AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 08-07-2010, 14:46   #1
Kullanıcı Adı
Cihan_ŞümuL
Standart MÜSLÜMAN SANATÇI İLE DİĞER SANATÇILARIN FARKI
MÜSLÜMAN SANATÇI İLE DİĞER SANATÇILARIN FARKI



Müslümanın inancı, hayat görüşü ve yaşayışı farklı olduğundan, sanat konusunda da tabii ki müşrik veya münkirden farklı yönleri olacaktır.
İdeal tipten ne kadar uzak olursa olsun, kendisine müslüman denilebilecek asgarî şartlara sahip olan insan, ister sanatçı ister başka biri olsun, Allah'ın koyduğu kurallara uymak zorunluluğu hissedecektir. Normal olarak da bunları imanı nisbetinde hayatına geçirecektir. Başka türlü olması beklenemez. Müslümansa belli edecektir müslümanlığını.
Kur'an'dan ilhamını alarak ideal ölçüler içinde İslâmî bir sanat ortaya koyamamakla itham ettiğimiz müslüman sanatçı, tarihten bu yana kâfirlerden nice yönleriyle farklı müslümanca bir sanat oluşturmaya çalışmıştır. Eksiğine aksağına rağmen müslümanların sanatında müslümanca güzellikler bulmak zor olmasa gerek.
Câmi başta olmak üzere her çeşit mimarlık, hat sanatı, dinî mûsikî denilen müzik, stilizasyon, arabesk, ebru, tezhip gibi tezyînî sanatlar, çeşitli el sanatları, halk sanatları ilk akla gelen türler. Ama bizim üzerinde durmak istediğimiz esas farklılık, sanata bakış açısında ve haramlığında ittifak edilen tür ve tarzlara karşı oluştur. Maddeler halinde, çok kısa olarak bu farklılıkları sıralayabiliriz:
a. Batı sanatçısı Allah'la mücâdele içindedir. Sanat da onun "yarattığı"dır. Buna karşılık müslüman sanatçıda en küçük çapta bile olsa Allah ile bir çatışma yoktur. Hatta o, sanatı ibâdet olarak görmek zorundadır. Batılılar Allah'ın yarattığını taklit için insan vücutlarını kaslarıyla birlikte çizmiş veya heykellerini yapmışlarken; müslümanın sanatında insan vücuduna hemen hiç rastlanmaz.
b. Müslüman sanatçı, güzelliği yaratma iddiâ ve cür'etinde değil; güzeli keşfetme görevindedir.
c. O kural, disiplin, ölçü tanımayan değil; haram-helâl hudutlarına ve kendi fıtratına uyan, ritme, âhenge, ölçüye, birliğe, sonsuzluğa ulaşmak isteyen bir anlayış içindedir.
d. O, nefsinin hevâ ve fantezilerinden ziyâde, mutlak güzelliğin peşinde koşar.
e. Ne sanatı, ne kendini putlaştırır. Sanatı amaç olarak görüp ona Allah'ı karıştırmayarak putlaştırmaktan sakındığı gibi, sanatçı olarak kendini de putlaştırmaya götüren her şeyden kaçıp "ben"ini gizler.
f. Sadece duyularıyla ve hisleriyle değil; kalbî ve rûhî tüm özellikleriyle de güzele yaklaşır, gözünün yanında basîreti ile, Allah'ın nûruyla bakar.
g. Değişen şeylerin ardındaki değişmeyeni arayıp yakalamaya çalışır.
h. Gayri müslim sanatçı Allah'ı, tabiatı, yaratıkları taklit etmeye, -hâşâ- Allah gibi yaratmaya kalkışma cür'etini gösterir, bunun için benzetme metoduyla eserini ortaya koyarken; müslüman sanatçı taklitçi değildir. Allah'ın yarattığına benzetmeye kalkmaz eserini. O, eşya ve hâdiseleri yansıtma metoduyla idrâk eder. Onun için batıdaki heykel ve figüratif resme karşılık, müslüman sanatçı minyatüre sığınır.
i. Müslüman sanatçı için tabiat, batıdaki gibi bir dış görünüşten ibâret değildir. Dış görünüşten ziyâde iç görünüştür, derinliktir tabiat. Rûhî hâletin yansımasıdır. O, gözünü dış dünyadan fazla içe doğru açmıştır. Hâdise ve eşyaları aynen değil; insanda bıraktığı intibâlara göre ele alır.
j. O her şeyi daha parlak, daha şen görür. Tabiat devamlı bahar mevsimini yaşar. Gül ve bülbül de bahçededir hep. Her şey güzel görünür sanatçıya. Çünkü onun bakışı mutluluk ve huzur doludur. Örneklerinde çirkinlere ve çirkinliklere yer yoktur.
k. Batıdaki arayıp bulamamanın getirdiği çırpınış ve isyanların yerine; huzur, sükûnet, olgunluk ve ritm vardır.
l. O, sanatı, batılılar gibi faydadan uzak düşünmez. Onun için sana bir lüks ve fantezi değildir; bir oyuncak da. Sanat daha çok hayatta lâzım olacak bir güzelliktir. Kullanılan güzel bir eşya veya onun tezyînatıdır sanat.
m. O taklitçi olmadığından yaptığının aynısını tekrar etmez. Birbirinin aynı olan iki çiçeği bile resmetmez. Aynı iki kompozisyon ortaya koymaktan sanat adına hayâ eder.
n. Özellikle son asırda tatbiki güzel sanatlarda ve dekoratif sanatlarda batı makineyi ele tercih etmeye başlamıştır. Makineleşen insan, sanatı da makineye ezdirmeye başlamıştır. Müslüman sanatçı ise göz nurunu el emeğiyle birleştirmeyi tercih eder. Ucuzluğa ve tekdüzeliğe prim vermez. Makineye teslim olmaz, sanatını da teslim etmek istemez.
o. O tabiatla iç içedir. Kendisini küçük tabiat bildiğinden onunla uyum içindedir. Topraktan yaratıldığına inanır. Tabiata hükmedenle kendine hükmedenin aynı zât olduğunu, aralarındaki kanunların ayniyet arzettiğini görür. Onunla bütünleşmek ister, tabiattan kopmaya rızâ göstermez.
p. Batılı sanatçı, dinini bile trajedi haline getirdiğinden, hayatı trajik biçimde algılar. Karamsarlık ve tedirginlik içindedir. Yeni çözümler peşinde koşar; daha doğrusu çılgınlıklar peşinde. Müslüman sanatçı ise sanatta yeni yollar aramaktansa daha çok bulduğuyla yetinmeyi tercih etmiş, fakat bu sınırlı yolda derinleşmeye ve çeşitlemeye yönelmiştir.

* * *
18. Yüzyıldan sonra, özellikle de Tanzimat'ın ilânıyla birlikte doğulu sanatçı ile batılı sanatçı arasında fark-mark kalmadı. Batı taklitçiliği müslümanca sanatın tüm değerlerini kemirmeye başladı. Taklit hastalığı şekilden ibâret olmadığından, öncelikle kalbi, rûhu mahvetti. "Müslüman sanatçı" değildi artık doğulu sanatçı. O sadece sanatçıydı. Sanatçının müslümanı gâvuru mu olurdu? Sanat da sanattı işte. Onun da kurallarını din belirleyemezdi!
Artık Tanzimat'tan sonra sadece saraylar değil, câmiler bile batılılaşmıştı. Batıdaki kiliselerin mimarî özellikleri aynen câmilere taşınıyor, câmileri bile halkın gâvur dediği hıristiyan mimarlar inşâ ediyordu. Ne yapalım büyükler(!) böyle istiyordu. Her konuda batı tek örnekti. Sanat da batılılaşacaktı. Câmiler de buna ayak uydursundu efendim. Batıdaki sanat ve sanatçı, her konuda taklit edilmeye başlandı. Artık bunun dışında sanat-manat yoktu. Ve derken Amerika'nın Michael'ı, Madonna'sı bile sanat adına okul defterlerinin kapaklarına, oradan gençlerin kalplerine yerleşmişti.
Anlayacağınız artık fark kalmadı, sanat da kalmadı.
Buyrun sanatın cenâze namazına. Sonra da gömmek için hıristiyan mezarlığına!

 

Cihan_ŞümuL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi