10-24-2009, 10:45 | #1 |
Muhalefetin açılıma ilginç katkısı da var !!!
CHP ve MHP’nin bir yandan açılıma şiddetle karşı çıkarken öbür yandan hükümetin elini oldukça güçlendirdiğini de biliyor muydunuz? Bakın nasıl? Muhalefet partileri CHP ve MHP’nin bir yandan açılıma şiddetle karşı çıkarken öbür yandan hükümetin elini güçlendirdiğini de biliyor muydunuz? Açılıma şiddetle karşı çıkmak suretiyle hükümetin elini bir yönüyle güçlendirmek elbette taraflarca planlanmış ve danışıklı dövüş haline getirilmiş bir mevzu değil. Ama şuna emin olunuz ki, eğer açılımı tüm partiler destekliyor olsalardı bile, bazı partilerin durumu çaktırmadan muhalefet etmelerini sağlamak da, akıllı hükümetlerin izlemesi gereken en önemli stratejilerden biri olurdu. Daha doğrusu olmalıydı da... PKK üyelerinin teslim olma sürecinde yaşanan görüntüler tüm Türkiye’yi rahatsız etti. O kadar ki, herşeye rağmen açılım projesinin arkasında duran Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan bile görüntülerden duydukları rahatsızlığı çok gecikmeden dile getirdiler. Kaldı ki getirilmeliydi de... Bir düşünün bakalım, hiçbir parti ortaya çıkan görüntülere tepki vermemiş olsaydı ve olumsuz hiçbir şey yaşanmamış gibi davransalardı, Türkiye’ye giren gruplar Diyarbakır’a ulaştığında bölücü örgütün bayrağını göndere çekmeye kalkacak kadar haddi aşmaları sözkonusu olurdu. Gösterilen duyarlı tepkiler olası böyle bir densizliğin önüne geçilmesine de katkı yaptı. Yoksa iyi niyetle yürütülen tüm çalışmalar berhava olurdu. Hükümet demokratik açılım paketi hazırlıklarını sürdürüyor. Eğer CHP ve MHP açılıma şiddetle karşı çıkan bir tavır içinde olmasalar, paket açıklandığında DTP bunu yetersiz bulacak, önemsizleştirme, hatta çok daha fazlası için “isteriz, isteriz” şeklinde bir tavır yansıtma eğilimine girmeleri sözkonusu olacaktı. Halbuki CHP ve MHP’nin şiddetli muhalefeti, DTP’yi potansiyel gerilim oluşturma ihtimali olan ölçüsüz bazı istekleri gündeme getirmeleri konusunda caydırıcı olmaktadır. Nitekim daha şimdiden CHP ve MHP’nin sert muhalefetinin faydası da görülmeye başlanmıştır. PKK üyelerinin teslim olma sürecinde yaşanan görüntüler tüm Türkiye’yi rahatsız edince ve bu yöndeki tepkiler gür sesle dile getirilince, DTP’nin yönetici kadroları daha aklı selim açıklamalar yapmaya başlamışlardır. Teslim olan grupların DTP’nin Meclisteki grup toplantısına gelmeleri yönündeki düşünceden vazgeçilmiştir. Sağduyulu açıklamalar... Nitekim Ahmet Türk, teslim olan grubun Diyarbakır’a ulaşmasının ardından düzenlenen törende yaptığı konuşmada; “İstediğimiz özgürlük kardeşliktir. Birileri bugün bu sürecin önünü tıkamak için farklı senaryolar üretiyor. ‘Türkiye bölünecek’ diyor. Hayır, arkadaşlar özgürlük olduğu zaman Türkiye bölünmez. Türkiye daha saygın demokratik bir ülke olur. Yeni bir dünyada Türkiye halkıyla birlikte kardeşçe yaşamanın mücadelesini veriyoruz. Türk halkı lütfen ırkçı milliyetçi anlayışın peşine takılmayın. Kardeşleriniz sizi kucaklamak istiyor” şeklindeki değerlendirmelere yer vermiştir. Dün CNN Türk ekranlarında DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş’ın açıkalamaları izledim. O da benzer şekilde duyarlı açıklamalar yaptı. Şu sözler de ona ait: “Cumhurbaşkanı hepimizin Cumhurbaşkanıdır. Eleştirilerini, önerilerini dikkate almak, herkesin boynunun borcudur. Yaşanan sevinç, barışa duyulan hasretin bir sevincidir. Kimsenin süreci tıkamak için yapılan provokatif çağrılara halkın kulak asmaması lazım. Türk halkının hassasiyeti DTP'nin de hassasiyetidir. Bundan sonra biz de derdimizi daha iyi anlatabilmek için bu hassasiyetimizi daha fazla dikkate alacağız. Türkiye kamuoyundan özel ricam, oradaki insanların sevincini çok görmesinler. O bir nispet değildir. O bir gösteriş ya da şov da değildir. Bu, şehit ailelerine, evlatlarını yitirmiş annelere, babalara karşı yapılmış bir hareket değil. Onların acılarını kaşıyan bir tutum değil. Biz bundan sonra evlatlar ölmeyecek diye seviniyoruz, ölmesin diye bu süreci sahipleniyoruz. Yoksa orada hayatını kaybetmiş her kişi bizim ortak acımızdır. Bunu kimse görmezden gelemez." O gördü, dilerim herkes de görür... Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) tarafından düzenlenen konferansta konuşma yapan Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, demokratik açılımla ilgili bir soruya, ''Doğru araç kombinasyonları kullanılırsa başarılı olacağını düşünüyorum. Eğer başarılı olursa sadece dünyanın bu kısmına değil, tamamına etki edecektir'' cevabını vermiş. Dünyanın en stratejik noktasında bulunan bu coğrafyada iç barışını tesis etmiş ve kenetlenmiş bir ülke, dünyanın nabzını tutabilir. İç barışı sağlamaya yönelik açılım çabalarını böylesine geniş bir perspektiften değerlendirmek gerekiyor. Kişisel kanaatim, CHP ve MHP’nin sert muhalafetinin DTP’nin olası ölçüsüz beklentilerini ve teslim olması beklenen yeni grupların haddi aşması muhtemel eylemlerini dengelemeye yarayacağı yönündedir. Bu yaklaşımlar ülkenin daha makul bir çözüm arayışına olumlu katkı da yapabilir. Açıklanacak paketin herkesi tatmin edecek bir çerçevede olmasına yardımcı da olabilir. Hakarete varmadan ve gerilim ortamını şiddet eksenine çevirmeye yönelik sorumsuzluklar sergilemeden beyan edilecek her fikir tartışmalara derinlik katacak ve daha aklı selim bir çözüm için yol gösterici olacaktır. Ben herkesin bu ülkenin iyiliğini istediğini düşünüyorum. Dert etmeyin, eşik aşıldı. Ülkenin parlak geleceğe yürüyüşünü artık kimse engelleyemez. Tarihin akış seyri, bu coğrafyada yaşayanlara birşeyler söylüyor. Ya kulak verir dinlersiniz, ya da önünde sürüklenirsiniz. Ama akışı asla engelleyemezsiniz. Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7 www.osmanozsoy.com.tr
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|