AK Gençliğin Buluşma Noktası
Sanatçılar (Ak Parti Forum) Sanatçılar ile ilgili paylaşımlar..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-11-2009, 18:05   #1
Kullanıcı Adı
LâHuTî
Cool Müslüm Gürses



1953′ün 7 Mayıs günü Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesi’nin Fıstıközü köyünde Dünyaya
Merhaba Der Müslüm Akbaş. Evet Evet Yanlış Duymadınız Müslüm Gürses Müslüm
Akbaş olarak dünyaya gelir ve daha sonra Gürses Soy ismini alır. Babası Mehmet
Akbaş Annesi Emine Akbaş Kardeşleri Ahmet ve Zeyno ile Zor koşullarda hayat
mücadelesi vermektedir o zamanlar. zaman zorluklarla karşılaşmaktan yılmamıştır.
Bugün, Ve gün gelir gurbet yolları onlarada görünür. Adana yollarına düşerler.

Bir umut rahat yaşama uğruna Adanaya yerleşirler.
Ve burada Annesi Emine Akbaş Hasta düşer. Gerçektende ciddi bir rahatsızlıktır bu.
Günler Birbiri ardına geçerken Müslüm Gürses önce annesi Emine Hanımı ve daha
sonra Kardeşi Ahmet’i Kara toprağa koyar. Artık yaşam Müslüm Gürses için Dahada
zordur. Asıl Mesleği Terzilik olan Müslüm Gürses zaten içine kapanık bir kişiyken
yaşadığı bu acılarla dahada içine kapanık bir yaşama bürünmüştür.

Talih Kuşu Bir Günde Şaşırır Bize Konar
Hayatının her döneminde olduğu gibi yine tek dostu tek sırdaşı müzik olmuştur. 1968
yılında Yaşadığı Adana’da çay bahçesinde ses yarışması düzenlenir. Bu yarışmaya
katılmayı çok isteyen Müslüm Gürses Baba engeli ile karışlaşır. ama bu yarışmaya
katılmak gereklidir. Bit pazarına koşar Müslüm Gürses kendine bir kıyafet alır. Ve
yarışma gününü beklemeye başlar. Ve yarışmanın yapılacağı bir gece evveli Baba
Mehmet Akbaş oğlu Müslüm’ün yarışmaya gitmemesi için uyurken saçlarını kesmesi
bile engel olamamıştır Müslüm Gürses’e. Yarışmaya katılmıştır. Ve o Ses
yarışmasından birinci olmuştur. Gürses olan Soy isminide o zamanlar almıştır.

Bir müddet o çay bahçesinde çalışmış daha sonra yine asıl mesleği olan terziliğe geri
dönmüştür. Küçük terzihanede ekmek parasını kazanırken o meşhur şarkısında
söylediği gibi “Talih Kuşu Bir Günde Şaşırır Bize Konar” Sözü gerçek olmuştur. Talih
kuşu şaşırmış Müslüm Gürses’i o terzihaneden alıp bizlere getirmiştir. Mehmet
isminde arkadaşı alır birgün Müslüm Gürses’i bir gazinoya götürür. Çünkü o gün o
gazinonun assolisti Sadık Altınmeşe hastalanmış ve sahneye çıkamayacaktır. Mikrofon
Müslüm Gürses’i beklemektedir. Müslüm Gürses o mikrofonu eline alır bir dahada asla
bırakamaz.

Morg’dan plakçılar çarsısına;
Tarsus - Adana yolunda bir araba kaza yapar.
Şoför ölür, yanındaki taşralı delikanlı ise öldü zannedilip morga kaldırılır.
O Delikanlı Müslüm Gürses’tir.
Konserlerimden fikren mağlup birileri çıkıp kendini paralıyor, çiziyor, kesiyor…
Oysa müzik gökten inen bir melektir.
Neden yapıyorlar anlamıyorum.
Beni buna neden alet ettiklerini de hiç anlamıyorum…

MÜSLÜM GÜRSES
70′lerin ortalarıydı…. Şöhretin kıyısına adım attığı yıllar…
İlk plağını henüz doldurmuş,acılı hayatlarla yeni yeni tanışmıştı;
acılı hayatlar’da onunla…
O günlerde, ne yüzbinlik gülhane konserlerinin yıldızıydı ne de jiletli fanatiklerin
kahramanı… “Arabesk Yıldız Avcısı” Yeşilcam yapımcılarının da dikkatini çekmemişti
henüz. Unkapanı’ndaki arabesk müzik piyasasının “Şöhrete Giden Yolu Arayan” genç
yeteneklerinden biriydi sadece. Sık sık Anadolu turnelerine çıkıyor, kalabalık kadrolu
konserlerde, özel yorumu ve sahne sıcaklığıyla sivrilmeye çalışıyordu kendince. Bir
Gece… Evet, yorgun ve uykusuz geçen turneler sonrasında bir gece vakti, Tarsus -
Adana yolunda içinde bulunduğu otomobil paramparça olur. Direksiyon başında uyuya
kalan şoför, kaza anında ölmüş, kendisi ise gözlerini morgda açmıştı!… Evet, evet…
Çünkü başı ve vücudu o kadar darbe almıştı ki bu yüzden öldü diye morga
kaldırılmıştı.

