![]() |
#1 |
![]() Bu başlık altında hepimiz nasıl bir Türkiye istediğimizi yazalım.
Ben büyük bir Türkiye istiyorum. Ortadoğunun, İslam âleminin liderliğini üstlenmiş ve gerekirse halifelik makamını tekrardan kurup bunun üzerinden bu liderliği üstlenen, tarihi ve dini ile barışmış, tüm inanç, ırk, dil mensuplarına özgürlüklerini vermiş, Atatürk'ü putlaştırmayı bırakmış, eski Osmanlı topraklarına sahip çıkıp emperyal gücünü hissettiren, Avrupa Birliği'ne üye olmuş ya da Avrupa Birliği, insan hakları değerlerine erişmiş, modern ve aynı zamanda geleneklerine saygı duyan, laik ama dine karışan, dindara zulüm eden Kemalist laiklik olmayan, Demokratik Yeni Anayasası olan, Kürtlere tüm haklarını veren, Kürtlere insan gibi bakan, PKK'yı bitirmiş, Zorunlu askerlik zulmünü kaldırıp, maaşlı profesyonel bir ordu kuran, Tekke, zaviye, medrese, manastır, kilise, cemevlerine özgürlüklerini veren, Tasavvufu daha çok medyaya, gündeme taşıyan, İnsanların siyasi alanda darbeci, gerici, sağcı, solcu, sünni, alevi diye kutuplaşmadığı, Mevlana ve İbn Arabi İslam felsefesini kendisine rehber edinen Osmanlı çizgisinde kalarak tasavvufa değer verdiği gibi aynı zamanda bunu Avrupa İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ile birleştirip kendisini halkına hizmete adamış, ilericiliğe adamış, moderniteye adamış, Ordusu güçlü ve siyasete bulaşmayan Bir ![]() ![]()
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() 14 yaşımda bir lise öğrencisiyken başladım bu mücadeleye. Lisenin duvar gazetesini ben çıkarırdım.Evet köyüme gidip gelirken 5,5 km.'lik yolu, hergün gidip gelirken kendi kendimle muhasebe yapardım.Tarihi çok sevdiğim için, çok kitap okuduğum için biliyordum derdim ki; "Neden cihan devleti olmuş bu milletin en gürbüz çocuklarını alıpta avrupaya işçi olarak götürüyorlar. Almanya, Japonya taş taş üstünde kalmamışken, otuz otuzbeş yılda kendisini toparlamış, bizden işçi götürüyorda, benim Anadolu insanım hala neden bir lokma ekmeğe muhtaç halde yaşıyordu". İşte o dönemde bazı dergilerde yazım çıktığında babam bana dedi ki: "Oğlum sen dünyaylamı uğraşacaksın, şu yaşında ne işin var bunlarla?"Dışarda -ikiyüz elli bin- iki yüz elli milyon esir Türk var yazmısşın doğru mu dedi?". Evet doğru baba dedim. -Nerde bunlar? -Sınırlarımızın Ötesinde. İyide dedi, Bunlarla siz bu yaşta nasıl uğraşacaksınız? Dedim ki: Bakın, gömleğin birinci düğmasi yanlış iliklenirse, hepsini çözmek zorunda kalırsınız. Onun için önemli olan birinci düğmayi doğru iliklemektir. İşte siyasette, ülke meseleleride birinci düğme gibidir. O doğru iliklenirse hepsi düzgün gider.
Hayallerimiz vardı hepimizin, neydi o hayallerimiz: Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyarak, ecdadımızın bize emanet ettiği bu topraklar üzerinde, vatan toprağı üzerinde doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, karadenizliside, akdenizliside hepimiz ezanımızla, bayrağımızla, özgür yaşamayı sağlamak, aramızdaki her türlü fitneyi fesadı ortadan kaldırmaktı. Ve neticede emek veren emeğini alsın, çalışan karşılığını bulsun, Üretenin ürettiğinin karşılığı verilsin, nimet kullananlar külfete de katlansın, külfete katlanananlar biraz da nimete ulaşabilsinler. HEP ŞEHİT OLUNCA ALKIŞLANAN SONRA UNUTULAN ANADOLU İNSANI da devletin kapısında adam muhamelesi görsün. Türkiye kavgalar gördü, Türkiye darbeler yaşadı. Türkiye'de mafyalar, çeteler, dönemleri oldu. Ve bütün bu süreç içinde en ağır bedelleri biz ödedik, en ağırlarını ödedik. Bende bir çok arkadaşım gibi 10 yıla yakın ceza evinde kaldım.5,5 yılı hücrede geçti. Günlerce gözümüz açılmadan ceryana verilip, işkence gördük. Sonuçta dediler ki bize sizin hiç suçunuz yokmuş, çıkın dediler. Birgün bile ceza almadım ben. Ne kaderime küstüm, ne devlete küstüm. Çünkü inanmak, iman etmek varsa birşeye, bedel neyse onada katlanıp 'Yarabbi kahrında hoş lütfunda hoş' dedik. Efendimiz buyurmuyor mu: "Ayrılıkta azap birlikte hayır var". İşte bizde birlik olalım dedik. Kimin birliği. Benim partimdekilerin birliği değil, olsa ne yazar. Ülkücülerin birliği değil, olsa yetmez. Ben doğulusu, batılısı, Kürdü, Türkmeni, Alevisi, Sünnisi bu mübarek toprakta ezan sesiyle ve albayrağın altında bir olsun istiyorum, beraber mutlu olalım diyorum, birlikte mutlu olalım diyorum. Yeter mi? İşte lise yıllarında özlemini duyduğunuz Türk dünyasıyla birleşsek diyorum. İslam coğrafyasıyla beraber olsak diyorum. İşte onun içinde benim kızıl elmam ve hayalim avrupa birliği değil, benim kızıl elmam ve hayalim büyük orta doğu projesi felan değil, ne amerikanın ne israilin gölgesinde bür Türkiye değil, benim hayalim Türk-İslam Medeniyeti, Türk-islam Birliği olsun dedim. İşte bu hayallerle bu yollardayız. Ben hangi iktidar olursa olsun, doğrusu doğru derim, yanlışının karşısında dururum. Düşmanım olsa iyi şeyler yaptığı zaman bunu doğru yaptı diyecek kadar yürekliyimdir bu konuda. Hiçbir kompleksimiz yok. Ama yanlış yapınca da karşısına çıkarım. İşte bundan dolayıdır ki Muhsin yazıcıoğlu her siyasi dönemde vardır. Tek başımayım. Ama özgür ağırlığımızla biz bir grup kadar mecliste ağırlığımız vardır. Toprağı saksıda, köylüyü sinemada, çileyi edebiyat kitaplarında okumadım. İçinde yaşadım, İçinde geldim. Sizinle beraber olacak, sizinle çözeceğiz. İnsanların doğduğu yerde karnı doyarak, babasının dedesinin toprağında üreterek, o toprakta çoluk çoçuğu ile mutlu yaşayarak, çoçuklarına iyi bir gelecek hayal ederek ,var olmasını, yaşamasını, toprağında kalmasını istiyoruz biz. Kaygı duymayın, siz verin bu gücü bize, şu kolumuzu güçlendirin. Bu kol sizin kolunuzdur, bu yürek sizin yüreğinizdir, bu beden sizin bedeninizdir. Ben kaderime küsmemişim, ben devlete küsmemişim. İnandım, inandımsa yaparım, bedeli ne ise katlanırım demişim. Bu kadar yıldan sonra 55 yaşına gelmişim. Şimdi bu mücadeleyi daha sürdüreceğiz millet adına. İKİ SANİYE SONRASINA GARANTİMİZ OLMAYAN BİR HAYATIMIZ İÇİN fırıldak olmaya gerek yok. Ben fırıldaklık istemem Konu Shaguj tarafından (03-11-2013 Saat 03:08 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|