![]() |
#1 |
![]() Siyasetin tabiatında demagoji var; siyasetçiler sıkıştıklarında, topu taca atma ihtiyacı hissettiklerinde lafı dolandırırlar, elmayla armudu toplarlar. Ya da siz ekonomiyi sorarken onlar hava durumunu anlatabilir. Toplum buna alışkındır, hoşlanmasa da katlanabilir. Peki her zaman mı demagoji? Türkiye, onyıllar sonra ilk kez Ergenekonvari ilişkileri, faili meçhulleri, muhtıraları, cuntaları ve darbeleri sorgulamaya başladı. Sormadığı soruları soruyor çünkü bugüne değin duymadığı bilgileri duyuyor, görmediği belgeleri görüyor. Yani, bilerek, görerek, sorguluyor. Medya sorguluyor, sivil toplum sorguluyor, siyaset sorguluyor... Bir vehmi, bir komplo teorisini değil; daha önce 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta yaşadığı bir olayı sorguluyor. Acaba, o tehlike yine kapıda mı, o insanlar yine görevde mi, o ilişkiler yine devletin içinde egemenliklerini sürdürüyorlar mı? Dört askeri darbe yaşamış bir ülkenin insanları aklına gelen herşeyi sorar, kimse de buna ses çıkaramaz. Kendi tarihsel tecrübesine dayanarak, bugününü yarınını anlamaya çalışır. Demokrasi budur... Sadece bilmek değil, sorgulamak hakkıdır da. O yüzden gündelik siyasette her şeyin demagojisi olabilir ama darbenin asla. Darbe sözkonusu olduğunda lafı dolandırmak, sulandırmak olamaz. Aynı demagojik dili medyaya taşımak hiç olmaz. Taşınsa da zaten faydası olmaz. Sadece tarihin insafsız yargısına takılırsınız, o kadar. Dört kez darbeye muhatap olan bir ülkenin eline darbe günlükleri ve Balyoz gibi A’dan Z’ye detaylandırılmış bir darbe planının geçmesi büyük bir talihtir. Demokratikleşme için bir imkandır ve dahası örtbas edilemez bir külliyattır. Demagoji burada biter... “Darbe yok, darbe lafı var. Bugün artık darbe yapmak imkanı kalmamıştır” gibi izahların da faydası olmaz. Darbe yapılamayacak olması darbe heveskarları olmadığını göstermez. Darbe yapamamaları da darbecileri masum kılmaz. Camileri bombalamak, Türk jetini düşürmek, insanları stadyumlara tıkmak gibi planların gözardı edilmesini sağlamaz. Darbe yapamamış olmak, darbeciyi kurtarmaz! Ama, bugün darbeciyi kurtarmak için siyasetten medyaya kadar seferber olan bir ittifak var. Üstelik, darbeyi de istemediklerini söylüyorlar. Doğru, iktidarı askerle de paylaşmak istemedikleri için darbe istemiyorlar ama askerin darbe yapabilecek olmasının bir faktör olarak siyasetin üzerinde bulunmasını şiddetle istiyorlar. Siyasette, medyada, sanatta, sporda, ekonomide vs. iktidar sürebilmeleri için asker faktörünün sürekli olarak devrede kalmasını gözetiyorlar. 12 Eylül’de olduğu gibi asker durumu abartıp yönetime el koyarsa bundan da nefret ediyorlar. Bugün, darbeye arka çıkan siyaset ve o siyasete arka çıkan medyanın Genelkurmay Başkanı Başbuğ’dan bile geriye düşmesinin nedeni budur. Askerin özeleştiri yapmasını hatta iddiaları araştırmasını bile istemezler çünkü bunu kendi adlarına bir zaaf olarak görürler. Asker bile “İçimizde bazı kötü niyetliler olabilir” derken kendilerini darbe iddialarını sulandırmaya adayanların canla başla örtbas çabalarına girişmeleri bundandır. Askerden daha çok askerci olmak zorundadırlar zira, siyasetlerinin veyahut da sahip oldukları irili-ufaklı iktidarların başkaca ciddi bir dayanağı yoktur. Böyle olunca demagoji, sulandırmak, topu taca atmak, sonra da o topu alıp oyuna sokmak kaçınılmazdır. Değişime karşı direnmek partileri de gazeteleri de şahısları da böyle çaresizleştirir. En çok da varlığını askerin gölgesine borçlu olanları...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|