AK Gençliğin Buluşma Noktası
AK Gençlik Münazara AK Parti Gençliğin fikir akımı yaptığı bölüm.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-15-2010, 01:37   #81
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart
Alıntı:
barışcan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Eğer ki biri size silah doğrultuyorsa sizinde sırıtarak gül uzatmanın manası ve mantığı olmaz.
Silah doğrultan kim ? PKK'mı Ordumu ? Eğer PKK ise PKK kürt halkına silah doğrulmadımı ? Doğrulttuysa senin mantığına göre kürt halkınında onlara çiçek uzatması beklenmemesi gerekmiyormu ? Eğer silah doğrultan PKK değilse Orduysa o zaman Pkk nın sadece orduya silah doğrulması gerekmiyormu ? Neden kürt halkınada silah doğrulttu PKK ?




Bizim burda anlatmak istediğimiz neden silahla savaşma gereği duymasıdır.Nedenlerine bakacak olursak yukarda bazı kısımlarda anlattım sistemin hatası veya yanlış uygulamaları nedeniyle insanların sadece savaşma ihtiyacı hissetmeleridir.

Doğru aslında PKK'nın hiç suçu yok değilmi ?Suç devletin değilmi ?


dağdakilere sorsanız çoğu savaşmak istemez.
cezaevine gitmeyeceklerini bilseler inanıyorum çoğu dağdan inerler burda devletin yapması gerekende burda başlıyor bir çözüm bulunmalı.

PKK'ya sonradan PKK'nın kendi farklı bir örgütmüş gibi göstererek kandrıp dağa çıkardığı insanlar PKK'nın gerçek yüzünü gördükten sonra PKK'dan kaçmak istemektedirler ama üst yönetimi ve bir kısmı değil .
Çözüm mercileri biz olmadığımız için sadece düşüncelerimizi paylaşmaktan öteye gidemiyoruz.


Hayır jitem gibi gizli yapılanmalar olmasaydı pkk şuana kadar çözüme kavuşurdu.1984 yılında pkk kanlı eylemlere başlamasına 80 darbesi fitili ateşlemiştir.gereğinden fazla siddet uygulandı pkk destek veren vermeyen herkes yargılandı öldürüldü veya sürüldü işte burda dindar kürt ile laik-ulusalcı kürtler birleştiler.Sen yaramzlık yapan cocuğu dövdükçe çocuk uslanmaz sen dövünce uslana çocuk arkanda daha çok yaramazlık yapar. ama eğitim verirsen daha çabuk uslanır sence de öyle değilmi?
(Arkadaşlar kusura bakmayın normal hayattan fazlaca örnek veriyorum umarım kızmazsınız hakınızı helal edin )

Normal hayattan fazla örnek veriyorsun ama gerçekleri söylemiyorsun dostum vede sorularımıza hala cevapta vermiyorsunuz

1980 darbesi sonrası 1981 yılında cezaevlerinde işgence görenlerin biz kürt olduğumuz için ağır işgence gördüp deyipte PKK ya katılması daha sonra ise bu katılanların kürt köylerine yaptığı özelliklede PKK nın kuruluşunun ilk yıllarında adını duyurmak için yaptığı kürt köylerindeki hunharca katliamlara mantıklı bir açıklama getirin diyoruz ama cevap yok .

Asıl sorun cumhuriyet döneminden sonra başlıyor.Osmanlı zamanında etnik ayrım yoktu sadece dini ve mezhep ayrımı vardı osmanlıda türkler ve kürtler müslüman olduğu için herhangi bi sorun yoktu.taki etnik kökene indi sorun başladı.Sonraları da sistem yangına körükle gidince alev sönmedi gittikçe alevlendi.Her hak talebinde bulunana isyancı gözüyle bakıp üstüne asker yollarsanız doğal savunma hakkı doğar.

Güzel kardeşim 22 milyon km hükmeden ve 20 farklı etnik kökeni topraklarında barındıran osmanlı nasıl oldu şimdi 770 bin km karde takıldı kaldı.

Savaşçı mantığıyla yanlış siyaetlerle her hak talebinde bulunanları bölücükle suçlayıp sonra askeri baskın yaparsanız son kaçınılmaz olur.(bu konuda yanlışım varsa tarih okuyan arkadaşlar düzeltebilirler.)
Kardeşim bırak hikaye anlatmayı dağda birbirini düdükleyen homoseksüelleri bize savunma onlarıda haklı çıkarmak için geçmişte kurtuluş savaşına iştirak etmeyen ülke canını dişine takmış elindeki son imkanlarla büyük yokluk içinde düşmanlarla savaşırken içerde hem orduya katılmayıp hemde ayaklanma çıkaranların cezası ölümdür . Büyükleri yaptıkları şerefsizlikleri utançlarından evlatlarına biz bu şerefsizliği yaptık diyerek anlatamadıkları için torunlarıda devlete düşman olarak yetişmişlerdir .
EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2010, 09:25   #82
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kardeşim bırak hikaye anlatmayı dağda birbirini düdükleyen homoseksüelleri bize savunma onlarıda haklı çıkarmak için geçmişte kurtuluş savaşına iştirak etmeyen ülke canını dişine takmış elindeki son imkanlarla büyük yokluk içinde düşmanlarla savaşırken içerde hem orduya katılmayıp hemde ayaklanma çıkaranların cezası ölümdür . Büyükleri yaptıkları şerefsizlikleri utançlarından evlatlarına biz bu şerefsizliği yaptık diyerek anlatamadıkları için torunlarıda devlete düşman olarak yetişmişlerdir .
Eğer münazar böyle rayında çıkacaksa bitirelim ne gerek var birbirimizle fikirlerimizi söylemeye sen inandığın gibi yaşıyorsun bende inandığım gibi yaşıyorum.bugüne ne kadar nasıl uyuyorsak uyumaya devam edelim.

Yazdıklarımın hiçbirinde birbirlerini düdükleyen homoları öven birtek yazı bulamazsın senden on kat daha nefret ettiğimi bilmeni ister,im onlardan.bazı şeylere tahammülün yoksa verilecek cevaplara kulak asmayacaksan ne gerek var o zmaan burda konusmamamıza gerek yok boruzandan farkımız olmaz.

Kürtler hakkında ne kadar bilgiye sahipsin ki kurtuluş savasına iştirak etmediğni söylüyosun. balkan savaşları,1.dünya savaşı,kurtuluş savaşı ve rus işgalindeki göçlerde yaklaşık 800 bin kürt oldu bunlar babalarının hayrına mı öldü.Türk solcuları gibi konuşluyorsun daha kürt ile pkk yi bile birbirinden ayırt edemiyorsun.Eğer varsa karşıt bir belge göster fikrimizi düzeltelim soru soruyorsun cevap veriyoruz zıplamanın anlamı yok ki eğer rahatsız sanb bildir site yöneticilere konuyu kapat sansürle tahammülün yoksa bazı şeyleri duymaya bildiklerinle yaşamaya devam et ben sana gördüklerimi duyduklarımı yaşadıklarımı anlatıyorum.
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2010, 09:42   #83
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Silah doğrultan kim ? PKK'mı Ordumu ? Eğer PKK ise PKK kürt halkına silah doğrulmadımı ? Doğrulttuysa senin mantığına göre kürt halkınında onlara çiçek uzatması beklenmemesi gerekmiyormu ? Eğer silah doğrultan PKK değilse Orduysa o zaman Pkk nın sadece orduya silah doğrulması gerekmiyormu ? Neden kürt halkınada silah doğrulttu PKK ?
pkk kürt halkının hakını savunmuyorki bunu anlayamıyormusun türkiyeyi zayıflatmak adına herşeyi yapar hakkını savunduğu kürtleri öldürmeyi bile pkk üst yöneticilerinden kaç tanesi kürt saysana neden kürtlerins sadece % 10 destek veriyor bunlara toplamda.aynı klasik sözler herkesin bildiğini neden anlamak ,istemiyorsun.

