05-08-2009, 10:51 | #1 |
Mutabakat zemini bozuldu mu?(Yasin Doğan)
AK Parti, yaklaşık 7 yıldır siyasi iktidarı kullanan, siyaseti, ekonomiyi, sosyal hayatı, dış ilişkileri belirleyen, yönlendiren, etkileyen parti… Bu dönem içinde Türkiye, önemli mesafeler aldı, "sessiz devrim" denilen reformları hayata geçirdi, makro ekonomik dengelerde önemli düzelmeler sağladı. Bugün gelinen noktada ise Türkiye küresel krizin etkisiyle bir türbülans yaşıyor. Bir kısım göstergeler negatife dönerken, bazı kesimlerin eleştirileri de artmış durumda. Özellikle birileri bugünkü durumu, son yıllarda mutabakat zeminlerinin kaybolmasıyla, siyasi alanda kutuplaşmanın ve gerilimin artmasıyla izah ediyorlar. Faturanın önemli bir kısmı da siyasi iktidara kesiliyor. "Siz kavga etmeseniz, bu duruma düşmezdik" söylemi, siyasi aktörleri topyekün eleştiren bir yaklaşımı da içeriyor. Acaba gerçekten AK Parti, son yıllarda gerilime, kutuplaşmaya, siyasi kavgalara yönelerek, Türkiye'yi krizlere mi sürükledi? Uzlaşı zeminlerinin kaybolması mı bu duruma sebep oldu? Kanaatimce siyasete ve siyasi iktidara meseleyi fatura etmek, işin kolaycı yoludur. Aynı zamanda son dönemde yaşananları yeterince anlamamaktır. Türkiye'nin bugün yaşadığı sorun öncelikle iç siyasete, yönetimin kabiliyetine indirgenemez. Küresel finans krizini Türkiye çıkarmamıştır, bu krizi en az zararla atlatmak için hükümet de gereken adımları atmaya çalışmaktadır. Bu durumun, mutabakat zeminlerinin kaybolmasıyla bir ilişkisi yoktur. Anayasa değişikliklerinin gerçekleşmesi ve reform sürecinin daha aktif bir şekilde devam etmesinin ise siyasi alanda yaşananlarla, mutabakat anlayışıyla doğrudan ilişkisi vardır. Burada sorun, gereken mutabakatların sağlanamamasında değil, mutabakat anlayışının reformların önünü kesecek mahiyette istismar edilmesindedir. Uzlaşı olgusu, siyasi iktidarı sınırlandıran, ön kesen, statükoyu koruyan bir siyasi araca dönüştürülmüştür. Çoğunluğa sahip olan AK Parti, belli kesimlerin uzlaşma dayatmaları ve bunun sonrasında üretilen gerilimlerle etkisiz kılınmaya çalışılmaktadır. 2007 yılına kadar AK Parti'nin en önemli başarısı siyaseti normalleştirmek, siyasi krizleri devre dışı bırakarak güven ve istikrarı sağlamak oldu. Ancak 2007 içinde yaşanan olaylar bu gidişatı akamete uğrattı. 27 Nisan bildirisi, ardından yaşanan seçimler, Cumhurbaşkanlığı süreci, kapatma davası, Türkiye'nin yaklaşık 1.5 yılını heba etti. Asıl türbülans 2007'deki bu gelişmelerle ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan, bence siyasi hayatındaki en büyük başarıyı bu dönemde sergiledi. Hem partisini kapatılmaktan kurtarmak, hem Türkiye'yi yeniden istikrar zeminine kavuşturmak için çok sağduyulu, itidalli, kuşatıcı bir yaklaşım içine girdi. Kavga isteyenlere karşı teenniyi, kutuplaşma isteyenlere karşı kuşatıcılığı ön plana çıkardı. Nitekim partinin kapatılmamasında, izlenen bu politikanın önemli bir etkisi olduğu da düşünülebilir. Erdoğan, bu dönemde mutabakat zeminlerini yıkan, gerilimi tetikleyen değil, yıkılmaya çalışılan ilişkileri yeni baştan onaran ve mutabakatları yeniden tesis eden bir anlayışı sergiledi. Hatta bu tutum bile, kimilerince fazla dengeci ve fazla itidalli bulunarak eleştiri konusu yapıldı. Hemen bu sürecin arkasından başlayan küresel finans krizi, Türkiye'yi ilişkilerin yeniden onarılmaya, güven ve istikrarın yeniden sağlanmaya çalışılan bir zamanda yakalamıştır. Eğer siyasi iktidar bu süreçte gerilimin tarafı olarak normalleşmeyi sağlamaya çalışmasaydı, Türkiye, bu krizden daha sarsıcı şekilde etkilenebilirdi. Bu yüzden kavgayı çıkaranlara, gerilim ve krizleri pompalayanlara değil de, bu işin mağdurlarına işi havale etmeye çalışmak, biraz haksızlık olur. Siyasi iktidarın, CHP'nin uzlaşı anlayışıyla uzlaşabilmesi de mümkün değildir. Çünkü burada bir orta yol, bir makul arayışı değil, belli bir anlayışın dayatılması sözkonusudur. Bu uzlaşı fikriyatı, Türkiye'nin önünü açacak, değişim ve dönüşümü sağlayacak parametrelere de dayanmamaktadır. Uzlaşı, daha ileriye doğru adım atmak için, değişimden ve gelişimden yana ortak bir çaba olarak gerçekleşmelidir. Aksi halde, statükoda uzlaşmak, geriye gitmekte uzlaşmak olur… Yasin Doğan - Yeni Şafak [email protected]
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|