![]() |
#1 |
![]() Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sümeroloji Bölümü mezunu olduğu, Profesörlük unvanı bulunduğu, eski çağ tarihi uzmanı olduğu gibi Muazzez İlmiye Çığ'a verilen bu etiketlerin, aslında gerçekle hiçbir ilgisi bulunmuyor. ![]() ![]() Ali EYVAZ'ın haberi... Çığ'la ilgili bu yanlış bilgiler, DTCF Sümeroloji, Hititoloji ve Tarih bölümleri öğretim üyelerinin tepkisini çekiyor. Vakit muhabirinin söz konusu bölüm başkanlıklarından edindiği bilgilere göre; Muazzez İlmiye Çığ, Sümeroloji mezunu olmadığı gibi, akademik hiçbir unvana da sahip değil. 20 Haziran 1914'te Bursa'da doğan Muazzez İlmiye Çığ ilk tahsilinden sonra girdiği Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1931 yılında bitirdi, beş yıla yakın süre Eskişehir'de öğretmen olarak çalıştı. Çığ, daha sonra Dil ve Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin Hititoloji Bölümü'ne 1936 yılında kayıt yaptırdı. 1941 yılında İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivi'nde araştırmacı veya akademisyen olarak değil, “arşivci/kütüphaneci” olarak, “Kültür Bakanlığı memuru” statüsünde çalıştı. Burada çalıştığı süre zarfında çok sayıda yerli ve yabancı araştırmacıya “arşiv-kütüphane memuru” olarak hizmet verdi. 1974 yılında kurumundan emekli olan Çığ, daha sonra Hitit ve Sümer tarihiyle ilgili sansasyonel makale ve kitaplar yayınlamaya, Mason Localarında aynı konularda dersler vermeye başladı. “Hemşire” sıfatıyla Mason Localarında konferanslar veren Çığ'ın bütün kitapları İşçi Partisi'ne yakınlığı ile bilinen ve Aydınlık yayın grubu içinde yer alan Kaynak Yayınları tarafından yayınlanıyor. Adı geçen grup, Mason, Lions ve Rotary kulüplerine çok sert muhalefetiyle biliniyor ve Atatürk'ün kapattığı söz konusu kurumların daha sonra açılmasına tepki gösteriyor... VAKİT
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Müslümanlara hakaret eden : "Bu kadın" midemi bulandırıyo....
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Sahte profesör!
Laikçi kesimin ve kartel medyasının ‘profesör' diye lanse ettiği Muazzez İlmiye Çığ'ın değil profesör, doktor bile olmadığı ortaya çıktı. Vakit'e itirafta bulunan Çığ, “Ben profesör değilim. Bana zorla bu unvanı takıyorlar. Ben müzede uzman olarak çalıştım” dedi. ![]() ![]() Masonlar Locası tarafından inançlı kesimlere ve özellikle başörtülülere yönelik bir hakaret ve iftira kampanyası amaçlı bir “proje” olarak devreye sokulan Muazzez İlmiye Çığ olayının gerçek yüzü aralanmaya başlandı. Masonlar Locası'nda verdiği derslerde “Sümerolog Profesör” olarak takdim edilen ve daha sonra laikçi kesim ve kartel medyası tarafından kamuoyuna bu sıfatla lanse edilen Çığ'ın değil profesör, doktor bile olmadığı, Sümeroloji bölümünün kapısından dahi geçmediği ortaya çıkarken, ülkenin gerçek Sümerologları bu duruma isyan ediyor. “İLMİYE PROFESÖR VE SÜMEROLOG İSE, BİZ NE OLUYORUZ?” Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanlığı ve Sümeroloji Bölüm Başkanlığı yetkilileri, bu konuda defalarca basın-yayın organlarını uyardıklarını, ancak ısrarla adı geçen kişiden “profesör” ve “Sümeroloji uzmanı” olarak bahsedildiğini söylediler. Sümeroloji Bölüm Başkanlığı kayıtlarında Muazzez İlmiye Çığ adında ne bir öğrenci kaydı, ne de doktora veya tez çalışması yapmış bir akademisyen adı mevcut. Sümeroloji Bölüm Başkanlığı ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nden Vakit muhabirine konuşan etkili profesörler, “Bu araştırmalar oldukça pahalıdır ve belirli çevrelerin yardımları sonucu ancak yapılabilmektedir. Ancak ne yazık ki aynı çevreler, zaman zaman siyasi birtakım konularda akademik unvanlı kişileri kullanmak isteyebiliyor. Sümerlerde başörtüsüyle ilgili polemikte Sümeroloji Bölümü'nden hiçbir akademisyen, istenilen tarzda görüş bildirmedi. Bunun üzerine İlmiye Çığ adında bir proje devreye sokuldu. Ancak bu konu artık siyasi olmanın da dışına çıkıp, Türkiye'deki gerçek Sümerologları yok sayan bir noktaya geldi. Şayet İlmiye Çığ profesör ve Sümerolog ise, bizler neyiz?” diye sordu. ÇIĞ İTİRAF ETTİ: BEN PROFESÖR DEĞİLİM, BANA ZORLA PROF. UNVANI KOYDULAR Hakkındaki iddiaları sorduğumuz Muazzez İlmiye Çığ, kendisini çekemeyen bazı hocaların olduğunu belirterek, “Ne söylerlerse söylesinler. Umurumda değil. Benim yazdığım bir sürü kitap ve makale var” dedi. “Sümerelog olmadığınız, profesörlük unvanınızın olmadığı belirtiliyor?” sorusuna, “Ben Sümer dilinin etimolojisi üzerinde çalıştım. Ben profesör değilim. Bana zorla bu unvanı takıyorlar. Ben profesör olduğumu iddia etmiyorum. Ben müzede uzman olarak çalıştım. Sümeroloji alanında araştırma ve incelemelerim oldu” dedi. “İstanbul Üniversitesi'nden doktora aldığınız söyleniyor. Doktora tezinizin konusu nedir?” sorusuna ise, “Benim doktora tezim yok. Bana şeref doktorası verdiler. Hakkımda daha kim bilir neler söylerler. Ben hayatımı yaşıyorum” diye konuştu. MASONLUK VE “İLMİYE REFORMU” Sümeroloji değil, Hititoloji mezunu olan ve hiçbir akademik unvanı olmadığı halde pek çok gazetede “profesör” olarak lanse edilen Muazzez İlmiye Çığ, pek çok yerde konferanslar vermeye devam ediyor. Muazzez İlmiye Çığ ismini ilk meşhur eden Masonlar Locası, Muazzez İlmiye Çığ konferanslarına yeniden başladı. Konferansın duyurusunda “İlmiye Hemşire” ibaresi dikkat çekti. Yakın tarihe kadar Loca etkinliklerine katılmaları bile tartışma konusu olan kadınların yeni dönemde Locada etkin görev aldıklarının göstergesi kabul edilen bu gelişme, kısa süre önce Mason Locasında iktidar savaşını kazanan ve “ulusalcı kanat” olarak nitelendirilen Salih Evcilerli'nin “reformları” arasında sayılıyor. İLMİYE TARİHİ KATLEDİYOR İlmiye Çığ, Sümerler'de sadece fahişelerin örtülü olduğunu iddia ederken, Sümer dönemi tabletlerde toplumun bütün kesimlerinin örtülü olduğu gerçeğini örtbas ediyor. Çığ'ın sırf günümüzde başörtülülere hakaret için tarihi tahrif edici iddiaları Sümerologların büyük tepkisini çekiyor. Ankara'da bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde çözümlemesi yapılmış ve sergilenmekte olan kil tabletlerde o dönemin yöneticilerinin eşlerinin de dahil olmak üzere toplumun bütün katmanlarının vücutlarının tamamını örttükleri görülebiliyor. Ancak örtünmenin şekli konusunda sınıfsal farklar olduğu görülüyor. Sümer toplumunda her şey gibi örtünme biçimleri de kanunlarla belirlendiğinden, fahişelik yapanların toplumda belli olması, böylece aileye yönelik korumacı bir tedbir alınması maksadıyla kimin nasıl örtüneceği hususunda belli kıstaslar getiriliyor. Fahişelerin aynı cins kumaştan tek tip ve tek renk bir kıyafet giymeleri zorunlu hale geliyor. Bu nedenle “fahişe kıyafetinin” nasıl olması gerektiği yine kanunla belirlenmiş oluyor. İlmiye Çığ ise, sanki toplumun diğer kesimleri örtünmüyormuş gibi, sadece fahişe kıyafetiyle ilgili kısmı ön plana çıkartarak, Sümerlerde fahişe olmayan saygın kadınların adeta mini etekle gezdiği gibi bir sonuca gidiyor. Sümerologlar, böyle bir tarih okuma ve yazımının kabul edilemeyeceğini belirtirken, “Üstelik Sümerler gibi, bıraktıkları yazılı metinleri dolayısıyla hakkında neredeyse her şeyi bildiğimiz bir medeniyet, bugünkü kısır siyasi çekişmelere alet edilerek, tarih bilimi katlediliyor” diyorlar. VAKİT |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|