Doğru aslında PKK'nın hiç suçu yok değilmi ?Suç devletin değilmi ?

burda münazara yapıyoruz hemen parlamana gerek yok burda barış grubu oldğumuz için tezimi sunuyorum.neden bu kadar uçuyorsun anlayamıyorum. senin yerinde olsaydım pkk yüzlerce hatasını sayardım.münazara konusu kim suclu veya sucsuz değilki?

PKK'ya sonradan PKK'nın kendi farklı bir örgütmüş gibi göstererek kandrıp dağa çıkardığı insanlar PKK'nın gerçek yüzünü gördükten sonra PKK'dan kaçmak istemektedirler ama üst yönetimi ve bir kısmı değil


benim demek istediğimide bu değilmi kaçmak isteyenlere neden kucak acılmıyor?

1980 darbesi sonrası 1981 yılında cezaevlerinde işgence görenlerin biz kürt olduğumuz için ağır işgence gördüp deyipte PKK ya katılması daha sonra ise bu katılanların kürt köylerine yaptığı özelliklede PKK nın kuruluşunun ilk yıllarında adını duyurmak için yaptığı kürt köylerindeki hunharca katliamlara mantıklı bir açıklama getirin diyoruz ama cevap yok


İnsanlar anlamak istediği gibi anlarlar duymak istediğini duyarlar sizinde sorununuz bu galiba duymak istediğinizi söylememizi bekliyorsun. PKK SAVUNACAĞIM BİR TARAFI YOK NEDEN ANLAMIYORSUN PKK KÜRT HALKININ HAKINI SAVUNMUYOR Kİ İSMİNİ DUYURMAK ADINA HERKESİ ÖLDÜRÜR KÜRTLERİ BİLE YAW KARDEŞİM SEN SON ZAMANLARDA ERGENEKONU HİÇ Mİ BASINDAN TAKİP ETMİYORSUN YÜZLERCE TANINMIŞ İNSANI NEDEN ÖLDÜRDÜLER GÖZÜMDE HA PKK HA ERGENEKON İKİSİDE AYNI ŞEY SENİN SUÇLADIĞIN PKK Yİ SAVUNMA MEKANİZMASI BEN DEĞİLİM .


tutturmuşsun pkk şöyşe yaptı böyşe yaptı güzel kardeşim ne yaptığını senin gibi tv lerde izlemedim yaşadım bunları ne b...k olduklarını senden daha iyi biliyorum arkalarında amerika gibi büyük şeytan varken kolay kolay sen bişey yapamazsın dün kgtm müştesarı muammer güler röportajını yayınladım okusaydın ne demek istediğini anlardın.

İLLA LAF OLSUN DİYE BİŞEY SÖYLEME BİLGİN OLAMAYAN KONUDA FİKRİN DE OLMASIN.


yazdıklarıma tahammül edemeyenler olursa yöneticileri bildirsinler konu kapansın arkadaşlar söylüyordu inanmak istemiyordum daha birbirimizle tartışmayı bilmiyoruz.ne gerek var böyle gereksiz soytarılık yapmaya KONUMUZ MÜNAZARA ANLAMADIN MI HALA NE OLDUĞUNU ?
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2010, 10:39   #84
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
KURTULUŞ SAVAŞINDA KÜRTLER


Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile birlikte Kürtlerin ödediği fatura çok ağır oldu. Osmanlı Ordusu içinde savaşan Kürtlerin yanı sıra, Rusların Doğu Bölgesini işgal etmesiyle birlikte Kürdistan’da yaşayan halk çok ağır bir bedel ödemek zorunda kaldı. Köyler yakıldı ve yıkıldı. Bu arada Ermeni çetelerin yaptığı tahribat ve verdikleri zarar çok büyük oldu. Ruslarla birlikte hareket eden ve onlardan güç alan Ermeniler, bağımsız bir Ermenistan kurma hayali ile Müslüman Kürt ahaliye çok büyük zarar verdiler. Daha sonraları imzalanan Mondros Mütarekesi sonucu İngiltere Irak’ın Kuzey bölgelerini işgal etti. İngiltere’nin esas maksadı bu şekilde Petrol bölgesini kontrol altına almaktı. Bu maksadını gerçekleştirmek için bölgede sinsi dolaplar çevirmeye başlayan İngiltere, Osmanlı Devletinin zayıflayarak bölgedeki kontrolünü iyice kaybetmesi için çok yoğun faaliyetlere girişti. Bunun için bölgeye çok sayıda İngiliz ajanı gönderildi. Bu ajanlar bölgede yaşayan ve hilafete bağlı olan Araplar ve Kürtler arasında faaliyet göstererek ırkçılık düşüncesinin halk arasında taraftar bulması için büyük bir propagandaya giriştiler. Bu gibi faaliyetlerin halk arasında taraftar bulmaması için hem Osmanlı Hükümeti ve hem de Kuva-yı Milliye önderleri tarafından da hilafet ve İslam kardeşliği ekseninde bazı çalışmaların yapıldığı bilinmektedir.
Damat Ferit Paşa, sadrazamlıktan istifa etmek zorunda kaldıktan sonra hükümeti kurma görevi Sultan Vahideddin tarafından 2 Ekim 1919 tarihinde Milli Harekete yakınlığı ile bilinen Ali Rıza Paşa’ya verilmiştir. Bu kabinede Milli Mücadeleye destek veren çok sayıda bakan görevlendirilmiştir. Bu hükümet ile Kuva-yı Milliye arasında 20 Ekim 1919 tarihinde Amasya’da çok önemli bir görüşme yapıldı. Bu görüşmeye kabine adına Bahriye Nazırı Salih Paşa ve Padişah Yaveri Albay Naci(Eldeniz), Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal, Rauf ve Bekir Sami beyler katılmıştır. İki gün süren görüşmeler sonucunda üçü açık, ikisi gizli olmak üzere beş protokol imzalanmıştır. Bu gizli protokolün önemli maddelerinden birisi şu şekildedir:
’’Milli sınırlar, Osmanlı Devleti’nin Türkler ve Kürtlerle meskûn olan arazisidir. Kürtlerin Osmanlı camiasından ayrılması imkânsızdır. Kürtlerin serbestçe gelişmelerini temin edecek şekil ve surette geleneksel ve toplumsal hukukumuzca müsaadelere mazhar olması dahi desteklenmek ve yabancılar tarafından görünüşte Kürtlerin bağımsızlığı maksadı altında yapılan tezviratın, (dedikoduların) önüne geçmek için de bu hususun şimdiden Kürtlerce malum olması uygun görüldü’’(1)
Bu gerçekten çok önemli bir taahhüttü ve uygulanması halinde gelecekte kurulacak Türkiye Cumhuriyet’inin huzuru için çok önemli bir tespitti. Fakat daha sonraki yıllarda ‘’Kürtlerin serbestçe gelişmelerini temin edecek şekil ve surette geleneksel ve toplumsal hukukumuzca müsaadelere mazhar olması’’ düşüncesi unutulmuş, Türk ırkının üstünlüğü ve egemenliği ile Kürtlerin inkârı düşüncesine dayanan bir politika uygulanmıştı.
Amasya Protokolü’nde bulunan taahhüt ve konuşmaların benzeri Cumhuriyetin kuruluşuna kadar devam etmiş, bu şekilde Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’na büyük bir kuvvet ve tam bir bütünlük içinde destek vermeleri sağlanmıştı. 24 Nisan’da Meclis’in açılışının 2. gününde uzun konuşmalar yapan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’teki üyeleri tanımlarken şu ifadeleri kullanıyordu:
‘’Yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir fakat hepsinden mürekkep bir anasır-ı İslamiyedir. Vatandaştırlar, birbirlerine karşılıklı hürmetle bağlıdırlar ve diğerinin her türlü hukukuna, ırki, sosyal, coğrafi hukukuna daima riayetkârdırlar.’’(2)
Mustafa Kemal Paşa’nın Kürt ağa, bey, şeyh ve ileri gelenleri ile yaptığı yazışma ve görüşmelerde, özellikle dini kavramların ve ‘halifelik’’ kurumunun ön plana çıktığı görülmektedir. Büyük Şeyhlerden ‘’Şeyh Ziyaeddin Efendi Hazretlerine’ yazdığı mektup, bunun çok canlı bir örneğidir:
‘’Cenab-ı Hakkın avn-ü inayeti ve Peygamber-i Zişan’ımızın feyz-ü şefaati ile umum milletimizin bir noktada müttehid(birleşmiş) olduğunu ve hukukunu muhafaza ve müdafaaya kadir bulunduğunu cihana göstereceğiz.’’
Yine Malatya’lı Kürt ileri gelenlerinden Hacı Kaya Ağa ve Mustafa Ağa’ya 15 Eylül 1919 tarihinde çekilen telgrafta, Milli Harekete desteklerinden ve vatanperverane hizmetlerinden dolayı teşekkür ediliyor ve şöyle deniyordu:
‘’Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça Türk ve Kürt’ün yekdiğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam edeceği ve Makam-ı Hilafet etrafında sarsılmaz bir vücut halinde iç ve dış düşmanlarımıza karşı demirden bir kale halinde kalacağı şüphesizdir. Cenab-ı Hak, mesainizi meşkûr eylesin.’’
Hazro eşrafından Mehmet Beyefendi’ye gönderdiği 24 Ağustos 1920 tarihli mektup, Mustafa Kemal’in din, ümmet, hilafet gibi kavramları kullanarak ‘’bütün kuvvetleri birleştirmek’’ şeklindeki stratejisini yansıtan örneklerden biridir:
‘’Zat-ı âlileri gibi vatanperver dindaşlarımızın vatani ve fedakârca yardım ve hizmetleriyle vatanımızın ve Hilafet makamının kurtarılmasına yönelik meşru çalışmalarınızda er geç muvaffakiyete nail olacağımız hakkındaki kanaatim sarsılmazdır. Yakında İslam ümmetinin Avrupalı istilacılardan kurtarılması hususundaki başarı haberlerini zat-i âlinize inşallah tebliğ ederim…’’ (3)
Kurtuluş Savaşı’nda yüzlerce Kürt ağa, aşiret reisi ve ileri gelenleri kendi imkânları nispetinde milis kuvvetleri kurarak, bilfiil çatışmalara girmiş ve büyük yararlar sağlamıştır. Doğu’nun savunmasında ve Batı’ya asker gönderilerek Kuva-yı Milliyeye büyük destek sağlayan bu kuvvetlere, tarikat şeyhlerinin çok büyük destekleri ve teşvikleri olmuştur. Güneydoğu’dan 16 müftü, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinde başkan veya üye olarak görev almıştır. Bediüzzaman’ın yakın dostu Şeyh Masum Efendi, Van Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanı idi. Şeyh Masum Efendi, hiçbir alakası olmadığı halde Şeyh Said hadisesinden sonra Bediüzzaman ile birlikte Batı bölgesine sürgün edilenler arasında bulunuyordu.




1- Taha Akyol, Ama Hangi Atatürk, Doğan Kitap, İstanbul, 2007, Sayfa. 109
2- Taha Akyol, age, Sayfa. 147
3- Taha Akyol, age, Sayfa. 163-164
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ŞEYH SAİD OLAYI, TAKRİR-İ SÜKÛN KANUNU VE TAM BİR İSTİBDAT DÖNEMİ UYGULAMALARI


Musul meselesinin ülkede şiddetle tartışıldığı ve ordunun Musul’a girmesinin an meselesi olduğu bir zamanda patlak veren bu hadisenin bütün yönleriyle aydınlatılmış olduğunu söylemek mümkün değildir. Şeyh Said’in evinde 13 Şubat 1925’te yapılan ve çoğu silahlı yedi yüz sekiz yüz kişinin davetli olduğu bir düğüne gelen on beş kişilik bir askeri müfreze, mahkeme tarafından istenen bazı kişilerin düğünde olduklarını belirterek, Şeyh Said’ten kaçakları teslim etmesini istemişler. Şeyh Said bunun üzerine müfreze kumandanına şu şekilde cevap vermiştir:
‘’Siz iki üç gün benim misafirim kalınız. Bu kalabalık dağıldıktan sonra, bunları o zaman size teslim ederim, alıp götürün. Şimdi yedi sekiz yüz silahlı insan topluluğu var. Hepsi de birbirlerinin hısımlarıdır, akrabalarıdır. Siz bunları zorla götürmeğe kalktınız mı, korkarım ki bir niza olur ve nahoş bir netice verir; sizden istirham ederim; üç gün sabırlı olun, arzunuz tamamıyla yerine gelir.’’Müfreze kumandanı; ‘’hayır ben emir aldım, bunları götüreceğim ve beklemem ve hemen neferlerle beraber onların bulunduğu yere gideceğiz, haydi düşün önüme gideceğiz. Mahkeme sizi istiyor’’ der. Aranan kişiler de’’ düğün bitsin sonra geliriz; düğünü yarıda bırakmak ayıp olur’’ derler. Bunun üzerine münakaşa çatışmaya döner, silahlar patlar, her iki taraftan da yaralanan ve ölenler olur. Kendi evinde asker ve subay vurulan Şeyh Said telaşa düşerek, yüksek dağ başındaki köyüne çekilir. Bu sefer Şeyh Said’i almaya gelen kuvvetle, Şeyh Said’in adamları arasında çatışma başlar. Ölü ve yaralılarla mesele büyür.(1)
Daha sonra isyancılar, Palu, Elazığ ve Diyarbakır’ı ele geçirdiler. O sıralarda bu olayların üzerine ılımlı bir şekilde gidilmesini isteyen Fethi Okyar başkanlığındaki hükümet düşürüldü. İsmet İnönü başkanlığında yeni ve sertlik yanlısı bir hükümet kuruldu. Musul’a gönderilmesi söz konusu olan bütün askerler isyan bölgesine gönderildi. Böylece Musul’u işgal etmiş bulunan İngiliz askerleri rahatladı. Bölgeye gönderilen çok sayıda askeri birlik ile hadise çok kanlı bir şekilde bastırıldı. Olayların bastırılması esnasında suçlu-suçsuz çok sayıda kişi öldürüldü. İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanan Şeyh Said ve arkadaşları suçlu bulundu ve idama mahkûm edildi. Şeyh Said ve 47 arkadaşı, 29 Haziran 1925’te Diyarbakır’da idam edildi. Cenazeleri toplu olarak büyük bir çukura gömüldü ve kepçelerle üzerleri örtüldü.
İdam edilenler arasında Dersim Milletvekili Hasan Hayri de bulunuyordu. Hasan Hayri, 1. Meclis’te bulunan 72 Kürt milletvekilinden birisiydi. Lozan Barış Görüşmelerinin TBMM’nde müzakere edildiği sırada konu ile ilgili görüşlerini açıklayan Hasan Hayri, Türklerle Kürtlerin bir ve beraber olduklarını ve asla ayrılamayacaklarını savunmuş ve konuyu tarihi seyri içinde ikna edici bir tarzda anlatarak dikkatleri üzerine çekmişti. Bu konuşmasından dolayı kendisini kutlayan Mustafa Kemal, ertesi gün Meclis’e Kürt milli kıyafetleri ile gelmesini istemiş ve bunun üzerine Hasan Hayri de birçok Kürt milletvekili arkadaşıyla beraber, bu şekilde giyinerek Meclis oturumuna katılmışlar ve Lozan Konferansına telgraflar çekerek, Kürtlerin Türklerden ayrılamayacaklarını bildirmişlerdi.(2) Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kurulunca, Hasan Hayri bu partiye geçmiş ve parti çalışmaları yapmak amacıyla Elazığ’da bulunduğu bir sırada Şeyh Said hadisesi patlak vermiş, halka olaylara karışmamaları için sükûnet tavsiye etmiş, ancak buna rağmen yakalanarak Diyarbakır İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış ve idama mahkum edilmiştir. Mahkemede ‘’niçin Meclis’e Kürt milli kıyafeti ile geldin’’ sorusuna da muhatap olan Hasan Hayri, Şeyh Said hadisesini yatıştırmaya çalıştığı halde, o sıralar hâkim zihniyete muhalif olan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi için çalışmalar yapmak amacıyla Elazığ bölgesinde bulunduğundan, fırsattan istifade ile Mahkeme Başkanı Ali Saip tarafından darağacına gönderilmiştir.(3)
Halifeliğin kaldırılması için sürekli ve sinsi bir şekilde çalışan İngilizlerin, Musul meselesini hal etmek ve ülke gündeminde geri sıralara attırmak için Şeyh Said hadisesini teşvik ettikleri ve bunun için de Halifeliğin kaldırılması konusunu istismar ettikleri ortaya çıktı. Bu teşvik ve destek ile Hilafetin yeniden kurulmasının amaçlanmadığı, bilakis bu hadisenin bahane edilerek din ve dindarların üzerine gidilerek daha da sert tedbirlerin alınması için zemin hazırlandığı şüphe götürmez bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır.
Muhalefeti, basını ve din adamlarını ezmek için bahane arayan hükümetin eline Şeyh Said Hadisesi iyi bir malzeme oldu. Binlerce insan bu hadise ile hiçbir münasebetleri olmadığı halde, evlerinden alınarak Batı illerine sürgüne gönderilmiş, yerlerinden yurtlarından edilerek gurbette yokluk ve sıkıntı içinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Bu olay sebep gösterilerek Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı. Bu kanun, 4 Mart 1925’te çıkarılmış tek maddeden ibaret bir kanundu ve şu şekildeydi:’’ İrtica ve isyana ve memleketin içtimai nizamını, huzur ve sükûnunu, emniyet ve asayişini bozmaya yönelik bütün teşkilat ve tahrikler ve teşvikler ve teşebbüsler ve neşriyat Cumhurbaşkanının tasdikiyle hükümetçe re’sen ve idareten yasaklanabilir.’’ İstismara çok açık ve subjektif bir şekilde yazılan bu kanun maddesi, tek sesliliğin hâkim olduğu bu Meclis’te bile sert tartışmalara konu olmuş, 79 hayır oyuna karşılık ancak 82 oy ile kabul edilebilmiştir. Bu kanun başlangıçta iki yıllık bir süre için çıkarıldı. Daha sonra iki yıl daha uzatıldı.
2 Mart 1929 tarihine kadar dört yıl süren bu yürürlük döneminde, tam bir sindirme ve yıldırma politikası ile anti demokratik birçok icraata imza atıldı. Bu süre zarfında Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararnamesi, 2 Eylül 1925’te ‘’büyük irtica hadisesi’’ denilen Şeyh Said Olayı gerekçe gösterilerek çıkarıldı. Bu kararnamede, ‘’bütün tekke ve zaviyelerin istisnasız kapatıldığı, T.C. dâhilinde hiçbir tarikat, derviş, şeyh ve mürid olmadığı ve türbedarlığın kaldırıldığı’’ ifade edilmiştir. Daha sonra da, 13 Aralık 1925’te Resmi Gazete’de yayınlanan ‘’Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’’ ile bu süreç tamamlanmıştır. Bu kanun ile 600 yılı aşkın bir süre ile Osmanlı devleti’ni idare eden bütün Padişahların, sahabelerin mezarları ziyarete kapatılmış ve bakımsızlık ile yıkılmaya terk edilmiştir. Ayrıca İstiklal Savaşında birer manevi üs olarak kullanılıp, milletinin maneviyatını ve moralini yükselterek zaferin kazanılmasında çok büyük fonksiyon icra eden bütün tekke ve zaviyeler kapatılarak, buraların birçok mensubu hapislere doldurulmuştur. 1 Mart 1950 yılında çıkarılan bir kanunla Türk büyüklerine ait ve sanat değeri bulunan türbelerin ziyarete açılmasına izin verilmiştir. Bu kanunun çıkmasından sonra Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Nasreddin Hoca, Ertuğrul Gazi, Akşemseddin, Osman Gazi, Orhan Gazi, Çelebi Mehmet, Süleyman Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, 11. Mahmut, Mustafa Reşit Paşa, Barbaros Hayrettin Paşa, Mimar Sinan, Gazi Osman Paşa, Âşık Paşa, Selçuk Sultanları ve Süleyman Şah’ın türbeleri onarılarak, bir çoğu 14 Mayıs 1950 seçimlerinden önce ziyarete açılmıştır.
Şapka Kanunu, 25 Kasım 1925 tarihinde kabul edildi. 30 Kasım 1925’te TBMM’nde asılı bulunan Şura Suresinin 38. ayeti ‘’onların işleri aralarında istişare iledir’’ yazısı indirilerek, ‘’Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’’ yazısı asıldı. Medeni nikâh uygulamasına geçildi. ‘’Türkiye Devletinin dini, din-i İslam’dır’’ ibaresi de bu fırsattan yararlanılarak Anayasa’dan çıkarıldı. 10 Nisan 1928 tarihinde, milletvekilleri ve Cumhurbaşkanlığı yemin metinlerindeki ‘’vallahi’’ kelimesi çıkarılarak, ‘’ namusum üzerine söz veririm’’ ifadesi eklendi. TBMM’nin vazifeleri arasında bulunan ‘’şeriat hükümlerinin yerine getirilmesi’’ hükmü de bu değişiklik ile birlikte Anayasa’dan çıkarıldı.
Yoruma ve istismara çok açık olan bu kanun ile çok büyük baskı, haksızlık ve zulümlerde bulunuldu. CHP’nin Lozan politikasına karşı çıkan Tevhid-i Efkâr, Sebilürreşad, Son Telgraf, Tanin, Orak-Çekiç, Vatan, İstiklal ve Aydınlık gibi gazeteler kapatılmıştır. Aynı zamanda Velid Ebuzziya, Abdulkadir Kemali Öğütçü, Eşref Edip, Ahmet Emin Yalman ve Suphi Nuri gibi gazetecilerde Elazığ İstiklal Mahkemesinde yargılanmıştır. Bu gazetelerin kapatılması, yazarların ve gazetecilerin yargılanması ile birlikte basın büyük bir baskı altına alınmış ve neredeyse hükümetin icraatlarını tenkit eden muhalif en ufak bir imaya bile izin verilmemiştir. Takrir-i Sükûn Kanunu, Şeyh Said Hadisesi bahane edilerek çıkarılmış olmakla birlikte, çok geniş bir sahada uygulanmış, muhalefeti bütünüyle susturmak için bir silah olarak kullanılmıştır.
Ankara’da kendisine yapılan teklifleri kabul etmeyip Van’a giden ve burada iki yıla yakın bir süredir birkaç talebesi ile birlikte ilmi çalışmalarına devam eden Bediüzzaman Said Nursi, Şeyh Said hadisesi ile hiçbir alakası olmadığı ve Şeyh Said’in yardım çağrısına ‘’dâhilde ki hareket menfi olmaz. Bu zamanın gereği cihad-ı maneviyedir. Millet tenvir ve irşad edilmelidir. Siz de bu hareketinizden vazgeçiniz. Çünkü neticesiz akim kalacaktır’’ diye cevap vererek katılmadığı ve vazgeçirmeye çalıştığı halde, Van’daki ikametgâhından alınarak Erzurum-Trabzon-İstanbul ve Antalya yolu ile Burdur’a sürgüne gönderilmiş ve burada mecburi ikamete tabi tutulmuş, bu sürgün ve mecburi ikamet hayatı kesintisiz olarak yirmi beş yıl kadar sürmüştür.

1-Yakın Tarih Ansiklopedisi, 9. Cilt, Sayfa:130
2-Dr. Muhammed Nuri Dersimi, Dersim Tarihi, Eylem Yayınları, İstanbul, 1979, Sayfa: 163–164
3-Yeni Nesil Gazetesi, 3 Haziran 1989

okumanızı tavsiye ederim....
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-16-2010, 14:03   #85
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Alıntı:
barışcan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Burda bahsettiğin silahlı terör örgütüne silahlı mücadeleyi verecek olanlarda golfculer yani kendinde diyorsun bu adamlarla bir yere varılmaz tek çıkar yol demokrasi ve bilgidir en büyük terör de cehalettir.Örneklerine bakarsak abd ve nato ırak ve afganistanda siddete karşı şiddet uygulayarak günden güne batmaktadır.

Said-i nursinin güzel bir sözü var ''Bizim en büyük düşmanımız cahalettir.''

Kardeşim o adamların görevi golf oynamak değil demek istediğim golf oynayacaklarına görevlerini yapsalardı biterdi....
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-17-2010, 03:28   #86
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart
Alıntı:
barışcan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Asıl sorun cumhuriyet döneminden sonra başlıyor.Osmanlı zamanında etnik ayrım yoktu sadece dini ve mezhep ayrımı vardı osmanlıda türkler ve kürtler müslüman olduğu için herhangi bi sorun yoktu.taki etnik kökene indi sorun başladı.Sonraları da sistem yangına körükle gidince alev sönmedi gittikçe alevlendi.Her hak talebinde bulunana isyancı gözüyle bakıp üstüne asker yollarsanız doğal savunma hakkı doğar.
Dersim isyanından söz ediyorsan aşşağıdaki sözlerimin arkasındayım . Aşağıdaki sözler dağdaki PKK'lılara ve Dersim isyanına katılanlara , savunanlara atfen yazılmıştır .

Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kardeşim bırak hikaye anlatmayı dağda birbirini düdükleyen homoseksüelleri bize savunma onlarıda haklı çıkarmak için geçmişte kurtuluş savaşına iştirak etmeyen ülke canını dişine takmış elindeki son imkanlarla büyük yokluk içinde düşmanlarla savaşırken içerde hem orduya katılmayıp hemde ayaklanma çıkaranların cezası ölümdür . Büyükleri yaptıkları şerefsizlikleri utançlarından evlatlarına biz bu şerefsizliği yaptık diyerek anlatamadıkları için torunlarıda devlete düşman olarak yetişmişlerdir .
Alıntı:
barışcan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kürtler hakkında ne kadar bilgiye sahipsin ki kurtuluş savasına iştirak etmediğni söylüyosun. balkan savaşları,1.dünya savaşı,kurtuluş savaşı ve rus işgalindeki göçlerde yaklaşık 800 bin kürt oldu bunlar babalarının hayrına mı öldü.Türk solcuları gibi konuşluyorsun daha kürt ile pkk yi bile birbirinden ayırt edemiyorsun.Eğer varsa karşıt bir belge göster fikrimizi düzeltelim soru soruyorsun cevap veriyoruz zıplamanın anlamı yok ki eğer rahatsız sanb bildir site yöneticilere konuyu kapat sansürle tahammülün yoksa bazı şeyleri duymaya bildiklerinle yaşamaya devam et ben sana gördüklerimi duyduklarımı yaşadıklarımı anlatıyorum.

Kürtlerin kurtuluş savaşına iştirak etmediğini söylemiyorum dersim yöresinin çoğunlukla iştirak etmediğini daha sonrada isyan çıkardığını söylüyorum .
Ben özellikle Irkçı milliyetçilerin ve Heparcıların Osman Pamukoğlunun Çanakkalede Kürtler yoktu sözünden yola çıkarak ırkçı ve ikilik çıkaran söylemleriyle o kadar mücadele edip hadlerini her platformda bildirmiş birisiyim . Fakat Kurtuluş savaşı sonrası Dersimde olaylarında sadece isyana müdehale edilirken çocukların öldürülmesine değinip dönemin şartlarında savaştan bitap düşmüş bir ülkeye orduya halka karşı yapılan isyanı es geçen eleştirileride art niyetli ve ikilik çıkarıcı olarak görür o eleştirilerede haddini bildiririm .


Bu kadar agresif cevaplar vermemin sebebi ise sizin konuştuklarınız ve katıldığınız düşüncelerin nereye gittiğini bilememeniz hesap edememenizdir. Mehmet Metinerin bir yazısını paylaşıp sonrada o yazıyı alıntı yapıp düşüncelerimi kısaca anlatmış dediniz neydi o yazı ?


Alıntı:
barışcan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

PKK’nın yeni dönemde “şiddeti her alana yayarak derinleştirme” siyaseti, özü itibariyle siyasi bir savaştır. Bu savaşın muhatabı da AK Parti Hükümeti’dir.
PKK devletle değil AK Parti ile savaşmaktadır. Çünkü AK Parti’nin “kademeli demokratik açılım” siyasetinin başarıya ulaşması halinde siyaseten yenileceğini ve toplumsal desteğini büyük ölçüde kaybedeceğini gören PKK, kendisine rağmen ve kendisi muhatap alınmadan “siyasi çözüm” yoluna giden AK Parti’yi cezalandırmak istemektedir.

Şimdi buraya kadar cafcaflı sözlerle aklınca Ak partilerin ruhunu okşamaya çalışıyor

Amaç, şiddet/terör ortamında ortaya çıkacak toplumsal öfke aracılığıyla AK Parti iktidarının köşeye sıkıştırılıp siyaseten güçten düşürülmesidir...
AK Parti Hükümeti bu oyun planını sadece bir “terör olgusu” olarak algılayıp eski mücadele yöntemleriyle PKK’ya karşılık verme yoluna giderse, çok büyük bir hata işlemiş olacaktır.
Siyasi eksenli yeni konsept
Bunun için yapılması gereken tek şey, siyasi odaklı yeni bir mücadele konseptinin belirlenmesidir.
Bunun için öncelikle ve önemlilikle yapılması gerekenler şunlardır:
BİR: Eski döneme ait terörle mücadele yasalarını değiştirmek gerekiyor. Bu bağlamda terör örgütüne üyelik, yöneticilik, yardım ve yataklık gibi suçların yeniden tanımlandığı yasalara ihtiyaç vardır. Cari yasaların sorunu çözmediği, tersine yeni sorun alanları yaratarak PKK’yı siyasal-toplumsal düzeyde güçlendirdiği bilinmektedir.

Önerim şu: Üyelik ve yöneticilik suç olmaktan çıkartılmalı, yardım ve yataklık ise bizatihi terör eylemsellikleriyle sınırlandırılmalıdır. Bir insan PKK üyesi veya yöneticisi olabilir. PKK adına siyaset de yapabilir. Şiddete/teröre başvurulmadığı veya şiddete/teröre övgüde bulunulmadığı sürece her türlü düşüncenin propagandası ve siyaseti serbest olmalıdır.

Peki PKK nedir ? Hayır kurumumu ? yardım kuruluşumu ? öğrenci yetiştirme yurdumu ? Sen kimin siyaset yapmasının serbest olmasını öneriyorsun farkındamısın ? Yaptığın tesbite önerdiğin çözüm PKK ve yandaşlarının daha rahat hareket etmesini sağlamazmı ? Ülkede kutuplaşmanın daha çok artmasını sağlamazmı ? Bu dediğini Ak Parti yaparsa önümüzdeki seçimde ne kadar oy alır hesapladınmı ? Ne demişler bekara karı boşamak kolay tuzun kuru döktür lan kim tutar seni ...

İKİ: “Silahlı mücadele” ile “Siyasi mücadele”yi birbirinden ayırmak gerekiyor. Birincisi “suç”, ikincisi, “demokratik hak” olarak görülmelidir. Dağdakilere yapılacak “silahların bırakılması karşılığında siyaset!” çağrısı, pratikte anlamını bulmalıdır. Elinde silah olmayan belediye başkanlarını sırf PKK’lı aidiyetleri dolayısıyla tutuklamak, demokratik açı
lım sürecinin ruhuyla bağdaşmayan bir yanlışlıktır. Bu durumda ortaya çıkan inandırıcılık sorunu, PKK’nın siyaseten elini güçlendirmekten öte bir işe yaramamıştır. PKK’dan kaynaklı sorunların elbette farkındayım. PKK silahlı bir örgüt. PKK’nın “siyasi mücadele”yi “silahlı mücadele”nin emrine koşan yaklaşımı da sorun üretiyor. PKK’nın böyle yapmakla aslında “silahlı mücadele” ile “siyasi mücadele” arasındaki ayrımı bilerek ortadan kaldırmak istediği görülüyor. Bence, en doğru siyasal tavır, PKK’ya rağmen bu ayrımı hem anlayış, hem de yasalar düzeyinde netleştirip yerleşik hale getirmektir.

Hop dedik .. İçeri alınanlar PKK'nın şehir yapılanması KCK mensubu olmaktan dolayı içeri alınıyor. KCK nedir ? PKK'nın propagandasını yaparak PKK'ya militan kazandırma .PKK yandaşlarına iş ve olanak sağlayıp PKK nüfuzunu arttırma PKK'ya lojistik kaynak sağlama amaçlı kurulmuş bir örgüt ve yapılanmadır . Sen ne diyorsun bunları serbest bırak sonra bunlar istediğini yapsın sonra ne olucak ? PKK nüfuzu artıcak . PKK'nın lojistik gücü artıcak , Militan sayısı artıcak bumu olsun Valla hiç sevmem ama Tarık Akanın kafası sana az gelmiş

ÜÇ: Çocukları savaş cephesine süren PKK’nın amacı, geniş bir mağduriyet alanı yaratarak hem toplumsal desteğini arttırmak, hem de propaganda üstünlüğünü ele geçirmekti. Cari yasalarımız, PKK’ya bu imkanı sunmuş oldu. AK Parti’nin çocuklarla ilgili yasayı vakit geçirmeden meclisten geçirmesi her bakımdan gereklidir.

Bunu tesbit eidyorsun eyvallah iyide kardeşim o kadar yazı yazıyorsun birkerede PKK yandaşlarının çocukları kullanmasını eleştir . O Ailelere köşenden seslen çocuklarınıza sahip çıkın de


DÖRT: Cezaevlerindeki hasta tutukluların tedavilerini ailelerinin yanında yapabilmelerine imkan sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Bütün hasta tutukluların demek istedin herhalde yoksa sadece içerdeki bölücü örgüt mensuplarındanmı bahsettin anlayamadık ..

BEŞ: “Kürt diasporası”nın yurda dönüşünü sorunsuz sağlayacak yasal düzenlemeler geciktirilmemelidir. Eskiye ait yargısal işlemler dolayısıyla Kemal Burkay, Yaşar Kaya ve Şiwan Perver gibi binlerce Kürt vatandaşımızın sorun yaşadıkları biliniyor.”Kürt diasporası”nın sorunsuz dönüşü, PKK’nın beslendiği toplumsal zemini daraltıcı bir işleve sahip olacaktır.

Tabii onlar PKK'yı ve terörü lanetlesinler biz bir hata yaptık özür dileriz desinler bizde büyüklük yapıp affedelim yoksa orda gebersinler ...

ALTI: “Eve dönüş” yasası, “pişmanlık” ve “itiraf” gibi dayatmaların yer almadığı, suça karışmış-karışmamış ayrımı yapılmadan silahını bırakıp gelen herkesi evlerine döndürecek bir anlayışla düzenlenmelidir. Bu süreçte örgütün üst düzey yöneticilerinin üçüncü bir ülkede iskanını sağlayacak formüllere açık bir siyasi konumda durmak, sorunun çözümü için gereklidir. Silahların temelli sustuğu bir süreçte ancak başkaca öneriler kabul görür.

