AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-02-2009, 05:16   #1
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart Muharrem ayı ve Siyonistlerin zulmü! || Abdullah Büyük -- Vakit
“Şehrullahi'l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah'ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Allah’ın ayı, günü ve yılı olmaz, hepsi Allah’a aittir. Ancak Allah’ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamber (s.a.v) Efendimiz tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur'an-ı Kerim’de kıymet verilen dört aydan biridir. “Doğrusu, Allah katında ayların sayısı onikidir. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında (böyle yazılmıştır). Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da doğru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekün savaştıkları gibi siz de onlara karşı topyekün savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.” (Tevbe: 9/36) Ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere, cahiliye döneminde bile bu ayda savaşılmazdı. Tarih boyunca hududullah’ı çiğneyenler olduğu gibi Hicretin 61. yılının Muharrem’ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ’da hunharca şehit edilmiştir.
Yarım asır öncesinden Peygamber (s.a.v) Efendimizin bizzat haber verdiği bu ciğerleri yakan olay Âşura gününün maneviliği ve berraklığı üzerinde Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.
Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.
Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen “Muharrem'in Aşure (onuncu) gününe kadar on’u da sayılı on’lardandır.” dediği gece olduğu beyan edilmektedir. (Hak Dini Kur’ân Dili. 8/5793.)
Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.
Siyonistlerin zulmünü görmemek!
Müslüman kardeşlerimizin başına gelenler ne ilktir, ne de son... İslâm tarihi boyunca Müslümanlara en büyük düşmanlık, Yahudilerden gelmiştir. Mesela Medine’de doğmuş İslâm devletine karşı bütün grupları, bütün müşrikleri bir araya getiren Yahudi’dir. Hz. Osman (r.a.) dönemindeki ve sonraki fitnelerde önde olanlar da Yahudilerdir. Fatih Sultan Mehmet’i Yahudi’ler zehirledi. Abdülhamit’in düşmesinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasında bunlar en önemli rolleri üstlenmişlerdir. Hatta memleketimizi bölmeye yönelik bütün terör örgütlerinin arkasında bunlar yer almışlardır.
“İnsanlar içinde iman edenlerin en amansız düşmanlarının Yahudiler ve şirk koşanlar olduğunu göreceksin. Yine, onlar arasında iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da "Biz Hıristiyanız" diyenler olduğunu göreceksin. Çünkü bunların içinde (insaflı) keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide: 5/82)
Şimdi de, uzun süredir işgal ettikleri İslâm topraklarındaki Filistinli kardeşlerimize karşı akıl almaz katliam ve zulümler yapmaktadırlar. Hem de, saldırılarını Muharremin, Hicri yılın ilk gününde başlattılar.
Nedense bazı aydınlar, yapılan zulmü görmemek için başlarını ‘kum’a sokuyorlar. Ne var ki, hadiseler ortada... Yapılan son ‘barış anlaşması’na rağmen İsrail, çoluk çocuk demeden Filistinlilere kurşun yağdırmaktan da geri kalmıyor. İsrail’in Filistin’de yaptığı yanlışları, haksızlık ve zulümleri saymakla bitiremeyiz, belki buna ihtiyaç da yok. Çünkü onlar kendilerine yakışanı yapıyor! Ya Biz! “Allah’ın kardeş ilan ettiği” (Hucurat:49/10), Peygamberimizin de “Mü’minlerin dertleriyle dertlenmeyenler onlardan değildir.” ikazıyla uyardığı bizler görevlerimizi yapabiliyor muyuz?
Müslümanlar olarak, sivil toplum kuruluşları, medya, ilgili yöneticiler ve İslâm Konferansı üyesi ülkeler, Müslüman halk olarak yapılması gerekenler üzerinde dursak ve yapsak, ayrıca tüm dünya genelinde bu zulmü durdurmak ve haksızlığı önlemek için çalışsak daha güzel olmaz mı?
Bu duygu ve düşüncelerle, Hicri yeni yılınızı tebrik eder, hayırlı salih ameller yapmamıza vesile olmasını ve Rabbimizin rızasına ermemizi niyaz eder, şehitler için Allah’tan rahmet, tüm Müslümanlar için muzafferiyetler dileriz.

 

FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi