04-16-2008, 14:40 | #1 |
Müslümanın birbirine olan yaklaşım tarzı nasıl olmalı.
Allah Kuran'da Müslümanlara birlik içinde olmalarını, şeytanın aralarını açıp bozmaya çalışacağını, bu birliği engellemek için çaba göstereceğini bildirmiştir. Birlik; anlayış, fedakarlık, vefa ve sadakat gerektirir.
Rabbimiz, "Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra Suresi, 53) ayetiyle iman edenleri bu tehlikeye karşı uyarmıştır. Bu ayet, Müslümanların birbirlerine karşı kullandıkları üsluba çok dikkat etmeleri, incitici, iğneleyici, alaycı, sert, kınayıcı söylemlerden şiddetle kaçınmaları gerektiğini gösterir. Müslümanlar din kardeşleri ile aralarındaki ilişkide, karşı tarafı incitecek bir söz söylemek, öfkelenmek, saygısızlık yapmak gibi birlik ruhunu zedeleyecek her türlü tavırdan sakınmakla yükümlüdürler. Her mümin bir diğerine karşı olabildiğince fedakar olmalı, sabırlı davranmalı, onun iyiliği için çalışmalı, sadık ve vefalı olmalıdır. Bu, tüm müminlerin benimsemesi gereken üstün bir ahlaktır. Kutlu Peygamber Efendimiz (sav)'in Örnek Ahlakı Bu konuda en güzel örneklerden biri, Hz. Muhammed (sav) ile birlikte Mekke'den hicret eden müminler ve Medine'de onlara güzel bir yurt hazırlayan Müslümanlar arasındaki ilişkidir. Mekkeli müşriklerin zulmü ve baskısı nedeniyle, Allah yolunda yurtlarından hicret eden müminleri, Medine'de Hz. Muhammed'e (sav) biat etmiş olan Müslümanlar en güzel şekilde karşılamışlar ve onlara karşı büyük bir muhabbet ve ilgi göstermişlerdir. Birbirlerine yabancı iki topluluk olmalarına, cahiliye Arapları arasında tek önemli kıstas sayılan "kabile bağı"na sahip olmamalarına rağmen, imanları ve itaatleri nedeniyle örnek bir kardeşlik sergilemişlerdir. Medineli Müslümanlar hicret edenlere her türlü imkanı sağlamış, onlara evlerini açmış, yemeklerini onlarla paylaşmış, kendi ihtiyaçlarından önce onların ihtiyaçlarını düşünmüş, mümin kardeşlerinin nefislerini kendi nefislerine tercih etmişlerdir. Rabbimiz, Medineli müminlerin bu güzel ahlakını Kuran'da şöyle bildirmiştir: Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Haşr Suresi, 9) Bu, örnek alınması gereken çok üstün bir ahlaktır. Ve iki mümin topluluğun birbiri ile ilişkisinin nasıl olması gerektiğini gösteren çok önemli bir örnektir. Peygamber Efendimiz (sav) ise, Müslümanlar arasında dayanışmanın nasıl olması gerektiğini aşağıdaki hadisinde şöyle tarif etmiştir: Müslümanların kendi aralarında ki merhametleri, sayı ve dayanışmaları tıpkı bir vücut gibidir. Vücutta bir uzuv rahatsızlandığında diğer uzuvlar onunla birlikte aynı acıyı çekerler ve uyumazlar. Müslümanların arasında sevgi olması ve kalplerinde birbirlerine karşı hiçbir olumsuz his kalmaması, Allah'ın müminlere büyük bir lütfu ve nimetidir. Ahirette tam anlamıyla yaşanacak olan bu nimet Kuran'da şöyle bildirilir: Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (Hicr Suresi, 47) Dolayısıyla Müslümanlar, dayanışmanın, kardeşliğin ve birlik duygusunun büyük bir nimet olduğunun bilincinde davranmalı ve bu birliğin korunması için sabırlı ve iradeli olmalıdırlar. Enfal Suresi'nin "... Eğer mü'min iseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resulü'ne itaat edin." şeklindeki 1. ayeti, Müslümanlara birlikte davranmalarının önemini bildiren bir diğer ayettir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ise, Müslümanların ortak hareket etmelerinin önemini bir hadis-i şerifinde şöyle ifade etmiştir: ... Birbirinize hased (çekememezlik) etmeyiniz. Birbirinize buğuz (düşmanlık) etmeyiniz. Birbirinizle iyi ilişkileri kesmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirip küsüşmeyiniz ve ey Allah'ın kulları, kardeşler olunuz. (Mace Cilt 10, s. 32) Mümin, her durumda affedici olmakla yükümlüdür, ancak karşısındaki kişi de bir Müslümansa, onunla din kardeşi olduğunu, her ikisinin de Allah'tan korkup sakındığını, Peygamber Efendimiz’e (sav) itaat ettiğini, helal ve harama titizlik gösterdiğini düşünerek çok daha sabırlı davranmalıdır. Müslüman, din kardeşinin her zaman için iyiliğini istemesi gerektiğinin, kendisini düşündüğü gibi onu da düşünmesi gerektiğinin, herhangi bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda da sabırla, şefkatle ve sevgiyle karşılık vermesi gerektiğinin bilincindedir. Bir Kuran ayetinde, örnek Müslümanların din kardeşleri için şöyle dua ettikleri bildirilir: Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: 'Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin. (Haşr Suresi, 10) Müslümanlar, aralarında herhangi bir sorun olan kardeşleriyle bu sorunu dostça gidermekle yükümlü oldukları gibi, iki Müslüman topluluk arasında da benzeri bir olay yaşandığında, müminlerin arasını düzeltip uzlaştırmakla yükümlüdürler. Allah, iman edenlere şöyle buyurmuştur: Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|