Kimyasal silah ile hepsini yok etsek daha iyi .. Kimse kullanıp kullanamadığımızı anlamaz iddia edenler olur ispat edemezler ...


SONUÇ
PKK siyaseten yenilmediği sürece ne bu sorun biter, ne de terör sonlanır.


Mehmet METİNER

stargazete.com

Asıl sonuç bunları yaparsak PKK'nın vede PKK yandaşlarının hareket alanını genişletmiş oluruz ..

Hiç bir terör örgütü askeri güç ile baskılanmadan demokratik platforma yanaşmaz . Adamı askeri güc ile sıkıştırmazsan adam neden kendi krallığını bırakıp sana teslim olsun ? Kadın dersen istemediğin kadar , para dersen uyuşturucudan akıyor üstelik emrinde bir sürü enayi var neden yanaşsınki ? Oturtmuş hiyeraşisini kimse karşı gelemiyor kimse kolay kolay kaçamıyor oh birde Türkiyede kendisine eleman ve lojistik sağlayanlar özgür bırakılırsa değme keyfine Kuzey Irağa uyuşturucudan kazandığı paralarla vede Türkiyedeki KCK'nın sağladığı lojistik kaynakla neler yapmaz kendi teröristlerinin yaşaması için 5 yıldızlı oteleller yapar birde bunun reklamını yapar bakın militanlarımız ne kadar lüks bir hayat yaşıyor diye buna heves eden bir sürü kişi PKK ya katılır . Sonra yine uyuşturucudan gelen para ve Türkiyedeki KCK 'nın sağladığı kaynaklarla daha gelişmiş silahlar mesala gayri resmi yollardan hava savunma sistemleri temin eder 1-2 tane F 16 düşürür bununlada reklamını yapar . Bunları gören bir kaç enayi daha PKK'ya katılır . Bu şekilde bir güzel terör biter !!!

Konu EZEL tarafından (06-17-2010 Saat 05:10 ) değiştirilmiştir..
EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-17-2010, 10:04   #87
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dersim isyanından söz ediyorsan aşşağıdaki sözlerimin arkasındayım . Aşağıdaki sözler dağdaki PKK'lılara ve Dersim isyanına katılanlara , savunanlara atfen yazılmıştır .
Dersim isyanından söz etmiyorum ççünkü dersimliler hiçbir zaman kendilerini kürt görmezler onlar zazadır ve alevidirler savaşlara katılmamalarının nedeni dinsel ve mezhepsel farklılıklardır.sunni kürtlerinde zaten halifeye olan bağlılığı olarak savaşa girmşlerdir sunni kürtlerde hiçbir zaman milliyetçi-ulusal bir isyan olmamıştır. yukarda yazdığınızı o zaman da ayrıntılı olrak yazsaydınız ne gerek olurdu yanlış anlaşılmalara?


Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kürtlerin kurtuluş savaşına iştirak etmediğini söylemiyorum dersim yöresinin çoğunlukla iştirak etmediğini daha sonrada isyan çıkardığını söylüyorum .
Ben özellikle Irkçı milliyetçilerin ve Heparcıların Osman Pamukoğlunun Çanakkalede Kürtler yoktu sözünden yola çıkarak ırkçı ve ikilik çıkaran söylemleriyle o kadar mücadele edip hadlerini her platformda bildirmiş birisiyim . Fakat Kurtuluş savaşı sonrası Dersimde olaylarında sadece isyana müdehale edilirken çocukların öldürülmesine değinip dönemin şartlarında savaştan bitap düşmüş bir ülkeye orduya halka karşı yapılan isyanı es geçen eleştirileride art niyetli ve ikilik çıkarıcı olarak görür o eleştirilerede haddini bildiririm .
1.dünya savaşında sonra artan kürt isyanlarının en büyük nedeni Abdulhamit hanı devirip yerine geçen ittihadçı zihniyetin islamiyete ve müslümanlara olan baskılardan kaynaklanıyor burda sadece kürtler değil türklerde isyan etmiştir ittihadcılara.Osmanlının son dönemlerinde Almanlar Abdulhamidi dini yönden desteklemiştir osmanlıda çıkan müslüm gayrimüslüm sorunlarının temelide bundan kaynaklanıyor.ABdulhamidi deviren ittihadcılara da Türkcülük-turancılık adı altında desteklemiştir ki osmanlıda çıkan Milliyetçi akımların nedeni de budur türkçülüğe karşı kürtçülük ortaya çıkmıştır.İsyanlar orduya karşı yapılmamıştır sisteme karşı yapılmıştır. siz kalkın onlarca asırlık dinlerini yok sayın sonra neden isyan etti diye hayıflanın olacak şeymi bu.KÜRT isyanlarının en büyük nedeni DİNİ İSYANLARDIR Kürt tarıhini okursanız daha iyi anlarsınız.


Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu kadar agresif cevaplar vermemin sebebi ise sizin konuştuklarınız ve katıldığınız düşüncelerin nereye gittiğini bilememeniz hesap edememenizdir. Mehmet Metinerin bir yazısını paylaşıp sonrada o yazıyı alıntı yapıp düşüncelerimi kısaca anlatmış dediniz neydi o yazı ?





Asıl sonuç bunları yaparsak PKK'nın vede PKK yandaşlarının hareket alanını genişletmiş oluruz ..

Hiç bir terör örgütü askeri güç ile baskılanmadan demokratik platforma yanaşmaz . Adamı askeri güc ile sıkıştırmazsan adam neden kendi krallığını bırakıp sana teslim olsun ? Kadın dersen istemediğin kadar , para dersen uyuşturucudan akıyor üstelik emrinde bir sürü enayi var neden yanaşsınki ? Oturtmuş hiyeraşisini kimse karşı gelemiyor kimse kolay kolay kaçamıyor oh birde Türkiyede kendisine eleman ve lojistik sağlayanlar özgür bırakılırsa değme keyfine Kuzey Irağa uyuşturucudan kazandığı paralarla vede Türkiyedeki KCK'nın sağladığı lojistik kaynakla neler yapmaz kendi teröristlerinin yaşaması için 5 yıldızlı oteleller yapar birde bunun reklamını yapar bakın militanlarımız ne kadar lüks bir hayat yaşıyor diye buna heves eden bir sürü kişi PKK ya katılır . Sonra yine uyuşturucudan gelen para ve Türkiyedeki KCK 'nın sağladığı kaynaklarla daha gelişmiş silahlar mesala gayri resmi yollardan hava savunma sistemleri temin eder 1-2 tane F 16 düşürür bununlada reklamını yapar . Bunları gören bir kaç enayi daha PKK'ya katılır . Bu şekilde bir güzel terör biter !!!
NEden hep tersten okuyorsun Komplo teeorileri kurmana gerek yok

madem bunları biliyorsun arkalarında kimin olduklarını bilmen lazım bende diyorum ki sen taşeron bir örgütle savaştığını zannediyorsun ama arkasında senden güçlü bir devlet var ise sen yüzyıllarca savaş bir yere varamazsın neden anlamak istemiyorsun.

