘Asker yaşamakta olduğumuz bu süreçte sıkıntılı. Ancak eli kolu Anayasa ve yasalar tarafından bağlanmış durumda. Cumhurbaşkanı'nın nasıl seçileceği belli. Bu durumda asker ne yapabilir?’ Çölaşan’ın sorusuna cevap ‘367 kararı için Anayasa Mahkemesine baskı’ olabilir mi? Taraf Gazetesi’nden Yasemin Çongar’a göre; ‘Evet’. Çongar, iki hafta önce ‘Yüksek yargı mensuplarının vicdanı rahat mı?’ başlıklı yazısında bu iddiayı dile getirerek çok kritik sorular sordu; “Kuvvet komutanlarından biri, TSK’nın meşrebine uygun saymadığı bir siyasetçinin Çankaya’ya çıkmasını önlemek için Anayasa Mahkemesi’ne görev verdi mi? Bu göreve ‘Olmaz paşam’ diye karşı çıkan yargıçlar kimlerdi? İtiraz edenlerin, ‘367 kararını çıkartmazsanız, ordu yönetime el koyacak’ diye darbe tehditleriyle bastırıldığı rivayetten mi ibaret?” Yasemin Çongar’ın gündem yaratan bu iddiasının ardından dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ve yazıda adı ima edilen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Yener Karahanoğlu, Radikal’den Murat Yetkin’e konuştular. Karahanoğlu, ‘Ne Yargıtay üyesi çağırdım ne Anayasa Mahkemesi üyesi çağırdım’ diyerek iddiaları yalanladı. Tülay Tuğcu ise ‘Bir asker Anayasa Mahkemesi’ne telefon edip de böyle bir şeyi söylemeye cesaret edemez! Söylemez de…” dedi. Askerin, Anayasa Mahkemesi üyelerine 367 kararı için baskı yaptığı iddiasını boşa çıkaran bu iki açıklamayı, ortada aksi yönde bir delil veyahut tanık yokken doğru kabul etmek zorundayız. Ancak bu durum, bazı şüpheleri dile getirmemize engel değil tabi ki. Mesela şu, komutanların isteklerini mahkeme üyelerine telefon aracılığıyla ilettikleri hususu… Uçan kuşun bile dinlendiği bir ortamda askerin 367 konusundaki bir talebi telefonda dillendirmesi bana pek olası gelmiyor. Şayet ortada gerçekten verilmiş bir mesaj var ise bu ancak aracılar vasıtasıyla iletilmiş olmalı! Genelkurmay ile Anayasa Mahkemesi arasında uçan bir kuş tarafından… O günlerde Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesini Genelkurmay’ın mesaj panosu yapan Emin Çölaşan’ın Minik Kuş’u gibi mesela… Minik Kuş’un komutanlar tarafından Anayasa Mahkemesi üyelerine verilecek bir mesajı emir kabul edip, vatan savunması ciddiyetiyle yerine getirmiş olması, sizce de kuvvetle muhtemel değil mi? Emin Çölaşan’ın karısı ile Tülay Tuğcu’nun kocasının kardeş olduğunu… Yani ikili arasındaki akrabalık ilişkisini bilenler, bu ihtimalin üzerinde daha fazla duruyor olmalı! *** Size de olur mu? Bazen ağzıma bir şarkı dolanır ve ne yapsam söküp atamam dilimden. İşte yine oldu. Mini mini bir kuş donmuştu, pencereme konmuştu. Aldım onu içeriye, cik cik cik cik ötsün diye… Ah minik kuş ahh!... Erhan Çelik Bugün
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|