MİT üzerinden patlak veren devlet krizi giderek derinleşiyor. Savcılık MİT’çiler için yakalama kararı çıkarttı. Demirtaş ise ‘müzakere yapmak değil, yapmamak suçtur’ diyerek hükümete müzakereleri sahiplen çağrısı yaptı

Hükümet de MİT’e dava ve soruşturmaları Başbakanlık iznine bağlamak için Meclis’e kanun teklifi verirken, Ankara’da kriz tarfiği gün boyu sürdü. Cumhurbaşkanı Gül’ün de “soğukkanlılık” çağrısı dikkat çekti.

GÖRDÜĞÜNÜZ YERDE YAKALAYIN!

MİT görevlilerini ifadeye çağıran “KCK” operasyonunu yürüten özel yetkili savcı, dün yeni bir adım attı. Savcı ifadeye gitmeyen MİT Müsteşarı Fidan’ın dışındaki 4 MİT’çi için mahkemeden yakalama kararı çıkarttı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadesinin alınması için ise Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na talimat yazıldı.

HÜKÜMET ÇIKIP SAHİPLENSİN

BDP Eşbaşkanı Demirtaş Başbakan’ı müzakere politikasına geri dönmeye çağırdı: “Hükümet Oslo, İmralı görüşmelerini sahiplenmelidir. Ortada suç yok. Aksine müzakere yürütmeyen varsa onlar suç işlemiştir.” DTK Eşbaşkanı Tuğluk ise, bu operasyonun müzakereye yapıldığını, müzakere olmaması durumunda iç savaş çıkacağı uyurısında bulundu.


Müzakere yapmak suç değil, yapmamak suç!

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile birlikte eski müsteşar Emre Taner ve yardımcısı Afet Güneş’in ifadeye çağırılmasını değerlendiren BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, yaşananların devletin kurumları arasındaki bir çatışma değil, AKP içi bir çatışma olduğunu söyledi. AKP’nin yapmış olduğu yasal değişiklikler, atamalar ve fiili uygulamalarla devletin bütün kurumlarını ele geçirdiğini belirten Demirtaş, “Türkiye’de bir vesayet rejimi vardır, AKP bu rejimi ele geçirmiştir. Şimdi kendi içinde bir çatışma yaşıyorlar. Bu hamle Kürt sorununda diyalog temelli arayışlara karşı bir hamle” dedi.

Başbakan elinde fırsat var

Demirtaş’ın açıklamaları şöyle: “Bakın bu savcının yaptığı işlem vesilesi ile Başbakan’ın eline büyük bir tasfiye kozu geçirmiştir, Şu anda emniyet içerisinde, MİT içerisinde, hatta yargı içerisinde büyük bir tasfiye fırsatı yakalamıştır Başbakan. Dolayısıyla bu çatışmadan güçlenerek çıkacak olan başbakandır. Başbakan şu anda Kürt sorununda diyalog yöntemini kullanan bir politikayı izlemiyor ve desteklemiyor. Dolayısıyla bu çatışmadan güçlü çıkacak olan savaş konseptini savunun zihniyettir. Bu çatışmadan bir hayır çıkacağını zannetmiyorum. Kürt sorunu ile ilgili gerçekten akılcı bir düşüncenin ve akılcı bir yöntemin egemen olacağını sanmıyorum.

Barışı seçerse o da güçlenir

Bu süreç MİT müsteşarına karşı bu işlemleri yapanların tasfiye edilmesi ile sonuçlanır. Bu süreçten başbakan ve MİT ekibi güçlü çıkar. Bunun tabi ki savcı tarafından bilinçli olarak yapılıp yapılmadığını araştırmak lazım. Savcı çok iyi biliyor ki MİT müsteşarını ifadeye çağırmak sıradan bir olay değil. İfadeye çağırıp tutuklayarak içeriye atamazlar, bunu da biliyorlar. Hükümetin bir tasfiye operasyonu yapmasına zemin mi hazırlandı, fırsat mı sunuldu diye bakmak lazım.