İran devrimi gerçekleştiğinde yeni iran devleti amerikayla diplomatik ilişkilerini kesti ıraka gaz veren amerika ırak-iran savaşını cıkardı.Amerika ırak1 destek verdi.Rusya irana burda kaybeden iran ve ırak oldu kazanan amerika ve rusya oldu.sonrası amerika destek verdiği saddamı devirdi.

Yine geçmişte rusyayla savaşan taliban MÜCAHİD oldu.bugün amerikaya karşı savaşınca terörist oldu.Böyle bir dünyada yaşıyoruz savaşlar hiçbir zaman bitmez ama politik ve diplomatik ağırlığın olursa bu savaşlar azalır istediğin gibi olur.

1.Uyuşturucu yollarını kes parasal kaynakları biten örgüt zaten dağılır
2.enayi diye tabir ettiklerini dağa cıkmasını engelle( her zaman bunu söylemişimdir insanları dağdan indirmekten çok dağa cıkmasını önlemek lazım bunu demokratik yollardan yapamıyormusun.)
3.Türkyede kendisine eleman ve lojistik sağlayanları özgür bırakın diye bir tabir söylemedim ve türkiyeninde öyle yaptığını sanmıyorum
4.Senin bu otel iddian hakkikaten gülünecek bir durum kimse orda rahat yaşamaya gitmiyor ki rahat yaşandığını en son koz olarak bile kullanılmaz diye düşünüyorum.
5.Komplo teorileri kurmana gerek yok hayalgücünü fazla zorlama eğer türkiye dış ülkelerde ağırlığını koyduğu vakit burda israil ve amerika dahil kimse pkk hiçbir gelişmiş silah satamaz basından da takip ediyorsundur son zamanlarda dış politika gittikçe güçleniyor buda iç politikada ki sorunları çözmede yardımcı olacak adımlardır pkk yi terör saymayan avrupa ülkeleri nasıl terör listesine eklediğini sanıyorsun son yıllarda pkk lilere baskıları hiç duymuyormusun ( ne kadar da yeterli olmasa da)bunu yapan avrupa ülkeleriTürkiyenin silahlı gücünden korktuğu için mi bu adımları atıyor sanıyorsun
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-17-2010, 10:34   #88
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster






Kürtlerin kurtuluş savaşına iştirak etmediğini söylemiyorum dersim yöresinin çoğunlukla iştirak etmediğini daha sonrada isyan çıkardığını söylüyorum .
Ben özellikle Irkçı milliyetçilerin ve Heparcıların Osman Pamukoğlunun Çanakkalede Kürtler yoktu sözünden yola çıkarak ırkçı ve ikilik çıkaran söylemleriyle o kadar mücadele edip hadlerini her platformda bildirmiş birisiyim . Fakat Kurtuluş savaşı sonrası Dersimde olaylarında sadece isyana müdehale edilirken çocukların öldürülmesine değinip dönemin şartlarında savaştan bitap düşmüş bir ülkeye orduya halka karşı yapılan isyanı es geçen eleştirileride art niyetli ve ikilik çıkarıcı olarak görür o eleştirilerede haddini bildiririm .
Bırak duygusallık yapmayı

Bazı internet sitelerinde Milli mücadele zamanında şehit düşen atalarımızın memleketlerini ve hangi şehir kaç kişi şehit düşmüş yazıyor sıra doğu ve güney doğuya gelince çok düşük bir sayı verilmiş neymiş efendim çok az sayıda kürt şehit düşmüş o yüzden milli mücadeleye destek vermemişler.
Böyle düşünmeniz bile Kürtlere haksızlık etmiş sayılırsınız.

Osmanlı rus savaşında binlerce kürt şehit düşmedimi bunların içinde kanaat önderleri,aşiret resileri,dini önderler yokmuydu.bitlisteki nakşibendi şeyhlerinden ŞEYH HAZRET diye anılan dini alim kolunu şehit vermiştir yüzlerce mürdi ile birlikte hemde.yemen,trablusgarp filistin kafkas cephelerinde şehit düşenleri neden hiç hesaplamak istemezler.

Bediüzzaman said-i nursi talebeleriyle birlikte rus işgaline karşı savaşmamışmıydı?. esir düşmedimi? Sibiryaya sürgüne gönderilmedimi?

Kürtlerin ilk mühendisleri avrupada eğitimini tamamladıktan sonra avrupada kalmayıp anadoludaki çeşitli cephelerde şehit düşmüşler kimse bunları anlatmak istemez.

Sarıkamışta donarak ölenlerin kaç tanesi kürt diye soran olmadı hiç.

Bu vatan uğruna ölen binlerce kürtün türkün ruhlarına saygısızlıktır bunlar.

Bugüne kadar kürt diye bişey yoktur kart-kurt sesinden çıkmış dağ türkleridir diyerek hep üstü örtüldü bunların.Ama kimse bilmez söylemek istemez kürtlerin türklerden önce anadoluda yaşadıkları ALparslanla beraber bizanslılarla savaşarak anadolunun kapılarını türklere açtığını

Senin bahsettiğin dersimliler ermeni çetecilere destek vermiştir ve bu ermeni çeteçileri doğuda binlerce kürtü şehit etmedilermi? sende kalkmış dersimliler kürtleri aynı kefeye koyuyorsun.Hiçbir sunni kürt dersimdeki isyanlara destek vermemiştir.alevi sitelerinde bunu iyice okuyabilirsin

Abdulhamit hanın kurduğu hamidiye alayları kimlerden kuruldu KÜRTLERDEN.
Kimler için kuruldu SENİN DERSİMDEKİ KÜRT DEDİĞİN İNSANLARA karşı kuruldu.Ne yani şimdi kürtü kürde mi kırdı Abdulhamid han.



Burdaki yorumlarda anlatmak istediğim pkk hiçbir zaman kürtlerin hakkını savunan biri olmamıştır bunu herkes biliyor sende bende neden ben başka yoldan anlattığım zaman komplo teorileri üretiyorsun.olan yine kürt halkına oluyor pkk ile devlet arasında sıkışıp kalmışlar aşaği tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık ne yapabilirsin

sunu da ifade edeyim bugün pkk destek olanların bir kısmı zorla bır kısmı isteyerek bir kısmıda sistemin oyunlarıyla yardım ve yataklıkla yargılanıyor.

koruculuk teklif ettiler köyümüze kabul etmedik köyümüz yakıldı.koruculuk pkk daha tehlikeli ülke için en azından pkk ne yaptığuı biliniyor korucuların ne yaptığını bilemezsin.

Ben KÜRT'üm pkk li değil pkk de kürt hakkını savunacak en son kişi bile olamaz bu yüzden pkk yaptığını kürtlere mal etme
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-17-2010, 10:43   #89
Kullanıcı Adı
rizzelli
Standart
Bugün münazaranın son günü galiba.

Derleme toparlama adına görüşlerinizi madde madde özetleyerek sunarsanız bizler için de faydalı olur.
rizzelli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-17-2010, 21:23   #90
Kullanıcı Adı
.:Ay_Yıldız:.
Standart
Yarın Münazarayı sonlandıracağız ve anket açacağız.. Arkadaşlar yarına kadar düşüncelerini derleyip toparlasınlar..
.:Ay_Yıldız:. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi