08-04-2009, 14:46 | #1 |
Mustafa KARAALİOĞLU "İyilere, kötülere, cesurlara, korkaklara "
İyilere, kötülere, cesurlara, korkaklara
Acısı, sancısı, tarihi onyılları hatta yüzyılları bulan bir sorunun kapağı açılıyor. Kimse yapmadı, kimse sorunla yüzleşmedi, kimse bir sorunun var olduğuna inansa da elini yakmak istemedi; şimdi birileri bu cesareti gösteriyor. Yüzleşilmedikçe büyüyen, çözülmedikçe çoğalan, çoğaldıkça kanlanan bir sorun... Bugün çözüme karşı gürültü kopuyorsa, gündelik konuşmalara en ağır sözler egemen oluyorsa tam da bu yüzdendir; sorunun derin bir geçmişe dayanıyor olmasındandır. Sorunla yaşamak hiçbir zaman kolay olmadı, çözümü konuşmak da, çözümü anlamak da, çözümü hazmetmek de kolay olmayacak. Özellikle de soruna, almak-vermek, kazanmak-kaybetmek, yenmek-yenilmek penceresinden bakanlar için... Oysa ne iki devlet birbiriyle müzakere edecek hatta ne de iki halk. Bir devlet (Türkiye Cumhuriyeti) yıllarca ihmal ettiği, kültürünü, geleneğini, tabiatını yok saydığı, başkalarına benzetmeye çalıştığı “vatandaş”larına selam veriyor. “Nerede hata yaptık?” diye soruyor. “Bir devlet kendi vatandaşına acı veremez, kendi vatandaşına potansiyel düşman olarak bakamaz, vatandaşları arasında fark gözetemez” düşüncesi egemen oluyor. Çözümün ruhu, temeli, kalbi de zaten bu anlayıştadır. Böyle bir anlayış varsa çözülür, yoksa daha keşmekeş olur, uzar gider. Şimdi... Ortalıktaki sözlere, tavırlara, hallere, hareketlere, nutuklara, retoriklere bakılacak olursa alışkın olduğumuz gerginliğin ötesinde bir strese doğru ilerlemekteyiz. Böylesine sancılı bir sorunun çözüm yolunda stres yaşanması anormal değildir. Ama aklımızdan çıkarmamamız gereken bir şey var; eğer bu ülke Kürt sorununu çözebilirse herşeyi çözer, her hedefe ulaşır. O yüzden... Kimse, meseleyi bir vatan müdafaasına dönüştürmesin... Kimse, ölüm-kalım sahneleri yaratmasın... Kimse, kimseye vatanperverlik taslamasın... Kimse, kendisi olmazsa, kendi düşüncesi galebe çalmazsa vatanın bölüneceği zehabına kapılmasın... Kimse, daha fazla demokrasi olursa bölünme-parçalanma senaryoları yazmasın... Kimse, bazı vatandaşların, diğer kısmına nazaran ebediyyen mahrum bırakıldığı bir ülkede mutluluk kurmasın... Kimse, kimseden daha “sağlam” olduğu havası estirmesin... Kimse, eğer bu kez çözülemezse asıl o zaman endişelenmek gerektiğini aklından çıkarmasın... Kimse, kendisi gibi düşünmeyenin kötülüğüne hükmetmesin... Kimse, “birisi çıkar da bana kötü der” diye bildiğini, inandığını söylemekten çekinmesin... Kimse, bugün suskun kalmanın faturasının yarın “Türk”, “Kürt” demeden bütün gençlere çıkacağI hesabından şaşmasın... Kimse, iki-üç rey için sorunun ortada kalması bencilliğine duçar olmasın... Kimse, sesini daha fazla yükselttiğinde bir başkasından daha “milli” olduğunu düşünmesin... Kimse de başkalarına hayali muhataplık yaftaları yapıştırırken, sorumluluk mevkiinde oturduğu zaman kimleri affettiğinin bilinmediğini zannetmesin... star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|