![]() |
#1 |
![]() Kâbe Toprağında Yetişen Çiçek
Kalem, çerçeve ve dil… Hepsi âciz kalır çiçekleri tanıtmada. Onları tanımak isteyenler, bahçelere, kırlara gider; varıp yanı başlarına, elleri, gözleri ve burunlarıyla dokunur da fikir sahibi olmaya başlarlar. Öncelikle selâm olsun, çiçekleri anlayanlara... Ve sonra, hadi buyrun dostlar, Nisan’ın su günesli sabahında, kırları rengarenk süsleyen çiçeklerin yanına varıp, aralarına oturalım da tatlı bir muhabbete dalalım. Diyelim ki: “Sizler, güzel ahlâkı temsil ediyor olmalısınız. Zira saygılı, terbiyeli, olgun, mütebessim ve kültürlü kimselere, çiçek gibi adam deniyor. Peki ey kokusu ve rengi birbirinden hoş, sevgili çiçekler! Sizden ne öğrenmeliyiz?“ Soruyu duyduğu halde, çiçeklerden hiçbiri cevap vermezse, şaşırmayalım. Zira onlar, toprağın yanında ses yükseltmeyi edepsizlik sayarlar. Bakın o narinleri bağrına basıp yetiştiren, körpelikten çıkınca da, büyüklük yapıp başı üstüne koyan, sonra her dem “Sana yakışanı yap, sabırlı ol; mutlaka başaracaksın!” telkinleriyle büyüten kara toprak, lisân-ı hâl ile ne cevap verir bu soruya: “Emmek! Çiçekten emmeyi öğrenin. Çünkü eğer yüce Mevlâ’nın bana, kana kana içirdiği yağmuru, emmese çiçek benden, bütün çabam boşa gider de güneşin enerji dağıtan ışınları da fayda vermez.” *** Değerli dostlar! Gelin, şimdi de “hoca olmuş bir çicek”i tanıyalım, seyredelim: İslam çiçeği merhum Gâlip Çiçek Efendi! Gâlip Hocaefendi, 1932 yılında, babası Mahmud Efendi ve annesi Fadîle Hanım’ın dört evlâdından üçüncüsü olarak, Mardin Midyat’da dünyaya geldi. Küçük Gâlip, velîlere merakından birgün bir kâfileye katılmış, bölgenin önde gelen âriflerinden Ahmed Haznevî (ks) Hazretleri’ni ziyarete gitmişti. Onu tanımış ve onun “toprağına” kavuşmuş olmanın sevinciyle coştu. Talebe Gâlip’in henüz yeni yeni tüyleri çıkmaya başlamıştı ki, hocası Şeyh Ahmed’in (ks) “Bak, sonra seni kimse almaz. Sen daha küçüksün” latifesine karşı, “Almasınlar; yeter ki sakalım olsun” cevâbı, Hazret’i güldürmüştü. Artık filizlenme vakti gelmişti... Şâh-ı Hazne’nin (ks) 1950’de âhirete intikaliyle, irşad cübbesi ve kandilini, vârislerinin önde gelenlerinden üç oğluna bıraktığı vasiyetiyle, hikmet, nisbet ve himmeti Muhammed Ma’sum (ks) ve Muhammed Alâeddin (ks) Hazretleri’nden emmeye devam etti. Muhammed İzzeddin (ks) Hazretleri ise, irşad vazifesini kime emânet ettiğini belirttiği vasiyetinde, Çiçek Gâlip Hoca’dan da bahsetmiş, onu kâmil ve olgun vasfıyla tanıtmıştı. (Gâlip) Çiçek Hoca, artık Gül Efendi (Muhammed Haznevî Hz.) ile beraberdi. Tüm irşad seferlerinde yanında bulunuyordu. Birgün yine yurt dışı ziyareti olacağı haberini aldı. İstikâmet Avrupa. Ordaki Müslümanları, gönüldaşları ziyarete… Muhammed Haznevî (ks) Hazretleri öncülüğünde, altı kişilik âlimler gurubuyla gittikleri ilk ülke Almanya. Ve Üstad, Essen şehrinde sohbet veriyor. Cami çok kalabalıktır. Sohbetten sonra, görüşmek isteğenler kabul ediliyor. Dünya malını kesinlikle kabul etmemek ve politika ile uğraşmamak ifâdesi ve titizliğinin hayranları, dertlilerin devâ arayışları, ders ve duâ isteyenlerin izdihamı derken saatler geçmiştir. Yaşlılık ve rahatsızlık demeden Molla Gâlip de diğer hocalar gibi Hazret’in yanından hiç ayrılmaz. Ve doğal olarak yorulmuş oldugundan, kısaca temiz hava almak için kapı önüne çıkar. O arada sigarasını yeni yakmış biri gelmektedir. Hocaefendi’yi farkedip sigarasını hemen arkasına doğru atınca, Hocaefendi “Yoo... Sigaranı al ve gel yanıma” deyip, unutulmayacak bir sohbet/muhabbet yapar. Bu davranışından etkilenen o kişi, o günden sonra yıllardır kullandığı sigarayı bırakacaktır... Vefâtından üç gün önce yapmış olduğu son sohbetinde, zikir ve âdâp konusunu işlemiş, Allah’ın lütfu, bu hâl üzere de rûhunu teslim etmiştir. 17 Nisan 2002 tarihli Çarşamba sabahı, teheccüd namazını kıldıktan sonra, seccadesi üzerinde tesbihat ile sabah namazını beklerken, ölüm meleğini ağırlamıştır. Secde halindeki nâşını görenler, o hâlini halen unutamamaktadırlar. Gâlip Hoca’yı kime sorsak, küçüklüğünden beri Haznevî Mürşidleri’ni kâh yaya, kâh binek ile ziyaret edişiyle, bu uğurda sınırdaki mayınlı tarlalardan geçişiyle, kırk yıl boyunca bütün bayramları üstâd(lar)ının yanında geçirişiyle ve özellikle Hz. Ebû Bekirce (ra) sadâkat hocası oluşuyla hatırlanmakta ve anılmaktadır... Hocaefendi’ye, birgün Almanya’da bir genç “Hocam, niçin Haznevi?” diye sormuştu da, cevâbı tam çiçekce olmuştu: “Çünkü onların gönül toprağı Kâbe’dendir evlâdım...” Gâlip Çiçek Hocaefendi’yi, 7. vefât yıldömünde, rahmetle, minnetle ve hayranlıkla anıyoruz. Rûhuna el-Fâtiha! Muhammed Vefâ, www.itibarHaber.com
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|