Ancak son anda farkedilip ameliyata alınmış, un ufak olan alın kemiği adeta yeniden
yapılmıştı. İşte… Bu kazadan sonradır ki hayatında çok şey değişti.
Bir anlamda ölümün soğukluğunu hissedip yeniden
yaşama dönen bu genç adam için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı artık…

KOKULARI HİSSETMİYOR
Kulağı az işitecek, yavaş konuşacak, koku alamayacak hatta en güzel kokuyu bile
ispirtodan ayırt edemeyecekti. bu arada günlük yaşamında çok dikkatli hareket etmek
zorunda kalacaktı. Yani, kafasına alacağı en ufak darbede kör kalma hatta ölüm
korkusuyla yaşayacak; Üstüne üstlük, hiç dinmeyen baş ağrıları hayatı boyunca onu
terketmeyecekti… İşte belki de o kaza günlerinden kalmadır ki hep kader diyecek, hep
keder diyecek, hep ölüm diyecek, hep acılardan bahsedecek, sahnede de hep ağır
takılacaktı!…
Ve belki’de tüm bu “kederli ve kaderli” şarkılar sonucunda varoşlardaki kaybedenlerin
sesi olacaktı. “Hasta Düştüm Allahım”,”Ulu Tanrım Bu Ne Çile” diyecek, “Bu Kadar
İşkence Günah” diye haykıracak “Yeter Tanrım Yeter” diye yakaracaktı. Tüm bu
şarkılar, ağır hasarlı bir trafik kazası kurbanının ifade biçimiydi aslında. Hep
damardan dile getirdiği ifade biçimi…Öyle ya yıllar sonra
“Aklımdan çıkmıyor veda edişin,
Bütün Duygularım Ağır Yaralı,
Beni Kalbimden Vurdu Veda Edişin,
Bütün Duygularım Ağır Yaralı”
diye yorumladığı bir şarkıda acıları kayda geçirecekti zaten; Müslüm Akbaş olarak
hayata başlayan, Müslüm Gürses diye devam edip giden Müslüm Baba!… Evet…Seven
de sevmeyen de farkında, o kaybedenlerin şarkılarını söylüyor, kaybedenlerin ve
daima kaybedecek olanların…

Onun Sihrini ne sosyologlar, ne sosyal psikologlar, nede müzik araştırmacıları
çözebiliyor. Hoş, o da bilmiyor ya, kaşla göz arasında parıldayarak uçan jiletin
damarla buluşmasındaki sırrı. Ölüm ve kederi harmanladığı şarkılar da söylüyor;
neşeyi, umudu aktaran şarkılar da!

Ama sonunda hep o eziklerin sesini kente fısıldıyor. Yıllar var ki baba lakabını
etiketine eksiksiz işliyor, seyircisinden hem korkuyor, hem alkışı bekliyor, şarkılarını
damardan okuyor, kimi zaman yaşam biçimi müziğini dinleyenlerle örtüşüyor, ama
bazen de fire verip dinleyicisini kaybettiği oluyor. Desğiştiği hatta medyatikleştiği öne
sürülse de yeni kentlinin müziğini yapmaya devam ediyor.!
Evet, şimdi hikayemizi ön yargılarımızı beyninizin gizli kapaklı bir köşesine atarak ve
ne savcı ne de avukat olmadan dinleyin!

KİM BU ADANALI ÇOÇUK?
Ülkenin kentleşme rotasının çizildiği 60′lı yılların sonu. O dönem büyük kentlere göç
desteklenmiş, hatta seferberlik haline dönüşmüştür. Onlar, yani göçedenler; bu
durumdan memnundur ilk başlarda. Öyle ya; kentli olmak; modern hayatın ışıltıları ve
çoçuklarına daha iyi bir gelecek demekti. Ama bu kahrolası kentin içinde kaybolup
gitmek de vardı. Çünkü, çoğu zaman ne iş vardı ne aş, nede insanca yaşam
olanakları… Bu yüzdendir ki durmaksızın kederlenen hayatlar çıkacaktı ortaya! İşte bu
dışlanmışlık, bu bir türlü suyun üzerinde duramama hali, kendi tesellisini yaratacaktı.
Hem de bir müzik akımı ve yaşam biçimiyle…
İşte, büyük kentlerin monoton yaşamının değiştiği,
dış mahallelerden içe doğru canlılığın başladığı bu tarihlerde, 19696′da…
Müzikçiler çarşısında bir ses yükselir… Ses, yaralı gönülleri çelmektedir; “Sevda Yüklü
Kervanlar, Senin Kapından Geçer…” Herkes birbirine sorar, kim bu? Sesin Sahibi
Adanalı Delikanlı Müslüm’dür. Plağın satışı, bir anda Üç yüz Bine ulaşır, bu satış,
müzikçiler çarşısıs için beklenmedik, dudak uçuklatan bir rakamdır…

BÜYÜK AŞKI MUHTEREM NUR
Hem nasihatleriyle hem de sanki onlardan biri olma haliyle. Evet nasihat eder;
Mesela, “Aldanma Çoçuksu Mahzun Yüzüne, Mutlaka Terkedip Gidecek Bir Gün” diye.
Müslüm Gürses şarkıları artık bütün Anadolu’yu sarmıştır… Yalnızlar, kayıplar,
kasabalılar, karşılıksız kenar mahalle sevdalıları, dertliler, kederliler, Müslüm’ün sesi
ve sözleriyle kendilerinden geçer. Peki Gürses’mi dinleyiciyi yaratmıştır, dinleyicimi
Gürses’i? Bu sorunun yanıtı şarkı sözlerinde gizlidir.

Kentin içinde yolunu bulamayanların kederini, öfkesini taşır bu sözler. ama şarkılarda
ve sahnedeki duruşunda kabullenme ve boyun eğme de vardır. Öatışmalar, çelişkiler,
aşk üzerinden dillendirilir… Kız zengindir oğlan fakir, bu yüzden kavuşamamıştır. Ya
da tam tersidir. Kırık, dökük bir sevdadır anlatılan, ama ihanet hep öteki taraftan
gelir, yani zenginden, yani kentin anahtarını elinde tutandan. Müslüm Gürses
Repetuarı, isyanı, kahrı, acıyı, aşkla tamamlamaya çalışan ama bunu yaparken biraz
daha acı çoğaltan şarkılardır.

Büyük Aşk’ı Muhterem Nur
Ve sonunda kendisi de aşık olacaktır. Hem de onca şöhrete, kalabalıklara rağmen.
Üstelik’de daha çoçukluğunda, hiçbir filmini kaçırmadığı bir sineme yıldızı olan
Muhterem Nur’a… Müslüm Gürses’le Muhterem Nur bir Malatya turnesinde tanışırlar.
Muhterem Nur Radyolardan Müslüm Gürses’in Ben Senin Kulunmuyum Şarkısını
Severek Dinlemektedir. Ve bir gün yolları Malatya turnesinde kesisir.

Gerisini Gelin Muhterem Nur’dan Dinleyelim ;
Onu tanımıyordum. ancak radyolarda dinler “Ben Senin Kulunmuyum” Şarkısını
Bilirdim. Turnede benden sonra sahne almasına bozuluyordum. Hatta kızdırmak için
halkın arasından kırıta kırıta yürüyordum dikkati kendime çekeyim ona bakmasınlar
diye. Ama pek öyle olmuyordu. Müslüm Gürses Sahneye çıkınca herkes kendini yere
atıyordu. Ve birşeyler yapmak zorundaydım bizi birbirimize bağlayacağını bilmediğim
o olayı yaptım. Müslüm Gürses’in Repertuvarından bir şarkı okudum. Ve Sahneden
indiğimde bir tartışma bir kavga içinde buldum kendimi ve sonunda yüzüme yediğim
bir tokat. ve şimdi burdayız.

Muhterem Nur’a Göre Müslüm Gürses :
Bana hayatım boyunca hep ver dediler. etrafımda hep menfaatçi insanlar oldu. Hiç bir
zaman almadan vermesini bilen insan görmedim. Karşıma çıkmadı. Ancak Müslüm
Gürses Farklıydı. Bana “Bundan sonra çalışmayacaksın evinin kadını olacaksın. Ben
getireceğim beraber yiyeceğiz” Diyen Tek İnsandır.

Ya Peki Müslüm Gürses’e Göre Muhterem Nur :
Bana şu anda hayranlarım BABA lakabını uygun görüyorlarsa bilinsinki bu Muhterem
hanımın sayesindedir. 1983′ten beri mutlu bir evlilik sürdürüyorum. Muhterem hanım
Benim canımdan çok sevdiğim değerli bir insan. Onunla beraberliğim ömrüm boyunca
devam edecek. Müzik çalışmalarımın yanı sıra bana her konuda destek olan vefakar
insan için yaşıyorum. Onunla birlikte müzikte kalite ve sevgi kazanıyorum. Benim
giyim ve kuşamımla ilgilenmenin yanı sıra menajerim, halka ilişkiler, danışmanım,
sekreterim kısaca herşeyim. Ona çok şey borçluyum. Kendisine olan sevgim ve saygım
sonsuz bir aşktır. Benim defterimde hiçbir zaman kıskançlık yoktur Güven vardır.

 

LâHuTî isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi