03-03-2012, 16:43 | #1 |
Müslümanlar zengin olabilir mi ?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-03-2012, 16:45 | #2 |
Kur`an, mülkiyete bakışta ne sosyalizmin ve marksizmin mülkiyet anlayışını benimser ne de kapitalizmin mülkiyet anlayışını benimser. Bu beşeri ideolojilerin söylemlerinden birini Kur`an`a giydirmeye çalışmayı beyhude bir uğraş olarak görüyorum.
Kur`an, öncelikle muhatabında bir mülkiyet tasavvuru inşa eder. Bunun için de mülkün, mülkiyetin gerçek malikinin Allah olduğunu, servetin insana emanet olduğunu söyler. Onun için de “lâm”ı tahsis ile gelir. "Lehü`l-Mülküs semavati vel ard, Lehü’l-Mülkü ve lehü’l-Hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr" gibi birçok ayet “lâm”ı tahsis ile mülkü Allah`a hasreder. Bu ne demektir? Müllkün gerçek maliki Allah`tır. Peki, gerçek maliki Allah ise, insan mülk sahibi oluyor. Öldüğü zaman mülkünü miras bırakıyor. Varisleri mirası paylaşıyor. Hatta Kur`an, varislerin mirası nasıl paylaşacağına dair düzenlemeler getiriyor. Mülke taarruz ve tecavüz suç olarak addeliliyor ve ceza görüyor. Onun için de hırsızlık, Kur`an`da cezası belirlenmiş bir cürüm oluyor. Çünkü hırsızlık mülke tecavüzdür. Eğer Kur`an mülkiyeti onaylamasaydı bu gibi düzenlemeleri de yazmazdı zaten. Mülkiyeti onaylamasaydı miras hukuku olmazdı, feraiz olmazdı. Mülkiyeti onaylamasaydı, faiz hakkındaki düzenlemeler olmazdı. Mülkiyeti onaylamasaydı zekât farzı olmazdı. Zekât vermek için zaten mülkiyeti kabul etmek lazım. Ama bu mutlak mülkiyet değil, mukayyet bir mülkiyet. Yani emanet aslında… Bu mülkiyetin hakiki ismi emanettir. Onun için Kur`an muhatabında servetin emanet olduğu tasavvurunu inşa eder. Servet bir emanettir. Peki, servet emanettir de insan serveti istediği gibi kullanabilir mi? Yani “servetin sınırsızca temerküzü caiz midir?” dediğimiz zaman, Kur`an bu konuda prensipler koyar. Ne der? Servetin temerküzünü engellemek için, "Servet, içinizden zenginlerin arasında dolaşan bir devlete dönüşmesin." Yani servet temerküzü, servetin, iktidarın ve gücün bir yerde temerküzüne Kur`an karşı çıkar. Çünkü bunların temerküz ettiği yerde istibdat ortaya çıkar. Bunların temerküz ettiği yerde Firavunlar, Nemrutlar ortaya çıkar. Dolayısıyla Kur`an bunların temerküzüne mani olmamızı ister, temerküzünü önler. Yine Kur`an zekâtı emreder. Bu da serveti aynı zamanda kamu enstrümanı görmesinin sebebidir. Neden? Çünkü Kur`an`ın zekât dışında bıraktığı kalemler, üretim kalemleridir. Bu manada üretim kalemleri Allah Rasülünün de beyanıyla zekât dışı bırakılmıştır. Efendimiz, Kur`an`ın zekât emrini adeta şöyle anlamıştır: Âtıl parayla Allah seni kırk yıl yaşatmaz. İsterse bu servet dünyalar dolusu olsun. Kırk yılda sıfıra çıkar. Niye? Âtıl durmayacak, aktif olacak. Yani bu servet çalışacak, üretimde olacak. Yine faiz yasağı da aslında Kur`an`ın servet tasavvurunun bir boyutunu oluşturur. Zekâtın farz olması neyse, faizin haram olması da tersinden aynı şeydir. Zaten zekâtı farz kılmak, eğer faizi haram kılmayacaksa bir işe yaramaz. Faizin haram kılınmasının arka planında yatan temel saik emeksiz kazançtır. Yani Kur`an emeksiz kazancın kapılarını tıkar. Çünkü günah sektörünü emeksiz kazanç oluşturur. Bir yerde emeksiz bir girdi varsa orada mutlaka çıkacak günah arar. Bulamazsa, günah deliği açar ve oradan çıkar. Onun içindir ki toplum binasını sağlam tutmanın yolu haram girdiyi engellemektir. Haram girdilerin en başında da emeksiz kazanç gelir. Kur`an`ın emeksiz kazancı reddetmesinin temelinde de bu yatar. Tabi sadece farz ve haram düzeyinde, emir ve nehiy düzeyinde anlaşılmaz Kur`an`ın servet telakkisi. Aynı zamanda teşvikler vardır. O teşviklerin başında "infak" teşviki vardır, tasadduk teşviki vardır. Yani yoksullarla paylaşma... Birçok nafile ibadet de bunun bir parçasıdır. İşte sadakayı fıtrı buna katabilirsiniz, kurbanı buna katabilirsiniz. Bu gibi ibadetler de aslında paylaşma emrinin ve tavsiyesinin birer parçasıdır. İşte bu çerçevede Bakara Suresinin 219. ayetini ele almak lazım. Kur`an`ın ifadesiyle “kenz” yasaktır. Kenz, biriktirmektir. “Altını ve gümüşü kenz edenler, yani yığınlar ve onu infak etmeyenler...” Yığmak değil burada sadece, yığıp infak etmeyenler... “İşte Allah onlara o altınlarını, gümüşlerini ısıtıp onların ahirette böğürlerine, göğüslerine, sırtlarına damga vuracak, basacak” buyuruyor. Bu aslında “kenz”in yasaklanmasıdır. Peki, bu bağlamda Bakara 219`u nasıl anlayacağız? Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki affı infak edin. Af nasıl anlaşılmalı? Bugün tartışma aslında buradan doğuyor. Bugünkü tartışmanın merkezinde bu “gulil affe” ibaresinin nasıl anlaşılacağı yatıyor. Bu ayetle ilgili şunu sormak lazım; ihtiyaçtan fazlasını bu ayet infak etmeyi emir mi ediyor? Bir metin var önümüzde, biz bu metinde Allah`ın muradını anlamaya çalışıyoruz. Ayet, ihtiyaçtan fazlasını vermeyi emir mi ediyor? Kullanılan kelimeye baktığımızda asla kimse bunu söyleyemez. “Gulil affe...” Af, bizim bildiğimiz, kullandığımız “af” kelimesidir. Yani, “ihtiyaçtan fazlasını” diye çevirelim, doğru çeviri budur diyelim. Fakat burada bunu emir mi ediyor? “Af” kelimesi bir kere “affetmekten” gelir. Yani biri size karşı bir haksızlık yapmışsa affetmeniz emredilmez. Allah da affı sever, affedenleri sever, ama tavsiye eder. Bakın kısas ayetinin arkasında, “affederseniz sizin için hayırlı olur” der. Ama affedin demez. Çünkü affedip affetmemek bana kalmış bir şeydir. Affetmeyebilirim de. Affetmezsem hakkımı dünyada da ahirette de talep ederim, bu da anamın ak sütü gibi hakkımdır. Ama “af” burada tavsiye edilmektedir. İşte burada kelimenin de etimolojisi atlanan ve ıskalanan budur. “İhtiyaçtan fazlasının infakı” tavsiye edilmektedir. Peygamberimiz bu tavsiyeyi yapmıştır. Ömrünün son gününde, altı ya da yedi dirhem para gelmiş onu da Hz. Aişe`ye infak etmek üzere vermiş. O hastalık telaşesi içerisinde o para infak edilememiş. Efendimizin, vefatından saatler önce uğraştığı meseleye bakın. “Onu bana getir” diyor. Yani ayılıyor, bayılıyor, artık vefata saatler kalmış. “Aişe, o dirhemleri bana getir” diyor. Aişe, dirhemleri efendimizin avucuna sayıyor. Efendimiz, o dirhemleri oracıkta Abbas`a veriyor. “Bunları infak edin” diyor ve o anda rahatlıyor. Efendimiz bu tavsiyeyi yapmıştır. Peki, bunu bir emir olarak algılamış mıdır? Emir olarak algılamış olsaydı, efendimizin vefat etmeden önce sahabenin ihtiyaç fazlası hiçbir şeye sahip olmaması, efendimizin de buna izin vermemesi lazımdı. Oysaki böyle değil. Yani on bin tane köle azad eden sahabe var. Bin tane askeri, Hz. Osman gibi techiz eden sahabe var. Abdurrahman bin Avf gibi, binlerce askerin ihtiyacını karşılayan sahabe var. Bunlar daha efendimiz yaşarken oluyor. Efendimizin borç aldığı sahabeler var. Hakeza borç aldığı gayri müslimler de var. Dolayısıyla sahabenin, daha efendimiz yaşarken ihtiyaç fazlası elindeydi. Bunu böyle anlamak şu demektir; “kira getiren bir