Görüşmeler yasal

Madem dinleme kaydıyla arkadaşlarımızı tutukluyorlar, bu işin altında bakanlar da çıkar Başbakan da çıkar tabi ki. Çünkü ortada yasa dışı bir iş yok. Bugün meselenin bu noktaya gelmesinin en önemli nedeni Başbakan’ın Kürt sorununda diyalog sürecinin arkasında açık bir siyasal irade koymamasıdır. Yani ‘Bunu devlet yürütüyor, hükümet ile alakası yok, bizimle alakası yok’ diyerek topu taca atan ve hedef saptıran bir anlayışı Başbakan’ın terketmesi gerekir. Oysa hem Oslo hem İmralı görüşmelerinde Başbakan çıkıp açık açık ‘Bu bir hükümet politikasıdır, bu bir siyasi irade ve tercihtir’ demiş olsaydı bugün bu noktalara gelinmeyebilirdi.

Müzakereler üstlenilmeli

Ama Başbakan ne yaptı? Sanki bürokratlar istihbarat amaçlı, terörle mücadele amaçlı bir takım görüşmeler yürütüyorlar, hükümet de bunların arkasından değil, ama olup bitenlere göz yumuyorlar havası yarattı. Oysa durum öyle değil, bunlar devlet memuru, bu ekibe talimatı veren hükümetin kendisidir. Bunu çıkıp açık açık söylemesi lazımdı. Hükümet çıkıp açık açık Oslo görüşmelerini, İmralı görüşmelerini sahiplenmelidir. Ortada bir suç yoktur. Tam tersine geçmiş dönemde diyalog yürütmeyen PKK ile Öcalan ile diyalog yürütmeyen varsa onlar suç işlemiştir. Onların işi diyalog yürütmektir. Bu insanlar işini yapmıştır.”


Görüşmeler tıkanırsa iç savaş çıkar

DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, MİT’çilerin ifadeye çağrılma krizini değerlendirdi. Yaşananlar karşısında AKP’nin alacağı tutumun son derece önemli olduğuna işaret eden Tuğluk, yapılması gerekenin ise diyalogda ısrar etmek ve İmralı görüşmelerinin sürdürülmesi olduğunu söyledi. MİT Müsteşarı Fidan olayının AKP’yi bitirmeye dönük bir proje olduğunu vurgulayan Tuğluk, hükümetin de ötesinde bir gidişatın söz konusu olduğunu ifade etti. Sürecin derin bir yaklaşım olduğunu diyalog ve meseleyi çözmek istemeyen, İmralı’nın önünü kapatan bir yapı niteliği taşıdığını sözlerine ekleyen Tuğluk, “Uluslararası güçler her zaman bu işin içinde yer almıştır. MİT ve PKK arasındaki görüşmelerin tıkanması halinde iç savaş yaşanabilir. Böylesi bir sürecin eşiğindeyiz. Süreçten bir restleşmeye doğru gidilirse büyük bir kaos ve krize neden olur. Bu nedenle var olan operasyon, diyalog arayışının önünü kapatmak ve savaş istemek demektir. Yapılan operasyonla kriz ve savaş çıksın isteniliyor. AK Parti bu durumu ön görüp yeniden bir diyalog süreci kurarsa belki bu gidişatın önü kesebilir” diye kaydetti.

tabiki görüşmelidir. Devlet herkesle görüşebilir pazrlık yapabilir.

"Görüşmeler tıkanırsa iç savaş çıkar" tabiri ise ihtimali yüksek bir netice olacağından süreci dengeli bir halde tutmak hükumetin en büyük ve en zor görevidir. Allah yardım etsin

Hiç bu adama katılacağımı düşünmemiştim ama duran saat bile günde 2 kez doğruyu gösteriyo.