Müzikte insan rengini neden saklar?
Müzik dünyasına yeni girmesine rağmen iyi işler çıkaran, özlediğimiz ezgilerin tınısı ile bahar gibi gelen Ammar Acarlıoğlu ile yeni albümünü konuştuk.



Ammar Acarlıoğlu, “Kıyama Kamet” albümü ile çıktı karşımıza. Getirdiği âdeta eskilerden, yeni bir sesti. Bir çok kimsenin cesâret edemediklerini ezgileri ile dillendirdi. Türkiye'nin ilerde daha da yakından tanıyacağı pek kıymetli bir ses. Gerisini, hamuru dâvâ ile yoğrulmuş sanatçımızdan dinleyelim...
Sizi sesinizden tanıyoruz ama bir de sizi sizden dinlesek. Kimdir Ammar Acarlıoğlu?
Öncelikle gerçek sanatsal değerler üzerine yaptığınız çalışmaları yakından takip eden birisi olarak, bu muhteviyatı içerdiğiniz için siz www.dunyabizim.com ailesine müteşekkir olduğumu bildirmek isterim. 1985’te Üsküdar'da doğdum. Baba memleketimiz olan Kilis'te bir müddet ikâmet ettikten sonra yollarımız tekrar, hem dünyaya hem de bizlere dava mantığını olanca gücüyle yansıtan İstanbul'a çevrildi. Altı yıl süren İHL döneminden sonra çok istediğim konservatuar müzik bölümüne gidemedim. Bu süre zarfında ağabeylerimle beraber ticaretle meşguliyetimiz oldu. Askerlik görevini îfâ ettikten sonra akabinde müzik ihtisasıma özelden, öğrenim hayatıma ise İktisat Fakültesi’nden devam ettim. Şu an hâlâ İstanbul'da ikâmet etmekteyim...
Müzik ve sanat dünyasına girişiniz nasıl ve ilk olarak ne zaman gerçekleşti?
Henüz altı yaşındaydım hatırladığım. Ufak bir organizasyonda sahne almıştım. Yorum olarak hatırlamadığım kadar erkendi yani. Ancak enstrüman ve müziğin gerçek yüzüyle tanışmaya başladığım zamanlar ise gene çok küçük yaşlarda oldu. Bir Urfa gezisinde babama binbir dil dökerek aldırdığım bağlama, hayatımda bir dönüm noktasıdır. Üç yıl hiç çalamadan sadece tellerine boş boş dokunarak çaldığım bu enstrüman beni o halden alır dünyanın en farklı yerlerine iterdi. İlerleyen yıllar ise bu zamandan çokta farklı olmadı aslında. İstanbul'da hızla ilerleyen bir ivme kazandı ve en nihayet “Kıyama Kamet” ile taçlandı.