şeye sahip olmak haramdır!?.” Bakara 219`u doğru anlamak lazım. Burada teşvik edilmiştir. Rabbimiz tavsiye etmiştir. Fakat tersi haramdır. Bu da bir emirdir. “İhtiyaç fazlası haramdır” diyecek ne ayetin metlulü ne lafzı ne maksadı ne manası ne Allah Rasulünün uygulaması ne de sahabenin uygulamasında bunu doğrulayıcı asla bir şey göremeyiz. Allah Rasulünün kişisel tercihini Ebuzer’de görüyoruz. Ebuzer`in tavrı ve tarzı da böyle olmuştur. Şunu söyleyelim; Ebuzer Allah Rasulünün Mekke`den itibaren tedrisat halkasından geçmemiştir. Ebuzer Mekke`de yoktur, yani bir müddet gelmiştir sonra Rasulullah kendi kavmine geri göndermiştir. Çok kısa bir müddet Mekke`de kalmıştır. Ebuzer, Bedir`e katılmamıştır, Uhud`a katılmamıştır. Ebuzer, Allah Rasulünün yanına geldiğinde kavminden birçok insanın imanına vesile olmuş gelmiştir. Fakat bu manada Ebuzer`in kişisel duruşu bu duruştur. Yani servet dediğimiz şeye kökten karşı olan bir duruştur. Ama bu, onun kişisel duruşu olmuştur. İkinci bir duruş göremiyoruz. Yani Allah Rasulü sahabeyi men etmezken, Ebuzer men etmeye kalkmıştır. Onun için Ebuzer`in davranışı ve tarzı tekil kalmıştır. Peki, Ebuzer`in bu davranışını ve bu görüşünü bugün biri çıkıp da savunsa ne dieyceğiz? Ebuzerî diyeceğiz. O da Ebuzer yolunda diyeceğiz. Ben İslam yolu üzerindeki bu çizgilerin devam etmesinin birçok hayırlara vesile olduğuna inanıyorum. Onun için bu çizgiyi de birileri savunmalı diyorum. Çünkü bu çizginin de yüreğini teskin ettiği bir insan kitlesi var. Bu çizginin de İslam`ın güzelliğini yüreğine soktuğu bir kitle var. Yani gönlü sosyalizme yakın olanlar, eşitlikçiliğe doğuştan yakın olanlar, bunu bir varoluş problemi haline getiren insanlara verilecek mesajımız da vardır. Bu mesajı da bu çizgi versin diyorum. Fakat bir şartla; hiçbir çizgi kendi savunduğunu, kendi anlayışını mutlaklaştırmasın, diğer anlayışları ötekileştirip şeytanlaştırmasın. |
|
03-03-2012, 16:47 | #3 | |||
bikere videoyu seyretbe
7 dk lık videoyu ne çabuk seyretti.n 2 dk da mesaj yazıyorsun.
http://www.youtube.com/watch?v=tiizgG26O9E Konu xfce tarafından (03-03-2012 Saat 16:51 ) değiştirilmiştir.. |
||||
03-03-2012, 17:13 | #4 |
eren erdemi tanıyorum...
|
|
03-03-2012, 18:24 | #5 |
|
|
03-04-2012, 02:25 | #6 |
Nasıl soru bu yani sen Müslümanlara fakir olmayı mı layık görüyorsun herhalde olabilirler..
İslamın beş temelin den olan Zekat vermek ve Hacca gitmek zenginlere mahsustur eğer Müslümanlara zengin olmak yasak olsaydı Zekat vermek ve Hacca gitmekte farz kılınmazdı Ben çok zengin Müslümanlar tanıdım ki Müslümanlar için,insanlık için çok faydalı hizmetlere vesile oldular hakkını verdikten sonra zengin olmanın bir tehlikesi yok... Video da Müslümanlar malını katlayabilir mi diyor niye katlayamayacak Ticaret yapmaya teşvik eden Peygamber (s.a.v) değil mi..? Adam zekatını veriyor hayrını yapıyorsa binede katlar,onbine de katlar 300 milyarlık arabaya da biner kimse bir şey diyemez.. |
|
03-04-2012, 02:42 | #7 | |
Alıntı:
|
||
03-04-2012, 02:46 | #8 |
niye zenginler illa kafir mi oluyor...
Koca Hz.Ebubekir'den zenginimi vardı... Adama bak ya... biri şu adamın konu açmasını engellesin... canımı sıkmaya başladı iyice... |
|
03-04-2012, 03:02 | #9 | |
Alıntı:
Senin attığın başlığa nispeten söyledim "Müslümanlar zengin olabilir mi" diye başlık atarsan bende fakir olmaları gerekmediğini izah etmek zorun da kalırım |
||
03-04-2012, 03:02 | #10 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|