|
11-30-2011, 23:08 | #1 |
Mustafa Karaalioğlu - Dersim Özrünü "Tarihî" Kılan Nedir?
Mustafa Karaalioğlu
Dersim özrünü "tarihi" kılan nedir? Dersim tartışmaları Türkiye’ye “devlet diliyle özür dilemek” gibi önemli bir müessese kazandırmıştır. Hadisenin gündeme gelişi ile sevk ve idare ediliş biçimi ise siyaset dersi olarak okutulacak değerde bir vak’adır. Nasıl bir ders? Muhalefet, Onur Öymen’in malûm sözlerinden itibaren 2 yıldır açık duran bu tartışma bahsinde gayet güzel bir siyaset imkânı bulabilirdi. Siyaseti geçelim, iktidarı bir güzel köşeye sıkıştırabilirdi; ama her ikisini de yapamamıştır. Bunlar olamadığı gibi tam tersi tahakkuk etmiş, CHP köşeye sıkışmıştır. Hem de ne sıkışma... Bu kadar trajik bir mağlubiyet referandumda bile olmamıştı. CHP Genel Başkanı’nın üstüne üstlük demeçten demece savrulması moda deyimle “miserable” bir durumdur. Siyaset hocaları bu süreci derleyip toplayıp bir siyaset dersine dönüştürmelidirler. Böylelikle, iyi siyasetin demokrasiye nasıl katkı sağlayabileceği de talim edilmiş olur. Kötü siyaset bir partiyi görece avantajlı olduğu konuda yenilgiye uğratırken, iyi siyaset ülkeye bir değer kazandırmıştır. Özür, hukuk devletinin gücüdür Altını çizmek gerekir ki Başbakan Erdoğan’ın cesaret ve öz güvenle Dersim Katliamı için dilediği özür, devlet adına yapılmış bir faaliyettir. Türkiye Cumhuriyeti, üzerinden 70-75 yıl geçtikten sonra büyük bir ayıp ve devlet marifetiyle işlenmiş bir vahşetten dolayı özür dilemiştir. Bu, demokrasi tecrübemiz açısından kıymetli bir hadisedir. Malûm, yine Erdoğan Kürt meselesinde on yıllardır izlenen yanlış politikalar nedeniyle mağdur olan Kürtlerden de özür dilemişti. Ki, şüphesiz bu da fevkalâde bir hadiseydi. Zira, devlet olmaya yaraşan ve devlete olan güveni artıran gerektiğinde özür dileyebilmektir. Dersim özrüyle birlikte şimdiden sonra devleti idare edecek siyasetçi ve kamu yöneticisi sınıfları artık bu kompleksi taşımayacaklardır. Yol açılmıştır. Devlet gücü marifetiyle Dersim gibi hukuk ve insanlık dışı vak’alara sebebiyet vermek ayıplı ilan edilmiştir. Dolayısıyla “özür” sembolik jest değil, bilakis devleti hukukileştirecek, yani hukuk devletini inşa edecek bir yapıtaşıdır. Evet, tek parti dönemi ama... Bütün bunların ötesinde hadisenin “özür”den önemli bir tarafı daha vardır. Özrün kıymetini artıran ve ona “tarihî” vasıf kazandıran bir tarafı... Bu ülkede tek parti dönemi icraatları pek çok kez eleştirilmiştir ama ilk kez Atatürk döneminin tek partisi en üst düzeyde eleştirilmektedir. Ve ilk kez bir Atatürk dönemi icraatı için toplumdan özür dilenmektedir. Oysa bugüne kadar o dönem, bütün Cumhuriyet Tarihi'nin tartışmasız referansıydı. Doğru olan siyaset ve sosyoloji için norm, o dönemde yapılanlardı. Dinî ve etnik biçimlendirme için de, resmî tarih için de, eğitim için de, siyaset için de... Hatta, 70 yıl sonra bugün özgürce tartıştığımız ve kritik ettiğimiz Dersim Katliamı da aslında bir norm ve modeldi. Tektipleştirici etnik asimilasyon politikasını, buna direnenlere anladıkları dilden anlatmanın modeli... Özürle sadece Dersim acısı ta’zim edilmedi, aynı zamanda yakın tarihin üzerine de projeksiyon tutulmaya başlandı. Umulur ki, böylelikle Atatürk de sahte Atatürkçülüğün tekelinden kurtulacaktır. Star 28.11.2011
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|