Tabii ki O (Rasulullah a.s.m). “Seni Anlatmalı” tamamen O’na (Rasulullah a.s.m) ithafen yazılmış bir eserdir. Büyük boşlukların değil; hayatımızda ki en büyük boşluğun vazgeçilmez noktasıdır O'nun eksikliği. Vârolduğumuz günden bu yana gönül nelere teveccühte bulundu ve akıl nelere tabii olduysa O'ndan gayrısında ziyân etti. Ve şimdi dokundu tellere eser. “Söz seni anlatmalı, göz yoluna bakmalı...” Yani dönüşüm olmalıysa eğer, gerisin geriye O'na gidilmeli bence.
Eserin meydana gelmesine vesîle olan, bir takım hissî veya fizîki etkenler oldu mu diyeceğim ama bir sanatçının dünyasında mutlaka olmuştur. Kısacası nelerdir diyelim?
Hâliyle evet... Yalnız bu eserin hikaye kısmında insanın nâdiren yaşadığı ve içerisinde yaşattığı olgudur bu bende... Şöyle ki,kırılmanın,üzülmenin verdiği hüzün perdesi bir an aralandı ve kırılmadığımız,varlığıyla kimseyi rahatsız etmeyen bir güneşin hikayesi meydana geldi... Akla her gelişinde biraz daha değil tümden ferah bulduğumuz Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bendeki yeriyle olan bir hikaye... Eserin doğduğu gece bıraktığı gibi olamamanın verdiği hüzünle, insan olabilmenin bedelini ödemek dokunmuştu... “Ne zor bir kavramdır acıyı tarif etmek” diye başlayan ve sonu “seni anlatmalı” ile biten bir etken...
Ürettiğiniz ezgilerle esasında dinleyicilerinizi coşturduğunuz, heyecanlandırdığınız kadar eskiye de götürüp, nostaljik işler çıkartıyorsunuz. Yani izlenimim böyle. Ezgi sanki eskide kaldı. Günümüz sanatçıları bu kulvarda eser vermeye pek cesaret edemiyorlar. Dolayısıyla, sanat ve müzik dünyasına yeni katılmanıza rağmen, bir nevi ezgi kültürünü de canlandırdınız. Buna cesaret ediş serüveninizden de bahseder misiniz?
Siz cesaret dediniz biz delilik diyelim. Günümüzde müzik icrâ eden insanımızın yanıldığı bir durum var. Nedir bu yanılgı? Bu yanılgı ‘ne için müzik’ sorusunun kişinin kendisine sor(a)maması... Her eylemin bir nedeni vardır, çünkü her tepki bir etkiden doğmuştur... Bu kısımları biraz atlayarak, yâni popüler müziğin içeriğini hızlı geçerek İslâmi duyarlılıklı müziğin icrâsını yürüten arkadaşların bu ‘ne için müzik’ sorusunu kendilerine sormamalarıdır... He evet, haklı bir gerekçe olarak gösterilebilinir şunlar; ‘efendim dünya değişti ve artık eski eserlerde kendini yeniliğe bırakmalı..’ evet yenilik her zaman ilk çalacağımız kapı olmalı ama hangi yenilik..? Benim için yenilik, yıllarca yıl aradan sonra tekrardan Hama'da yüzlerce ve dünyâ coğrafyasında mazlum binlerce, onbinlerce insanın katledilmesidir... Hiç dinmediği halde sürekli artan bir mazlum-zâlim ilişkisi varken hangi yenilikten bahsedebilir insan? Evet bir yenilikten bahsedilecek olunursa, bu da dünyanın sürekli yeni zulümlerle karşılaştığı ve bu moralsizlik içerisinde birilerinin ağaç-böcek değil de moral-motivasyondan bahsetmesi lazım gelir diye düşünüyorum. Tabi bu yaklaşımların reçetesi yeniliğe kesilse de biz bu gibi davranış bozukluğunun ticari kaygıların olduğunu gayet iyi biliyoruz. ‘Satar mı’ endişesi veya ‘bu satar’ düşüncesi. Biz de heyecandan gelmişliğin verdiği delilikle dirilmeye yönelik eserleri yapmaya gayret ediyoruz. İddiamız vardı, unutmadık...


‘Hama’da yıllar sonra bugün tekrar katliam yapılıyor, budur yenilik’ dediniz, biz de bunu unutmayız. Eyvallah. Müzik dünyanızda ilham aldığınız, saydığınız, ‘usta’ diyebileceğiniz sanatçılar varsa, onla devâm edelim isterim?
Yukarıda bahsi geçen küçük yaşlarımda bir sanatçı tarafından, sadece onun sesini dinleyerek yetiştiğimi söyleyebileceğim bir ustam var tabi ki... Ömer Karaoğlu... Bu ustalık ne sesinden ne gücünden gelir kendisinin. Zîra 65 kilo. Yalnız yüreğindeki kuvvet daha nice devler yetiştirir bilinmez... Sesiyle asırlar boyu kalacağına emin olduğum hocam Ömer Karaoğlu, bizlere çok şey katmıştır. Bu uzunca yolun ilk yolcusu ya da kaptanı... Ömrüne bereket kılsın Yaradan.
Saadet Partisi de bu seçim döneminde ezginizi kullandı. Eser parti için mi hazırlanmıştı?
Hayır, eser aslında albüm içerisinde ‘Korku Düştü Gecelere’ isimli eserin bestesiydi... Yalnız hareketine ve taşıdığı pozitif enerjiden ötürü dinleyicinin ve siyasi partinin yöneticileri tarafından ısrarla istenmesi üzerine, tereddütsüz verdik eseri.
Şu an üzerinde çalıştığınız eserler var mı? Yeni albümünüz ne zamana?
“Kıyama Kamet”i çıkardıktan bir gün sonra ikinci çalışma “Seni Anlatmalı” için kolları sıvamıştık. Bu geleneği bozmadık ve üçüncü çalışma için çoktan başladık gayrete. Rabbimiz tevfik nasip eylediği vakit, iş yoluna girer ve inşaallah üçüncü çalışmayla buluşuruz. Düşündüğümüz değişik yeni bir proje (işte yenilik) var. Maksat hâsıl olunca dinleyiciye ufak tüyolar vereceğiz elbette ama şu an henüz oturmamış bazı durumlar olduğu için bahsi mümkün değil. Ama en kısa zamanda bu çalışmanın da sesini uzaktan yaklaşan bir sesin yaklaşımı gibi duyacaksınız inşaallah..
Kolaylıklar diliyoruz efendim. Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.

Furkanım müziklerinden örnek eklede dinleyelim nasılmış.

YouTube Video

YouTube Video

YouTube Video

YouTube Video

adam iktisatçı beyler

Şu iktisatçılarda çok fena oluyorlar, ya islami devrimci yobaz yada soros gibi emperyalist yobaz
Bakalım adamın birisi nasıl olacak